22. Bölüm

15. Bölüm

Ayşegül Y.
xqaysegull

Kader ağlarını örmeye başladığında, buna kim karşı çıkabilirdi ki?

 

Hayat biz planlar yaparken, yaşadıklarımız değil miydi ?

 

Kimse bu yaşanan olayların bu raddeye geleceğini tahmin etmemiş ve edemezdi.

Ne bir düğüne gittiğinde aşık olan Boran ağa, ne zorla başkasıyla evlenmemek için sevdiği adama kaçan Delal hanım, ne en yakın arkadaşının kaçmasına yardım eden Zozan hanım, ne de kardeşinin intikamını alan Baziyan ağa.

 

Hayat onları öyle bir yere getirmişti ki, zamanı geriye alsalar o gün yaptıkları şeyleri asla tekrar etmezlerdi.

 

Özellikle Baziyan ağa...

 

Abisinin intikamını aldıktan sonra annesinin zoruyla nikah kıymıştı Delal hanıma.

Zozan hanımı ise korumak için evlendiğine ikna etmişti. Kaç defa kaçmaya çalışmıştı Delal hanım ama her seferinde kayın validesine yakalanmıştı. Her yakalandığında konağın alt katındaki depoya hapsediliyordu kaynanası tarafından.

 

Delal hanımın elbet kaçıp gideceğini anlayan kayın validesi bir gece Zozan hanım tarafından odasından yine sarhoş halde kovulan oğlunun aklını doldurup yollamıştı Delal hanımın odasına.

O geceden sonra artık hiçbir şey eskisi gibi olmamıştı.

 

Bugün ise o eski günlerin bedeli diyerek, göz bebeğim diye sevdiği kızını ondan istiyorlardı.

O gün yaptığı herşeyden bugün nefret ediyordu artık.

 

İki hafta geçmişti.

Yiğit Bozdoğan'ın konağı basıp, bedel diye Zeynep'i istemesinin üzerinden.

İki hafta boyunca Baziyan ağa odasından çıkmamış ve çocuklarının yüzüne bakmamıştı. Bu sefer Zagros da babasına karşı tavır almış ve onunla arasına bir süre mesafe koymaya karar vermişti. Tavrı netti babasına karşı. Geçmişte yaptığı hata bugün kardeşinin hayatına bedel oluyordu.

 

İlk bir hafta boyunca kendini odaya kapatan Zeynep'i hayata döndürme görevi yine abisine, Zagros'a kalmıştı.

Kız kardeşine onu koruyacağına dair sözler verip, bedeli ne olursa olsun onu bedel olarak vermeyeceğini söylediğinde, Zeynep sıkıca sarılmıştı abisine. Abisine güvenip yeniden hayata dönmüştü.

 

Zagros, tek başına herşeye yetişmek zorundaydı. Bu süreçte karısını da ihmal etmişti ama herşeyi düzene sokunca artık böyle bir şey söz konusu bile olmayacaktı. Roni, Arjen ile karşılıksız bir şekilde ilgilenirken onun sağlığını göz ardı edemezdi.

 

Roni'nin hamile olduğunu herkes biliyordu.

Bundan sonra gizli kapaklı hastanelere gitmesine artık gerek yoktu.

Bu süre içinde onu tekrar kontrole götürdüğünde bebeğin gayette sağlıklı ama Roni'nin biraz vitamin eksikliği olduğunu öğrenince, bulduğu her fırsatta karısının ağzına ona iyi gelecek vitaminli besinler tıkıyordu. Zagros sayesinde biraz kilo almaya da başlamıştı. Roni bu halinden şikayetçi olsa da aile üyeleri gayette memnundu. Yüzüne renk gelmişti.

Zayıflıktan çöken yanakları belirginleşmeye başlamıştı.

 

Şirkette ki işlerde Zagros ve Rizwan'a kalmıştı.

Rohat yine ortalıkta yoktu.

Şu sıkıntılı günleri atlattıktan sonra onunla da bir güzel ilgilenmeyi ihmal etmemeyi aklının bir köşesine not etmişti Zagros.

Cüneyt dese, zaten o da aşık olduğundan beri Amed'in yolunu unutmuştu. Biran önce Gül'le baş göz edip kafasını rahatlatmalıydı.

Yoksa iş sözde güvenlikten sorumlu olan Cüneyt'e canını emanet etmeye kalırsa, işi çok zordu.

 

Bugün erken biten işleri sayesinde eve gelmesi gereken saatten daha erken dönmüştü.

Avluya girdiği ilk anda kulağına gelen silah sesleriyle ne olduğunu anlamaya çalıştı. Oğlu evdeyken bu silah kullanan kişi de kim diye düşünmeye başladı.

Evde Arjen varken silah yoktu. Zagros'un en çok önem verdiği ve çiğnetmediği kurallarından biriydi

 

Sesin geldiği yöne doğru gittiğinde, arka bahçede bir masa, masanın üzerinde ondan falza şişe ve elinde emanet gibi duran silahla karısını görmek hiç beklediği bir şey değildi.

 

Karısının yan tarafında durup, ona ne yapması gerektiğini anlatan Sonay'ı gördüğünde, bu işin onun başının altından çıktığını anlaması zor olmamıştı.

 

"Ahh! Beni deli ediyorsun Roni."

Bir türlü hedefi vurmayı beceremeyen Roni'ye karşı artık sabrı tükenmeye başlamıştı Sonay'ın.

 

"Olmuyor işte olmuyor! Sana ben beceremem dedim ama sen yaptın tutuşturdun elime silahı.."

 

"İyi yaptım. Yarın birgün yine başımıza bir şey gelse her an arkasına saklanabileceğin bir Zagros ağa olmayacak hatırlatırım."

 

Hem beceremediğini söyleyip hemde hâla elindeki silahla atış yapmaya çalışan karısını gülerek izliyordu Zagros.

Haklıydı Sonay. Her an yanında olamazdı karısının.

 

"Bacaklarını omuz genişliğinde aç diyorum. Dik dur!"

 

"Ayy! Yeter artık! İstemiyorum ya. Allah'tan öğretmen falan değilsin. Yoksa sana öğrenci mi dayanır? Bildiğin eziyet ya bu... Acımadan eziyet ediyorsun bana."

 

Sonay, kendi silahını eline alıp masada duran şişeyi tekte vurduğunda konuşmuştu.

"Ben iyi bir öğretmenim canım. Sen beceriksizsen ben ne yapayım?" diyerek silahının ucunu üfleyerek göz kırptı eltisine.

 

"Tamam kabul ediyorum ben beceriksizim. Lütfen Bırak gideyim." "Zaten aklım Arjen de kaldı. Silah kullanmayı öğreteceğim diye yolladın herkesi konaktan."

 

"İyi yaptım. Iyiki de görmedi Arjen senin bu beceriksiz hallerini."

 

"Aşk olsun Sonay."

 

Son söylediğinin Roni'yi üzdüğünü fark etsede söz ağızdan çıkmıştı bir kere.

 

"Sen kendini korumayı öğrenemezsen eğer Arjen'i hatta karnında ki bebeği nasıl koruyacaksın Roni?"

"Bu yüzden bugün burada öğreneceksin. Nokta."

Gerekiyorsa sert olacaktı.

 

Sonay'ın söyledikleri onu üzsede haklı olduğunu biliyordu. O yüzden sesini çıkarmadan yeniden doğrulttu silahını hedefe doğru.

Kendi için bile olmasa oğlu ve karnında ki bebeğini korumak için öğrenmeliydi.

Kendini o kadar kaptırmıştı ki yanına kadar gelip arkasında duran kocasını fark etmemişti bile Roni.

 

Zagros'u gören Sonay, tam konuşmak için dudaklarını aralayacakken Zagros, ona sus işareti yapıp konuşmasına engel oldu.

Zagros, kaş göz hareketleriyle yengesini bahçeden konağa göndermişti. Artık ikisi yalnızdı bahçede.

Karısı elindeki silahı sımsıkı tutmuş birkaç kez daha ateş etmişti. Henüz bir tane bile vurmayı başaramayan karısına yaklaşmaya başladı.

Aralarında kalan bir adımlık mesafeyide kapatıp, arkasından silah tutan eline uzandı.

 

Bunu beklemeyen Roni, çığlık attığında,

"Kulağımın zarını siktin be kadın!" diyerek Roni'den uzaklaşıp kulağını kapattı Zagros.

 

"Özür dilerim. Sen öyle birden şey yapınca.."

 

"Ney yapınca Allah aşkına? Bu konakta sana benden başa kim bu kadar yakın olmaya cesaret edebilir ha?"

 

Biran için gerçekten kulak zarının yirtıldığını sandı Zagros. Normalde ağzından cımbızla laf aldığı karısının çığlığı bir adamı sağır etmeye yeterdi.

 

Kocasının sözleri tuhaf hissetmesine neden olmuştu. Ona ondan başkasının yakın olmaya cesaret bile edemeyeceğini söylüyordu.

'Ederse ne yaparsın?' dememek için kendini zor tutuyordu Roni.

 

Kendine gelen Zagros, karısının eline silahı bu sefer kendi tutuşturmuştu.

"Milletin kocası 'Ben seni korurum gerek yok ' derken benimki elime silah tutuşturuyor. Hıh!"

Karısının bu tatlı isyanı hoşuna gitsede öğrenmeye mecburdu. Sonay yengesi haklıydı.

Her an yanında olamazdı.

 

"Hadi hadi çenen değil elin çalışsın." Karısının yanına geçip işaret parmağı ile nereye bakması gerektiğini gösteriyordu. "Bak bu gez, göz arpacık. Bunların üçüde aynı hizaya geldiği zaman sıkacaksın. Anladın mı?"

 

"O kadarını bende biliyorum herhalde."

 

"Madem bu kadarını biliyorsun da zahmet edip neden daha bir tane bile şişe vurmadın? Yoksa kıyamadın mı?" Karısıyla düpedüz alay ediyordu.

 

"Ha ha ha çok komik. Hem sen gitsene ya buradan dikkatimi dağıtıyorsun. Hem Sonay bana öğretiyordu güzel güzel."

 

"O yüzden mi ben gelince arkasına bile bakmadan kaçıp gitti? Hadi hadi bana laf yetiştireceğine önündeki hedeflere bak."

 

"Hain Sonay." diye söylenmeyi de ihmal etmedi.

 

Kocasına burun kıvırıp, parmaklarını silahın kabzasına daha da sıkı sarmıştı Roni.

Birkaç defa daha ateş etsede bir türlü vuramıyordu şişeleri. Bunun böyle olmayacağını anlayan Zagros, yeniden karısının arkasına geçti.

Arkasından kollarını uzatıp silah tutan elinin üzerine koydu. Bu sefer çığlık atmamıştı karısı buda iyiydi.

 

Ayağını karısının bacakları arasına koyup omuz mesafesinde açmasını sağladıktan sonra bir elini silahtan çekip dik durması için karısının gövdesini kendine yasladı.

Zagros, tüm bunları yaparken heyecandan resmen robot kesilmişti Roni. Zagros ne isterse yapacak gibiydi.

 

"Dik durmak önemli." Roni'nin kulağının dibinde kısık sesle konuşup sıcak nefesini daha fazla hissetmesini sağlamıştı Zagros. Tıpkı Yiğit Bozdoğan'ın konağı bastığı gün karısının ona yaptığı gibi.

Boynundaki sıcak nefesle put gibi duran Roni'nin kalbi dört nala koşan atlar gibi atmaya başlamıştı.

 

Ne oluyordu böyle?

 

Karnındaki elini tekrar silahın üzerine getirip, karısına ne yapması gerektiğini bir güzel uygulamalı olarak gösteriyordu Zagros. Ama karısının ona yapışmış olan vücuduyla aynı zamanda birden bire terlemeye başlamıştı. Son günlerde kilo almıştı karısı. Ve tüm kiloları kalçasından almıştı sanki. İlk zamanlar normal olan kalçaları, şimdi ele avuca gelir boyuttaydı. Şuan alt tarafına denk gelen kalçalar hiç yardımcı olmasada aklını başına toplaması gerekiyordu.

 

Ne oluyordu ona böyle?

 

Karısına karşı bu aralar tuhaf bir çekim içindeydi ama bunu hiç umursamamıştı. Yada kendine itiraf edemiyordu.

Onu ilk kırmızı elbise içinde gördüğünde daha sonra kulağına fısıldarken boynuna vuran sıcak nefesi ve şuan bu şekilde durmaları ona hiç iyi gelmiyordu.

 

Bu yaptığı yanlıştı...

 

Kafasını toparlayıp, Roni'nin eli elindeyken birkaç defa ateş ettirdikten sonra, karısının artık bu işi çözdüğünü fark etti. İyi bir öğrenciydi karısı.

 

Ellerini yavaşça çektiğinde, Roni bunu fark etmemişti bile. Birkez daha ateş ettiğinde bu sefer kendi başına vurmuştu.

"Aferin. Bak öğrendin bile." Karısının arkasından çıkıp yan tarafına geçtiğinde birkaç defa da öyle vurmasını istedi.

Biraz tereddüt etsede derin nefes alıp verdikten sonra ateş ettiğinde, tekte vuran karısının attığı çığlık bu defa mutluluktandı.

 

"Başardım!" diye çığlık atarak atlamıştı kocasının boynuna.

Birkaç saniye öyle kaldıktan sonra ne yaptığını fark eden Roni, hemen kendini geri çekmişti.

 

"Aferin. Bak isteyince nasıl da oluyormuş."

 

"Evet. Oluyormuş. Başardım."

 

"Teşekkür etmene hiç gerek yok."

 

"Etmeyeceğim zaten."

 

"Nedenmiş o? Ben olmasam zor öğrenirdin."

 

"Evet ama kocam değil misin? Mecbursun bana öğretmeye." diyerek elindeki silahı kenardaki masanın üzerine bırakıp kocasına arkasını döndüğü gibi avluya giriş kapısına doğru yürümeye başladı.

 

"Alla alla! Bir daha sana bir şey öğretirsem bende Zagros değilim. Gelip öğretmem için bana yalvaracaksın."

Kendi kendine konuştuğunu fark ettiğinde karısı çoktan gözden kaybolmuştu.

📣📣📣📣📣📣

Bundan sonraki bölümlerde +18 sahneler olacaktır. Kitappad buna izin vermiyor biliyorsunuz. Ben yinede sizin için yazdıkça paylaşacağım ama kitabim daha önce kaldırıldığı gibi yeniden kaldırırsa artık yapacak bir şeyim kalmaz. Wattpadde yayında olacak. Haberiniz olsun istedim.

Bölüm : 18.02.2025 01:50 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...