
Güneş, Amed'in topraklarına doğmuş, Berxwedan konağının üzerinde tüm ihtişamı ve parlaklığıyla yükseliyordu. Sanki Zagros ve Roni'nin mutluluklarını kendince kutluyor gibi.
Karısından sonra hayatına kimseyi almayı bile düşünmeyen Zagros Berxwedan, bir gece uçurum kenarında gördüğü masum kıza verdiği sözle hayatına onu alarak ilk adımı atmıştı.
Bu adıma rağmen hâla kendi içinde savaşlar verip, ikinci adımı atmakta direniyordu.
Taki kalbi o masum kıza yenilinceyedek.
Zagros Berxwedan'ın kalbi Roni'ye yenik düşmüştü.
Bunu kendine itiraf etmekte bile zorlanmışken şuan Zelal'in mezarı başında onada itiraf edecekti.
Zelal öldüğünden beri her gece rüyasına geliyor ve ona olan aşkını, oğullarına iyi bakmasını söylüyordu.
Bir gece rüyasına geldiğine yalnız değildi. Yanında yüzünü göremediği kömür karası saçları olan beyaz tenli ve üzerinde beyaz bir elbise olan bir kadındı.
Rüyasında ona 'Ben olmasam bile artık o hep sizinle.' diyerek yanındaki kadını gösterirken, o zamanlar rüyada ona itiraz ediyordu Zagros. Ama artık biliyordu o kadın Roni'ydi. Çünkü Zagros artık kendi içinde Roni'ye olan hislerine karşı verdiği savaşı kaybettiğinde, o gece yeniden girmişti rüyasına Zelal.
'Ben artık gidiyorum. Artık içim rahat ikinizde güvendesiniz. O.." diyerek Zagros'un aynı rüyada yanındaki Arjen ile oynayan Roni'yi göstermişti. 'İkinizi de çok seviyor ve oğlumuza benim yapamadığım anneliği yapacak. Sende onu çok sev. Olur mu? Çünkü o bunu hak ediyor.' diyerek onları orada bırakıp gitmişti.
Rüyadan terler içinde uyanan Zagros, uyandığında hemen yanında uyuyan karısının ona sarılarak uyuduğunu gördüğünde kollarını daha sıkı sarmıştı. Kollarının arasında mışıl mışıl uyuyan karısına.
Şimdi ise haklı olduğunu Zelal'e söylemeyi kendine borç biliyordu. Mezarın kenarında oturmuş, mezar taşını okşarken konuşmaya başladı.
"Merhaba. Uzun zamandır gelmediğim için bana kızgınsın biliyorum. Ama... sende biliyorsun neler olduğunu. Oğlumuz çok iyi öncelikle bunu bil. Roni ona çok iyi bakıyor. Gerçi sen zaten onları görüyorsun. Zelal... Sen haklıydın. O... Bize çok iyi geldi. Oğlumuza iyi bir anne olmaya çalışıyor, Ki yapıyorda. Hastayken sabaha kadar başında bekliyor, sevmediği yemeği yemesi konusunda onu zorlamıyor ama ufak oyunlarla sonunda yedirmeyi başarıyor. Onunla saatlerce oyunlar oynuyor. Anlayacağın... Oğlumuzun artık bir annesi var rahat olsun için. Bana gelecek olursak da." Ellerini mezar taşından çekip, başını önüne eğip konuşmaya devam etti. "Ben... yenildim Zelal. Ben bir çift kahverengi göze yenildim. Ama bu yenilgi çok güzeldi Zelal. Yenilmesem yazık olacaktı." Sonra birden kafasını kaldırdı. Sanki karşısında Zelal oturuyormuş gibi kafasını sağa sola salladı. " Sakın seni sevmediğimi düşünme. Sen benim herşeyden önce ilk aşkım ve oğlumun annesinin. Senin kalbimdeki yerin her zaman yerini koruyor ve koruyacak. Roni ise... Hiçbirşey yapmadan gelip kalbimin tam ortasına yavaş yavaş yerleşti." Ayağa kalkıp son kez dokundu mezar taşına. Çalan telefonuyla elini ceninde atıp çıkardığında gördüğü isimle yüzünde tebessüm oluştu. "Benim artık gitmem gerekiyor. Roni'nin kontrolü var. Ona geç kalmak istemiyorum. Merak etme yine geleceğim. Hatta oğlumuzu da getireceğim. O da seni bilecek. Gerçek annesini bilecek ve tanıyacak. İçin rahat olsun. Şimdilik hoşçakal." diyerek mezarlıktan çıkmak için adımlarını mezarlığın çıkışına doğru yönlendirdi.
Zagros, arabasına binmiş konağın yolunu tutmuşken, konakta her dakika başı telefona bakıp dakikaları sayan bir Roni vardı.
Bugün doktor randevuları vardı. Aslında daha bir hafta vardı randevuya ama Zagros erken gitmek için ısrar etmişti.
Aslında amacı belliydi ama Roni çaktırmayıp, ayak uyduruyorsu kocasına.
Sabah kahvaltı masasında da görememişti kocasını.
Kaç defa aramış ama bir karşılık almamıştı. İçinde nedensizce endişe oluşmuştu.
Kucağında oğluyla bir sağa bir sola gidiyordu.
"Yeter artık! Başım döndü. Çocuğunda beyni dönme dolaba döndü." diye söylenen Zeynep'ti. Hemen yeğenini Roni'nin kucağından almıştı. Yoksa bu gidişle kusması kaçınılamazdı.
"Ne yapayım Zeynep? Çıkarken haber bile vermedi. Arıyorum açmıyor bile. İlk defa böyle yapıyor."
Endişesi sesine fazlasıyla yansımıştı.
"Aslında... Abim hep böyleydi. Sadece siz evlendiğinizden beri ilk defa oluyor. Eskiden... Yani senden öncede bazen gider bir hafta boyunca uğramazdı bile eve."
Zeynep'in konuşmasıyla kaşları çatıldı Roni'nin.
Ne demek bir hafta boyunca eve uğramamak?
"Neden? Nereye gidiyordu?"
Merakla sormuştu Roni. İçini kocaman bir merak kaplamıştı.
"Bilmiyorum ki bende. Sadece işim gereği diyordu. Bizde üstelemiyorduk."
"Ama ben siz değilim canım. Benim kocam öyle kafasına göre bizi arkasında bırakıp, günlerce eve gelmemezlik yapamaz. Kabul edilir bir şey değil?"
Kapıya arkasi dönük konuşurken, kocası çoktan eve gelmiş arkasında tüm konuşmalara şahit olmuştu.
"Aynen karıcım. Kabul edilir bir şey değil."
Kocasının sesini duymasıyla hemen arkasını dönmüştü Roni.
Roni ellerini belinde birleştirip, hesap sorma moduna geçmişti bile.
"Neredesin sen?" Sesindeki sertliğini yanında elle tutulur bir endişe ve merak vardı.
Zagros, yanındaki kardeşine kaşıyla üst katı işaret ederek yukarı çıkmasını istemişti.
Sonuçta azar yiyecekse en azından kardeşinin yanında yemek istemiyordu.
Karizması bozulsun istemiyordu...
Bozulacaksa bile en azından ikisi yalnızken olmalıydı.
Oğlunun yanağından öptükten sonra, kız kardeşiyle birlikte yukarı çıkmasını bekledi.
Sinirden tek ayağıyla ritim tutmaya başlayan Roni, kocasının bu umursamaz tavrı karşısında git gide daha fazla öfkeleniyordu.
"Artık beni bir yerlerine taksan mı diyorum!" Kocasının önüne geçip elleriyle kendini göstermeye başladığında, gözden kaybolan kız kardeşi ve Arjen ile önünde sallanan karısının ellerinden birinin bileğinden tutup hemen alt katta bulunan kilere doğru resmen sürüklemeye başladı karısını.
"Takacağım merak etme karıcığım. Hemde seninde hoşuna gidecek bir şekilde."
"Edepsiz." diyerek mırıldandı kocasının konuşması karşısında.
Roni itiraz etmiyor ve Kocasının onu sürüklemesine izin veriyordu. Kilere girdiklerinde karısının kapının yanındaki duvara yaslayıp, kolları arasına hapsetmişti.
"Hadi devam et." diye karısının az önceki sert halinin devam etmesini istiyordu.
Karısı böyle çok çekici oluyordu.
Bundan sonra her fırsatta onu sinirlendirmeyi aklının bir köşesine not etti.
"Neredeydin? Giderken haber verme zahmetine bile girmedin!" Öfkeli tavrı hâla devam ediyordu.
Roni'nin bu öfkeliyken çekici ve seksi haline daha fazla dayanamayan Zagros, karısının dudaklarına yapışmıştı.
Roni, kocasının bu anı öpüşüne karşılık vermemek için kendini zor tutuyordu.
Bugün ona kızgındı ve yumuşamayacaktı.
Biran kendini Zagros'un sert ama bir o kadar da yumuşak öpüşüne bırakacak gibi oldu ama hemen kendini toparladı. Ellerini kocasının omuzlarına koyup, kendinden uzaklaştırdı.
Gücü yetmedi ama kocası ona yardımcı olup, ayrıldı karısının tadına doyamadığı dudaklarından.
Anlını Roni'nin anlına yaslayıp, derin soluklar çekti her ikiside ciğerlerine.
"Nere..deydin?" Nefes nefese kalmış olsa bile hesap sormaktan vazgeçmiyordu.
"Buradayım." diye cevapladı karısı gibi nefes nefese kalmış bir şekilde.
"Sabah.. Yoktun. Aradım cevap vermedin. Ne kadar endişelendiğimden haberin var mı senin? Tabi ki de yok!"
"Şşşş... Sabah nerede olduğumu boşver. Şuan burada seninleyim. Senin yanında..." Baş parmağıyla dudaklarını okşadı. "Senin dudaklarında... Senin nefesinde... Gerisini boşver." Bir süre durduktan sonra ikiside konuşmadı. "Hem burada daha fazla oyalanırsak randevuya geç kalacağız. Ve ben bu randevuyu kaçıramam."
Karısının konuşmasına fırsat vermeden, bileğini tuttuğu gibi kilerden çıkardı.
"Ben arabada seni bekliyorum." Karısından uzaklaşmadan, " Gördüğüm kadarıyla sen hazırsın zaten. Çantanı al ve hemen buraya gel." Karısının yönünü merdivenlere çevirip kalçasına ufak bir şaplak attı. Karısının geri dönüp ona kızmasını beklemeden hemen adımlarını avlunun çıkışına yönlendirdi.
Arkasına baktığında Roni'nin gözden kaybolduğunu gördüğü an eline telefonu alıp, kız kardeşini aramaya başladı. Daha ikinci çalışta cevaplamıştı Zeynep.
"Efendim abi?"
"Arjen yanında mı hâla?"
"Evet. Burada yanımda."
"Tamam o zaman. Şimdi beni iyi dinle."
"Can kulağıyla dinliyorum seni. Hatta dört kulağımı da açtım. Bekliyorum."
"Dört kulak değil o şapşal kardeşim göz. Ama konumu şuan senin cehaletin değil." Kız kardeşinin konuşmasına müsade etmeden konuşmasına devam etmeye başladı yoksa biliyordu, Ona cahil dediği için günlerce trip yiyeceğini. "Bu gece Arjen sana emanet."
"Cehaletin hesabını sorarım ben sonra sana abicim de ama neden bana?"
"Çünkü benim canım kardeşim. Biz bu gece yengenle dışarıdayız. Ve geç döneceğiz belki de sabahı bulur gelmemiz."
"Gece gece ne yapacaksınız Allah aşkına dışarıda? Gelin oturun bakın çocuğunuza!"
"Biz karı kocayız ya benim cahil cühela kardeşim. Artık bunları anlaman gerek yaşı geçtiğini sanıyordum ama görüyorum ki sen hala o seviyeye erişememişsin."
"Hah! Ben mi cahil cühelayım? Senin bildiklerin kadar benim unuttuklarım var Zagros Berxwedan."
"Allah Allah! Bak sen. Bu engin bilgilerini yarın sabah geldiğimde detaylıca konuşacağız kardeşim. Madem unuttum. Sen bir hatırlatırsın sana zahmet."
"Şaka... Sadece küçük bir şaka. Artık şakada mı yapamayacağız abimize?"
Kırdığı potu düzeltmeye çalışıyordu ama pek işe yarayacak gibi değildi.
"Ben göstereceğim sana şakayı. Hele bir yarın olsun. Herneyse bu gece oğlum sana emanet. Sende bir hala olarak görevini yerine getir ve bak biricik yeğenine."
"Tabi ki bakarım abicim. Lafı mı olur? Siz isterseniz gitmişken söyle birkaç gün daha gelmeyin. Ben bakarım biricik yeğenime. Hem ben ne güne duruyorum değil mi?"
"Aferin böyle akıllı ol." diyerek Zeynep'in yüzüne telefonu kapattı.
Arabanın içine girip, merdivenlerden inen karısının hemen yanındaki koltuğa oturmasını bekledi.
Roni, arabaya bindiğinde ise hiç vakit kaybetmeden hastanenin yolunu tuttu.
Hastaneye giderken radyoya elini attığında çalan Mem Ararat "Xaçirek" şarkısını mırıldanmaya başladı.
"Evîn xаçirekek tenge li Botаn"
"Keziyeke, difire li vî wаrа" söylerken Roni'nin elini tutup, akıp giden yolu izleyen karısının kendisine bakmasını sağladı.
Gözlerinin içine baktığında ona gülen gözlerle bakan karısına şarkının "Dile min bû kevokeke li Gаbаre" kısmını sanki şarkyı değilde gerçek hislerini söylüyordu. Şarkı radyoda dönmeye devam ederken "Senin yanında Roni. Sanki kalbim Gabar dağında uçan bir güvercin gibi..." "Bu şarkı... Şuan içimden geçen duyguların yazıya dökülmüş hâli."
Roni'nin gözleri mutluluktan dolmaya başlamıştı.
"Zag..ros." titreyen sesiyle konuştuğunda, Zagros konuşmasına izin vermemişti.
"Senden bir karşılık beklemiyorum. Sakın kendini mecbur hissetme. Ben.. Sen hazır olana kadar beklerim. Ama sadece duygularını dile dökmen konusunda. Diğer konularda değil."
Roni cevap vermek için dudaklarını araladığı sırada araba çoktan hastanenin önüne gelmişti.
Daha fazla zaman kaybetmek istemeyen Zagros, hemen aracı park edip, arabadan indi.
Roni'nin de arabadan inip hemen kocasının yanına geldiğinde, Zagros hemen yanında duran karısının elini kendi büyük avucunun içine hapsetmişti.
Roni, etraftaki insanlardan utansada yanındaki kocasından cesaret alıyordu. Bu defa o sıkıca tutmaya başladı kocasının elini.
İkili birlikte direkt doktorun odasına girdiklerinde zaten sıra onlara gelmişti. Doktor Roni'nin muayenesini bitirdikten sonra annenin de bebeğine gayet sağlıklı olduğunu söylemişti. Zagros doktorla konuşmak için doktorun masasında oturmuş doktorun ellerini yıkamasını bekliyordu.
"Tamam baktık artık ne diye bekliyoruz. Gidelim." diyen karısını karşısındaki boş olan sandalyeye oturttu.
"Benim doktorla konuşacaklarım var."
"Ne konuşaksın?"
"Özel ve bir o kadar önemli bir mesele."
"Kadın Doğum doktoru ile ne gibi özel meselen olabilir senin?"
"Birazdan öğreneceksin karıcım." Karısına göz kırparak gelen doktorun oturmasını bekledi.
"Dediğim gibi şuan annede bebekte gayet sağlıklı durumda. Hatta bir dahaki gelişinizde cinsiyetini de artık öğrenebiliriz."
Doktorun son söylediği ikisininde gözlerinin parlamasına neden olsada Zagros konuşmadan buradan gitmeyecekti.
"Peki Doktor bey. Benim asıl merak ettiğim şey cinsiyeti değil. Sağlıklı olduktan sonra her ikiside başımın tacı."
Roni, karşınsındaki adama hayranlıkla bakıyordu.
Şükrediyordu içinden. O gece onunla karşılaştığı için.
"Peki asıl merak ettiğiniz şey nedir Zagros bey?
"Bizim şimdi birlikte olmamız bebeğe zarar verir mi?" Pat diye sorduğu şey yüzünden Roni, bakışlarını doktor haricinde her yerde gezdirmeye başladı.
"Hayır. Hiçbir zarar vermez. Bu konuda içiniz rahat..." Zarar vermeyeceğini duyduğu an ayağa kalkıp doktorun sözünü tamamlanmasına izin vermeden elini uzatıp, doktorun elini sıktıktan sonra karısının elıni tutup hastaneden ayrılmak için arabasına bindi.
"Hiç mi utanma yok sende?"
"Neden utanacakmışım?"
"Pat diye sorulur mu öyle?"
"Ne yapacaktım başka? Alıştıra alıştıra mı söyleseydim. Doktor bey karımla birlikte olabilir miyim diye? Hasbinallah!"
"Sen gerçekten utanmazın tekisin Zagros."
"Ben sana utanmayı bu gece göstereceğim karıcım sen hiç merak etme."
Arabayı çalıştırdıktan sonra bir süre yol aldılar. Bu yolun konağa gitmediğini sonradan fark eden Roni, hemen kocasına dönüp konuşmaya başladı.
"Bildiğim kadarıyla konağa bu yoldan gidilmiyor ki?"
"Konağa gittiğimizi kim söyledi?"
"Peki nereye gidiyoruz?"
"Seni utandırmaya gidiyoruz karıcım."
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |