35. Bölüm

24. BÖLÜM

Ayşegül Y.
xqaysegull

Hayat eşit davranmazdı herkese. Birini sevinçten ağlatırken bir diğerini ise acıdan ağlatırdı.

Kimi gerçekten mutlu olduğu için atardı kahkahasını, kimi acısını gizlemek için.

 

Belki şuan gülüyor olabilirdi belki ama içi hala yanıyordu Roni'nin.

İki ay geçmişti... Koskoca iki ay. Bebeğini kaybedeşinin üzerinden geçen kocaman iki ay.

O geceden sonra Zagros onu biran olsun yalnız bırakmamıştı. İkisi birlikte yaşamıştı acısını. Belki geçmemişti ama alışmışlardı.

 

Acı geçmezdi ama alıştırırdı kendine...

 

Bebeğini kaybettiği günden beridir Roni'nin yanında olanlardan biride kayınvalidesi Zozan hanımdı.

Gelinine sürekli teselli verip, bu süreci atlatmasına yardımcı olmuştu. Aynı zamanda da moralini yüksek tutmak için bu iki aydır olduğu gibi yine bu akşamda tüm çocuklarını toplamış salonda sohbet ediyorlardı. Çoğu zaman bahsedilen şeyler Rohat'ın küçükken yaptığı yaramazlıklar olsa da çok komik ve eğlenceli geçiyordu.

 

"Küçükken daha tahminimce üç yaşlarında falan bakkalda satılan küçük yuvarlak top şeklinde çikolatalar vardı. Birgün Zagros da kendine birde Rizwan'a gidip almış ama Rohat'a almamıştı."

 

Annesinin konuşmasıyla şok içinde açıldı gözleri Rohat'ın.

"Hayır anne! Onu anlatma! O olmaz."

Annesinin konuşmasını bölen Rohat'ın itirazydı.

 

"Devam et sen anne. Boşver şu salağı." Olayı bilen Zagros hem gülüyor hemde annesinin konuşmaya devam etmesini istiyordu.

 

"Susun abi ya. Ee.. anne sonra ne oldu?"

Zeynep hikayeyi merak ettiği susturmuştu abilerini.

 

Roni de kaynanasının yanında oturmuş, hemen yanında duran kocasının elini tutup bu komik olduğunu tahmin ettiği anıları dinliyordu.

Gerçi konu Rohat ise komik olmama ihtimali sıfırdı.

 

İyi gelmişti ona Zozan hanım. İki aydır arayıp sormayan ailesine rağmen hergün gelinin iyi olması için uğraşıyordu Zozan hanım. Kendisi Mihriban'ı düşürmek için merdivenlerden atladığında, kendine geldiğinde ilk sorduğu şey yine bebeği olmuştu. Onu kaybettiğini düşünerek ne kadar acı çekmişti. Taki yaşadığını öğrenene kadar.

 

 

"Devam etsene Zozan anne." Diyen kişi Roni'ydi.

Çok zorlansa da artık 'Anne' diyordu Zozan hanıma. Annesinden görmediğini görmüştü ondan. Bunu hak ediyordu.

 

 

"Tamam tamam devam ediyorum. Nerede kalmıştık. Hah! İşte bu Rohat ağlamaya başlayınca Zagros'dan istedim vermedi. İnadı tuttu tabi bir kere. Rizwan da aynı şekilde vermeyince dedim el mahkum gidip biz alacağız. Rohat'ı avluda bırakıp kapıda duran adamlara çikolata almalarını söylemek için gidip döndüğümde birde ne göreyim? Rohat'ı bıraktığım yerde bulamadım. Aradım taradım, alt üst ettim konağı yok. Sonra baktım kahkaha sesleri geliyor arka bahçeden. Tabi o zaman orada Zagros ve Rizwan için aldığımız yavru keçiler var. Çok istedikleri için Baziyan ağa kıramamıştı onları arka bahçede küçük bir yer yapmıştık onlara. Bende hemen oraya gidince bir de ne göreyim?"

 

"Ne gördün anne çabuk söyle!" Diye sabırsızlanan Mihriban'dı.

 

"Hızlı anlat ama Zozan anne." Diyen ise Şehriban'dı.

 

Delal hanımı sevmese bile çocuklarını seviyordu Zozan hanım. Zehra'ya olan kinide Zagros'un berdel evliliği yapmasına neden olmasıydı. Ama bu iki ay içinde Zehra'yla bile konuşmaya başlamıştı.

 

"Küçük ahıra gittiğimde Zagros birde Rizwan gülmekten yerlere yatmış bir şekilde oturmuş keçinin sıçtığını yiyen Rohat'ı izliyorlardı. Beni görünce elindekini uzatıp, 'Anne bak şekey.' dediğinde onları çikolata sandığını anlayıp, direkt onu hastaneye götürmüştük."

 

Salonu dolduran kahkaha sesleriyle Rohat küsmüş bir şekilde terk etmek için ayaklandığında, Rizwan sanki o anı yeniden yaşıyormuş gibi kahkaha atıyordu karısının yanında.

 

"Ama hiçbirşey olmamıştı domuza. O kadar bok yemesine rağmen hastalanmadı bile." Diyen Rizwan'dı.

 

"O yüzden değil mi zaten yediği her boktan rahatça kurtulması." Diyende Zagros'du.

 

Tam salondan çıkacakken abilerine dönüp, tek kaşını yukarı kaldırarak konuşmuştu Rohat. Bunu siz istediniz dercesine.

 

"Madem benim kötü tramvalarım konuşuluyor ve utanmadan tüm aile buna gülüyor. O zaman bize küçükken anlattığın hikaye vardı ya annecim. Hani bir küçük Rizwancık varmış. Hani okula erkek önlüğüyle değilde kız önlüğüyle gitmek için kendini odalara kilitlermiş. Erkek önlüğü hiç güzel değil kızların ki daha güzel diyerek evde savaş çıkarmış."

 

Herkes Rohat'ın hikayesini unutmuş bir şekilde Rizwan'a gülmeye başlamıştı. Sinirden yumruklarını sıkmaya başlamıştı.

 

 

"Hele sen hiç gülme Zagros ağa. Sen değil miydin sünnet olmamak için ' Ben erkek olmak istemiyorum. Kız olmak daha güzel.' diye konağı inleten. Üç ay boyunca sünnetten kaçan. Hayır yani bu kadar güzel! hikayeler varken benim tramvalarım neden hep konuşuluyor bu evde?" Diyerek arkasını dönüp çıkmıştı salondan.

 

 

Herkes Rohat'ı unutmuş bir şekilde Zagros ve Rizwan'a bakarken Rizwan, Rohat'a söve söve çıkıp gitmişti salondan. Tıpkı kendisinden önce çıkıp giden Zagros gibi.

 

 

Saatler gece yarısına yaklaştığında odasında uyumak için hazırlanıyordu Roni. Kocası öfkeyle salonu terk ettiğinden beri odaya daha gelmemişti. Demek ki kocası bu tramvayı hala atlatmış değildi.

Kocasıyla uğraşmak için harika bir fırsattı bu.

 

Yatakta uzamış bur şekilde kocasını beklerken açılan kapıyla gözleri hemen açılan oda kapısını buldu.

Uyumayan karısını görmek Zagros şaşkınlıkla baktı karısına.

 

"Neden hâla uyanıksın?"

 

"Seni bekledim."

 

"Geç oldu ama keşke uyusaydın." Diyen Zagros adımlarını giysi dolabına doğru yönlendirdi.

Kocasının dolaba gittiğini gören Roni'nin yüzünde yaramaz bir gülümseme belirdi.

 

"Eğer istersen benim geceliklerimden giyinebilirsin kocacım. Benim için hiç sorun olmaz."

 

Kahkaha atan karısına baktığında salondaki konuşmalar yüzünden böyle konuştuğunu anlamıştı.

 

"O zaman küçüktüm karıcım. Hem sen nereden bileceksin ki sünnet olmanın ne adar can acıttığını." Sanki o anı yeniden yaşamış gibi yüzünü buruşturdu Zagros.

 

"Bende onu diyorum ya kocacım. O zaman ki istediğini kolaylaştırıyorum. Seni onların içinde görmek için sabırsızlanıyorum." Dediğinde gözleriyle gecelik dolabını işaret etmişti.

 

Üstündeki tişörtü tek seferde çıkaran Zagros, yüzündeki tehlikeli bir gülümsemeyle altındaki siyah kot pantolonunuda çıkarıp boxerıyla kaldı.

 

"Ama ben onları senin üzerindeyken seviyorum. Özellikle de üzerinde parçalamayı." Yatakta oturan karısının yanına geldiğinde Roni'nin üzerindeki çarşafı kenara atmış, karısını kucağına almıştı.

Yatağa oturup karısını ata biner gibi kucağında oturttuğunda bir eliyle yanağını severken diğer eliyle açıkta kalan bacaklarını okşuyordu.

 

Roni altında hissettiği sertlik kendini istemsizce altındaki sertliğe sürttüğünde Zagros'un dudaklarından bir küfür firar etmişti.

 

"Seni ne kadar özlediğimi hissediyor musun?" Dediğinde karısının belinden tutup daha bastırdı kendine. Roni şuan fazlasıyla hissediyordu.

 

 

Heyecan içinde inip kalkan göğüsleriyle birlikte olumlu anlamda salladı başını Roni.

 

"Hemde fazlasıyla."

 

 

Karısının konuşmasından sonra daha fazla dayanamayan Zagros yapışmıştı karısının dudaklarına. Hem öpüyor hemde geceliğin askısını indiriyordu. İnen askıları yüzünden açıkta kalan göğüslerini avucunun içine alan Zagros, sağ göğsünü sıkmasıyla küçük bir inleme firar etti karısının dudakları arasından.

 

 

"Bu... İnleyişin. Dünyanın en güzel melodisi." Nefes nefese kalmıştı karısının dudaklarından ayrılırken.

 

İki aydır el sürmemişti karısına. Şuan kendini tutamıyordu belki ama yinede karısının izni olmadan ona dokunmayacaktı Zagros.

 

"Eğer... İstemiyorsan şimdi bana söyle. Yoksa... Kendimi tutamayabilirim."

 

Kocasının bu düşünceli hallerine birkez daha düşmüştü Roni. Kendiside özlemişti kocasını. Şimdi bunu belli etme zamanıydı.

 

Kocasının üzerinden kalkıp, yatağın kenarına geçtiğinde Zagros'un gözlerinde ki yarım kalmışlık hissini net bir şekilde görmüştü ama onun için önemli olanın kendisi olduğunu biliyordu.

 

Geceliğinin eteğinin altına elini atan Roni, iç çamaşırını çıkarmaya başladığında Zagros'un gözlerindeki alev yeniden yanmaya başlamıştı.

 

"Seni ne kadar özlediğimi tahmin bile edemezsin Zagros Berxwedan. Şimdi sen göreceksin seni ne kadar özlediğimi." Cümlesini tamamladıktan sonra yavaşça kocasına yaklaşıp dudağına küçük bir öpücük kondurdu.

 

Karşısında çırılçıplak duran karısıyla zaten aklını kaybeden Zagros bir robot misali öylece kalakalmıştı. Kocasının üzerinde olan boxerın kenarlarından tutan Roni'yle, karısına yardımcı olmak için belini havalandırdı Zagros.

Boxerı bir kenara fırlatan Roni karşısında gördüğü kocasının erkekliğiyle dudağının kenarını ısırdı.

Elini attığında kocaman bir 'Siktir!' çıktı Zagros'un ağzından.

 

"Hayır güzelim. Ben daha buna hazır değilim." Diyen kişi Zagros'du.

 

Kocasının bu cümlesine karşı kocaman bir kahkaha atmıştı Roni.

 

"Ama ben hazırım." Dediğinde avuçlarının arasına almıştı kocasının erkekliğini. Avuçlarına sığmasada elinden geleni yapmaya çalışıyordu Roni.

 

Yüzünü kocasının erkekliğine yaklaştırdığında Zagros hemen karısının ellerini tutup izin vermemişti.

 

"Bu... Kadarı bile benim için fazla. Sen... Harika bir kadınsın karıcım." Diyerek karısını tuttuğu gibi yeniden ata biner gibi oturttu kucağına.

 

O gece ikisi içinde oldukça uzun ve ateşli geçmişti. Zagros karısının içimdeki o ateşli ve tutkulu kadını keşfetderken, Roni de kocasının ona kıyamadığına birkez daha şahit olmuştu.

 

 

Güneş Berxwedan konağının üzerinde tüm ihtişamıyla aydınlatırken tüm konak halkı artık yavaş yavaş soğumaya başlayan hava yüzünden kahvaltılarını da büyük salonda yapıyordu.

 

Tüm aile mutlu bir şekilde kahvaltılarını yaparken Roni de kucağına aldığı oğluna kahvaltı yedirmekle meşguldü. Hemen yanındaki karısı ve oğlunu izleyen Zagros yüzündeki gülümsemeyle, sanki karşısında gördüğü oğluyla karısı değilde dünyanın en güzel manzarasını izliyor gibiydi.

 

Yeterince acı çekmişti ikiside artık mutluluk haklarıydı. Ama hayat onlara bu mutluluğu verecek miydi? Bilimezdi...

 

Herkes kahvaltısını yaparken açılan konak kapısıyla içeriye giren kişi Yiğit'ten başkası değildi.

Herkes bu iki ayda sessizliğe bürünen Yiğit sayesinde onun varlığını unutmuştu. Zeynep hariç.

Çünkü Yiğit sabah günaydın mesajıyla başlayıp, iyi geceler mesajına kadar hergün yazıyordu.

 

"Bakıyorum da beni gördüğünüze çok sevinmiş gibisiniz sevgili kayın ailem." Diyerek hiç çekinmeden Zeynep'in yanında duran boş sandalyeye hemen kuruldu. Kafasını kaldırıp herkese kısa bir göz gezdirdikten sonra sahte bir mahcubiyetle konuşmaya başladı.

 

"Selam vermeden böyle oturdum ama sonuçta bende artık bu evin bir oğluyum. Aramızda böyle gereksiz mesafelere gerek olduğunu sanmıyorum. Şimdi hepinize afiyet olsun." Diyerek ona bakan bakışları umursamadan kahvaltısına başladı.

Bölüm : 06.07.2025 01:36 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...