38. Bölüm

26. Bölüm

Ayşegül Y.
xqaysegull

Bu nasıl bir kaderdi böyle?

 

İsyan etmek yakışmazdı ama isyan etmeden nasıl duracaktı Roni...

 

Zagros'tan öncesini düşündü. Ailesiyle birlikteyken yaşadığı zamanı. O kalabalık ailede bile nasıl yalnız kaldığını.

Babasının o yokmuş gibi görmezden gelmesi, dedesinin bir hiç gibi umursamaması...

Annesinin herşeye sessiz kalması. Yıllarca bunlara maruz kaldığı yetmiyormuş gibi birde ondan yardım istiyorlardı.

 

Bu yaşına kadar onun toplamda beş dakika bile konuşmayan onu insan yerine koymayan babası bugün ondan kendi babası için yardım istiyordu.

 

O evden kurtulduğu için şükür ederken o evdeki birine yardım etmek hiç içinden gelmiyordu. Hele birde bu kişi dedesi olacak zalimse.

 

Babasının yüzüne telefonu kapattıktan sonra abisi Robin'i arayıp konuştuğunda dedesinin durumnun çok kötü olduğunu ve hemen naklin gerçeklestirilmesi gerektiğini öğrenmiş ve hiçbir şey olmamış gibi gerisin geri kocasının yanına dönmüştü.

 

Babasıyla konuşmak için odadan ayrıldığında bu duruma saygı duymuştu Zagros. Yanında konuşması için hiç ısrar etmemişti.

Odaya geri döndüğünde yatak başlığına yaşlanmış onu bekleyen bir adet Zagros göreceğini gayet iyi biliyordu artık. Ve beklediği gibide olmuştu.

Zagros yatak başlığına yaşlanmış karısını bekliyordu. Roni hiçbir şey demeden direkt kocasının yanına gitmiş hemen kolları arasına girmişti. Zagros tek kelime bile etmeden sadece karısına kollarını açmış, kolları arasındaki karısının saçlarını okşuyordu.

 

Bir süre sessiz kalan Zagros, karısının konuşmasını bekliyordu. Nitekim istediği gibi de oldu. Göğsünde hissettiği ıslaklıkla birlikte karısının omuzlarından tutup kaldırdığında elleriyle yanaklarını ıslatan yaşları silmeye başladı. Hem siliyor hemde her sildiği yere öpücük bırakıyordu.

 

 

"Dedem çok hastaymış Zagros." Gözyaşları artık akmıyor ve konuşmaya başlamıştı Roni.

 

"Seni ağlatan şeyin o sikik kafalı adamın hastalanması olduğunu sanmıyorum."

 

 

Başını olumlu anlamda salladı Roni.

"Hayır tabi ki ona ağlamıyorum. Beni yıllarca hiçe sayan bir adam için akıtacak tek bir damla gözyaşım yok."

 

Karısının bu konuşmasıyla, karısına bakan gözleri gururla parladı Zagros'un.

 

"Seni ağlatan şey ne o zaman?"

 

"Beni asıl ağlatan şey kendimi bildim bileli çocukken bile saçımı okşamayan bana kızım demeyen beni evladı yerine koymayan adamın beni söz konusu kendi babası olunca arayıp yardım istemesi. Gözyaşlarım aslında üzüntüden değil mutluluktan. Birgün bana muhtaç olacaklarını biliyordum. Ve o gün geldi."

 

Karısının gözlerdeki nefret ve öfkeyi rahatlıkla görebiliyorudu Zagros.

 

"Peki sen ne yapacaksın bu durumda?" Karısını hareketlerini dikkatlice takip ediyordu Zagros. Karısı ona yapılan onca şeye rağmen merhametini mi gösterecek yoksa vicdanını bir kenara bırakıp hak ettikleri gibi mi davranacaktı...

 

"Tabiki de onlara yardım etmeyeceğim. Bana yaşattığı o mutsuz yıllarımın benden esirgedikleri o sevginin hesabını o küçük kıza verecekler." Derin bir nefes alıp verdi Roni. " Gerekirse canlarıyla."

 

Roni'nin kararlı ve kendinden emin konuşmasıyla karısına bir kere daha saygı duydu Zagros. Demek ki karısı isteyince oldukça sert biri olabiliyormuş.

 

Ertesi gün konağa döndüklerinde Roni yüzünde bitmek bilmeyen bir gülümsemeyle dolaşıyordu. Ev halkı ise onu böyle gördüğü için oldukça mutlulardı. Çok acı çekmişti gelinleri artık mutluluk onun hakkıydı.

 

Robin'den gelen telefonla birlikte hiç acele etmeden kocasıyla birlikte hastaneye gitmek için hazırlandı. Urfa merkezdeki hastanede olduğunu öğrendiklerinde bile neredeyse iki saatlik yolu üç saatte gelmişlerdi. Ölsün istiyordu Roni. Ölsün ki babası da tıpkı onun gibi acı çeksin.

 

Hastaneye vardıklarında bugün burada yapacağı şey için kocasının elini tutup güç alıyordu. Zagros bunu fark ettiğinde elinin içindeki eli sıkıca tutup dudaklarına götürdü. Derin bir öpücük kondurduğunda bu her zaman yanındayım demekti.

 

Hastanede gördüğü yüzleri neredeyse hiç özlemediğini fark etti Roni. Kız kardeşi Rojbin dışında. Kız kardeşine sıkıca sarılıp öptükten sonra abisi Robin kendisi gelip sarılmıştı Roni'ye. Annesi ve babasının yanına bile gitmek geliyordu içinden. Köşede tek başına oturan Elif ve Gül'ün babası Asım amcasının yanına gidip elini öpmeyi tercih etti. Bu durum babasını kızdırsada onun hiç umrunda değildi.

 

Amcası Roni ve Zagros'un yanına geldiğinde yeğenine sıkıca sarıldı. Onu bu zalimlerin arasında bıraktığı için hâlen kendini affetmiyordu ama kızlarından duyduğu ve kendisinin de gördüğü kadarıyla yeğeni kocasıyla oldukça mutluydu.

 

"Buna mecbur değilsin amcam. Sakın kendini buna mecbur hissetme." Amcası ona yapılan kötülüklerin karşılığında iyilik yapmasını istemiyordu.

 

"Biliyorum amca." Sesini bir tık daha yükselterek konuşmaya devam etti. "Buraya asıl geliş amacım bana yıllarca tek bir sevgi kırıntısını bile çok gören o adama iyilik yapmak değil, sonunda bana bile muhtaç olduğunu kendi gözlerimle görmek." Roni'nin konuşmasıyla babası ayaklandı.

 

"Ne diyor bu böyle Robin?" Oğluna dönerek konuştu Ahmet ağa.

 

"Hiç oğluna bakıp konuşma Ahmet ağa. Bana bak bana konuş. Hani yıllarca yüzüne bile bakmaya aciz olduğun, evladın yerine bile koymadığın ama söz konusu kendi baban olduğunda muhtaç kaldığın kıza bak."

 

Hırsla ve öfkeyle hızla yürüyüp, Roni'ye tokat atmak için elini kaldırdığında, amcası Asım tuttu bu sefer abisinin elini.

 

"Sakın abi! Sakın? Bu kız artık istemediği hiçbir şey için zorlanmayacak. Bu babanın canını kurtarmak bile olsa."

 

Zagros öfkeyle yumruğunu sıktı. Karısına kalkan eli indirmesi değil kırması lazımdı. Araya gireceği sırada karısının amcası Asım tarafından durdurulmuştu.

 

 

"Yapmayacağım. Ben ne senin nede o baban için değil böbreğimi vermek, test için bir damla kanımı bile vermeyeceğim. Çünkü siz benim bir damla kanımı bile hak etmiyorsunuz."

 

 

Karısına ne kadar çok gurur duyuyordu şu sıra Zagros. Artık tek başına bile kimseye boyun eğmezdi.

 

"Yapma. Sen zaten alışıksın birilerinin ölümüne sebep olmaya." Öfkeyle konuştu Ahmet ağa.

 

Hemen karşısına dikildi karısı Dila hanım.

 

"Sus... Lütfen sus."

 

"Ne diyorsun sen? Ne yapmışım ben? Bırak anne konuşsun. Konuşsun ki bilelim."

Roni'nin duyacakları karşısında daha da üzüleceğini bilen Zagros, karısının elini tutup gitmek için hareketlendiğinde karısı sanki yerine mıhlanmış gibi hareket etmedi.

 

"Ne diye susayım ha ne diye... Madem benim babam ölecek o zaman oda nasıl kendi abisinin katili olduğunu bilecek."

 

 

Roni öylece durmuş babasının ağzından çıkan sözleri dinliyordu. Abisinin katili mi demişti o? Ama onun sadece iki abisi vardı. Biri Dewrim diğeri ise Robin. Her ikiside yaşıyordu.

 

 

Hırsını alamayan Ahmet ağa konuşmasına devam etti.

"Şimdi diyorsun ne diyor bu adam. Diyeyim ben sana ne diyorum. Sen bir katilsin hemde benim ilk göz ağrımın katili."

 

İlk göz ağrısı Dewrim abisi değil miydi yani...

 

"Aslan. Benim biricik oğlum. Hastalandı. Amansız bir hastalıktı onunkisi. Doktor kardeşleri ona umut olur dedi ama ne Dewrim nede Robin ona umut olamadı. Yeni bir kardeşi olursa belki onunki iliği ona uyar dediler. Sonra sen doğdun... Keşke hiç doğmasaydın. Seninki de olmadı. Sonra... Gitti oğlum."

 

 

Ne kadar acıydı. Bir babanın evladına bu sözleri sarf etmesi...

 

Roni'nin gözlerinden birkaç damla yaş döküldü. Bu yaşlar hiç tanımadan ölen abisi içindi. Belki yaşasaydı bu kadar zulme maruz kalmayacaktı.

 

"Ama benim suçum ne bunda? Benim elimde olan birşey yokmuş." Çaresizce konuştu Roni. Kocasına dönüp ıslak gözleriyle başını sağa sola salladı. "Ben daha bebekmişim. Nasıl katil olabilirim?"

 

"Hayır Roni. Sen katil değilsin. Sen bugün bile tıpkı ilk doğduğun gün kadar masumsun. Bunu sakın unutma." Karısının anlına kocaman bir öpücük kondurdu Zagros.

 

Karısının ailesine karşı nefretle baktı Zagros.

 

"Siz nasıl cani insanlarsınız. Bir bebeği katil olan edecek kadar. Bu kadar mı akıldan yoksun bu kadar mı kalpsizsiniz? Hepinizin Allah belasını versin." Konuşmasını bitiren Zagros karısının elini tutup onu buradan götürmek istiyordu. Kocasına eliyle dur işareti yaptıktan sonra yanağından hiç tanımadığı abisi için akan yaşları bir hışımla sildi. Babasına kim ve nefretle baktı.

 

" Ahmet ağa daha yeni doğmuş bir bebeği bile katil ilan edip ondan herşeyi esirgecek kadar aciz bir insansın. O bebeğin hiçbir suçu yoktu. Ama şimdi beni katil ilan edebilirsin. Böbreğimin uyup uymayacağını asla kimse bilmeyecek. Ve ben uysa bile asla size yardım etmeyeceğim."

 

Roni konuşmasını bitirdiğinde kocasıyla birlikte orada gitmek için arkasına döndü. Kalbi abisi için üzülsede dedesi için asla üzülmüyordu. Artık rahatlamıştı.

Gitmek için birkaç adım atmışlardı ki dedesinin odasından çıkan doktorun sözleriyle yerinde birkaç saniye durmak zorunda kalmıştı.

 

"Malesef daha fazla dayanamadı. Başınız sağ olsun."

 

Omzunun üzerinden arkasına baktığında dizlerinin üzerine çöküp ağlayan babasını görünce iç

inde bir yerlerde onlar için bir duygu kırıntısı aradı ama tek bulduğu şey nefretten başka bir şey değildi.

 

 

 

 

 

 

 

 

Bölüm : 04.10.2025 19:00 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...