39. Bölüm

Final part 1

Ayşegül Y.
xqaysegull

Roni ile Zagros hastaneden çıkmış kendi evlerinin yolunu tutmuştu. Daha Urfa'dan çıkmadan Roni amcasını aramış, ölen abisinin mezarının yerini sormuş ve mezarın babaannesinin mezarının hemen yanında olduğunu öğrenmişti.

 

Şimdi anlıyordu Roni. Neden babaannesi öldüğünde annesinin onun mezarlığa gelmemesi konsunda o kadar ısrarcı olduğunu. Abisinin mezarını görmesini engellemek içindi herşey. Ama kaderi engelleyemezlerdi. Üzerinden yıllar geçse de abisinin mezarına gitmek nasip olmuştu.

Mezarın baş ucuna oturup önce toprağı okşadı. Gözlerinden birkaç damla yaşın düşmesine engel olamamıştı.

 

Abisinin mezarı gözyaşlarıyla ıslanmıştı...

 

Elini uzatıp mezar taşında ki yazıların üzerinde gezdirdiğinde sessiz ağlayışı hıçkırıklarla çoğalmıştı.

 

"Ben.... Özür dilerim..." Hıçkırıklarının arasında nefesi kesilsede aynı zamanda konuşmaya çalışıyordu. "Abi... Benim yüzümden burada yatıyormuşsun öyle diyor baban." "Ama... Benim bir suçum yok ki abi. Ben... Ben daha küçücük bir bebekmişim."

 

Karısının kendini suçlamasına daha fazla dayanamayan Zagros, hemen karısının yanına düz çöktü. Hıçkırıklar içinde ağlayan karısını kolları arasına alıp sıkıca sardı.

 

"Şşş... Rahatla güzelim."

 

"Zag..ros... Beni abimin katili ilan etmişler. Daha küçücük bir bebeği... Ben nasıl bir aileye düştüm böyle?" Karısının başını avuçlarının arasına alıp, baş parmağıyla akan yaşlarını siliyordu. "Aile dediğim insanlar bir bebeği doğduğu gün katil ilan edecek kadar aciz insanlarmış."

 

Bir saatten fazla orada abisini mezarı başında ağlayıp içini döktükten sonra artık içi rahatlamıştı.

 

Yıllardır içinde cevapsız kalan sorular nihayet bir cevap bulmuştu...

Ailesi gözünden bir kez daha düşmüştü.

 

 

Mezarlıktan ayrıldıktan sonra yanından geçtikleri camiden yükselen selâ sesiyle dedesinin ölümü tüm Urfa'ya duyurulmuştu.

 

Artık Mahmut ağa yoktu... Ölmüştü...

 

Roni içinde büyük bir rahatlamayla evine doğru gidiyordu. O adamın cenazesine gitmeye hiç niyeti yoktu. Elalemin ne dediği yada diyeceği umrunda bile değildi.

 

Sol tarafına döndüğünde gözü yolda ama bir eli direksiyondayken bir diğer eli ise karısının sol elini avucunun arasına alan adamı gördüğünde yüzünde istemsiz bir tebessüm oluştu.

 

Onun dünyası bu adamdı... Ve biricik oğlu...

 

Hemen oğluna gitmek istiyordu. Bu olaylar yüzünden onu ihmal ettiğini düşünüyordu.

 

"Biran önce eve gitmek istiyorum."

 

Konuşan karısına döndüğünde ona bakarak gülümsediğini gördüğünde içinden kocaman bir oh çekmişti Zagros.

 

"Gideriz güzelim. Gideriz de ne bu sendeki heyecan? Bende yanında olduğuma göre kimin için bu kadar heyecan yapıyorsun bakalım?"

 

 

"Tabi ki oğlum için. Başka kimin için olacak? Çok özledim ben oğlumu."

 

"Benim için bile bu kadar heyecanladığını görmemiştim. Yazık bana." Karısına küskünce bakıp tekrar önünde ilerleyen yola bakmaya devam etti.

 

"Yazık benim kocama." Diyerek gülmüştü kocasına. Şuan dedesinin ölümüne üzülmesi gerekirken şuan sadece içinden mutlu olmak geliyordu. Sanki prangalarından kurtulmuş gibiydi. Abisinin mezarı başında akıttığı her gözyaşında içindeki tüm acıyı akıtmıştı.

 

 

Üzülmeye hiç niyeti yoktu. Yıllarca ona esiyet eden adam artık bu dünyada yoktu. Babasından da nefret ediyordu ama babasının ondan nefret etmesinin nedeninin abisinin ölümünün yanında dedesinin de kışkırtıcı tavrının olduğunu gayet iyi biliyordu ama yinede babasını asla affetmeyecekti. Belki öldüğünde bile.

 

Arabaları Urfa sınırlarından çıkmadan Zagros'la tanıştıkları uçurumun yanından geçiyordu. O uçurum sayesinde şuan bu kadar mutluydu. O uçurum ona yeniden bir hayat aynı zamanda yaşama umudu vermişti.

 

Başını kocasının omzuna yaslayıp önlerinde akıp giden yolu izlemeye başladı. Zagros ise omuzuna yaslanan karısının başına öpücükler kondurup aynı zamanda kokusunu ciğerlerine dolduruyordu.

 

 

Eve vardıklarında hiç zaman kaybetmeden oğlunun yanına koşmuştu Roni. Odada kendi hâlinde oyuncaklarıyla oynayan oğlunu gördüğünde yüzünde kocaman bir gülümseme oluştu. Hemen oğluna yöneldiğinde adım seslerini duyan minik Arjen hemen annesine ellerini uzattı. Oğlunun uzattığı tombik ellerine kocaman iki öpücük kondurduğunda hiç vakit kaybetmeden oğlunu kucağına aldı.

Yanaklarını öptükten sonra huylandığını bildiği için boynuna yönelmişti bu seferde.

 

Küçük oda kocaman kahkahalarla dolmuştu..

 

Kapı kenarına yaslanmış bir şekilde karısı ve oğlunu izleyen Zagros. Allah'a binlerce kez daha şükretti. Zelal öldükten sonra bir daha evlenmeyi aklının ucundan bile geçirmeyen Zagros Berxwedan şuan karşısındaki kadına sırılsıklam aşıktı. Ve bunun için binlerce kez şükrediyordu.

 

Ev halkı taziye için gittiklerinde kimse Roni'ye gelicek misin diye sormadı bile. Çünkü herkes dedesinin yaptıklarını biliyordu. Bu kararına saygı duyup onları evde bıraktılar.

 

Roni oğlunu uyuttuktan sonra kocasının yanına gittiğinde onu koltukta başını arkaya doğru yaslamış bir şekilde görmüştü. Hemen kocasının yanına oturup başını göğsüne yasladı. Zagros o kadar dalmıştı ki karısının gelip dibine oturduğunun farkında bile değildi. Karısını fark ettiği gibi kollarını hemen ona sardı.

 

"Neyin var Zagros? Neden bu kadar dalgınsın?"

 

"Sadece... Düşünüyorum."

 

"Seni böyle derin düşüncelere daldıran şeyin ne olduğunu merak ettim açıkçası. Eğer istersen dinlemeye hazırım."

 

 

Zagros kendini toparlayıp karısını karşısına aldı. Derin bir nefes alıp konuşmaya başladı.

Bu söyleyecekleri belki karısını üzecekti ama elbet bununla yüzleşecekti.

 

"Üzüleceksin ama."

 

"Olsun üzüleyim. Sen yanımdasın. Geçer." Aşkla bakıyordu kocasına Roni. O varsa geri kalan herşey halledilirdi.

 

"Öncelikle sana aşık olduğumu sakın aklından ve kalbinden çıkartma. Bu söyleceğim şeylerin hiçbiri bizimle alakalı değil."

 

"Lafı artık dolandırmasan mı?"

 

"Arjen... Onun gerçek annesini bilmeye hakkı var." Hemen karısının ellerini tuttu. "Sende onun annesinin onu en az Zelal kadar sevdiğini görebiliyorum ama..."

 

 

"Doğru söylüyorsun. Annesini bilmesi onun e doğal hakkı. Arjen benimde oğlum. Ama şuan değil. Zagros o daha çok küçük... Hem... aklı ermez ki."

 

"Biliyorum şuan bunların hiçbirini anlayamaz ama günü geldiğinde annesini bilecek. Ben... Zelal'e bir söz verdim Roni. Oğlumuz annesini bilecek."

 

"Bencede bilmeli. Bu Zelal'in hakkı. Ama önce ben görebilir miyim onu?"

 

Zagros kaşları çatılı bir şekilde Roni'ye baktı. Kimi görmek istiyordu ki şimdi?

 

"Zelal'i görmek istiyorum ben. Oğlumun gerçek annesini görmek."

 

Zagros başını olumlu anlamda sallayıp oturduğu koltuktan doğruldu. Odadaki dolabin en üst çekmecesine uzanıp orada bulunan fotoğraf albümünü eline alıp, karısının yanına döndü. Yeniden kalktığı koltuğa oturan Zagros elindeki albümü açıp karısına fotoğrafları göstermeye başladı.

 

"Bak bu ilk fotoğraf benim." Fotoğrafta yaklaşık beş yaşlarında bir erkek çocuğu vardı. Sert bakışları daha o zamandan nasıl bir adam olacağını haber veriyordu.

Sayfaları çevirdikçe ailesiyle olan resimleri vardı. Her bir resmi gösterdiğinde sıra Zelal'in fotoğrafına gelmişti.

Zagros sayfayı açıp Zelal'in uzun beyaz elbise giymiş halini Roni'ye gösterdiğinde Roni o an nefes almayı unutmuştu.

 

Bu kadını tanıyordu. Aynı saçlar... Aynı kıyafet... Bu kadın o kadının ta kendisiydi.

 

"Ama... Bu o." Roni hâla şok olmuş gözlerle Zagros'un elinden aldığı resme baktığında bunun bir tesadüf olmadığını anlamıştı. Hemen ayaklanıp bir sağa bir sola doğru gidip gelmeye başladı.

 

Zagros ise şaşkın gözlerle karısını izliyordu.

 

"Ne oluyor Roni? Kimden bahsediyorsun?"

 

Roni elini beline koyup derin derin nefes alıp vermeye başladı.

 

"Götür beni Zagros. Hemde hemen!"

 

 

"Nereye götüreyim Allah aşkına! Bir sakin ol da anlat ne oluyor?"

 

"Mezarlığa. Beni Zelal'in mezarına götür."

 

 

 

Bölüm : 18.10.2025 00:14 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...