Evet hiç birimizin beklemediği birşey oldu eren herkesin arasından ışık hızında geçerek içeri girdi artık yiğidin bile umutları tükenmişti,yere çökmüş sesiz sesiz acısını yaşıyordu kağan ve canerde yanında acısına ortak oluyordu
Ayşe abla perişan haldeydi en son bayılmıştı ama uyandığında da tekrar ortalığı birbirine katmıştı doktorlar hemen sakinleştirici vermişti şuan odada büyük ihtimalle şuan bayılmıştı
Mert abide perişan olmuştu bir yandan karısı bir yandan oğlu arada temiz hava almak için dışarı çıkıyordu ama onu gördüğüm heryerde gizli gizli gözyaşı döküyordu
Yiğit zaten anlatmaya kelimeler yetmez ama şuan sanki son kalan umudunuda yitirmiş gibi yerlerdeydi bir ben ayaktaydım oda Göktuğun bizi bırakmayacağını bildiğim için o yaşamalıydı ne olursa olsun yaşayacaktı onun yaşaması için elimden geleni yapacaktım
Zaten nefret ettiğim bir abime onun yaşaması için yalvararak elimden geleni yapmamışmıydım
Eren hem kalp masajı yapıyordu hemde sürekli bakışları önündeki cihaza gidiyordu sadece bir tepki,bir nokta,küçük bir ses duymak bizim için yeterliydi ama o hiçbir şekilde bizim için çabalamıyordu
Sanki oda gelmek istemiyor gibiydi
Ama gelicekti gelmek zorundaydı
Eren hala kalp masajı yapıyordu aklımdan bir sürü şey geçiyordu nefes almaya çalıştım ama sanki aldığım her nefes bir bıçakmış gibi batıyordu,o acıyı hissediyordum
Ya ölürse ya birdaha yaşayamazsa hala camdan onları izliyordum nerdeyse 10 dakikadır kalp masajı yapıyordu ama hiçbir belirti yoktu1
Lanet olsun gerçekten de gidiyordu
Eren birkez daha kalp masajı yapınca benim bile artık başım eğikti ama birşey oldu hepimizi hayata döndüren küçük bir ses geldi evet bu ses cihazdan geliyordu herkes sustu kimse bir çıt bile çıkarmadı herkesin kulağında sadece cihazdan gelen sesler vardı
Allahım sana şükürler olsun ki yaşıyordu
Bir anda tüm doktorlar içeri girdi ve yere çökmüş olan yiğit,Caner ve kağan ayağa kalkıp camdan onu izlemeye başladı ben heycanla yiğide sarılarak
"Yaşıyor! Yaşıyor yiğit o yaşıyor!"dedim heycandan sesim yüksek çıkmıştı oda bana sarılarak
"Evet yaşıyor! Allahım gerçekten yaşıyor"dedi bu sefer gözünden yaşlar mutluluk için akıyordu aynı şekilde benimde artık aldığım nefesler de acıtmıyordu...
***
Ayşe ablaya yaşadığı haberi vermiştik hem o hemde mert abi o kadar sevinmiştiki önüne gelen doktorlara teşekkür ediyordu,Caner ve kağanda sürekli ya yiğidin yada benim yanıma geliyorlardı en az bizim kadar sevinmişleridi Göktuğun yaşamasına
O hayata dönene kadar kaç kez ölüp dirildiğimizi bilemezdi
Doktorlar dışarı çıkınca eren aralarından çıkıp gitti hem ona bakıp hem doktoru dinliyordum doktorun dediğine göre
"Ameliyat sonrası böyle birşey yaşanması normal değil ve ameliyatda baya zorlu bir ameliyattı birdaha kalbinin durmayacağını kesin olarak söyleyemeyiz ama gözetim altında olacak ve bu odada kalamaz yiğun bakıma almak zorundayız"dedi ve ayşe abla sanki tüm sevinci gitmiş gibi
"O oğluma birşey olacakmı"dedi sesi ağlamaktan kısılmış ve titremişti
"Bunu o uyanmadan bilemeyiz ama bu tür hastalarda genellikle ya kısa süreli hafıza kaybı veya geçici felç ğibi durumlar olabiliyor ancak bunu o uyanmadan bilemeyiz"dedi ve gitti
Ne yani biz burda onun yaşaması için can çekişirken o bizi unutacakmıydı, saçmalık.1
Bu konu hakkında ilk konuşan yiğit oldu ve
"Doktorun ne dediğinin farkındamısınız! Abim felç kalabilir!"diyerek cama yumruk attı Allahtan cam sağlamdı yoksa şimdiye paramparça olmuştu onu durdurarak
"Yiğit kendine gel hastanedeyiz!"dedim oda bana bakarak
"Sikerim hastanesini!"diye bağırdı bende
"Doktorların saydığı şeyler bir olasılık! Daha olup olmadığını bile bilmiyoruz! Artık olumsuz düşüncelerden kurtulurmusun!"diye bende ona bağırdım ve Caner ile kağana bakarak
"Onu lavaboya götürün elini yüzünü yıkayıp kendine gelsin!"dedim ve kağan
"Buralardayım birazdan dönerim"dedim ve ilerlemeye devam ettim
Karşıma çıkan kadın hemşireyi durdurarak
"Pardon birşey sorabilir miyim"dedim ve kadın
"Eren Yılmaz odası nerede acaba"dedim bana bakıp
"Soldan ikinci kapı"dedi şaşkınca niye bu kadar şaşırdıki teşekkür ederek odanın önüne geldim ve kapıyı çaldım ve içeriden
"Gell"diyen sesini duyunca içeri girdim şuan önlüğünü giyiyordu,beni görünce şaşırsada birşey demedi önlüğünü giyince gidip ona sarıldım evet ona sarıldım bu yaptığıma ben bile şaşırmışken o kaskatı kesildi ama o benim onunla konuşmam üzerine Göktuğu kurtarmaya gitmişti tüm doktorlar çıkmışken o benim için gidip onu kurtarmış ona bir can borcum vardı
nede olsa Göktuğun canı benim canım
ne birşey diyebiliyordu nede hareket edebiliyordu ondan ayrılıp
"Teşekkür ederim onu kurtardığın için"dedim hala ona sarılmamın şokundayken kendine gelerek
"Teşekküre gerek yok,ben bir doktorum ve yerimde kim olsa aynısını yap-"derken sözünü kestim
"Yapmazdı eren yapmazdı ben seninle konuşurken,yiğit orda yere çökerken orada senin dışında bir sürü doktor vardı ama hiç biri içeri girmedi onlar bile öldüğüne tam inanmıştılar ama sen onu kurtardın"dediğimde tebessüm etti ve
"Ela sadece birşey merak ediyorum,sen neden onun için o kadar üzüldün onun ölüm düşüncesi bile seni bu hale getirmişse senin içindeğerli biri olmalı"dedi elim kolyeme gitti ve
"Evet değerli,çok değerli benim için"dedim elim boynumdaki kolyeyi tutarken
Boynumda üç tane biri yiğit ile Göktuğ beraber aldığı bir kolyeydi bunu bana yine evden kaçıp onlara geldiğim birgün vermişlerdi ve Göktuğ
'Ne zaman çok fazla korkarsan,üzülürsen mutlu olursun bu kolyeye sığın' demişti öylede yapmıştım ne zaman birşey olsa elim boynundaki kolyeme giderdi
Bir diğer kolyeyi kerem abi bana vermişti bu benim ilk doğum günü hediyemdi ondan önce hiç doğum günü hediyesi almamıştım hatta ondan önce hiç hediye almamıştım bu benim için çok değerliydi
Bir diğer kolye yani boynumdaki son kolyeyi ise o vermişti ne kadar çıkarmak istesemde çıkaramamıştım,bunun için onun dönmesini bekliyordum geldiğinde bu kolyeyi suratına atınca bakalım nasıl oluyormuş
Bu kolyeyi çıkarmamamın bir diğer sebebi ise yıllar önce yaptığımız konuşmaydı ben orda
'birgün birbirimizi bırakmak zorunda olsakta ne olursa olsun birbiri affedelim olur mu"demiştim oda
'seni hiçbırakmayacağımı biliyorsun'demişti pis yalancı
'buldum! işte bu kolyenin anlamı bu olsun eğer birgün birbirimizi bırakmak zorunda bile olsak bu kolyeleri çıkarmayalım"demiştim oda
'ya çıkarırsak"demişti şerefsiz zaten çıkarmaya dünden razıymış,bende ona
'bu karşıdaki kişiyiyi artık tamamen sildiğini göstersin ama gidip kolyeyi diğer kişiye vericek atmak veya saklamak yok'
Demiştim salak gibi oda kabul etmişti
Keşke hiç böyle bir söz vermeseymişim
Ben böyle dalmışken eren karşımdan oturmuş görünce şaşırdım elinide önümde sallayınca
"Ne yapıyorsun"dedim oda rahat bir nefes alarak
"Sabahtandır sana sesleniyorum ama ne tepki veriyorsun nede cevap"dedi
Bana birşey olmasından mı korkmuştu
"Neyse ben çocukların yanına gideyim daha Göktuğu göreceğim"dedim ayağa kalkarak oda kolumdan tutup geri oturtunca konuşmama izin vermeden
"O senin için neden bu kadar değerli?"dedi bende
"Şuan bu konuyu konuşmanın zamanı değil"dedim ve ayağa kalktım oda
"Bir şartla gide bilirsin bana bu konuyu daha sonra anlatacaksın"dedi bende
"Allah Allah sanamı sorucam ne zaman gidip geleceğimi!"dedim ve odadan çıktım
Ela odaya ilk girdiğin şaşırmıştım açıksa ama daha sonra bana sarılınca kendimi çok değişik hissetmiştim içinde bir sürü duygu aynı anda geçmişti şaşkınlık,sevinç ve en çokta pişmanlık...
Neden mi pişmanlık çünkü ona bu güne kadar berbat bir şekilde davranmıştım
Ben bu sarılmayı hak etmiyordum benden ayrılıp teşekkür edince onun neden başkası için teşekkür ettiğini anlamadım ona
'senin için değerli olmalı'dediğimde
'evet değerli çok değerli benim için'demişti ve dalmıştı birkaçkez ona seslenince cevap vermedi ona birşey olmasından korktuğum için hemen ayağa kalktım yanına giderek onu sarstım ama tepki vermedi daha sonra elimi önünda sallayıp tekrar sallayınca sonunda
'ne yapıyorsun'diyerek bana cevap vermişti rahat bir nefes almıştım çünkü ona birşey olmasından korkmuştum
Siktir ona birşey olmasından cidden korkuyordum
"Sabahtandır sana sesleniyorum ama ne tepki veriyorsun nede cevap"dedim oda
"Neyse ben çocukların yanına gideyim daha Göktuğu göreceğim"dedi neden sürekli onu yani Göktuğu istiyordu
"O senin için neden bu kadar değerli?"dedim bunun cevabını gerçekten merak ediyordum ve oda
"Şuan bu konuyu konuşmanın zamanı değil"dedi ve ayağa kalktı bende
"Bir şartla gide bilirsin bana bu konuyu daha sonra anlatacaksın"dedim ama o sinirle
"Allah Allah sanamı sorucam ne zaman gidip geleceğimi!"dedi ve odadan çıktı
Gerçekten değişik biriydi az önce bana sarılıp kibarca teşekkür edip şimdi çirkefce bağırıp odadan çıkmıştı4
Kendime gelmeye çalıştım çünkü zamanında ona çok söz etmiştim ona karşı kendimi çok mahçup hissediyordum hem en son yiğitle konuştukları şeyleride duyunca ona karşı olan önyargım tamamen tuzla buz olmuştu
"Ya ne yapsaydım gelseydi ve tekrar tekrar o konuyu acıp canınımı sıksaydı"dedi
Hangi konuyu bunlar ne hakkındaya konuşuyorlardı,ah başını kaçırmıştım değil mi
"Olsun birşey olmazdı gerizekalı"dedi Ela ve yiğit
"Sizinkilerle nasıl gidiyor"dedi
"Barış sana en başında ki gibi yine bana karşı çok iyi davranıyor"dedi ve
"Diğerleride zaten konuşmuyoruz bile konuşsakta anca kavga ediyoruz"dedi bıkkınlık içinde bu cümleyi kurunca yiğit
"Senden özür dileseler veya seninle konuşup pişman olduklarını söyleseler ne yapardın"dedi
Bu sorunun cevabını en az yiği kadar merak ediyordum
"Kim olduğuna göre değişir"dedi Ela
Ne yani şimdiden pişman olacağımıza emin olduğu için kimi affedip kimi affetmeyeceğini belirlemiş miydi
"Mesela Fırat gelirse onunla konuşmazdım bile baksana hala aşağıda bağırıp çağırıyor,efe ise duruma bakılır çünkü bence abilerinden gördüğü şeyi yapıyor nede olsa o daha küçük"dedi
Fırat abim gerçektende Ela geldiğinden beri onu bezdirmişti, Efe konusuna gelince yeni yeni farkediyorumda cidden haklıydı biz ne yapmışsak Efe'de onu yapıyordu
Bizde keyfimizden öyle davranmıyorduk o kız hepimizde küçük büyük tranva yaratmıştı
"Burağın pişman olacağından bile emin değilim"dedi ve yiğitle gülmeye başladılar
Hadi ama benim hakkımda ne düşünüyordu
"Erene gelirsek-"derken sözünü kesen fırat abim
"Allah bilir orada ne haltlar karıştırıyorlar"diye bağırmasıydı ve yiğit sinirle
"Gidip çenesini kırınca birdaha senin hakkında bu şekilde konuşamayacak!"dedi
Kendini bile düşünmemişti elaya o sözleri söylediği için sinirlenmişti
Tam şuan anlamıştım ki Ela o kız gibi değildi
Ve adım seslerini duyunca aşağı indim Fırat abime
"Abi olaylar bildiğin gibi değil"dedim barış abim
"Ne biliyorsan dökül"demiştiki Ela ve yiğit içeri girdi
"Evet dökül bakalım ne biliyormuşsun ben ve yiğitle alakalı"dedi tama konuşacakken telefonu çaldı ve kaza gibi birşeyler geveleyip yiğit ile beraber koşarak dışarı çıkmışlardı herkes bana bakerken tam konuşacaktım ki telefonum çaldı hastaneden geldiğini görünce hemen açtım ve
"Eren bey biliyoruz izinlisiniz ama hastanede bir anda bir sürü hasta gelmeye başladı ve çok acil bir kaza vakamız var yardım etmeniz gerekiyor biliyorsunuz bu işte en iyi olan kişi sissizin"dedi o sırada ben aceleyle ayakabımı giyiyordum ve
"Birkaç dakikaya oradayım"diyerek kapattım ve motorun anahtarını alıp hızlıca hastaneye gittim
Evet dünkü olan olaylardan sonra Elayı gerçekten sevmeye başlamıştım ama aklıma takılan şey benim hakkımda ne düşünüyordu sadece onu duymamıştım
Erenin odasından çıktıktan sonra bizimkilerin yanına gitmiştim ve yiğit
"Ela nerdesin sen"dedi telaşla bana bakarak,bende
"Bir işim vardı onu hallettim ne oldu o nasıl"dedim Göktuğ abimi göstererek oda
"Şuanlık iyi ama uyanınca iyi olacağını sanmıyorum"dedi etrafa bakınca Caner ve Kağanın olmadığını gördüm ve yiğide
"Caner gil nerede"dedim ve bana
"Erenin yanına gidip geleceklerini söylediler"dedi
"Ne zamandan beri gittiklerinden haberin varmı"dedim oda
"Bir beş altı dakika oldu,neden?"dedi bende
"Siktir kesin birşey oldu çünkü az önce ben erenin yanındaydım"dedim ve ona2
"Sen burda kal ben etrafta bakınıp gelicem ama ne olursa olsun asla onları yanlız bırakma dün bir bugün iki çok garip şeyler oluyor onları korumak için burada kalmalısın"dedim ve Canergili aramak için etrafa bakmaya başladım
***
Evettt bu bölüm sizce nasıldıı ve bu bölümü normalde haftaya atacaktım ama size sürpriz yapmak istedimmm1
Şimdi Göktuğun yaşamasının sevinci hala üzerimde ya zaten Göktuğsuz kitapmı olurrr
Sizce ela son söylediklerinde neyden bahsediyordu1
Ve elanın birazda olsa erenle arasındaki buzları eritmesini nasıl buldunuz1
Oy bırakmayı unutmayın şimdiden teşekkürler 💖
Ela?
Eren?
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
64.76k Okunma |
5.99k Oy |
0 Takip |
43 Bölümlü Kitap |