Şehrin ışıkları düşündürüyor, seni
Denizler gibi kabarıyor yüreğim
Söyle yar daha ne kadar bekleyeyim
...
Zeydin seslenmesiyle başımı dolaba çarptım.
Teşkilattan gelir gelmez bulduğum eski pusku milattan kalan sayfayı saklayacak bi yer aramaya başladım.
Müsait bi zamanda mutlaka okumalıyım.
Ve zeydin sayfadan haberi olmaması gerekiyor.
Sonra "sen hainsin, hırsızsın nasil karargahtan izinsiz bur sey aldın"
Kıyafet dolabının üstüne koyayım derken başımdan oldum.
Sayfayı yerleştirmiştim neyse ki.
Sinirle "Ne var beğ ?" Dedim. Böğürerek.
Kapının girişinde duran zeyd ise
"Ben bu deliyle nasıl evlenebildim "
"Ablan gelmiş onu söyleyecektim. Bögürme herseye"
Başımı tutarak, ona doğru yürüdüm.
"Daha düzgün söyleyemezmiydin ?"
Başımı tuttuğum elime bakarak, "Ne oldu başına " sesine sis düşmüştü sanki ne düşündüğünü fazla anlayamıyorum
"Dolapa kafa attım senin yüzünden."
"Nasıl becerdin acaba ? Dolapla Ne işin vardı? "
Dediğiyle hafiften endişelenmeye başladım.
"Sen gel tam önümde dur dolap.
Dedim bende 'senin ne işin var burda' falan işte ne yaparsın "
Hafif endişeli bi şekilde bahar candan edasıyla
Şüpheci gözleriyle bi bana bi dolapa kısa bi bakış attı.
"Neyse dolaba bi şey olmadıysa iyi
ablan seni bekliyor aşağıda hadi "
Arkasi donukken kafasını cevirip
Sanki ıslık çalıyormuş gibi yapıp gözlerimi dolaba cevirdim
Kafasını iki yana sallayıp merdivenlerden inmeye basladı
Arkasından hızla odadan çıkıp. Bende peşinden inmeye başladım.
Merdivenlerin yarısında zeydin arkasındayken Zühre gelip bacaklarıma sarıldı.
"Yavaş kızım düşürüceksin beni "
"Yaşasın hafsa teyzeye geldik " derken zıplıyordu
Kollarını bacaklarımdan geri çekip elini tuttum.
Kapının girişinde kollarını göğsünde bağlamış Efil
"Bi günde düzgün gir şu eve " Dedi gözlerini devirerek.
Bu kız ne ara ergenliğe girdi.
Ablamı kucağında zahir'le kapının önünde olduğunu gördüm.
"Hoş geldiniz Zeren adin hanım sefalar getirdiniz. Gözümüz yollarda kaldı nerelerdeydin? "
Biraz tripliydim, çünkü evlendikten sonra yüzünü ayda yılda bir görür olmuştum.
"Seninde olsun bakıyım 3 canavarın görürüm seni o zaman. Bunlarla birlikte ordan buraya gelmek ölüm gibi "
Yok abla sağol ben çocuk gibi adamla iki günde sinirlerimi yıpratmıstım 3 gunde yeterince
Ablamlar denizlide yaşıyorlardı.
Ve her zaman gelme fırsatı olmuyordu ablamın.
Allahtan eniştem gelmiyordu pek buralara.
O yüzden kız kıza takılıyorduk eskiden olduğu gibi.
Kollarımı uzatarak ablama sarıldım.
Geri çekilip, kucağında ağlayan zahiri kucağıma almaya çalıştım ama gelmemekte israrcıydı.
"Teyzeni nasıl yabancılarsın lan zırto "
Kızgın ifademi görünce ağlamaya başladı.
Ablam zahiri piş pişlemeye başlarken banada bi andan laf yetiştirmeye başladı.
"Niye ağlatıyorsun oğlumu teyzesi "
Bana doğru gelmeyince biraz sinir olmuştum canım.
Gerçi çocukta haklıydı sadece doğduğunda gitmiştim.
Sonrada sadece bayramlarda filan görmüştü beni yabancılaması normaldi yani.
Zahiri kucağıma almaya çalışırken arkadan zeydin sesi geldi kulağıma.
"Siz abla kardeş takılın benim işim var ".
Arkamı döndüğümde vestiyerden paltosunu alıyordu
Aynı evde yaşarken onunda kulağına hafiften cıtlatılmıştı tabiki de bazı seyler
Zeyd umursamayarak kapıyı açıp dışarı çıktığında
Ablam zeydin arkasında gözlerini biraz oyaladıktan sonra bana döndü.
"Ee nasıldı ilk aşkınla evlenmek "
"Ne sor ne ben anlatıyım abla "
"Niye olacak düğün günümde terk edildim "
"Oha. Hemen anlat havadisleri hemen."
"Sen iflah olmazsın" bakışları attım.
Dediğini umursamayarak çocukların yanına döndüm.
Ablamla havada Sudan konuşmaya başladık.
Arada zeydle alakalı imalar sokup duruyordu.
Bense umursamayıp, güldürmeye çalışıyordum onu.
Biz ne zaman bir araya gelsek ortamın neşe kaynağı ben olurdum.
Bi şarkı açıp, başörtümü başıma saç bandı gibi bağladım.
Ve şarkıya uygun hareketler yapıp, ablama yürümeye başladım. Fazlasıyla hareketli bir şarkıydı. Düğün müziği gibiydi hatta.
Klibinde dansöz bi anime karekteri vardı. Onda fazla seksi ve guzel duran şey, bende halay çekiyormuşum gibi duruyordu
Abkam ise kahkahalarla izliyordu beni.
"O ne kız öyle canlı cunlu bir şey "
"Hint şarkısı fark etmedin mi, sen bayılırsın onların şarkılarına "
Kafasını aşağı yukarı sallayıp,
"Dili tanıdık geldi ama ismide kendiside, İngiliz şarkısı vibe veriyor ". Bilgisiyar masasının üstünde ki ellerim ritim tutarken
Az sonra ablam yemek yapmaya kalktı.Aslında annemin yaptığı şeyler vardı ama ondan piyaz istemiştim.
Ablamın elinin lezzeti bi başkaydı.
...
Hayatta olmaz dediğim şey oluyordu.
Karşımda duran iki hayvana çevirdim gözlerimi.
Hafif başımı yana eğip, o şekilde bi baktım.
Diğer yana eğip bide o şekilde baktım
Aynı şekilde onlarda benimle birlikte eğdiler başlarını.
Dik dik yuzlerine bakmaya başladım ,
"Yok hayatta olmaz bunlarla " ayağa kalkmaya yaltenmiştim ki ablam omuzlarımdan geri oturttu.
Otur bakalım cici cici burda."
Ablamın arkasında ki bakışlarımı geri ikiliye çevirdim.
"Niye burda böyle çimenlerin üstünde oturup bakışıyoruz teyze?"Hafif başını eğip, gözlerini kıstı ve
"Türk filmi mi çekeceğiz "Diye bitirdi cümlesini Efil.
Bu kız nasil 8 yaşında olabiliyor
"Türk filminde bakışıldığını nerden biliyor sen kız ?"
Söylemeye yeltenmişti ki elimle durdum.
"Yada dur öğrenmek istemiyorum "
Derin bir nefes alıp, konuşmaya çalıştım.
"Ee şey şimdi bu toprak -önümüzde ki kapın içinde ki suyu göstererek-buda su.
İşaret parmağımla havayı gösteriyordum ki.
"Şimdiiii Allahü teâlâ kainatta gördüğümüz her şeyi bizim için yaratmış.
Mesela su hayat kaynağımız hem içiyoruz hem meyvelerimizi sebzelerimizi yetiştiriyoruz."
Parmaklarımla saymaya devam ettim.
"Toprak, hava ve ateş bunları ve birçok şeyi daha Allah bizim için yarattı.
Toprak olmadan meyve sebze yetişemez.
Bunları niye anlattığımız bilmiyorsunuz tabi.
Hem şükredin bunlara hemde bi yakınlık besleyin diye
Kendinize en çok hangi elemente yakın hissediyorsunuz mesela"Dedim.
Bu sefer dediklerimi dikkatle dinlemişlerdi.
İçten içe kendimi tebrik ettim.
Zühre "Ben kendimi su samuruna yakın hissediyorum sayılırmı"
Dediğinde çghb Arif tipi yaptım
Efil "Öyle degil salak! Elemantal çizgi filminde ki gibi sanırım "
Çizgi filimin içeriğini düşünmeye başladım.
Oradakiler direk elenmentti lan.
"Sayılır. Ama hayır oradakiler zaten element.
Siz insansınız ama elemenleterden birine yakınlık hissedebilirsiniz "
"Bi ara ben Avatar izlerken gelip yanımda izlemiştiniz hani hatırlıyormusunuz ?"
"Evet hatta sana diger animeler gibi korkunc mu diye bile sormuştum "
"Heh işte orda 4 elementi bükebilen kabilelerden bahsedilyordu
Onun gibi işte bizede elementlere bi yakınlığımız olabilir diyorum "
Ben konuşurken Zühre bi kelebekle burun buruna kalmıştı.
Ama hiç korkmuşa benzemiyordu.
Biraz dikkatli baktığımda sanki onunla konuşur gibiydi.
"ZÜHRE! O kelebekle konuşuyormusun sen sanki"
İsmini sesli söylediğim için yerinde hoplamıştı kelebekte uçup gitmişti o yüzden.
Bu kızın hayvanlarla konuşma gücümü vardı yoksa.
Gerçi pek şaşılıcak bi durum değil.
"Kızım sen hayvanlarla mı konuşuyorsun? "
"Niye siz konuşamıyormusunuz" dedi
"Yok işte canım biz konuşamıyoruz "Dedim psikopat gibi gülerken.
Efil endişeyle "teyze iyimisin? " Dedi
"İyiyim canım. İyi olmayacak ne var ki değil mi "
Bahçeye bakan camdan ablamı kucağında zahirle gülerek bakarken gördüm.
Polyanna gibi gülüp. El salladı.
"Seni bitireceğim oğlum " bakışları atıp, el salladım.
evinde ki karıncalara bile konuşabiliyorum."
Bunun annesi salak. Nasıl fark etmedin sen bu kızı.
"Ne zamandan beri var bu sende."
İşaret parmağını çenesine koyup, düşünmeye başladı.
"Hımm. Sanırım 5 yaşımdan beri "
İki yıldan beri varmıydı yani gücü.
Bu arada bende 5 yaşındayken elde etmiştim gücümü.
Eheh bana çekmiş yeğenim benim.
Ellerini çimlere koyup, gözlerini kapattı.
"Ben kendimi doğaya yakın hissediyorum.
Bazen bu yüzden elsa gibi hissederdim.
Elsada buz gücü bende doğa gücü var.
Ama kendimi ağaçlara çiçeklere toprağa yakın hissettim."
Annemin iyileştirme gücü vardı.
Ama bu gücünü doğadan alıyordu bi nevi topraktan.
Düşüncelerimi dağıtarak Efilin elini avucumun içine aldım.
"İnanılmaz geliyor olabilir ama değil.
Şimdi senden bi şey isteyeceğim. "
Elini çimenlerin üstünde ki solmuş çiçeğe tuttum
"Gözlerini kapat ve burdaki cicegin canladındığını düşün."
"Çok saçma Çizgi filimde miyiz ? "
Dedi
"Sus kız varsay ki Çizgi filime ışınlandın.
Dediğim gibi gözlerini kapattı.
Ikınmaya benzer sesler çıkarınca ciddiyetim bozuldu.
Ben gülmeye devam ederken Zühre bağırmaya başladı.
"Sus kız kulağımdan kan akıyor "
Eliyle efilin tuttugum elini gösterdi.
Başımı aşağı eğidiğimde çiçeğin yapraklarının güneş gibi yavas yavas açıldığını gordum
Ve çıldırmış gibi ayağa kalkıp, "oleyyy " diye bağırmaya başladım.
Dirseğimı yumruk yapıp, karnıma kırdım.
Ben saçma salak hareketler yapıp sevinirken
"Teyze ben neyim. Ne oldu bana hastamıyım ben ?"
Ağlamaklı sesiyle konuşan Efile döndüm.
Tekrar yere oturup, ellerimi omuzlarına koydum.
"Ne hastası teyzeciğim. Ee şöyle ki bu bir güç hepimizde var ."
Önümüzede ki kapta duran suyu elime alıp yuvarlayarak top haline getirmeye çalıştım. Sanki damarlarım tıkanmış gibiydi. Gücümü uzun zamandır kullanmıyordum. Ancak gerekli olursa kullanmam gerekiyordu susuz bir yerde kalmamıştım pek kalıncada hayatım alobara eden zamanları düşünüp uyguluyordum. Biraz zorlanıyordum niyeyse son yıllarda
birbirinin zıttı olarak görünsede birbirni tamamlayan iki element
Farkindalıkla içimde ki çağlayan yükseldi. Denemekten zarar gelmez diyip gözlerimi kapattım sabah ki Zeydle yaşadığım anı düşündüm. Kolunu sıkıp ona yaklaştığım an
Sıcak rüzgarı, isli gözleri. Sürekli solumak istediğim esansla karışık kitap kokusu.
Elimde hissettiğimi serinlikle gözlerimi açtım yuvarlak su topunu havaya gönderdim. Şemsiye gibi yukarısını yuvarlak indirirken aşağısını şelale kopan su damlaları gibi sıçrattım
Yere düşmeden önce elmas tanesi gibi görünüyordu.Çok kısa bi anda olsa çok hoşuma gidiyordu bu hareket.
Çocuklar hayranlıkla bakmaya başladıklarında mutlu oldum.
Yerde duran papatyaya göz gezdirdim.
Senden benden, öncede burası vardı
Birnin göz bebeğiydi bekli burası .
Şimdi ise birinin umudu olmuştu.
Sen yeter ki sabret, Allaha güven.
Hiç beklemediğin anda çiçekler açar umutlar.
Yeni ve umutlu nesillere ulaşmak düşüyle
Masum ve saf bi göz bebeğin yeni güzelliklerine ...
Okur Yorumları | Yorum Ekle |