
Bugün otuz bir Aralık. Burada geçirdiğim üçüncü gün. Bu üç gün içinde labaratuvara girmemiz yasaktı. Sadece bize ayrılan odalarda kalıyorduk. Bu süreçte sadece Marcel ve birkaç bilim insanı dışında kimseyi görmedim. İki gündür Türkiye'de ki hocalarımı, arkadaşlarımı ve tek ailem olan abimi arayıp sohbet ediyordum. Bugün ise onları arayıp veda ettim. Çünkü biraz sonra telefonlarımızı almaya geleceklerdi.
Salonda otururken Marcel'in de salona geldiğini gördüm ama umursamadım. Bu üç gündür sadece birbirimizi görmezden geliyorduk. İki gün sabah günaydın dememe rağmen benimle konuşmadığı için bu gün bende onunla iletişim kurmadım. Hatta yüzüne dahil bakmadım. Evet bir yılı bu adamla geçirmek zor olacaktı. Ne selam veriyor, ne gülümsüyordu. Böyle davranmak zor değil miydi?
Marcel karşımdaki koltuğa oturduğunda telefonunu ve kulaklığını da yanına atmıştı. Evet atmıştı bir an telefon kırılır diye düşündüm ama kırılmadı. İkimiz de öylece birbirimize bakıp somurturken kapının çalınmasıyla ayağa kalktık ve aynı anda "Gelebilirsiniz." dedik. Yine o kadın gelmişti. Nataşa Anna (Anya). Bu kadın ilk gün beni odaya getiren sarı saçlı Rus kadındı. Üç gündür saat başı odaya geliyor, Marcel'a cilve yapıp gidiyordu. Marcel de tabii ki ona karşılık veriyordu.
"Merhaba!" dedi Nataşa neşeli bir tonda, içeriye girerken. "Merhaba." dedim aynı neşeyle. "Hazır mısınız? Yarın büyük gün. Deneklerle tanışacaksınız." "Seninle tanıştıktan sonra denekleri pek gözüm görmüyor." dedi Marcel, Nataşa'ya. Nataşa ile elinin içini öpüp Marcel'le üfledi. Bu görüntü midemi bulandırırken. Yalandan boğazımı temizleyip gülümsedim. Nataşa'da hemen konuya döndü. "Maalesef bir sorunumuz var. Normalde yirmi altı denek gelecekti size ancak yirmi altıncı denek buraya getirilirken kendini öldürmüş. O yüzden yirmi beş denek var. Yani birinizin fazladan bir deneği olacak." dediğinde Marcel hemen atladı. "Tabii ki benim olacak o denek. Değil mi güzelim?" Nataşa geldiğinden beri ilk defa somurttu. "Maalesef," dedi. "Bunun kararını ben değil Vasily vericek." Vesily ilk gün Marcel'i labaratuvara getiren adamdı ve Marcel'den çok hoşlanmadığı belliydi. Yani deneği benim alma şansım daha fazlaydı. "Hadi ama." dedi Marcel Nataşa'nın omzuna elini koyarak. "O adam benden nefret ediyor Nataşa bir şeyler yap tatlım." Gözlerimi devirdim. Gerçekten denek için kadının duygularıyla oynuyordu pislik adam. "Üzgünüm." dedi Nataşa aşağıdan Marcel'e bakarken. "Benim elimde olan bir şey değil. Ama elimden geleni yapacağım." dediğinde Marcel elini Nataşa'nın omzundan çekmiş ona arkasını dönmüştü. "Hadi ama bu kadar drama queenlik fazla değil mi koca adam?" dediğimde Marcel kaşlarını çatıp yukarıdan bana baktı. Evet yukarıdan baktı çünkü boyu benimkinin iki katıydı. "Sana ilk gün işime karışma demiştim." "Ve bende sana demiştim." diye cevapladım. "O denek kimin olacaksa kura çekelim. Burada Nataşa'ya baskı yapmaktan vazgeç." "Ben Nataşa'ma baskıyı sadece tek bir yerde yaparım ama sen bunu bilmek için küçüksün daha." dediğinde yüzümü buruşturdum. "Ayrıca tamam. Kura çekelim senin dediğin olsun çünkü zaten o denek benim olacak." Gülümsedim. "Kendinden bu kadar emin olman gözlerimi yaşarttı ama unutma hile yok." Elini bana sıkmam için uzattı. "İyi şanslar Almina Hanım kazandığımda size peçete veremeyeceğim kusura bakmayın." Elini sıktım. "O şans sizinle olsun Marcel Bey. Ayrıca o peçeteye daha çok sizin ihtiyacınız olacak."
Biz öylece birbirimize bakarken Nataşa ikimizin elini ayırıp bana yalandan bir gülümseme sundu. "Birazdan Vesily gelir. Ben telefonlarınızı almak için geldim." dediğinde ikimiz de telefonlarımızı kapatıp Nataşa'ya verdik. Nataşa ve Marcel birbirlerini yiyecekmiş gibi bakarken ortamı normale döndürmek için tekrar boğazımı temizledim ve Nataşa daireden çıkıp gitti.
Bir kaç dakika sonra kapının tekrar çalmasıyla içeriye elinde bir kavanozla Vasily girdi. " Merhaba!" dedi bana gülümseyerek. Marcel'i görmezden geliyordu. Marcel de onu çok fazla umursuyor gibi görünmüyordu gerçi. "Merhaba!" dedim aynı şekilde karşılık vererek. "Nataşa anlatmıştır olayı. Denek için geldim." dediğinde Marcel, Vasily geldiğinden beri ilk defa ona baktı. "Açıkçası deneği senin almanı çok isterim Almina ama malesef bu adaletli olmaz. O yüzden ikinizin de isimlerinizi yazıp buraya koydum." dedi. Elindeki kavanozu göstererek. Marcel kaşlarını çattı. "Nerden biliyim ben o kavanozda sadece Almina'nın isminin yazılı olup olmadığını." "İstersen bakabilirsin." dedi Vasily rahat bir şekilde kavanozu uzatarak. Marcel ise kavanozdaki iki kağıdı açıp isimlere baktı. Birinde benim ismim, birinde onun ismi yazıyordu. Bunu gördüğünde tekrar kağıtları kavanoza koydu ve sadece Vasily'nin yüzüne baktı. "Evet için rahatladıysa kağıdı çekiyordum." dediğinde ikimiz de dikkatle onu izlemeye başladık.
Önce elindeki kavanozu salladı. Sonrada bir kağıdı alıp okudu..
"-ALMİNA-"
Evet. Ben kazanmıştım. Denek benimdi. Sevinçle Marcel'e baktığımda küfür ettiğini duyabiliyordum. "Tebrikler." dedi Vasily kağıdı kavanoza tekrar atarken. "Olması gereken oldu." Gülümsedim. "Teşekkürler. Adalet her zaman doğru yoldur." dediğimde Marcel hızla yanımızdan ayrılıp odasının kapısını çarptı. Vasily şaşırmış bir şekilde mavi gözlerini bana çevirdiğinde omuz silktim. "Sadece biraz sinirlendi." Vasily kafasını aşağı yukarı salladı ve eliyle sarı saçlarını düzeltip gülümsedi. "Umarım düzelir." kafamı salladım. "Umarım."
🧪🫀BÖLÜM SONUU...🧪🫀
Yorum ve oyları unutmayalım🫀🤗
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |
