8. Bölüm

DENEY 1🧪

Yağmur Öz
yagmur.oz

O kanın benim olduğunu nereden biliyordu? Nasıl yok etmişti? Kahretsin! Kimdi bu? Hemen ayağa kalkıp yara bandını olduğu yerden aldım ve cebime koydum ve etrafı incelemeye başladım. Bir iz bırakmış olmalıydı. Ama herşey olduğu yerde duruyordu. Kapım kapalıydı, kıyafetlerim yerindeydi. Buraya nasıl girmişti? Bu imkansız gibi bir şeydi çünkü tek girişi vardı o da evin içinden geçiyordu. Beni dün kim görmüş olabilirdi? Kimse. Kimse görmemişti. Geldiğimde Marcel çoktan uyumuştu. Beni sadece suçlular gördü. Onlar da zaten o cam odalara kilitliler çıkamazlar. Bu nasıl olabilir?

Dakikalardır odanın içinde dört dönerken kapının çalmasıyla kafamı o tarafa çevirdim. "Almina labaratuvar gidiyorum. Geliyor musun?" Siktir ya kan tüplerini öylece çöpe attıysa. Marcel görmeden onları almalıyım. "Geliyorum iki dakika bekleyebilirmisin?" "Hızlı ol." Hemen üzerime eşofmanımı ve tişörtümü geçirip saçlarımı topladım ve odadan çıkıp Marcel'in yanına salona gittim. Marcel beni gördüğünde hiçbir şey söylemeden ayaklanıp kapıya ilerledi bende onu takip ettim.

Labaratuvara girer girmez dün kan tüplerininin olduğu yere bir umut baktım ama yoklardı. Marcel şüphelenmesin diye ona fark ettirmeden etrafa bakıyordum. "Yunus kullanacakmışsın güzel seçim." dedi Marcel yeni bir yılanın başına geçerken. "Biliyorum. Çok zeki hayvanlar." "Evet dün geldi bu arada yunus depoda söyleyelim getirsinler." "Ben söylerim sen deneyine devam et." dedim ve telefonun başına geçip hızla yetkilileri aradım ve yunusu getirmelerini istedim. O sırada telefonun yanındaki boş deney tüpü gözüme takıldı. Evet çöpe onun sayesinde bakabilirdim.

Telefonu yerine koyarken deney tüpüne elim çarpmış gibi yapıp yere düşürdüm ve tam da düşündüğüm gibi parçalara ayrıldı. "Ah bugün çok sakarım." diye yalandan söylenerek eğildim ve cam parçalarını toplamaya başladım. O sırada Marcel yanıma geldi. "Yine ne sakarlık yaptın alev kafa." Kaşlarımı çattım. "Yine mi? Ben ne zaman sakarlık yapmışım. İlk defa bişi yaptık onda da yine oldu." "Her neyse alev kafa sen bırak birilerini çağıralım." "Abartma ellerini yıkamaya da birilerini çağıralım istersen." "Olabilir aslında deney için vakit kaybı oluyor." Gözlerimi devirdim."Git başımdan Marcel. Ciddi adam rolüne devam et." "Sen bilirsin." dedi ve eline bir şırınga alıp yılanın başına gitti. Ben de kırdığım cam parçalarını dikkatlice elime topladım ve çöp kutusunda ilerledim. Elimdeki cam parçalarını atarken çöpün boş olması içimi rahatlamıştı. Demek ki tüpleri kim aldıysa gerçekten imha etmişti ama şimdi ben ilacı nasıl tespit edecektim. Üzerinden yirmi dört saat geçti vücudum çoktan ilacı dışarıya atmış olmalıydı. "Çöpün başında ne yapıyorsun?" dedi Marcel gözleriyle beni süzerken. "Hiç. Galiba elime cam parçası girdi ona bakıyorum." "İyi o zaman. Hâlâ neden bayıldığını hatırlamıyor musun?" Ona döndüm. "Malesef. Hatırlayamıyorum." "Üzüldüm. Hatırlasan iyi olabilirdi." "Evet ama elimde olan birşey değil biliyorsun." "Evet. Her neyse sen deneyine başlamaya niyetli değilsin anlaşılan." " Yunus gelince başlayacağım." dedim ve tam o sırada labaratuvarın kapısı açıldı ve içeriye maskeli bir kadın girdi. "Almina hanım denek olarak kullanacağınız yunusu getirdik nereye koyalım akvaryumu." "Teşekkürler şuraya bırakabilirsiniz." dedim elimle deneklerin olduğu odanın önünü göstererek. Kadın eliyle dışarıya işaret verdiğinde elinde büyük bir akvaryum olan dört adam içeriye girip söylediğim yere akvaryumu bıraktılar ve hemen çıktılar. Onlar çıktıktan sonra kadın bana döndü. "Almina Hanım yunus dişi bir Dönücü yunustur. Otuz iki kilogram, bir metre üç santim uzunluğundadır. Deneyinizde başarılar dilerim." dedi ve laboratuvardan çıktı. Yunus'a göz attığımda oldukça şirin olduğunu gördüm. Koyu mavi pulları, siyah gözleri vardı. Ayrıca akvaryumda hızla dönüyordu. Galiba yeni bir yere gelmek onu ürkütmüştü.

"Yunus güzelmiş yazık olacak." dedi Marcel akvaryumdaki yunusa bakarken. "Maalesef." dedim aynı şekilde. "Hadi deneyine başla artık çok geridesin." "Evet haklısın artık başlamam gerekiyor." dedim ve deney için kullanacağım malzemeleri seçmek için raflara yaklaştım. Birkaç deney tüpü ,şırınga,maske ,eldiven aldım ve gidip tezgaha bıraktım. Önce maske eve eldivenlerimi taktım. Daha sonra da önlüğümü giyip yunusa yaklaştım. Onu öldürmeden uyutmam gerekiyordu. Bu yüzden önce ona anestezi uygulayıp uyuttum. Sonra da iki tüp kan aldım. O tüplerin üzerine Yunus yazıp kenara bıraktım. Şimdi sıra bir denek seçmekteydi. Bu yüzden deneklerin olduğu odaya girdim.

Odaya girer girmez Maria ve Victor dışında hepsinin yüzünde korku vardı. Tabii Maria'yı denek olarak kullanmayacaktım. En azından şimdilik. Gözlerim Victor'u bulduğunda her zamanki gibi bana lanet güzel gülümsemesini sundu. Hayır hayır ondaki gizemi çözmeden onu öldüremezdim. Bu yüzden gözlerim ondan ayırıp diğerlerinin üzerinde gezdirdim. Gözlerim Marcio Luis'in üzerinde durduğunda ona arşı herhangi bir sempati hissetmediğimi fark edip onun olduğu cam odaya doğru ilerledim ve mikrofona bastım. "Denek olmak için hazır mısın?" dediğimde korku dolu gözleri ve dövmeli vücuduyla cama yaklaştı. "Lütfen. Lütfen doktor başkasını şeç. Ben çok gencim." Gülümsedim ama bu gülümseme samimi değil daha çok küçümseyici bir gülümsemeydi. "Sekiz yaşından beri insan öldürürken genç olduğunu fark etmedin mi?" "Yapma doktor. Ben kötüyüm hatalar yaptım sende yapma." Kafamı sağa sola salladım. "Ben hata yapmıyorum. Ben senin cezanı veriyorum. Merak etme hemen ölmene izin vermeyeceğim." dedim ve mikrofonu kapatıp ondan uzaklaştım. Arkamdan cama vurma sesleri gelse de umursamadan dışarıya çıkarken bi nedenden dönüp Victor'a baktım o ise kollarını önünde birleştirmiş hafifçe gülümseyerek beni izliyordu. Bu adam neden hep gülümsüyordu? Öleceğinin farkında değilmiydi? Hemen ona arkamı dönüp kapıdan çıktım ve Marcio'dan kan almaları için birilerini çağırdım. Sonra da yunusdan aldığım birkaç tüp kandan birini alıp üzerinde çalışmaya başladım.

Dakikalar sonra Marcio'dan kan almak için üç bilim insanı geldiğinde onlara Marcio'yu gösterdim. Bilim insanlarının hepsinin yüzünde maske,üstlerinde vücutlarını tamamen kaplayan bir önlük ve eldivenler vardı. Ayrıca birinin elinde büyük bir tıbbi çanta vardı.

Marcio beni ve bilim insanlarını gördüğünde panikle geriye sendelediğinde üç bilim insanı da içeriye girmek için getirdikleri çantanın içinden sakinleştirici bir ilaç ve şırınga çıkarıp şırınganın içini bu ilaçla doldurdular. Sonra da başka bir şırınga ve kan için birkaç tane tüp alıp odaya girdiler. Ben de onları dışarıdan izlemeye başladım. Onlar içeriye girdikleri an Marcio gerilemeye başladı ancak bilim insanlarından ikisi korkusuzca ona yaklaşıyorlardı. Sonunda Marcio'nun gidecek bir yeri kalmadığında iki bilim insanı hızla onu kollarından tuttu. Marcio onların elinde çırpınırken diğeri de sakinleştiriciyi Marcio'ya enjekte edip geri çekildi. Marcio çırpınmayı yavaş yavaş bırakırken onu tutan bilim insanları odadaki kelepçeli sandalyeye onu oturtup ellerini ve ayaklarını kelepçelerle sabitlediler. Daha sonra da kanını alıp odadan çıktmak için hareketlendiler. Olanları benim dışımda diğer deneklerde görmüştü ve korku içindelerdi. Gözlerim Marcel'in deneklerinde gezdiğinde dün gece gördüğüm kanlar içinde yatan denek'in odasının boş olduğunu gördüm. "Almina Hanım kan işi tamamdır. Başka yapabileceğimiz bir şey var mı?" diye soran sese gözlerimi çevirdiğinde kafamı olumlu anlamda salladım. "Marcel'in deneklerinden biri nereye gitti." "O denek ölmüş. Biz de diğer deneklere yaptığmız gibi onu yok ettik." "Anladım teşekkürler." "Rica ederim Almina Hanım. Başka bir şey yoksa kan tüplerini bırakıp gidiyoruz." "Tamamdır. Gidebilirsiniz." dedim. Onlar odadan çıkarken ben de son kez deneklere bakıp odadan çıktım ve kafamdaki düşüncelerle deneye devam ettim.

🧪🫀BÖLÜM SONU 🫀🧪

Bölüm : 03.06.2025 22:27 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...