

Başımı sarıldığım boyundan çekip yüzüne baktım o bana gülümserken ifadesiz kalmayi başaramayip bende tebessüm ettim ve Dudaklarımı onunkilerin üzerine örttum. Beni büyük bir istekle karşılarken havalanmis ayaklarımı beline doladım. Elleri bacaklarımın altından destek veriyordu.
Elimin biri yanağındayken diğeri ensesinde saçları ile oynuyordu. Dudaklarimiz hala birbirine yapisikken ilerleyip sırtımı duvara yasladi. Bacaklarımdaki elleri kalçama indi .
Birden kapı tiklatilmadan açılıdı "Oğlum napiyorsunuz siz dersten ôyle çıkılır mı hiç?" Uğur öylece kalırken ben elimden geldiğince hızlıca atladım.
Bakışlarım kapıya döndüğünde bize iri gözlerle bakan Demir ile karşılaştım.
oysaki hızlı olmaya çalışmıştım
yalandan bir alınganlık ile Uğur'a döndü "benim üzerime gül mü kokladın sen!?"
Uğur sinirlenir diye beklerken oda birden role girdi "göründüğü gibi değil açiklayabilirim" kendi kendime "erkekler her dönemde aynı " diye mirildandim. Lafları bile değismiyordu.
Hala devam ediyorlardı "sana inanmıyorum. Bir üzerime kadın getirmedigin kalmıştı zaten" dayanamayıp bende olaya daldım Demirin üzerine yürüyerek "bana bak seni çok fena evire çevire yumruklarım SEN KIMSIN BENI SENIN UZERINE GETIRECEK EŞŞEK KAFALI DEVE"
asla kendinden taviz vermiyordu "boyun yeterse gel de yumrukla yolda karşıma çıksan yere bakmasam seni göremem yer elması uzak dur erkeğimden"
Sinirle birden yüzüne yumruğu yapıştırdım. 2 adım geri sendelenirken Uğur gülerek beni kenara çekmiş Demir şasirak yanağını tutuyor birde bana bakiyordu.
Uğur kahkaha atarken biz şaşkınca birbirimize bakiyorduk "Ulan senin elin ne kadar ağırmiş" Uğur'a baktı "Uğur valla senden daha iyi çakiyo amına koyayim" bu sefer ben gülerken onun gülen ifadesi silinmişti "kusura bakma istemeden oldu" Dediğimde bana döndü "istemeden olmuş hali buysa.. istediğini düşünemiyorum yenge" dona kaldım "yenge mi?" Sakallarını avusturdu "yani o gördüklerimden sonra istesemde başka birsey diyemem yenge"
Ben suspus olurken onlar konuşuyordu en son Demir'in "Neyse ben gideyim güzel haberi herkese yayayim " dediğini duymuştum.
O gidince yatağa oturup öylece Uğur'a baktım "bana yenge dedi" gayet rahat bir şekilde Başını salladı "ben yenge mi oldum?" Kaşları havada bir şekilde bana baktı "olmak istemez misin ?" Gülümsedim "bilmem ki isterim galiba" diye yerimde süzülerek göz kiptim anında alıkliğı atıp cilve moduna geçmiştim. yatağin karşısındaki koltuğa oturdu "e senin isteyipte yapamadığın bir şey olduğunu sanmiyorum"
Dudak büktüm "ama işte bazen bazı şeyler karşımdakinin elinde oluyor" yalandı istesem şuan kendim ona sevgilim olmasını teklif ederdim ama çocuğun gözünü baştan kokutmak istemiyordum.
Yerimden kalkıp yavaşca ona doğru ilerledim gözleri yavas yavaş her milimime kadar beni inceliyordu tam önüne geldiğimde daha ben bir sey yapamadan elini belime atıp beni kucağına yan oturttu. Ayaklarım yerden kesilirken önemsemeden bacak bacak üstüne atıp ince parmaklarimla sakallarını elledim. Gülümsemesi genişledi parmaklarımın altındaki yüzü daha çok geridli.
"Duru, Duru aklımı başımdan aliyorsun" dudağına küçük bir öpücük birakip geri çekildim. "Òyle mi? Rahatsız mı oldun ?" Elleri eteklerimin toplanıp actigı bacaklarımı okşuyordu "asla, bu yapacağım son şey olur. Biz hep böyle kalalım ama gerekirse aklım yerinde kalmasın." İki elimide ensesinde bağladım. "Peki sen benimle hep böyle kalır mısın?" Cevabımı tekrar dudaklarına yapışarak verdim. Kalçama bacaklarının arasındaki sertliği batarken yerimde birkaç kere oynadım dudakları hala dudaklarımın tutsağı iken boğazından sesler cikardi . Dudağını ısırırken ellerim gömleğinin düğmelerine gitti. Hızlıca çıkartırken rahat etmek için tamamen ona dönmüş bacaklarımı iki yanına koymuştum.elbisenin eteği iyice yukarı çıkmıştı. Elleri içeri girip kalçalarimı kavrarken birden dudaklarimizi ayırdım.
Çatık kaşlarla bana bakarken masumca sanki onu bu hale ben getirmemiş gibi omuz silktim "derse çok geç kaldik" kaşlarını çattı şuan son düşündüğü şeyin ders olduğunu biliyordum. Benimde öyleydi ama kendimi biraz naza çekmek istiyordum her seyi o kadar kolay elde edemezdi beyefendi.
"Zaten tüm buyuleri biliyoruz birşey olmaz" geri dudaklarıma eğilirken geri kaçtım "ama ya hoca önemli bir şeyler anlatiyorsa" tuamulsuzce "ders çoktan bitmiştir " Omuz silktim "ya bitmediyse hadi bakalim" hala elleri altında olan kalçalarimi Sertçe sıktı "güzelim benim birden nereden çıktı bu ders sevdası " dudak büktüm "benim için ders dinlemezsin yani öyle mi Uğur..." yükseldim "Demir dese yapardın ama!" İyice ona doğru kayıp sürtünerek ilk defa ustten ustten yuzune baktim inlerken kalçalarimi tekrar sıkmıştı "kaşınıyorsun ama!" Devam etti "hem şimdi Demir ne alaka lan " Omuz silktim "sen git Demir ile seviş" gozleri irilesti "ne diyorsun hatun sen öyle tövbe tövbe" kucağından kalkacakken tekrar oturttu
"nereye küçük hanım ?"
" derse"
"Nereden çıktı bu ders sevdası?"
"Kalpten gelen birsey "
"O kalpten sadece ben geliyorum saniyordum"
Omzuna yumruğu geçirdim " Senin kalbinden Demir benim kalbimden sen gel yok ya benim kalbimde de Derin'im var"
Elleri karnıma kayıp yukarı tirmandi "Derin ne alaka şuan" Kaşlarımı kaldırdım "bakıyorum da Demir'in alakasini hiç sorgulamadin Demir sorun değil ama benim Derin'im mi problem oldu"
"Yavrum sen iyi misin?"
"Evet niye sordun ki ?" Birden sakinleşmistim. "Hadi diğerlerinin yanına gidelim" daha fazla benimle uğraşmayıp benimle birlikte ayağa kalktı. Aşşagi atlamaya çalıştım ama bir eli bacağından diğeri belimden sıkıca kavramış birakmiyordu . "E hadi in kucağimdan da gidelim "
Çatık kaşlarla "bırakırsan inicem" o hala gülerken arkadaki bacağımı òne çekip bacağına tekme atmayı düşündüm ama bacağımın altından kavrayan eli bana engel oluyordu. Yüzüne de vurmaya kıyamıyordum.
Birden aklıma gelen müzürlikle gülümseyip belinin arkasında sallanan Ayaklarımdan birini biraz yukarı kaldırıp Pandik attım. Anında bırakırken ayaklarımın üzerine düşüp Masumca Gülümsedim. Kızar diye beklerken gözleri gulumsememde kaldı. Kendimi kötü hissedip normale dönerken "kusura bakma biraz fazla labayilestim..." aceleyle başını salladı "Hayır hayır yanlış anladın böyle güzel gülerken az gülerek bana yaptığın acımasızlığı düşünüyordum "
Şaşkınlıkla bir süre afallasamda hemen normale döndüm "buraya geldiğimden beri aslında eski bana göre çok enerjik ve güleç biri olmaya başladım. Bazen şuan ki kedimi tanıyamıyorum. Mesela biraz önce şu koltukta gülümsemem hic yüzümden düşmedi. Eskiden olsa bana böyle birsey deseler hadi lan ordan derdim"
Böbürlenerek "yani buna Uğur etkiside diyebiliriz o zaman bence ha?" omzuna bi tane geçirdim ama ayarlayamyip biraz sert vurmuş olmalıyım ki biraz geriledi. Uzaklaştığı yerden beni süzüp "ufacık birşeysin ama bu güç nereden geliyor hala anlayabilmiş değilim"
Bu sefer böbürlenme sırası bendeydi parmaklarımın ucuna çıkarak yanına gittim aramızda hala fazlasıyla boy farkı vardı. "yani buna Duru farkıda diyebiliriz bence ha yavrum" sesimi kalinlaştirmiştim
Ellerinin omuzlarıma koyarak aşşagi doğru ittirdi ve önce beni eski boyuma getirdi sonra arkamı döndürüp kapıya doğru ilerletti.
Dışarı çıktığımızda elini belime atarken ben yüzümü yana çevirip ona bakarken "sen biraz önce beni susturup odadan mi çıkardın "
"Sen kendin gidelim dedin ya"
"Şimdi de ben mi suçlu oldum?"
Birden fark ettigim seyle donuklaştim Elimde olmadan karakterime çok aykırı olsada ona tamamen kendim gibi davranıyordum ilk defa maske takamiyordum.
"Ben öyle bir şey ..." solmuş yüzümü görünce durup bana döndü "ne oldu birden?"
Başımı iki yana sallayıp kendime gelmeye çalıştım. "Başım döndü de hadi devam edelim niye durdun ki?" Bana inanmamıştı anlatamayacağım bir şey olduğunu anlayıp sorgulamamisti .
Yürümeye devam ederken ders çoktan bittiği için bahçeye çıktık bizimkilerin yanına giderken benim ful abi kadrosu Demir ve Deniz yanlarında Derin ve derin'in abileri Baran ile Kerem gözlerim irice açıldı bizide kattığım da gerçekten sürüye dönmustuk şaka gibiydi.
Yanlarına gittimde özellikle Atakan, Ayaz, Cem ve Deniz abimin yakıcı bakışları bendeydi çatık kaşlarla bende onlara karşılık verdim Atakan ve Aras birbirlerine bakıp sorgulaslarda bakmaya devam ettiler . Eğer şimdi konuşmazsam hep bundan faydalanıp kıskanç abi rolleri kestikleri için Uğur'un yanından ayrılıp onların yanina gittim "hayırdır? Ne bu bakışlar?" Cem abim hiç çekinmeden konuya giriş yaptı "sevgili yapmissin" Başımı salladım Deniz abim girdi bu sefer "daha kaç gün oldu Duru bu hayvan mı aklina girdi"
Derin bir soluk verdim "birincisi hayvan değil Uğur. İkincisi ben çocuk değilim kimse aklıma falan giremez. "
Atakan ve Aras izlemeyi tercih etmisti. Cem abim hiç öyle değildi "Duru ne diyorsun sen daha 2 gün olmuş ne sevgilisi?"
Onlara bu kadar özel hayatım ile ilgili söz sahibi yaptığım için kendime kızdım. Ama artık böyle olmayacaktı. Yeni bir evren ile birlikte herkes yeni bir Duru görecekti.
"Abicim bu benim kendi şahsi özel hayatım. Kararlarıma saygı duymaktan başka seçeneğiniz yok malesef Uğur'u seviyorum ve bende sevgili oldum problem mi var?" Cem ile Deniz kaşlarını çatarken Aras ile Atakan gülümsüyordu
Deniz abim " sen eskiden böyle değildin" diyince gülümsedim "Evet çünkü eskiden karışıp karismadiginizi önemsediğim bir hayatim yoktu. Hayatımı nasıl yaparsanız yapın önemsemezdim ama şimdi öyle değil Deniz Akça. Duru Akça artık değişti ve hayatına sizin dışinizda ilk defa değer verdiği birini soktu . Hayatım yine önemsiz ama içine aldığım kişi önemsiz değil çok önemli o yüzden artık hiç biriniz benim kararlarima karismayacaksiniz "
Atakan ilk defa konuştu "hayatını eskiden niye önemsemiyordun?" Ben daha ağzımı açamadan Cem abim konuştu "hayatını önemsemedigi falan yoktu evin prensesi gibi büyüdü hiç zorluk görmeden abartıyor " Deniz abimde onu onaylayan mırıltılar çıkarınca gülümsedim ama kimse yalan olduğunu anlamadı. Özellikle abilerim.
Uğur karşımda bana bakarak yanına gelmemi beklerken gülumsememi silmeden ona baktım abimlerin yüzüne bile bakmadan "haklisiniz" Diyip kenardaki Deniz abimin omzuna Sertçe çarpıp Uğur'un yanına gittim. Başımı koluna yatırıp öylece herkesin yüzüne baktım. Abimlerde ve Atakanlarda yanımıza benim ardımdan gelmişti.
Gözlerimi kapatıp bir süre öylece kaldım geri açtığımda Derin'e baktım oda bana bakıyordu. Birseyler olduğunu anlamıştı. Demir yanında onunla konuşuyordu ama Derin şuan onu duymuyor sadece bana bakıyordu.
Gözlerini kıstı. Derinin dilinde ne oldu demekti.
Omuz silktim yok bir şey dedim.
Sürekli herşeyi Derin'e anlatarak onuda yormak istemiyordum artık.
Dediğimin aksine bana inanmamıştı ama her zaman ki gibi biraz kendim ile baş başa kalıp ona geleceğimi bildiği için sorgulamadi.
Herkes konuşurken başım ağrıdığı için başımı yasladığım yerde gözlerimi kapatıp öylece biraz bekledim.
Uğur'un bakışlarını üzerimde hissettim ama ona bakmaya halim bile yoktu. Burada daha çok dikilmek istemediğim için o hala bana bakarken bende ona dönüp "odaya çıkicam gelmek ister misin?" Cevap olarak ilerleyince bende yanına gittim. Arkamızdan sesleniyorlardi ama onlarda Uğur cevap veriyordu arkamı bile dönmüyordum.
Onun eli yöne belime giderken ağzımı açmayip yürümeye devam ettim gözlerim hep bir yerlere takiliyordu.
Eskileri düşünmeye başladım o kadar iyi rol yapmışım ki abilerim bir kere bile kalbimdeki o acıyı, kırgınlığı hiç görmemiş. Tıpkı bugünkü gibi aslında onlarında suçu yoktu yine hatalı bendim kendimi saklayan insanlara yaralarımı anlatmayan bendim.
Beğnim ile kalbim aynı anda gür bir kahkaha attı ve bana yine abimlere herseyi anlatmama rağmen bana inanmadığı o günleri hatırlattı.
Ben böyle olmamıştım ben böyle olmak zorunda bırakılmıştım. Yine beni böyle olduğum için yargılayan insanlar yüzünden.
İçeri girdiğimizde düşüncelerden kopup "burada resim odası var mı? Varsa önce oraya gidelim mi?" Merdivenlere giden adımları yön değiştirirken "abinler kötü birsey mi söyledi?" Dedi ilk defa konuşarak.
Derin bir nefes alıp göğsümü indirim kaldırdım "Neden öyle düşündün ki?" Tuhaf bir bakış attı bana " onlarla konuştuğunda beri daha değişiksin. Ağzını hiç açmadın." Dudak büktüm "öyle mi ? Farkında değilim. Seni üzdüysem kusura bakma" bir odaya girdik. Hızlıca bana dönüp "Saçmalama istersen Duru kusura bakma ne demek. Dalga mı geçiyorsun"
Omuz silktim "alışkanlık "
Hala bana aynı tedirginlikle bakıyordu "Duru ciddiyim ben farkındayım bir şeyler olmuş belli ne oldu söyler misin güzelim?"
Cevap vermeyip tuvallerin yanına gidip karşisindaki sandalyeye oturup fırçayı alıp boyaya biraz batırıp tuvale çizmeye başladım "anlatsam inanır mısın ki?"
Başka bir sandalye çekip yanıma oturdu "niye inanmayayim Duru sana sen bana güvenme ben sana inanıp güveniyorum"
Gülümsedim "ben kimseye güvenmiyorum ki Uğur" Oda burukça gülümsedi "ben senin için kimse veya herkes olmak istemiyorum ki Duru"
Gözlerimi geri tuvale diktim "her zaman ki halim Uğur abartma aşşağida kimse garipsedi mi? Garipsemedi dimi ? Biri garipsese hem abimler garipserdi görmedin mi onlar normaldi" ne de güzel çok değerli dediğim kişilere rol yapıyordum.
Birden hızlıca yerinden kalkınca bakışlarım ona döndü "hala bana kimse diyorsun ulan ben kimse miyim? Anladım diyorum işte üzülmussun, kirilmissin niye anlatmıyor zorluyorsun"
Bende yerimden ayaklanip "sus" diye birden bağırdım"sus, sus, sus"kahkaha attım "ben üzülmem, kırılmam yasak ben üzülemem, kırılamam normalim işte niye üstüme geliyorsun. Üzülmedim ki ben. Ben...ben iyiyim. Çok iyiyim niye bana kirılmisim gibi davranıyorsun ki?" Yüzüne baktım kendim değildim artık gülümsedim "ben kırılamam ki yasak"
Çığırımdan çıkmış ki titriyordu ama ne sesim titriyordu nede gözümden tek damla yaş düşüyordu
Olduğum yerde çöküp sayıklamaya devam ettim. Yanıma çöken 1 çift ayak gordüğümde başımı kaldırıp yüzüne baktım "güvenemem , inanamam özür dilerim yapamam"
Yüzüne sakinleştirici bir gülümseme kondurdu "tamam, zorlamicam ne zaman anlatmak istersen anlat . Anlıyorum kirılmissın..." lafını kestim "Hayır, Hayır ben kırılmadım, ben kirılmam" acı dolu olduğunu anladığım bir nefes aldı "tamam kırılmadın. Ben öyle anladım özür dilerim şimdi gidelim mi iyi misin?"
Gülümsedim "ben hep iyiyim ki zaten" ayağa kalkmaya çalıştım ama dengem bozulunca birden kendimi havada Uğur'un kollarının arasında buldum yüzüne bakarak kocaman gülümsedim "Uğur uçuyorum" Kafamı dağıtmam lazımdı.
Başını salladı sadece, somurttum "niye bana cevap vermiyorsun Uğur?" Yüzüme baktı "diyecek o kadar şey var ki Duru ne diyeceğimi bilemiyorum"
Odaların olduğu kolidirdaydik ama önemsemeyip ellerimi boynuna dolayıp destek alarak biraz yukarı çıkıp yanağına uzun bir öpücük bıraktım.
Yine şaşkın şaşkın bana bakarken "Uğur acaba gerçekten sen benim Uğur'um olabilir misin?"
Gülümsedi "sen istersen ben senin her şeyin olurum" Başımı göğsüne yasladım ve gözlerimi kapattım "benim her şeyim ol Uğur ben istemesemde sen kendini benim her şeyim yap"
Birşey dememişti bir odaya girdiğimizde etrafıma bakındım kendi odasına getirmişti aşşagi inmek için hareketlendiğimde bırakmıştı.
Hava daha kararmamisti. İçimden ise uyumak falan gelmiyordu zaten.
Arkamı dönüp Uğur'a baktım sabah naz falan diye kendimi kaldırmıştım ama tek sebebi bu konuda olan korkularımdı. Peki biraz önce ki andan sonra ona güvenebilir miydim?
Uğur konusunda kendimi çok aptal hissetsemde evet güvenirdim.
Yatağın ucuna oturup derin bir nefes verdim. Bağdaş kurarken Ugur'a alttan alttan baktım " Uğur sana sorular sorsam dürüstçe ve sorgulamadan cevap verir misin?"
Yanıma gelip elimden tuttu kaldırıp yine karşıdaki koltuğa ilerleyip ònce oturtup sonra beni kucağına aldı istemeden gülümsedim temas bağımlısı gibiydi. "Tabii ki" Dedi
Tamamen ona dönüm iyice dibine girip ellerimi beline sardım kafamı göğsüne yaslarken "sen bana nasıl güvendin, inandın yani sen öyle dedin ya o yüzden sordum"
Bir eli bacagimdayken diğeri ile Saçımı okşuyordu ellerindeki şefkati dibine kadar hissetmiştim kalın sesini işittim "güvenmemem için bir sebep yok Duru seni seviyorum. Ve ben sevdiğim insanlara güvenirim" bense sevdiklerime güvenemezdim.
"Peki sevdiklerine güveniyorsun ama onlar senin inancını ve güvenini kırıyorlarsa?"
Omuz silkti " sevgimi etkilemez ama artık eskisi gibi yakın olmayiz"
Ben ise aptal gibi hep yakın olmustum. Ama artık ciddi manada değişmeye çalışacaktım.
"Sence ben aptal miyim Uğur?"
"Neden böyle dusundun ?",
Gülümsedim "bana inanmayan, güvenimi kıran insanlara en yakınım dediğim icin"
Biliyorum az çok olayı anlamıştı en azından temelinde neler yattığını anlamıştı ama salağa yatıyordu.
"Sevgi insana bazen her şeyi yaptırır Duru"
"Ya zorunluluktan yapıyorsa ve sonrasında alışkanlık haline gelmişse?"
Saçlarımdan eli donuklasti "alışkanlıklar bırakılabilir şeylerdir azar, azar başlar sonra bakmışsın alışkanlık dediğin şey yok olmuş"
Beline sarılı ellerim sıkılaştı "peki biri ağlamayı unuttuysa nasıl hatırlayabilir Uğur?"
Başını yüzüme eğim kederle baktı masumca gülümsedim "niye öyle bakiyorsun meraktan sordum ben yoksa ağlamayı bilmeyen insan mı olur?"
Benim için benim tiyatroma katılmasını istedim eğer şimdi beni sorgularsa herseyi dökulebilirdim.
Bakışlarımdan anlamış gibi oda benim gibi sahte bir gülümseme kondurdu "bence eğer biri ağlamayı unuttuysa onu mutluluk göz yaşları ile ağlamayı hatirlatabiliriz . Acının aldığı şeyi mutluluk verebilir"
Bu sefer gülümsemem gerçek oldu "Uğur benim dünyamda Victor Hugo diye birinin çok güzel bir şiiri vardır söyleyim mi?"Onaylayan miriltilarini duydum.
Ağlamak için gözden yaş mı akmalı?
Dudaklar gülerken insan ağlayamaz mı?
Sevmek için güzele mi bakmalı?
Çirkin bir tende güzel bir ruh olamaz mı?
Hasret özlenenden uzak kalmak mıdır?
Özlenen yanındayken hicran duyulamaz mi?
Hirsizlik; para, mal çalmak mıdır?
Saadet çalmak, müthiş hırsızlık olamaz mı?
Solması için gülü dalından mi koparmalı?
Pembe bir gonca iken gül dalında solmaz mı?
Öldürmek için silah, hançer mi olmalı?
Saçlar bağ, gözler silah,
Gülüş, kurşun olamaz mı?
Bitirdiğimde son kısmı tekrarlamisti. "Çok güzelmiş" Başımı salladım "en sevdiğim şiirlerinden biridir " Başımı kaldırıp yüzüne baktım "şiir ne demek biliyor musun?", kafasını olumsuzca salladı "bilmiyorum ama sen seviyorsan bende seviyorumdur"
Gülerek geri başımı göğsüne yasladım "arada bildiklerini bana söyler misin?" Hevesle yüzüne baktım "gerçekten beğendin mi ? Tabii ki söylerim benim en sevdiğim şey bu"
Yerimde artık tamamen diklesmistim "Demek en sevdiğin şey şiirler öyle mi Duru hatun?" Genişçe Gülümsedim ellerim ensesine doğru yol aldı "hı,hı" diye bir ses cıkardiğımda oda oturusunu diklestirip eliyle çenemi kavrayıp bana ustten üstten bakmaya başladı.
Baş parmağı alt dudağıma işkence ederken birden parmağını dişlerimin arasına aldım. Gözlerindeki şehvet alevlenirken parmağını yalamaya başlamıştım "Duru gerçekten bu gidişle bende akıl diyebileceğim şeyi birakmayacaksın" parmagı hala ağzımdayken gülümsememi genisletip göz kirptim. Parmağını rahat bırakır bırakmaz dudaklarıma yapistı.
Elleri vücudumun üzerinde rahat durmazken benimde ondan bir farkım olduğu söylenemezdi. Elleri sırtımda birleşip korsemi açarken bende gömleğini çıkartıyordum.
Korseden kurtulur kurtulmaz dudaklarına derin bir nefes verdim bu önü gülümsetti. Göguslerim serbestlik ile rahatlarken . Birden dudaklarını dudaklarımdan ayırıp bu sefer yüzümün her yerini öpmeye başladı.
bu sefer pantolonunun kemerini açtım. Kenara atıp düğmesini açıp fermuarını indirdim. Bana yetecek kadar aşşaği çekerken birden gözlerimi beyaz elbisem kapattı ancak 1 saniye kadar sürmüştü . Dudaklarıma geri kapandığında ellerim bu sefer saçlarını cekistirmeye başladı. Kendimi bastırırken ikimizde inliyorduk. Karın kaslarında elimi gezdirirken dahada aşşaği inip boxerinin üzerinden sertliğini elledim.dudaklarindan dökülen iniltiyi duyarken bu sefer içliğimi çıkardı ve tamamen çıplak kaldım. Bakışları göğüslerimde özellikle geziniyordu.
Ayrılan dudaklarimizi tekrar birleştirip kalcami kaldırıp tam olarak sertliğinin üzerine oturup kıvrandım.
Elleri göğuslerimi sıkarken "bedenine göre fazla iriler " diye fisildadiğinda istemsizce bakışlarım avuçlarına sığmayan goğuslerime inip tekrar yüzüne odaklandı saçını daha çok çektim.
Dudaklarimizi ayırıp boxerinida aşşagi indirdim. Ben onu okşarken onun bir elide vajinamda geziniyordu. Orta parmağını içime soktuğunda iniltim odayı doldurdu Başımı omzuna gömerken o parmaklarının hareketini serilestirmisti.
Elim hala sertliğini okşarken parmağını içimden çıkardı .
Belimden tutup kaldırınca yavaşça üzerine oturup onu içime aldım "Uğur!..." diye inlerken onunda benden farkı yoktu. Yavaş yavaş tamamen içime girdiğinde bu sefer hızlıca kucağında zıplamaya başladım.
Elleri belimde bana yardım ederken "göğüslerini sık" Dedi. Ellerim otomotikmen emrini yerine getirdi avuçlarıma sığmayan göğuslerimi yoğurup sıkmaya başladım. Hala içindeyken beni zıplatmayı bırakıp kucağına tekrar oturttu ve içimden cikmadan kalktı. Beni yatağa yatırıp üzerime gelince gülümseyerek onu yana itip ben üzerine çıktım.
Ellerimi başının iki yanına koyup üzerine eğildim dudaklarına yapisirken ğogus uçlarım ona surtunuyordu. Birden beni daha yukarı çekip göğüs ucumu ağzının içine alınca seslice inledim.
İki göğsüm ile de ilgilenirken birden diklesip dizlerimin üzerinde oturup onu tekrar içime aldım bu sefer yavaşca ilerlerken şahveti tüm vücudum ile hissediyordum.
İçimde biŕseyler patlar gibi olunca bitkin bir şekilde yanına düştüm. Başımın üzerinden öpüp yatağın örtüsünü üzerime serdi oda yanıma gelince erkekliği bacaklarımı oksuyordu. "Seni çok seviyorum" Dediğinde sıkıca sarıldım yüzüne bakıp sırittim "eğer boxerini giymezsen 1 tür daha atmak zorunda kalacağız bebeğim" serseri bir sırıtışla "bende onu istiyorum ya" Dediğinde omzuna vurup "abartma Uğur hadi" Dediğimde göğüs uclarimi sikti "o zaman sende kafamdan daha büyük olan göğüslerini kapat küçük hanım" kızarmış hissettiğimde belli etmemeye çalışarak kafamı omzuna gömdüm . Yüksek sesle güldüğünü işittim "sen utandın mi?" Sesimi çıkarmadım "biraz önce beni altına alıp namusum ile oynarken utanmıyorsun ama" Evet yapmıştım öyle çılgın şeyler.
Kafamı hızlıca gömdüğüm yerden çıkarıp "bundan sonra sen benim namusumsun, o yüzden ben ne dersem onu yapacaksın. Bundan sonra ben asiyim diye Böbürlenerek adam dövmek yok kır dizini otur kralliğinda, Demirdende uzak duracaksın. Ayrıca bana hemen bir üstünü ver daha çok saçmalamadan"
Bu sefer kahkaha atarak yerinden kalkıp dolabina ilerledi bende kalkıp boxerini alıp yanına gittim ve giymesi için uzattım. Ben benden 2 tane daha girecek kazağı giyerken oda boxerini giyiyordu. Aynadan baktığımda diz kapağına kadar gledigini gördüm "oha" Dediğimde yanıma gelmişti. Tek kaşını kaldirdi " bence benim iriliğimi ve senin ufaklığın karşısında çok normal" bana elbise gibi olan kazakla yatağa girip öylece yüzüne baktım.
Yanıma geldiğinde gülerek ona kayıp ellerimi ona doladim tabi oda bana "Uğur " o olduğunu onaylayan miriltilar çıkardı "Biz çok yapış yapış bir çift olduk sanki" Omuz silkti "ne güzel işte bende zaten sen bana yapış istiyorum"
Gözleri kazanıyordu " Uğur?"
"Efendim Duru?"
"Sen dedin ya hani ben senin rüyalarına girmişim..."
"Hıı"
"Rüyanda güzel miydim?"
"Hı hi"
"Hı hı ne Uğur ya çirkin miydim?"
"Hı hı"
"Ne?, nasıl yani? Aşk olsun Uğur her neyse ben sabah sorarım sana . Dua et uyuyorsun "
Bende gözlerimi kapatırken son duyduğum Uğurdan gelen bir "hıı..." sesiydi.
...
Sabah gözlerimi uykumu almış bir şekilde açarken yanımda hala uyuyan Uğur'a baktım. Bir eli kalçamda diğer eli bel çıkıntımdaydi. Gerçekten temas bağımlısı gibiydi .
Parmaklarimla yüzünü ellerken ezberlemek istermiş gibi dikkatle bakıyordum. Alnında belli belirsiz bir iz vardı parmaklarım oraya giderken izin üzerinde gezdirdim bu sefer .
Nefes alış verişi değiştiğinde uyandığını anladım ama ses etmeyip yüzünü tokatlamaya başladım.
yavaşca
Gözlerini açıp yüzünü geri çekince güldüm "uyku numarası mı yapıyorsun sen bana" hızlıca bir tane daha vurdum "sen büyüdünde bana oyunlar mi oynuyorsun sen"
Ellerimi geri çektiğimde "böyle güzel güzel bana bakıp o ince parmaklarını yüzümde gezdirirsen tabii ki yaparim"
Yerimden kalkacakken belimde ki eli engel oldu "Uğur ders var geç kalcaz" iki elide kazağın içine daldı elleriyle beraber kazakta yukarı çıkarken çıplak sırtımda durup oralarda gezindi.
"Temas bağımlısı gibisin" karnıma kaydı. Aynı anda tek kaşı kalktı "şikayet var mı?" Bende onun karın kaslarında gezinirken hızlıca "asla" dedim.
Goğüslerime çıkınca dudaklarında geceki serseri gülüşü kondu kazağı iyice yukarı çekip goguslerimin üzerinde toplayıp yorganı aşşaği çekti .
İlgi odağı tamamen göğuslerimdeyken "bunlara çok iyi bakmak lazım . Malum senden daha buyukler" diye dalga geçiyordu.
Omzundan yavasca itip bu sefer kalktığımda kazak hala yukarıda olduğu için tamamen çıplak bir şekilde kalmıştım. Kazağı indirip aklıma gelenler ile "e ben ne giycem? Dunkiler ter kokuyordu şimdi giyemem onlari"
Yatakta yastığa kafasını gömerek "gece gidip birkaç parça bir şeyler aldım dolabından kenara koymuştum al onları giy"
Yastıkta yan duran yüzüne bakarak öpücük yollafim " bir tanesin" masanın üzerinde gördüğüm elbiseyle oraya ilerledim alıp uyumlu olup olmadığına baktım. Gayet güzeldi.
Beyaz buğulu kolları olan önü V şeklinde gelen beyaz bir elbise üzerinede çiçekli bir korse getirmişti.İcligi ve kıyafetleri alıp Uğur'a döndüm "ben duşa giriyorum " yan bir gülümseme ile göz kırptı "bende geleyim mi?" Sabir çektim "otur oturduğun yerde gelcen 2 saat çıkamicaz sonra "

Ben banyoya girerken oda yavaş yavaş ayaklanmişti sıcak su var mı diye baktığım da olduğunu gördüm ne ara bunları bu kadar yapmıştı bir fikrim yoktu.
Üzerimdeki kazağı çıkartıp sıcak suyla rahatlayabilceğim bir duş aldım.
Boy boy dizilmiş havlu dolabindan bir tane alıp üzerime sardım. Burda islanmasini istemediğim için odada bıraktığım elbiseleri giymek amaçlı odaya girdim.
Girer girmez ise gömleğini ilikleyen Uğur ile karşılaştım.
Yatağın yanına gidip kıyafetleri alıp gidecekken belimden tuttu . Ona döndüğümde tamamen hazır olduğunu gördüm.
Dudaklarıma bir öpücük birakip havluyu çekti. Gülmeden edemedim "eğer benim dünyamda olsaydın Akrep burcu olacağına yemin edebilirim aklın fikrin hep başka yerlerde"
Beni anlamadığı için yüzünü buruşturup elimdekileri aldı yatağa birakip önce icligi alıp başımdan geçirdi. Hemen kapatmayın önce goguslerime acılı bir bakış attı hemen ardından icligi birkati. Bu sefer elbiseyi alıp başımdan geçirdi. Kollarını düzeltti.
Son olarak konseyi aldı "arkanı dön" Dediğinde omuz silktim "sen arkama geç" uzatmayıp dediğimi yaptı. Dudaklarım memnuniyetle kivrildi.
Korseyide bağlayıp kalcama hafifçe vurdu "hazırsın Duru hatun" ayaklarıma baktım "papuc aldın mı?" Kapının kenarını gösterdi beyaz papuclarin yanın gidip hemen giydim.
Saçlarımı aynaya bakarak elimle taryip büyü ile kuruttum. Tepeden bir at kuyruğu yapıp beni izleyen Uğur'a döndüm "Bugün karma ders yok" Dediğimde üzgünce "malesef" Dedi .
Odadan çıkarken anında eli belimi bulmuştu aklıma dün gece ki konusmamiz gelince "Uğur ben çirkin miyim?" Diye olaya giriş yaptım. "Tabii ki hayır güzelim nereden çıktı bu" gülümserken birden parmaklarımın ucuna çıkıp "gece öyle demiyordun ama Uğur bey" sesimi kalinlastirarak diklendim. Kaşlarını çattı "gece bizim aramızda böyle bir muhabbet mi geçti?" Uyku sersemi olduğu için hatirlamiyordu ama bunu kendime çevirdim hemen "konuşmalarımızı bile hatırlamıyorsun çirkinde dedin zaten bana" kaşlari havada bir şekilde bana döndü "ben hayatta sana çirkin demem. Bir kere ben yalan söyleyemem nasıl diyeyim"
Alayla kaşlarımı kaldırdım "yağcılık yapma Uğur " eğilip başıma öpücük birkati "ne yağcılığından bahsediyorsun hatun sen?""
Sınıfların olduğu salona indigimizde ilk benim klanimin sınıfı geldiği için erken ayrılıp sınıflara dağıldık.
Abimleri arka sıralarda görünce yüzümdeki gulumseyi yok edip yavaşça yanlarına ilerledim. Atakan'ın yanına oturup bacak bacak üzerine attım.
Önüme bakarken kulağımda onlardaydı. Kız muhabbeti dönüyordu aralarında.
Sessiz bir of çekip hocanın gelmesi için saniye saymaya başladım. Deniz abim öne eğilip "dilini mi yuttun Duru hiç konuşmuyorsun " Dediğinde onlara doğru döndüm "ne dememi istersiniz acaba?" Dudak büktü "bir günaydın yeterdi" sahte bir gülümseme kondurdum "günaydın" Diyip geri önüme döndüm.
İkiside tuhaf tuhaf bakarken Atakan ile Ayaz normaldi çünkü eski kişiliğimi bilmiyorlardı. Eskiden olsa onlar beni kırsalda hissettirmez kendi içimde yaşar onlara yine gülümser dışarıya soğuk olurdum. Ama şimdi onlara neysem ya disariyada o olacaktım yada dışarıya neysem onlarda o olacaktım. Ve artık abimlere karşıda tepkimi ortaya koyacaktım.
Yanımda ki Atakan'nin sesini duyunca ona döndüm "yaşadıklarını kimseye anlatamazsan kimse acını bilipte saygı gosteremez" sessizce söylediklerine karşılık bir tepki vermedim . Anlattımda inanmadılar desem kurcaliyacakti "ne bu şimdi abi tavsiyesi falan mı?" Omuz silkti "nasıl anlarsan" sert bir dille "hiç bir şey bilmeden mümkünse bana öğüt verme" güldü söylediklerime "ben yanında olmadığım için bilmiyordum ama anlaşılan yanındakiler de bilmiyor. Onlar bu zamana kadar öğüt vermedi mi sana?" Ümitsizce başımı salladım "hepsi boş bi halt etmeyecek öğütler " Kaşları çatildi "Onlara karşı hep böyle tepkili mıydın?"önüme döndüm "bilmem onlara sor"
Bu sefer Cem abimin sesini duydum " bizimle niye konusmuyorsun" onlar için sürekli bir sebep uydurmaktan yorulmuştum "düşün abi biraz sadece düşün bence cevapla karşılaşacaksın " onlara dönmeden söylediğim şeyle bir süre sessiz kalmışlardı.
Sonra ise zaten hoca gelmişti çoğunluk konuşmayı keserken bazıları takmamasti. Bildiğim şeyleri anlatacagini bilmeme rağmen dikkatimi derse verdim . Yanımdakilerin aksine.
Şuanda görünmezlik büyüsünü anlatıyordu ama önemli bir detayı geçmemişti. Bu büyüyü çok sık ard arda yaparsak tamamen görünmez oluyorduk tıpkı bir ruh gibi. Zaten ruhlar ile ilgili bir büyü olduğu için bizim bölümümüzde anlatiliyordu .
Hoca bir kaç büyü daha öğrettikleri sonra dersin bittigini soyleyip gitmişti. Ayaklanmış sınıftan çıkacakken Cem abimin bana seslendiği duyup geri döndüm.
Yanlarına gidip "efendim" Dedim. Atakan ile Ayaz yanimdan geçmeden önce "siz özel konusacaksinizdir" Diyip yanımızdan ayrıldılar.
Ikiside ellerini önünde bağladılar ilk girişi Cem abim yaptı "sen dünkü konuşma için böyle ilerlemiş olabilir misin?" Hafifçe kikirdayip sessizce alkışladım "çok zekisiniz" Deniz abim konuya dahil oldu "sen eskiden böyle basit şeylere sinirlenmezdin kırılcak bir şey de demedik bence "
Gözlerimi kapatıp derin bir soluk verdim " Ben eskiden hiç sinirlenmez, üzülmezdim abi " Cem abim sabırsızca cevap verdi "yalan söylemedik ki ama Duru kirilcak ne yaptık sana ne babam ne biz hiç birimiz şu zamana kadar sana 1 kez bile el kaldırmadı "
Alayla gülümsedim "sağol abi ya size minnettarım bana vurmadiginiz için zaten vuramazsınızda ki abi unutma her kesiği bıçak açmaz"
Ağızlarını açmış hala konusacaklarken dinlemeden arkamı dönüp sınıftan çıktım.
Çıkar çıkmaz sınıfın önünde bekleyen Derin'i görüp yanına gittim "bahçeye çıkalım mı?" Tek kaşı kalktı "neyin var?" Zorlukla gülümsedim "abla biraz bahçeye çıkalım hava alalım lutfen" koluma girip yürümeye başlayınca eşlik ettim.
"Dökül bakalim" Dediğinde tek seferde söylemek için en açıklayıcı kelimeleri düşündüm "ben değişmeye çalisiyorum" yüzünü bana çevirdi şaşkindı "nerden çıktı birden?" Onuz silktim "artık hep sorumluluk üstlenmek istemiyorum. Veya duygularımı saklamak, maske takmak ben neysem o olmak istiyorum. Dün Uğur'un yaninda kriz geçirdim ben kırılamam diye. Ama ben kırılıyorum abla ve artık bu kırgınlığımı görsünler istiyorum. "
Derin bir gülümseme kondu dudaklarına "haklısın ama senin abilerin anlamaz canım benim ikisininde tanıyorsun Atakan ile Ayaz'ı katmiyorum onalri henüz tanımıyoruz ancak diğer iki abinde asla suçlarını kabullenmezler illa ki seni suçlayacak şeyler bulurlar"
Bahçeye çıkmıştık "ya gelmiş bana diyorlar ki eskiden sen böyle değildin noldu? Elinin körü oldu salak demek vardı işte orda da neyse. Ama asıl zoruma giden sözleri hiç birimiz sana elini bile kaldırmadı. Ulan siz çok sevdiğiniz babanız bana elini kaldırmaktan beterini yaptı bilmiyorsunuz birde gelip hadi ben bunları yaşamasam bile böyle iğrenç bir örnek veriyorsun. Lütfen söyle bana ya abilerim bana hiç elini kaldırmadı ama kalbimi paramparça etti mutluluktan havaya mi ucmalıyım?"
Bahçede öyle dolanırken gökyüzüne baktı "kusura bakma Duru ama bazen abilerini boğasım geliyor" ağzımı açıp hiçbir şey diyemedim haklı olduğu için. Arkadan Demir'in sesini duyunca oraya döndük "Derin! gelir misin lütfen ònemli bir konu hakkında fikrini almam gerekiyorda" Omzuna vurdum "Hadi sana iyi mesailer " Sırıtarak Demir'e bakarken durup bana döndü "anlamadım" Göz kirptim "Demirle diyorum sen diyorum hayırlı olsun ablacım diyorum" Demir beklediği için bana kötü bakışlar atmakla yetinip sevdiceğimin yanına koştu.
Benim sevdiceğim ise ortalıkta yoktu hâla. İçeri girmek istemediğim için ormana doğru açıldım.
Yürürken aynı zamanda yılan falan çıkmasın diye etrafımada bakıyordum. İleride masmavi bir şelale görünce oraya doğru koştum.
Eğilip şelalenin suyunu ellerken arkamdan gelen hısırtı sesleri işittim. Sanki duymamış gibi gülümseyip elimi gezdirmeye devam ettim.
Nefes sesi yakınıma geldiğinde anında ayaklanip arkamı döndüm kolumu adamın boğazına dayarken gördüğüm yüzle kalakaldım. Şuanda canı elimde olan adam siyah pelerinli eski flortum yeni travmam idi.
Bana pisce siritırken hızla kendime gelip kaburga kemiğine tekmeyi geçirdim . Kendimden uzaklaştırırken bende geri çıktım.
"Sen yine ne halt yiyorsun burda "ellerini kaldırıp buranın işaret diliyle konuştu "Yarım kalan işimiz var" konuşamadığını
hatırlayıp gülümsedim.
İçimden tedirginlik geçiyordu ancak yansitmadim çünkü bildiğimi anlarsa zayıf noktamdan yürürdü.
Yanını işaret ettim "bu sefer tek gelmissin" elleri havalandı "sende teksin" Göz kiptim "ben tek başıma ikinizde yeterdim oysaki" yüzü Alaylı bir hal alırken elleri tekrar havalandı " Halit de tek başına sana yeterdi"
Gözlerim titredi "ne diyorsun sen?" Gülümsedi beni çileden çıkartacak bir gülümsemeydi "sevgili babanla özel olarak oysaki o rüyayı görmeni sağlamıştık unuttun mu yoksa?" Elleri durduğunda acılı bir çığlık atmak istedim. Gitmiştim onuda kendimide rahat bırakmıştım ama hala bana işkence ediyordu.
Babamın sevgisi elimde olsa gerçekten gözlerimi yaşatacaktı. Gerçi babamda değildi ama alışkanlık işte. Canımsın açıyordu ama fiziksel bir acı değildi benim içim yanıyordu.
unutmayalım her kesiği bıçak açmaz
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |