19. Bölüm

14.Bölüm-Maske-

Yağmur Benzer
yagmurungokyuzu

4 yıl on ay sonra

Turgay'dan

Gökyüzü kasvetli ve göz yaşlarını dökerken insanlar bana neden böyle bakıyorlar?Yoksa gerçek beni biliyorlar mı?

Ben bile kendimi bilemezken onlar benim kim olduğumu biliyorlar mı?

Hayır, hayır başka bir şey var.Bana bu yüzden böyle bakıyorlar.

Hazan,o nerede?

O da bana bakanlar arasında mı?

Kameralar var,beni çekiyorlar.

Kollarımdan iki tane kişi tutuyor, tutanlar polis.

Bir tane kız mikrofonu tutmuş, önümden giderek mikrofona doğru konuşuyor.

“O vahşi katil artık yakalandı,rahat bir nefes alabiliriz.”bakışlarımı indiriyorum benim ellerim kelepçeli.

Ben mi katilim?

Etraftaki insanlar bana iğrenerek bakıyorlar hatta arkamdan “Yuh”diye bağırıyorlar.Ağzımı “Ben bir şey yapmadım.”demek için açıyorum fakat ağzımda bir demir var o açmamı engelliyor.Demirin gözlerim hariç tüm suratımı kapladığını hissediyorum.

O metalik koku burnuma dolarken, nefes almaya çalıştım.Zar zor nefeslerimin arasında hırıltılı sesim çıkıyordu.

Kalabalığı bir tane kadın yararak geliyor “Çekilin ondan hesap soracağım.”Hayır,bu canımdan çok sevdiğim kadın değil bu Sevdaydı.

Karşıma geçiyor, kollarımdan tutan polisler de duruyor.

Sevda'nın göz altları morarmış, saçı başı dağılmış, ağlamaktan helak olmuştu.

Sanki aylardır bu haldeydi, aylardır benden hesap sormak için beklemişti, sanki onun sevdiğini almışım gibi bana kinliydi.

Tişörtün yakalarından tutup beni sarstı “Allah senin belanı versin, nasıl yapabildin? nasıl kıydın lan”

Ben ne yapmıştım? hiçbir şey bilmiyorum.Hem Hazan nerede?

Sevda bana bakarken dengesini kaybetti bir yabancı onu tuttuğunda o kişinin kolları arasında bayıldı.

Polisler beni çekiştirerek götürürlerken kameralar hâlâ beni çekiyorlar ve kalabalık arkamdan bana hakaret ediyordu.

Ben ise ne yaptığımı sorguluyordum.

Her ne olduysa bunu içimdeki insanlardan birisi yapmıştı,ben yapmış olamam.

4 yıl 10 ay önce

Hazan'dan

Gözlerimi bir hastane odasında açtım.

Hareket etmeye çalıştım fakat beni bağlamışlardı.

İçimdeki yaratık hâlâ duruyordu.Onu öldürmem lazım.

Ses bu sefer konuşmuyor.

Gözlerimi yan tarafıma çevirdiğimde boş bir sandalye ile bakıştım, diğer yan tarafa bakıyorum yine boş ama bakışlarımı biraz daha yere indirdiğimde kafasını yatağa yaslamış ve tüm vücudu yere serili olan sevgilimi görüyorum.

Beni o mu bağlamıştı?

“Turgay.”diye fısıldadığım zaman hareketlendi birkaç saniye sonra başını yavaşça kaldırdı.

Uyandığımı gördüğünde yorgun yüzünde gülümseme oluştu.

Dizlerinin üzerinde tüm vücudu ile bana döndüğünde ellerini yanaklarımda gezdirdi, gözlerimin en derinine baktı, ellerimi tuttu ve bir buse bırakıp geri çekildi.

Ben de onun yüzüne baktım yüzünde hâlâ benim vücudumdan çıkan kan vardı,yıkamamıştı.

Gözlerine baktım kızarmıştı, şişmişti.Acı çektiği kilometrelerce öteden anlaşılır derecedeydi.

Dudaklarına baktım, stresten dolayı etleri kopardığı için küçük küçük kanamalar vardı,o kanlar dudaklarında bir emare bırakmıştı.

Bu sefer gözlerimi vücuduna indirdim, omuzları taşıdığı yük ağır geldiği için çökmüştü ama o yükü taşımaktan memnundu.Sağ elinde kanlı kazağım dururken sol eli yara içindeydi.Tutmaya kıyamadığım ele ne olmuştu?kesin kendisi yapmıştı çünkü bir duvara vurulmuş gibiydi.

Gözlerim tekrar yüzüne çıktığında kafamdaki ses konuştu.

“O seni bağladı,ona güvenme.”onda olan bakışlarım aniden değiştiğinde onun burukça gülen dudakları,tek çizgi hâline geldi.

Turgay bana bunu yapmış olamazdı değil mi? beni bu şekilde bağlamazdı,bağlamalarına izin vermezdi.

Kulağımda ürperti hissettiğimde gözlerimi yumdum.Allah kahretsin sesi susturamıyordum.Bu sefer çok korkunç şekilde fısıldayarak “Turgay'a güvenme.”diyordu

Sesin böyle demesine rağmen Turgay'a güvendim “Turgay yalvarırım sustur şu sesi.”kirpiklerimin ucunda duran yağmur damlasının ne zaman aktığını bilmediğim yaşları sildi.

“Sakin ol güzelim ne olursun sana daha fazla zarar gelmesine dayanamam.”gözlerimden yavaş yavaş yaşlar akarken “Doktor çağırmamı ister misin?”dedi hayır anlamında başımı salladım “Peki sana bir şeyler anlatsam sesler sence susar mı?”bir şey demediğimde elimi tuttuğunu hissettim eğilip öpücük kondurdu sonra gözyaşımı öpüp gözlerini gözlerime çevirdi.

“Beş yıl sonra sence ne yapıyoruz?”dudağımı büktüm bilmiyorum anlamında.

“Bence beraberizdir ve iyileşmişizdir.”

“Senin neyin var ki?”dedim o ise sorumu eş geçip elime tekrar buse kondurdu.

“Bence evlenmişizdir.”gülümsedim ve onu dinledim.

“Denize bakan bir evimiz vardır.Akşam Sevda ve Emre geleceği için mutfakta hazırlık yapıyoruzdur ama oğlumuz seninle oynamak için ayak altında dolaşıyor ve sürekli bize müdahale ediyordur.”

“Erkek çocuğu mu istiyorsun?”

Derin bir nefes aldı “Evet,ilk olarak erkek çocuğu istiyorum.”

“Neden?”

“Çünkü kızımız olduğunda abisi onu her daim korur.Birbirlerine destek çıkarlar.”

Burnumu çekip”Devam et.”dedim.

Hayalini anlatsın,bense onu bir ömür dinleyim.O anlatsın, susmasın.Yeter ki konuşsun,bana kendisini anlatsın ki onu tanıyım.

“En sonunda ben artık oğlumuza kıyamıyorum ikinizi de içeri gönderiyorum.İçeriden sizin kahkahalarınız eşliğinde ben yemeği yapıyorum.

Sonra…sen ikinci bebeğimize hamile kalıyorsun.Bu sefer kız…karnın şişmiş zar zor yürüyorsun ama gezmek de istediğin için sokaklarda yavaş yavaş yürüyoruz.Bir kolumda sen varsın diğer elimi oğlumuz tutuyor, kızımız da karnına tekme atmakla meşgul.Bize bakanlar ‘’Ne mutlu aile ‘’diye aralarında fısıldaşıyorlar.”onun naif, sakin sesini dinlerken gözlerim uykunun kollarına yavaş yavaş teslim olmuştu.

Turgay'dan

Elleri,ellerimde; gözleri gözlerimdeyken aşık olduğum kahvenin en güzel tonu gözleri yavaş yavaş kapandı.

Anlaşılan,koluna takılı olan serum onu böyle sık sık uyutacaktı.

Onu belki uyumak, belki anlattıklarım belki de hastanede kalmak iyileştirmesine yardımcı olacaktı.

Onun iyi olması için elimden ne geliyorsa fazlasını yapacaktım.

Yeter ki doyasıya öpmek istediğim dudakları yukarı kıvrılsın, yanağında gamze olmayan çizgi belirsin,tek tek öpmek istediğim kirpilerinde dahi dalgalanma oluşsun,mahrur gözleri parlasın ve yavaşça kısılsın…o yeter ki bir kere dâhi olsa gülsün,o gülsün ki dünyam aydınlansın.

 

O, canımdan can olmuştu,Ecrin'den sonra beni güldüren tek kadın olmuştu.

Ecrin, onu çok özlüyorum.

Belki şimdi yanımda olsa bana sarılır, saçlarımı okşar ve “Geçecek.”derdi.Ben de ona inanırdım.O, yoktu.Ecrini benden almışlardı.Kazak elimden kayıp düşştü.

Parmak uçlarımı boynuma çıkardım,alyansa belli belirsiz dokunup derin bir nefes verdim.Bu alyans ona aitti.Ondan kalan tek eşyaya, anıya gözüm gibi bakıyordum.

Onun hatırasıydı.Hatırası da olmasaydı kafayı yerdim.İyi ki ondan bir iz kalmıştı.

Kapı açıldığında Sevda girdi ardından da Emre.

“Uyandı.”

Sevda gözlerini kapatıp rahatladı Emre ise “Ne dedi peki?”Hazan'a baktım.Dudaklarında belli belirsiz gülümseme vardı,bu gülümsemenin anlattığım hayalden ötürü olduğunu düşünüp içten içe mutlu oldum.

“Yaratık dediği şeyin hâlâ içinde olduğunu düşünüyor, duyduğu seslerse onu sinirden ağlatıyor.Gözleri korkuyla bakmasına rağmen bana hâlâ güveniyor, beni seviyor.Birkaç şey anlattım sonra geri uyudu.Ama ağladı hem de çok ağladı.”Sevda yanıma geldiğinde elini omzuma koydu “O seni gerçekten seviyor,sen ona iyi geliyorsun.Her ne anlattıysan belli ki onun da hoşuna gitmiş ve huzurla uyumuş.”Elini çekip sandalyeye oturdu, Emre de yanına oturduğunda poşetteki su şişesini çıkardı.Mavi kapağı yerinden oynatıp gevşetti ve kapağı çevirdikten sonra büyük ihtimalle ılımış sudan birkaç yudum su içti.

“Hastaneden yarın taburcu olacak oradan da…akıl hastanesine.”

“Onu orada görmeme izin verirler değil mi?”

Emre şişeyi yerine koydu “Görüş saatleri var…ama Hazan için izin verirler mi bilmiyorum…hastalığı çok ilerlemiş.Zaten şizofreni bildiğim kadarıyla zor bir hastalık.Hazan ağır şizofreni olduğu için…bilemiyorum gerçekten bilmiyorum.”

Emre'nin dedikleri tokat gibi yüzüme çarparken parmak uçlarım dahi kasıldı.

Ondan bir saniye bile ayrı durmak istemezken onla beni görüştürmeyecekler miydi?

Sevda Emre abiye yaklaşıp “Keşke bu kadar dobraca konuşmasaydın Turgay zaten zor bir dönemden geçiyor.”dedi fısıldayarak ama ben duymuştum.Emre tam bir şey diyeceği sıra söze ben girdim.

“Hayır, aslında iyi bile oldu.Gerçekleri bilmek bana her zaman iyi gelmiştir en azından sonradan bir pişmanlık yaşamam,yere çakılmam…”yere düşen kazağı kaldırıp Hazan'ın yattığı yatağa koydum ben de bir sandalyeye oturup sevgilimi izlemeye başladım.

Hazan'ım,mahperim…

Yüzüne bakıyorum... Bazen acı çekiyor gibisin, bazen hafifçe gülümsüyorsun. Rüya mı görüyorsun, yoksa sadece bir uyku refleksi mi bu?

Gözlerin kapalı ama yine de bir damla yaş süzüldü uzun kirpiklerinden. Sessizce aktı... saçlarına doğru kayıp gitti o kahverengi dalgaların arasına. Ve o yaş, sanki bana aitmiş gibi, gelip benim gözlerime kondu. Kendi gözümden süzüldü yanağıma aktı.

Senin canın yandıkça ben de yanıyorum. O kadar çok acı çekiyorsun ki yaşadığın bu acı seni uykunda ağlatıyor.

Ama bir gün... bir gün gelecek… ve ben seni bu sefer mutluluktan ağlarken göreceğim, mahperim. Gözlerinden dökülen yaşlar acı değil, sevinç olacak. Söz veriyorum…

🍂🍂🍂

Saat 6.50

20 Ocak

Gün aydınlanmaya başlarken ben hâlâ ona bakıyordum,onu izliyordum,her hareketini,her mimiğini,nefes alışveriş düzenini bile takip ediyordum.

Sonunda uyanıyordu.Aşık olduğum gözlerini sonunda açıyordu.

Gözlerini odada gezdirdi.Bana baktığında gülümsedi “Turgay ben iyi olacağım…akıl hastanesinde kalırsam iyi olacağım değil mi?”

Başımı evet anlamında salladım.

“Belki sen oradayken ayrı kalacağız ama birkaç ay bizim geleceğimizi kurtaracak.”

Hazan dudaklarını yaladı “Turgay beni geleceğine dahil ettiğin için o kadar çok mutluyum ki…”

“Seni geleceğime dahil etmedim ki?sen geleceğime beni kattın sen olmasan benim ne geçmişim ne geleceğim kalacaktı.”

Hazan bu dediğime gülümseyip serum bağlı olduğu elini bana uzattı o eli tutup sımsıkı kavradım

“Turgay ben iyi olduktan hemen sonra evlenelim…çocuğumuz hatta çocuklarımız olsun.”

Kaşlarımı çattım alayla “Bu bir evlenme teklifi mi?”

Dudağını büzdü “Onun gibi bir şey…”

Derin bir nefes aldı, bunu bir şey istemeden veya önemli bir şey diyeceği sırada yapıyordu.

“Turgay, hastaneye gitmeden önce…eski mahalleme gidebilir miyiz?”

Birkaç saniye durdum “Gideriz…ilk önce doktorunla konuşsam iyi olur.”başını salladığında gözlerini tekrar kapattı.

 

Saat 11.20

Odaya girdiğimde Sevda Hazan'ın serumunu çıkarıyordu.

Hazan her şeye rağmen masum heyecanıyla bana baktı “İzin verdiler mi?”

“Verdiler ama ambulans da bizimle gelecek ve sadece 3 saatimiz var.”

Bir omzunu silkti “Olsun bana yeter.”

Sevda bana baktı “Turgay Hazan'ın üstünü değiştireceğim, çıkar mısın?”Hazan'a bakıp çıktım.

 

Yazar'dan

Sevda Hazan'a baktı “Neden hiçbir şey anlatmadın bana?”kız bakışlarını cama çevirdi “Seni de üzmemek için.”

“Hazan sen benim kardeşim oldun.Elbette üzüleceğim ama senin için…sen bana Aysel abladan emanetsin.”bunu demesiyle kadının gözlerinden yaşlar düştü, Hazan'a arkasını dönüp yanaklarına ulaşan yaşları sildi, burnunu çekip tekrar Hazan'a döndü.

Kızın hâlâ cama baktığını ama gözlerinin dolu dolu olduğunu gördü

“Bak senin için kıyafetler aldım,sana bunları giydireyim…Turgayla çıkın olur mu?” Hazan başını Sevdaya çevirdi.

“Abla…ben korkuyorum.”Sevda eğilip Hazan'a sarıldı “Güzelim benim.”

“Abla ben iyileşirim değil mi?”

“İyi olacaksın tabii ki.Ama bundan sonra yani orada kalırken lütfen zorluk çıkarma ilaçlarını iç, iğneni vurdur…sana orada kötü davranırlarsa da hemen bana, Emre'ye veya Turgay'a ulaş seni asla yalnız bırakmayız, senin yanında oluruz, koruruz.”

Hazan burukça gülümsedi “Biliyorum iyi ki varsınız iyi ki…”

🍂🍂🍂

Hazan'dan

İnsanın bir tane maskesi olur.

O maskeyi suratına tamamen geçirdiğinde kendine yakın hissetmediği, sevmediği insanların yanında olur.

Maske suratından biraz çıktığında kendini yakın hissettiği, sevdiği, güvendiği kişilerin yanındadır.

Maske tamamen çıktığında ise yalnızdır, kendisiyle başbaşadır ve ‘tüm bunlar nasıl geçecek' diye kendisine sorar, sorar, sorar ama bir cevap bulamaz.Belki nasıl geçeceğini yaşayarak en güzel şekilde öğrenecektir.

Bir insan ne zaman maske takmaya başlar?

Belki çocukken ilk incinmesinde,kırgınlığında…o belli değildir ama maske takıldığı an kendisini bu şekilde güvende hisseder çünkü bir kalkan görevi görür.Hayatın acımasızlığına karşın oluşturduğu bir kalkandır.

İnsan maskesini tamamen çıkardığında artık o kişi kendisidir,anadan üryan şeklinde tek başınadır, içinde hangi fırtınaların koptuğunu bilir.

Maske suratın yarısını kapladığında bazı yaralarını, acılarını gizler.Gizler çünkü sevdikleri üzülmesin ister, sevdiklerini kendi derdiyle yormak istemez.

Maske suratı tamamen kapladığında kimsenin onu tanımamasını ister, bilir ki insanlar onu tanırlarsa, geçmişini, yaşadıklarını,öğrenirlerse onu yargılarlar.

 

Yüzümde duran maske yarımdı çünkü onları daha fazla yormak istemiyorum.

Hem iyiyim…iyi değilsem de iyi olacağım.

Ben buna tüm kalbimle inanıyorum…

 

Çiçeklerimmm 🌸 ne yapıyorsunuz,her şey nasıl gidiyor?

Bölüm maalesef yine geç geldi kusura bakmayın birkaç sebepten dolayı yazamıyorum.İnşallah yaz tatilinde düzenli olarak atarım.

Bölüm hakkında düşünceleriniz?

Sevda?

Emre?

Turgay?

Hazan?

Sevdiğiniz yerler?

Sevmediğiniz yerler?

Bölüme on üzerinden puan verir misiniz?

Sizce bundan sonra neler olacak?

Yakup ortalıkta gözükmüyor ne düşünüyorsunuz?

Olmayan yerleri lütfen söyleyinnn

Sizi seviyorum ❤️‍🩹

görüşmek üzere🌸

 

Bölüm : 17.05.2025 16:48 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...