61. Bölüm

52. Bölüm : "Mavi"

Yaren Yaşar
yaren_yasar11

(Selamlarrrrrrrr

Ne yapaysiz?

Ben hastalıktan geberiverecem.2

Mavi ölmedi valla ben ölcem he.

Ya sorması ayıptır. Boğaz ağrısı için çözümü olan var mı? Ne bilim ben ilaç falan bilmiyom dnmsksksksks

Doktora git diceksiniz

Üşeniyom

Neyseeeee yıldızlar kadar öpücük bir tanem

Hop delibal djskksksks)

YAZARIN ANLATIMIYLA

Konuşmuyordu. Ama gözleri her şeyi anlatmaya yetecek kadar ağır bakıyordu. O gözler, dünyanın bütün kelimelerini suskunluğun içine gömebilecek kadar boş, sessiz ve anlamsızdı. Sanki bin parçaya bölünmüş bir rüyanın içinde kaybolmuştu da, uyanmak için kimseye borçlu kalmak istemiyordu. İçine çökmüş bir dağ vardı. Sadece kendi yükünü taşıyan bir dağdı artık gözleri. Etrafına bakınıyordu ara ara. Sessizce ve çaresizce.

Etrafına bakındı, dalgın. Herkes oradaydı ama hiç kimse yoktu onun için. Kalbinin bir yerlerde hâlâ attığını biliyordu. O kalp hâlâ atıyordu. Adı gibi emindi bundan. Ama o kalp, sanki kendi bedeninin değil de, kaybolmuş bir başka canın içinde atıyordu artık.

Aşk, ağır geliyordu Yiğit’e. Sırtına yüklenen görünmeyen bir zincir gibiydi; sürüklüyordu onu, ama bırakmıyordu da. O zincir onu öldürsün istiyordu. O zincir onun boynuna dolansın ve öldürsün istiyordu.

Kalbi, kendi tenini kanatıyordu. Sustuğu her saniye daha da acı veriyordu, ama konuşsaydı da çare değildi. Çünkü o sevgiyi kelimelere sığdırabilecek bir alfabe icat edilmemişti henüz.

Mavi Yaren’di sebep. Hayata tutunma gerekçesiydi. Gökyüzünü her sabah yeniden izlemeye mecbur kalma haliydi. O şehit düştü denildiği an, Yiğit'in içinde yaşayan her şey öldü.
Kendisi de ölmek istemişti. Sadece nefes almaya mecbur bir cesetti artık.

Göğsünde bir sızı geziniyordu. Elini kalbinin üzerine koydu, bastırmak istercesine. O sızıyı susturmak ister gibi... ama olmadı. Hiçbir tepki vermedi. Ya da artık hissetmeye mecali kalmamıştı.

O sırada, çok uzak bir yerdeydi Mavi Yaren. Mavi Yaren de acı çekiyordu. Ve Yiğit bunu hissediyordu. Göğsündeki ağrının sebebi sadece özlem değildi. Bu, iki yaralı ruhun birbirine temas etmesiydi. Nefesi kesildi. Göğsü daraldı. Bir anlığına ciğerleri kendini unuttu. Ama yine de bir şekilde ayakta kaldı. Çünkü düşmek, artık onun için bile lüks olmuştu.

Timdeki herkes arada bir bakışlarını Yiğit’e çeviriyordu. Kimi merhametle, kimi endişeyle, kimi sessizce. Hepsi aynı şeyi düşünüyordu.

“Kafayı yedi.”

Belki de yemişti. Bilmiyordu ama umurunda da değildi. Ama Yiğit’in çöküşü, öylesine derindi ki… İnsanlar buna delilik diyemezdi artık. Bu, tarifsiz bir ruhun çürümesiydi.

Ve Batur da ondan hiçbir farkı yok gibiydi. Batur ise hiçbir şey hissetmiyor gibiydi. Donuktu. Aylar, belki yıllardır sürecek bir suskunluk hâli vardı üzerinde. Ama o da kaybetmişti. Sadece dışarı vurmuyordu. Yıkılmıştı. İçine gömmüştü yıkıntılarını.

Mavi Yaren onun için sadece bir görev arkadaşı değil, bir duaydı. Allah’a defalarca şükretmişti onu karşısına çıkardığı için. Hayatının karanlık bir zamanında Rüya’yı tanımasına vesile olmuştu.

Biricik her şeyden çok sevdiği karısına kavuşturan oydu. Ona ilesini veren oydu. Sevdiği kadına kavuşmasını sağlayan her şeyde olan oydu. Mavi, kardeş olmuştu ona. Sırdaş olmuştu bazen. Bazen bir yoldaştı. Ve bir umutu.

Onun şehit olduğunu duyduğu an… İçinden bir şey çekilmişti sanki. Ama yıkılışını içine gömdü. Karısına belli etmedi. Geceleri, herkes uyuduktan sonra boğazını kanatana dek ağladı.

Karısına bir şey diyemiyordu. Uzun süre psikolojik destek görmüştü. Babasını rüyasından çıkaramıyordu. Kendisi her zaman geçmişi hatırlıyordu ve uykusundan kabusları ile uyandığı bir anda hayatına son vermeye çalışmıştı.

 

Bir keresinde bunu denemişti bile. Onu kurtaran ise pekte şaşırtmamıştı.

Mavi Yaren.

Yine o.

Aylarca süren bir tedavi süreci vardı. Gözyaşının neredeyse vücut sıvısına dönüştüğü bir dönemden geçti. Unutmaya çalıştı. İyileşti sandı.

Sonrası neredeyse aynıydı. Mavi esir düşmüştü. Beş ay… Beş uzun, dipsiz, lanetli ay. Kimse ondan ümidi kalmamıştı. Rüya bile… Lohusalıkla boğuşurken, anneliğin ağırlığını sırtında taşırken… bir de ölüm haberini duymuştu. Annesine benzeyeceğini sanmıştı. Delirmişti.

Ve… intihar etmek için çabalamıştı. Yine şaşırtmamıştı kurtaran kişi.

Mavi Yaren.

Yine o.

Bir görev dönüşünde Helikopterden indiği an… Rüya'nın kalbi yerinden fırlamıştı. İlk anda bir çığlık sandılar. Ama hayır bir çığlık değildi bu. Bu bir haykırıştı. Canının en dibinden gelen bir haykırıştı. Batur sadece bakıyordu o an. Kaskatıydı. Gözleri boş, yüreği dopdoluydu.

Evlerine gidene kadar sustular. Göz yaşlarını dökmemişlerdi. En boş bakışları ile bakmışlardı etrafa. Evlerine kadar devam etmişti bu durum. En sonunda kendilerini eve atıkları anda şiddetli ağlamaları buldu birirlerini.

Karısına sarıldı. Orada, sadece durdular. Saatlerce ağladılar. Titreyerek. Çaresizce. Ve minnetle.

Kızları geldi yanlarına sonra. Küçük bir tebessüm için her şeylerini verecekleri o an. Ve kızın dudaklarından dökülen tek kelime “Hala.” Teyze değildi bu sefer. Halaydı.

Mavi Yaren, biricik kızları için artık kandan daha yakın bir şeydi. “Mali halam neyde baba?” diye sormuştu Masal. Babasının gözyaşlarını ilk kez görüyordu o minik gözleriyle. Kocaman bir dünyada, küçücük bir kalbin nasıl ezildiğini izliyordu aslında. Sesi titrememişti ama bakışları feryat doluydu.

Küçük parmaklarıyla babasının yanaklarına uzandı. O minicik ellerin babasının ağlamasına yüreği yetmemişti belki de. İçeride, beşikte mışıl mışıl uyuyan kardeşinin sesi yankılandı odada. Masal’ın adı gibi bir masaldı o an ama mutlu son eksikti. Kardeşinin adı Zeynep’ti. İki çocuğun arasında suskun bir ağıt dolaşıyordu.

“Baba ağlama…” dedi o küçücük sesiyle. Sonra dudağına ince bir hüzün düştü. “Mali hala deyim artık. Söz…”

Batur’un yüreği, o an göğüs kafesini paramparça etti. Nefes almadı. Alamadı. Kalbi bir mezar gibi susmuştu. Kızına sımsıkı sarıldı. Boğazındaki düğüm zehir gibiydi. “Ağlamıyorum babam…” diyebildi sadece.

Mali hala…

Her babası geldiğinde koşarak Batur’un boynuna atlayan Masal, aslında Mavi Yaren’i de bekliyordu. Çünkü onun gelişi, babasının yanına güneş gibi doğuyordu her zaman. Masal’a oyun arkadaşı olmuştu Mavi. Bazen yorgun, bazen yaralı, bazen bitkin olmasına rağmen her defasında, Masal’ın annesi ya da babası telefon ettikten birkaç dakika sonra karşısında belirirdi. Sanki bir mucize gibiydi.

Ama o mucize artık ulaşılmaz bir gökyüzünde kaybolmuştu.

Masal defalarca aramıştı. Defalarca. Ama hiçbirinde cevap alamamıştı. Küçücük bir çocuğun, “Şehit” kelimesini içinden mırıldanması ne demekti bilir misin? Bilmezsin. Ancak gözlerinle görüp kalbinle ağlarsan anlarsın. Annesine sormuştu Masal: “Anne, Mali hala şehit mi oldu? Gelmedi…”

Cevap yoktu. O evde artık kelimeler bile yas tutuyordu.

Zaman geçmişti. Masal bir daha sormamıştı. Ama her gece, her gündüz, o küçük eller yine numarayı çevirmişti. Aramıştı. Aramıştı. Sessiz çığlıklar kadar acıydı o tuşlara basışı.

Ve herkes, bir şeyini kaybetmişti.

Toprak Timi... Mavi Yaren'siz eksikti artık. Her biri bir parçasını, bir kardeşini gömmüştü o dağa.

Masal ve Zeynep… bir halasını aynı zamanda teyzelerini yitirmişti.

Yaman ve Ilgaz… bir kardeşin adını dudaklarında saklıyordu.

Akın Komutan… sevdiği kadını.

Ama Yiğit…

Yiğit dünyasını kaybetmişti.

Ya da onlar öyle sanıyordu. Çünkü Mavi Yaren şu anda dağda, ciğer söküyordu.

Yahut sadece öyle sanıyorlardı. Çünkü Mavi Yaren dağda hâlâ birilerini öldürüyordu. "Hadi ama gençler!" diye bağırdı. Gülüyordu. Ağzındaki kanı yere tükürdü. "En fazla bu mu? Eeee ben sizi siktim ki!"

Adamların kalkacak hâli yoktu. "Amına koyayım daha ısınmadım bile. Hadi, biraz daha it yollasanıza. Söz, geri yollarım!" Elini havaya kaldırıp omuz silkti. "Ölür mü, yaşar mı bilemem." Yerdekini gösterdi. "Şu tipe bak. Ben bunu öldürmeyip de ne yapayım yani?" dedi aynı terslikle adama bakarken. "Seni anan insan diye doğurdu dimi? Yazık la."

Bir cesedin üstüne tükürdü. Kötü durumda değildi. Kendi kendine dikişlerini atmıştı. Ama bir doktora görünmesi şarttı. Kurdukları sahte hastanenin odasından çıktı. Danışma yazan yere yürüdü. Masaya bir yumruk indirdi, uyuyan adam yerinden hopladı. "O, kavuşmama ramak kalmışken Gökhan'ı benden tekrar almaya çalışan o sikime benzeyen doktor piç nerede?"

Adam bir şey demeden hareketlendi. Mavi Yaren kafasını masaya geçirdi. "Soru sorduk, salağın önde gideni. Zorla mı yapıyorsun bu mesleği? Danışma yazıyor, soruyoruz, cevap yok. Ben böyle danışmayı sikeyim. Hizmet sıfır!"

Kafasını kaldırdı, sonra arkasındaki duvara geçirdi. "Madem bir sike yaramıyorsun, geber de dünya kurtulsun döl israfı piç."

Bu hastanede çalışan herkesin elinde masum kanı vardı. Ve Mavi Yaren buna asla göz yummazdı. "Mavi Yaren Yıldırım’da hizmet yüzdürücü. İtina ile şerefsiz gebetilir." Elleriyle bir çırpıda gösteriş yaptı. Adamın saçları elinde kalınca baktı: "Hay ben senin saçını oluşturan her bir hücreyi ayrı ayrı sikeyim!"

Lavaboya yöneldi, elini yüzünü yıkadı. Aynaya baktı. Yüzü yara içindeydi. "Allah'ım, iz kalmasın. Lütfen..." Tam o sırada adam arkadan boğmak için hamle yaptı. Mavi Yaren tek hamlede dönüp karnına tekmeyi geçirdi.

"Özel hayata müdahale de var. Kadın mısın lan sen? Kadın tuvaletine giriyorsun? Siktir git, az ileride toprak var, kaz dibini oraya yap!" Ellerini kurularken doktorun olduğu kata çıktı. Doktor, hazırladığı tüple uğraşıyordu. Aslında o bir ilaç değil, hastalık taşıyordu. Mavi Yaren'e bulaştırmak istiyorlardı. Bir deney fareyi gibi.

Kapıyı açtı, elini hâlâ kuruluyordu. "Yine mi elimi yıkayacağım ben şimdi ya..." dedi. Doktorun eli titredi, tüp yere düşüp parçalandı. "Ay, korktun mu?" diye sırıttı. Dudak büzdü. "Kıyamam sana."

Sessizce yaklaştı.

"Uzak dur!" dedi adam, bir adım geriledi.

Bu kadının zincirli hâlini bile zor zapt ettiklerini çok iyi biliyordu. Zincirlerden kurtulması, buranın mezarlığa dönüşmesi demekti. Mavi Yaren'in yüzündeki ifade aniden değişti. Alay silindi. Ölüme büründü. "Altına mı sıçtın lan yoksa?" Bir adım daha gerileyen adama baktı, sesi buz gibi çıktı: "Haklısın. Ben de senin gibi bir sikik olsam, karşımda bir Türk askeri dururken korkardım." Cebinden iğneyi çıkardı. Adama doğru yürüdü, koluna sapladı.

Adam ne olduğunu biliyordu. Bu zehiri Mavi Yaren'in sevgisine uygulamışlardı. "Sen benim yakışıklıma... bu zehiri yapma cesaretini gösterdin, değil mi?" Gülümsedi. "Ölüm emrini kendin verdin, aslanım."

Zehir yayılırken adam kıvranıyordu. 15 dakika boyunca can çekişti. Kan kustu. Mavi Yaren sadece izledi. "Vatanıma, bayrağıma, sevdiğime dokunursan..." Elini kaldırdı. "Ya da dokunmayı düşünürsen bile, sonun böyle olur."

Şarabını yudumladı, işkenceyi izledi. Sonra arkasını döndü, çıktı odadan. "Benim de kavuşmam gereken insanlar var. Kardeşlerim... sevdiğim."

BÖLÜM SONU

 

 

 

Bölüm : 14.12.2024 20:37 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Yaren Yaşar / GECE KUŞLARI / 52. Bölüm : 'Mavi'
Yaren Yaşar
GECE KUŞLARI

41.86k Okunma

3.93k Oy

0 Takip
81
Bölümlü Kitap
GİRİŞBÖLÜM 1 : "GEÇMİŞ"2. Bölüm: "KARŞILAŞMA"KARAKTERLER3.Bölüm: "Gölgelerin Altında"4. Bölüm : "Kurşunlardan Ağır Sözler"5. Bölüm : "Gökhan"6. Bölüm : "Hastane"7. Bölüm : " Mor Gözlü Süper Kahraman"8. Bölüm : " Pişmanlık"9. Bölüm : "Görev adı : Panzehir"10. Bölüm : "Vicdan Azabı"11. Bölüm : "Mavi"12. Bölüm : "Uyandı."13. Bölüm : "Kriz"14. Bölüm : " Tepede Hep Birlikte"15. Bölüm : "Küllerinden Doğan İhanet "16. Bölüm : "Papatyaların Düşüşü"17. Bölüm : "Elif"18. Bölüm : "Yaralı Ruh"19. Bölüm : "Doğruluk Mu Cesaret Mi?"20. Bölüm : "Bilinmeyen Numara"21. Bölüm : " Sırt Sırta"22. Bölüm : "Kayıp Kardeş"23. Bölüm : "Süt Anne"24. Bölüm : "Anneler Günü"25. Bölüm : "Belki Üstümüzden Bir Kuş Geçer"26. Bölüm : "Pusu"27. Bölüm : "Ben Türk Askeriyim."28. Bölüm : "Aşığım"29. Bölüm : "Soru Cevap"30. Bölüm : "Gizli Saklı"31. Bölüm : "Şeyma"32. Bölüm :"Yiğit"33. Bölüm : "Mavi"34. Bölüm : "Görev"35. Bölüm : "Cehennem"36. Bölüm : "Kurt Timi"37. Bölüm : "Tutsak"38. Bölüm : "Yiğit"39. Bölüm : "Mavi Nerede?"40. Bölüm : "Şehit"41. Bölüm : "Acı"42. Bölüm : "Doğum Günü"43. Bölüm : "Şerife Sultan"44. Bölüm : "İntikam Ateşi"DuyuruWhatsApp kanali45. Bölüm : "Defter"46. Bölüm : "Beyaz Gül"47. Bölüm : "Köy"48. Bölüm: "Tim"49. Bölüm : "Bul Beni"Açıklama50. Bölüm : "Yaşıyor"51. Bölüm: "İnandırma Çabası"52. Bölüm : "Mavi"53. Bölüm : "Açılan Mezar54. Bölüm : "Otopsi Sonucu"55. Bölüm : "Mavi'm"56. Bölüm : "Aşk"57. Bölüm : "Mavi neler yaşadı?"58. Bölüm : "Rihem"59. Bölüm : "Mavi"60. Bölüm: "Gökhan"61. Bölüm : "Kalp Acısı"62. Bölüm : "Eski Aşklar"Yazar ile soru ve cevapları63. Bölüm : "Çift seçimi"64. Bölüm : "Eski Günler"65. Bölüm : "Balo Hazırlığı"66. Bölüm : "Balo"Yazar ile soru cevap 267. Bölüm : "Biten Görev"68. Bölüm :"Yüzbaşı"69. Bölüm : "Yara"UyarıDuyuruu70. Bölüm : "Kabuslar"71. Bölüm : "Tolga"72. Bölüm: "Kız benim"
Hikayeyi Paylaş
Loading...