
2 ay sonra,
“Aşkım telefonum ordaysa getirir misin?” Sevgilisinin sesiyle elindeki tabakları tezgaha koyup masanın üzerindeki telefonu aldı Yavuz.
” Al bitanem.” Telefonu aynanın önünde makyajını çıkaran sevgilisinin önüne koyarken saçlarına öpücüğünü de bırakmıştı Yavuz. 2 ay olmuştu, korktuğunun aksine bir sıkıntı yoktu, ilişkileri gayet iyi ilerliyordu. Birindar sessizdi, Yavuz onu bulmayı henüz başaramasa da Sidelyayı tehlikeye sokucak bir durum yoktu.
” Gitmesen mi?”
“Sebep?”
” Yeteri kadar yorulmuşsun başkasına versin nöbeti Furkan.”
“Furkan da öyle diyordu zaten.”
“Ben arıyım mı?”
” Ay Yavuz saçmalama iyiyim ben.” Kararsızlıkla aynadaki yansımasını süzdü sevgilisinin Yavuz, kötü görünmüyordu, o zaman içindeki sıkıntı niyeydi.
” Bence sen kendin nöbete gitmek istemiyorsun beni bahane ediyorsun.” Sevgilisinin alaycı sesiyle düşüncülerinden çıkıp aynı ses tonuyla karşılık verdi.
” Tüh anlaşıldı mı o kadar, naparsın işte yaşlılık.”
” 29 yaşındasın Yavuz.”
” Sana göre yaşlı işte.” Sevgilisinin saçlarına yeniden öpücük kondurup dolabının önüne geçti Yavuz.
“ Bir sorun yok demi?”
” Yorgunum herhalde güzelim.”
” Hasta mı olucaksın ki?” Sevgilisinin arkadan uzanıp karnına koyduğu elinin üzerine koydu elini Yavuz. Vücut sıcaklığını kontrol ediyordu, farkındaydı.
” Sanmam, pek uyku tutmadı dün gece, görevin yorgunluğunu da atamadım ondandır, kafana takma sen,” Sırtına konan öpücükle elindeki tişörtü yatağın üzerine atıp sevgilisine döndürdü bedenini. Tek hamleyle kucağına alıp bacaklarını beline sarmasını sağladı.
” Ne o endişe mi ettiniz doktor hanım?”
” Ederim tabi, durgunsun.”
” İçimde bir sıkıntı var, yorgunluktandır, önemli bişey yok.” Sidelyanın kendisini öpmesiyle tek kolunu sevgilisinin kalçalarında sabitleyip diğer elini uzun saçlarının arasına soktu.
” Gitmesek mi?”
” Saçmalama Yavuz, indir beni hadi.” Sevgilisinin boynuna son bir öpücük kondurup dengesini kaybetmemesi için yavaşça zemine bıraktı.
” Aşkım yarın akşam karnıyarık yapar mısın? Aşırı canım çekiyor.” Sidelyanın yemezse dünyanın sonu gelicekmiş gibi isteme tarzıyla güldü Yavuz.
“Canımın canı istemiş, yapmaz mıyım hiç”
“Bulaşıkları toplama görevini üstleniyorum o halde.” Telefonunu cebine atıp odadan çıkmasıyla Yavuz gülerek başını iki yana salladı. Kesinlikle bulaşığı yine kendisi yıkıycaktı.
*******
“Bir kaç gün dikkat et, ilaçlarını aksatma, Yavuz komutanına da bu notu ver nöbetine son versin. Eğer çok kötü olursan mutlaka gel serum takalım.” Karşısındaki askerle konuşurken bir yandan da sevgilisine izin vermesi için not yazıyordu.
” Sağolun doktor hanım.”
” Rica ederim, geçmiş olsun.” Askerin çıkmasıyla rahat bir nefes vermişti ki müdahale odasının kapısının aniden açılmasıyla sıçrayarak döndü.
” Yenge nabıyon?” Sinanın elindeki çikolatadan yiyerek gelmesiyle en ters bakışlarından birini attı Sidelya.
” Baklava hamuru açıyorum Sinan, sence napıyorum?”
” Yenge sende komutanımla kala kala iyice ters bir insan oldun ya.”
” Öyle mi dersin? Tüh çok üzüldüm, sen niye geldin bir tarafın mı ağrıyor?”
” Yok, komutanım size çikolata yolladı, onu getirmiştim.”
“ eee çikolata nerde?”
” Yedim, aslında gelmiycektim de hakkınızı helal edin diye geldim.” Gözlerini devirerek koltuğuna çöktü Sidelya, bazen Yavuzun Sinanı boşa dövmediğini düşünüyordu.
” Helal olsun Sinan, zaten ben bu saatte çikolata yemiyorum.” Sinan gülerek konuşmaya başlıycaktı ki yakınlarından gelen patlama sesiyle Sidelyayı yere eğmeye zorladı.
Kafasının içinde basınç hissediyordu, kulakları çınlıyordu, bir elin yüzünü kaldırdığını hissetti, suyun altındaymış gibiydi, duymuyordu.
“Yenge, yenge iyi misin?” Aradan geçen saniyelerle hafifçe duymaya başlamıştı Sidelya, kafasını sallayınca Sinan masayla beraber onu köşeye çekip oturur pozisyona getirdi
” sakin ol tamam mı yenge, burdan sakın çıkma.”
” Yavuz.” Sidelya sevgilisinin adını sayıklayarak ayaklanırken kapının oldukça sert bir biçimde açılmasıyla Sinan yengesini biraz arkasına alarak belindeki silahı çıkardı.
“ Doktor bide.” Adamın kürtçe söylediği sözlere kaşlarını çatarak baktı Sidelya, ne demişti anlamamıştı ama Sinan anlamış olucaktı ki kafasını iki yana sallayıp silahını daha sıkı kavradı.
“ jinikê bide me.” Yeniden duyduğu bilmediği dille kafasını Sinana çevirdi hafifçe Sidelya. İnatla kafasını iki yana sallıyordu, bir anda patlayan silahlarla duvara daha da yaklaştı Sidelya. Sinanın bedeni hafifçe sarsılırken kapıdaki adamlardan biri hızlıca kendisine doğru geliyordu.
” Sinan.” Adam inatla kolundan sertçe çekiştirirken Sinanın yanına çökmeye çaba harcıyordu Sidelya, yere düşmüştü, üzerindeki kamuflajını 4 yerden kan sarıyordu. Kolundan çekilmesiyle inatla durmayı sürdürdü Sidelya, çok kan kaybı vardı, acil müdahale etmeliydi. Adam en son kolundan çekmeyle gelmiyceğini anlamış olucaktı ki Sidelyanın ince omzuna silahının arkasıyla sertçe vurup sendelemesini sağlamıştı. Kızın ağzına pis elini kapatırken sürükleyerek sağlık kısmından çıkarıyordu, istediğini almıştı gerisi onun ilgilenmesi gereken kısım değildi. Ağrısından dolayı güçsüzce çırpınan kızı arabaya çuval savurur gibi savurarak atınca kendi de adamlarıyla hızla arabaya doluştular.
******
Patlama sesini duyduğundan itibaren sağlık kısmına ulaşmaya çalışıyordu Yavuz, içinde olan sıkıntıyı anlamıştı, Sinanı yollamıştı sağlığa, tek umudu oydu, Sidelyayı korumasıydı. Hızla binadan çıkıp sağlıya doğru koşmaya başlamıştı, çok oyalanmıştı, yetişememişti, patlamayı duyduğu an koşmalıydı.
Sağlığa girince gözleriyle hemen hemen dağılmış binada gezindi, sevgilisi yoktu, Sinan da yoktu . Biraz ilerleyerek müdahale odasına girdi. Devrilmiş masanın önünde kanlar içinde yatan Sinanı görünce azıcık kalan umudunu da yitirdi Yavuz. Hızla Sinanın önünde diz çöküp başını sarsmadan kendine getirmeye çalıştı.
” Sinan, sinan aç gözünü oğlum, iyisin bişey yok iyileşiceksin.” Ambulansı ararken Sinanın kan çekilmiş yüzüne vurmaya devam ediyordu.
“ tamam aslanım tamam geliyorlar kurtulacaksın.” Ambulans kısa sürede gelirken Yavuz kan bulanmış üstüyle arkalarından bakıyordu, kendine yaklaşan Uygarı fark ettiğinde çoktan sevgilisini bulmak için planlar yapmaya başlamıştı,
” Yavuz, bunu odanda bulmuşlar.” Arkadaşının kendisine uzattığı notu alırken hafifçe arkadan koşan askerlere bakıyordu.
Dişe diş, kana kan demiştim Yüzbaşı, cenazesi sen bulamadan çürüyüp gidicek.
Notu elinde buruştururken gözlerini hala hafif hafif duman çıkan karargaha dikmişti, belki de onun cenazesi bulunamadan çürüyüp giderdi.
*******
Omzum ve sırtımdaki ağrılar artarken gözüme gelen ışıkla araladım gözlerimi, sesler, patlama, Sinan. Sinan nerdeydi? Çok kan kaybediyordu.
“Günaydın doktor hanım, size biraz sert davranmışlar herhalde baya uyudunuz.” Karşımda konuşan esmer adamla kaşlarımı çattım.
” Noluyor?” Sorumla beraber kahka atmaya başladı, iyice kafam karışırken etrafta göz gezdirdim hafifçe. Depo gibi rutubetli bir yerdeydim.
” Yüzbaşının hatalarını ödüyorsun.”
THE END
KAOS BAŞLADI, BURDAN SONRA YAVAŞLIYORUZZ. SİNANIM🥹
LÜTFEN OYU UNUTMAYIN, BİR ÇOK KİŞİ OKUYOR AMA BİR YILDIZA DOKUNMUYOR, GERÇEKTEN ÜZÜLÜYORUM.
TAŞINMA ARASINDA BÖLÜM ATTIM, MÜSAİTE ÇIKTIKÇA YAZIYORUM.
SİZİ ÇOK ÇOK SEVİYORUM, GÜZEL YORUMLARINIZI BEKLİYORUM🤍
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |