25. Bölüm

Bölüm 16

Yasemin
yasminkrc

 

 

başlamadan oyları alıyım aşkolar.

" Nerde kaldın?" Arabanın kapısını kızdan önce şiddetle açarken söyleniyordu Demir, Sidelya geç kalmazdı ve şu an yaklaşık 1 saat kadar geç kalmıştı.
" Yolda durduk biraz." Elbisesini düzeltirken sorusunu cevaplamıştı ortağının Sidelya. Yavuzla karşılaşmak sandığından daha sarsmıştı onu. Yolda gelirken bir süre durup kendine gelmesi gerekmişti.

" ne durması Sidelya, farkında değil misin geç kaldığın sürenin" kızın onu takmayarak ilerlemeye başlamasıyla sinirleniyordu Demir.

" Kime diyorum ben.....Sidelya!" Demirin ısrarla seslenmesiyle hınçla dönmüştü Sidelya.

"Zıkkım, ne var ne?"

" İyi misin sen? 1 saattir seni bekliyoruz ne telefon açıyorsun ne haber veriyorsun, noluyor?" Kızın gerginliği 10 metre öteden belli oluyordu. Demir hafif bir endişeyle sorduğu sorunun cevabını almayı beklerken Sidelyanın duraksamasıyla ortağına yaklaşmış elini kızın ince koluna koymuştu.

" İyi misin sen güzelim, bişey mi oldu?" Kararsızlıkla karşısındaki adamı süzdü Sidelya, söylese burda kalmak istemezdi biliyordu, biraz ertelemekten zarar gelmezdi.

" Yok iyiyim ben, hadi geçelim." Demir kafa sallarken kızın kolundaki elini omzuna sarıp hafifçe kendine çekmişti. Bir sorun vardı belliydi, istemiyorsa zorlamanın anlamı da yoktu. Kızın inadı belliydi.

" Sidelya hanım hoşgeldiniz." Kapıdan girmesiyle ortaklık kurucaklarını adamların onu karşılamasıyla duraksamadan gösterdikleri odaya ilerlemeye devam etmişti. Geniş bir odaya girdiğinde gözüne ilk olarak masaya rahatça kurulmuş olan Furkan çarptı. Kendisini fark etmesiyle ayaklanıp sarılmak için beklemişti.

" Nerde kaldın?" Kısa sarılma anında kulağına fısıldanan sözlere cevap olarak kafasını çok ufak yana eğerek sonra konuşuruz anlamını vermişti Sidelya. Furkanın iki yanı olan masanın başına oturup yırtmacını açık bırakıcak durumda olmasını umursamadan bacak bacak üzerine attı. İstediği gibi otururdu rahat olan bakmazdı.

" Eee hadi, daha bekliycek miyim yoksa sunumuzuna başlıycak mısınız?" Sidelyanın uzun tırnaklarıyla masada ritim tutmaya başlamasıyla beraber dökülmüştü sert sözleri dudaklarının arasından. İş yapıcakları adamları hafif bir telaş sararken başlarından biri olduğunu düşündüğü kişinin asistanı koşarak odadan çıkmıştı.

" siz fazlasıyla geç kalınca sunum yapıcak arkadaşı odasına yollamıştık." Tam karşısında oturan adamın küstahça ettiği laflarla yüzündeki küçük gören ifade artmıştı Sidelya.
"İstediğim kadar geç kalma hakkım olduğunu düşünüyorum sonuç olarak sunum bana yapılıcak işi almanız benim keyfime bağlı." Hafifçe öne eğilerek sesini azaltıp devam etti sözlerine, " Para benim işçi benim." Geriye yaslanırken bunu asla yapmadığını ama bu küstahlığın altında da kalamıycağını kendine hatırlattı.

"Kusura bakmayın lütfen, Ayşe ben, Serhat bey bana çık deyince çıkmıştım, hoşgeldiniz Sidelya hanım." İçeri giren en fazla 25 26 yaşlarında olan genç kızla gülümseyerek başını hafifçe eğdi Sidelya. Saygı karşılıklıydı, karşısındaki saygı istiyorsa önce göstermesi lazımdı.

" Öncelikle biz ne istediğimizi anlatalım daha sonra siz ne istediğinizi bizim anlattıklarımız üzerinden giderek anlatın, tabi kabul ederseniz." Kızın koyu kahverengi gözlerine bakarken yeniden başını hafifçe eğdi başını. Önüne konulan içi su dolu bardakla kafasını hafifçe sağına çevirdi, Demir koymuştu, gergin olduğunda su içmeyi unutuyordu. Bardağı eline alırken kıza odaklandı.

Hazırladığı sunumu bilgisayarda açmışken kurdukları ekrana yansımamasıyla ince kaşlarını çatmış tekrar denemişti. Yeniden olmayınca çaresizce bakışlarını az evvel odadan koşarak çıkan asistana çevirmişti ki Serhat denen adam yerinden hızla kalkmıştı. Kızın elinden projeksiyon kumandasını çekerek aldı.
" bir boku beceremedin orospu." Kızı tedirgin etmemek için Demire çevirdiği bakışlarını duyduğu sözle hızla Serhata çevirdi.

" Ne dedin sen?" Karşısındaki kadından gelen sesle döverek bastığı kumandaya basmayı kesip bakışlarını Sidelyaya çevirdi.

" Ne demişim?" Safça sorduğu soruyla Sidelya elindeki bardağı cam masaya sertçe bırakıp ayaklandı.

" Az önce Ayşe hanıma ne dedin?" Serhat Söylediği sözün duyulduğunu anlayınca kendisine doğru gelen kadından kaçınmak amacıyla geri adım atıp savunmaya geçmeye çalıştı.

" Öylesine bir laftı."

" Sen herkese öylesine orospu mu dersin." Kadının iddialı sözleri ve kendine doğru gelmesiyle geri adımlayı bırakıp durmuştu Serkan, kadının ince bedenin ardından ayaklanan ortaklarına kaymıştı gözleri.
"Hak edene dedim.

" Ayşe hanım oropsu yani."

" Öyle"

" kim karar veriyor buna, sen mi?"
" evet ben" adamın küstahlığına karşılık kahka atmıştı Sidelya, baya cesaretliydi .

" Sen kimsin?" Serhat kadının sorusuyla şaşırmış halde cevapladı.

" Bu kliniğin kurucusunun oğluyum."

" Yani?"

" Onun üstüyüm"

"yani?"

" Ne yani?"

" Birincisi onun değil Ayşe hanımın, ikincisi üstü olman insanlarla cinsel ilişkiye girip ondan geçimini sağlayan kişilere verilen mesleği Küçümseyerek bu lafı onlara karşı hakaret olarak kullanman anlamına gelmez, üçüncüsü bende senin üstünüm bende sana hakaret ediyim o halde." Kadının ard arda ettiği laflarla duraksamıştı Serhat. Diycek bir laf yoktu, diyemezdi ne derse kadının kendisini rezil ediceğini biliyordu. Sidelya karşısındaki adamdan cevap gelmiyceğini anlayınca sözlerine devam etmişti.

" Özür dile."
" napıyım?"
" Ayşe hanımdan özür dile, sağırlık başlangıcı var herhalde ya da algıda mı problem?"
" ben ondan özür dilemem." Serhatın ettiği sert sözlerle Demir atılıcaktı ki Sidelya erken davranıp adamın dibine girip bağırarak etmişti laflarını.

" Diler misin diye sormadım dile dedim."
" sen benle böyle konuşamazsın"

"sende benim yanımda bir kadınla böyle konuşamazsın, son kez uyarıyorum özür dile." Serhatın karşısında hala aval aval dikilmesiyle kırmızı rujuyla süslediği dudaklarını büzüp arkasını döndü Sidelya. Dibindeki Demiri geçip az önce masaya bıraktığı bardağı alıp sertçe cam masaya attı. Masa tuzla buz olurken içinde olduköa büyük bir ateş yanan bakışlarını yeniden Serhata çevirdi.

" Devam ediyim mi özür diliycek misin?" Serhatın korku dolu bakışları anında Ayşeye döndü.

" özür dilerim." Sidelya memnuniyetle gülümserken çantasını alıp çıkışa yönelmişti ki kapıdan giren kişiyle kısa bir duraksama yaşadı.

" Sidelya hanım noluyor?" kliniğin asıl kurucusunun şokla harmanlanmış sözleriyle gülümsemesini bozmadan yanıtlamıştı.
" oğlunuz kimle nasıl konuşması gerektiğini bilmiyordu bende öğrettim Hasan bey." Sözlerinin ardından ilerlemeye devam edicekken aklına gelen şeyle yeniden arkasını döndü. " Ben bu şekilde ders verdiğim hadsiz kişilerle iş yapmam, yolunuzu açık olsun." Kadının net sözleriyle Hasanın sinirli bakışları oğluna dönmüştü, milyarlık işi batırmıştı.

 

 

” Kusura bakmayın lütfen.” Arkasından gelen sese dönmeden yürümeye devam etmişti, kendi parasıyla rezil olucak değildi.

 

 

” Sana noluyor, ne bu gerginlik?” Arabasına hızla adımlarken Furkanın sesiyle durmuştu.

 

 

” Gergin değilim, karşımda bir kadına ağır bir hakaret edildi susup otursa mıydım?” Ortaklarının birbirine bakmasıyla kaşları daha da derince çatıldı Sidelyanın.

 

 

” Güzelim tabi ki susup oturmazdın bunu biliyoruz sen bişey demesen biz derdik de…” demirinin sözlerine ara vermesiyle sinirle sesini yükseltti Sidelya.

 

 

” De si ne?”

 

 

” Adamların toplantı odasını yıktın.”

 

 

”saygısızlığa tahammülüm yok biliyorsunuz, karşıma oturmuş küstah küstah laf sokuyor, benim paramla klinik kurucaklar, patron benim hatırlatırım.”
“İyi olduğuna emin misin sen?” Furkanın tekrarladığı soruyla sinirleri gittikçe sınır seviyesine ulaşıyordu Sidelyanın.

 

 

” İyiyim ne demek? Bir insan iyiyim diyorsa iyidir neyi zorluyorsunuz?” Kızın sinirle çıkışmasıyla her ikisi de bir sorunun olduğunu anlamışlardı.

 

 

“ tamam bugün hepimiz gidelim biraz dinlenelim, sen nereye Sidelya.” Demirin sorusuyla çantasını arabanın yan koltuğuna atıp cevaplamıştı.

 

 

” Cemreye gidicem.” Sidelyanın Furkana bakmasıyla mesajı almıştı Furkan

 

 

”Sen Parlaya geldiğini söylemeden ben Uygara haber vermem merak etme.” Sidelya teşekkürler anlamında hafifçe gülümseyip arabanın sürücü koltuğuna geçmişti.

 

 

Gerginleşmişti, onu görmenin bu denli etki ediceğini düşünmemişti çünkü. Neden hala aynı heyecanı aynı mutluluğu hissediyordu. Olmazdı, aynı şeyleri hissedemezdi, uzak durması lazımdı.

 

 

Cemrelerin evine geldiğinde hafifçe nefes alarak indi. Birine bu halini anlatması lazımdı, Parlaya anlatsa emindi barışın diycekti, Cenke anlatsa önyargılı olucaktı biliyordu, en iyisi Cemreydi, ne yargılardı ne barış derdi, yiğenini de özlemişti.

 

 

” SEN ŞAKA YAPIYORSUNNN.” Kapıda arkadaşının yüzünü görmesiyle kulaklarında basınç hissetmesi bir olmuştu, Cemre hızla Sidelya sıkıca sarılırken Sidelya gülerek arkadaşına kızmakla meşguldü.

 

 

” Asla değişmiyorsun, sakin tepkiler ver biraz.”

 

 

” Veremem, uzun zamandır görmediğim arkadaşım bir anda kapımda belirirse sakin tepki veremem. Niye söylemedin dün konuştuğumuzda geliceğini?” Ayakkabılarını çıkarıp içeri valizlerini sokarken cevaplamaya çalıştı arkadaşının bunaltmalarına karşın Sidelya.

 

 

” Senle konuştuktan sonra belli oldu, planlanmış bişey değildi.”

 

 

” Asel nerde?” Gözleriyle geniş evi tararken yiğenini görmek için sabırsızlandığını fark etmişti.
“Oyun zamanında, Emir gelirken onu alıp gelicek.” Kafasını sallarken kendini rahatça siyah koltuklara atmıştı, elini koltuğun yüzeyinde gezdirirken kaşları hafifçe çatıldı.

 

 

” Koltukların niye siyah? Sen siyah sevmezsin ki” arkadaşının yanına otururken nefes vererek güldü Cemre.

 

 

” Ben bir anneyim hemde oldukça yaramaz bir kız çocuğu annesiyim sence bu koltukların açık renk olsa nolur?”
“Aman sizde sanki dünyanın en yaramaz çocukları sizde var, neyi var Aselin, siz çocuğunuzu zapt edemeyince yaramaz deyip çıkıyorsunuz.”

“Öyle mi hanımefendi, siz anne olunca sizi de görücez.” Sidelya arkadaşının intikam alarak söylediği sözlerle kahka attı.

 

 

” O dediğin olmuycağı için göremiyceksiniz, ben gayet fit bir vücuda sahipim 9 ay çatlıycak kadar şişip sonra içimden bir cisim çıkarıp sarkmaya niyetim yok.”

 

 

“ ben sarktım yani?”
“Hayatım hala dirisin ama çatlak tedavisi uyguladığımı da unutamam.” Cemre arkadaşının şakayla arkadaşının bacağına yanındaki yastığı geçirdi.

 

 

” Bana bak sen niye zayıfladın yine?”
“Zayıflamadım aynıyım Cemre.”

 

 

”zayıflamışsın Sidelya, ne bu halin senin yüzün de solmuş.” Arkadaşının gerginliğinin izlerini bulmasıyla nefesini verip kafasını geriye yasladı.

 

 

” Noldu?” Elinin üzerinde arkadaşının elini hissetmesiyle gözlerini de kapattı Sidelya.

 

 

” Sandığımdan ağır geldi.”

 

 

” Ne sandığından ağır geldi?” Sidelya dudaklarını aralamışken dış kapıdan gelen koşuşturma sesleriyle peşindeki zil sesini duymalarıyla araladığı dudaklarını birbirine bastırdı.

 

 

” Konuşucaz bunu unutma,” cemre kapıyı açmaya giderken baş sallamakla yetindi sadece. Konuşmak için ilk ona gelmişti. Bir anda içeri koşarak yiğeninin gelmesiyle oturuşunu düzeltip kolarının arasına almıştı Aseli.

 

 

“Teyzoş sen bana süpriz mi yaptın?”

 

 

”evet teyzoşum sana sürpriz yaptım, git çantamın yanındaki kahve poşete bak onlar da senin.” Aselin kollarının arasından çıkıp koşarak koridora gitmesiyle ayaklandı Sidelya, arkadaşının yanında duran Emire adımlayıp elini uzattı.

 

 

” Merhaba Emir.” Kızın elini temkinle sıkarken hafifçe gülümsedi Emir, kızdan korkmuyor değildi.

 

 

” Hoşgeldin Sidelya.”
“Hoş buldum, Aselle eğlenmene sevindim gayet iyi anlaşıyor gibi duruyorsunuz, son geldiğinizde durumlar pek iç açıcı değildi.” Sidelyanın yanına en son 2 sene önce gitmişlerdi Aselin sendromlu dönemleriydi Cemreyi de Emiri de çıldırtıyordu. Sidelya ikisine de sağlam bir azar çekince ikisi de kendine gelmiş kızlarına daha çok bağlanmışlardı.

 

 

” Öyle, arayı düzelttik.” İçeri elindeki koca poşeti taşımaya çalışan kızının girmesiyle elinden poşeti alıp kızının teyzesinin yanına rahatça gitmesini sağlamıştı Emir.

 

 

” baba ver.” Kızının rahatça oturmasıyla poşeti önüne vermiş eşinin yanına oturmuştu.

 

 

” teyzoşş bunlar neeeee?” Yiğenin heyecanla bağırmasıyla gülüşü arttı Sidelyanın, Cemrenin kızıcağını bilerek kolasından tut oyuncaklarına kadar her şeyi almıştı.

 

 

“ beğendin mi?” Yiğeninin bir anda kendine sarılmasıyla gülüp saçlarını okşadı Sidelya.

 

 

”çok beğendimmm.”
“Evet ama bunları yemek yok.” Cemrenin poşeti kızının önüne almasıyla Sidelya bıkkın bakışlarını Cemreye çevirdi.

 

 

” Girmesene aramıza be sen.” Cemrenin poşeti masaya koymasıyla ayaklanıp poşeti yeniden aldı Sidelya.

 

 

” çok zararlı.”
“Ay sanki yediği her şey çok sağlıklı, bir gün yemesinden bişey olmaz Cemre, bugünlük göz yum.” Cemre kararsızlıkla eşine çevirdi bakışlarını, Emirin bencede bir günden bişey olmaz anlamında omuzlarını kaldırı indirmesiyle arkadaşına başını salladı.

 

 

“Kalk bakıyım Asel kuşum, teyze yiğen günü yapalım.”
“Ama ilk Asel yemek yesin.” Sidelya arkadaşına hak verirken dibine gelen Aseli hafifçe arkadaşına doğru ittirdi.

 

 

” Git yemeğini ye bende duş alıyım ondan sonra odama gel tamam mı teyzecim?” Asel uslu uslu kafasını sallarken Sidelya valizlerine yöneldi.

 

 

” Sen yemiycek misin?” Cemrenin sorusuyla duraksadı Sidelya.

 

 

” Aç değilim canım, bugünlük kusuruma bakmayın olur mu?” Cemre kaşlarını çatarken Emir cevaplamıştı Sidelyanın bu ricasını.

 

 

” Tabi ki, valizlerini çıkarmana yardım ediyim mi?”

 

 

” Gerek yok sağol.” İki valizini birleştirip çantasını da koluna takınca kahve merdivenlerden yukarıdaki misafir odasına çıkmaya başlamıştı, arkadaşı üst katı yenilediğinde kendisini görüntülü arayıp üst katın her zerresini göstermişti, bu yüzden her odayı gayet net biliyordu.

 

 

Odasına girmesiyle beyaz valizini kenara atıp pembeyi yatağının önüne açtı, içinden bornozunu ve şampuanlarını çıkarıp banyoya ilerledi, bugünkü gerginliklerinden sonra sağlam bir duş iyi gelicek gibiydi.

 

 

Suyu soğuğa ayarlayıp bir anda altına girince hafifçe titredi Sidelya, yüzünü akan suya kaldırıp gözlerini kapatınca Yavuzun yüzü zihninde belirirken kalbinde de sıkışma hissetti, gözlerini aniden açarken suyu kapatıp hızlıca duştan çıktı.

 

 

” Kendine gel kızım, kendine gel noluyorsun tek görmeyle kendini kaybetme.” Aynada akmış makyajına bakarken cümlelerini tekrar ediyordu, kalbindeki sıkışmanın azalmasıyla derin nefes alarak yeniden duşa girdi.

 

 

Hızlı bir duştan sonra saçlarının kabarmasını önlemesi için kremleri sürüp kurutmuştu, bacaklarına krem sürerken kapısının çalmasıyla bornozunun önünü bağlayıp kapının kilidini açtı.

 

 

“Teyzoş ben yemeğimi yedim, ellerimi de yıkadım.” Kendisi gibi beyaz bornozlu Aselin elindeki poşetle koşarak içeri girmesiyle kapısını kapattı Sidelya.

 

 

” Aferin sana teyzoşum. Koş otur kendine film seç.” Asel yatağın üzerine kurulurken yatağın kenarındaki kremleri alıp valizine attı Sidelya.
“Teyzoş oyuncak hikayesi izleyelim.”
“İzleyelim teyzecim.” Aseli onaylamasıyla kapının açılması bir olmuştu.

 

 

” Sizin için tabak ve tepsi getirdim, rahatsız etmiyorum hemen geri çıkıyorum.” Cemrenin elindeki tepsiyi yatağın yanındaki kahverengi sehpaya bırakmasıyla Sidelya teşekkürler anlamında arkadaşının koluna dokundu.

 

 

” Emir arkadaşlarının yanına gitti rahat olabilirsin bende aşağıda çalışıcam, Asel uyuyunca gelirsin.” Cemrenin sözleriyle kafasını sallayıp televizyonun kumandasıyla cebelleşen yiğenine çevirdi bakışlarını Sidelya.
“Asel sen niye bornoz giydin?” Annesinin sesiyle kumandayı yanına bırakıp saçlarını teyzesine benzemeye çalışarak geriye attı Asel.

 

 

” Anne teyze yiğen gününde böyle giyinilir sende hiç bişey bilmiyorsun.”
“Aman iyi ben bilmiyor oluyum, çok yeme mideni bozma hadi iyi eğlenceler.” Cemrenin çıkmasıyla poşetten abur cuburları çıkarıp tabaklara bölmüştü Sidelya.

 

 

”teyzoş sen izledin mi bunu?” Yiğeninin yanına yatarken televizyonda çoktan başlamış oyuncak hikayesiyle gülümsedi.

 

 

” izledim teyzoşum ama senle izlemedim bu yüzden ilk defa izlemiş gibi olucam.”

 

 

aradan geçen bir saatle Asel yiceğini yemiş yorgunlukla uyuyakalmıştı. Sidelya tabakları yavaşça tepsiye koyup valizden beyaz pijamalarını çıkarıp giymişti, Aseli uyandırmamaya dikkat ederek tepsiyi almış odadan çıkmıştı.

 

 

” Sen niye uğraştın ben yatarken toplardım gelip.” Merdivenden inmesiyle Cemrenin dibinde bitmesi bir olmuştu.
” Ay saçmalama orası öyle kalamazdı iki dakika da yıkıyım bunları öyle oturalım.”

 

 

“Yok bırak sen ben yatarken toplarım hepsini, gel şimdi oturalım biraz.” Arkadaşının ısrarcı sesiyle tepsiyi tezgaha bırakıp arkadaşının peşinden bahçeye çıktı.

 

 

“Eee anlat bakalım ne bu halin?” Kendini yerdeki pufa atarken cemrenin sorusuyla derin bir nefes çekti temiz havadan.

 

 

“Pistte Yavuzla karşılaştık.”

 

 

”ne?”

 

 

” Zaten gelirken sürekli sıkıntı çıktı, seçtiğimiz alan meğer askeri bir operasyondan dönücek tim için ayırttırılmış, inince de iznimizi filan görmek istediler, bende yetkiliyle halledin dedim meğer yetkili Yavuzmuş.”

 

 

” Naptı seni görünce?”
“Yani normal Yavuz gibi davrandı, benim kadar şok olmuş değildi.”
”sen naptın?”

 

 

”napıcam harika sena hallet yavuz sıkıntı çıkarmaz, yavuz seni gördüğüme sevindim dedim gittim.”
“Ne hissediyorsun?” Cemrenin sorusuyla ellerini yüzüne bastırıp ofladı Sidelya.

 

 

” Garip hissediyorum Cemre, koca 6 sene onsuzdum, meditasyonlar, nefes terapileri her şeyi aldım yaşadığım iğrençlikleri aşmak için, hayallerime ulaştım ve daha da büyüklerine ulaşıyorum ama onu gördüğüm an yine eskisi gibi heyecan hissettim, kendime yediremiyorum bunu, onca sene bu denli çabalamışken aynı şeylerin izlerinin olması beni sinirlendiriyor.”

 

 

” Sidelya bak arkadaşım siz Yavuzla bir nevi yarım kaldınız, düzenli giden bir ilişki bir anda bitti. Hemde büyük olaylarla kötü bir biçimde bitti, her ikiniz de çok yara aldınız bu yüzden yarım kaldığınız için bunu hissediyor olabilirsin ya da…” arkadaşının duraksamasıyla sabırsızlıkla ona döndü Sidelya,

 

 

” ya da ne?”

 

 

” Aşkın hâlâ yerli yerinde.” Sidelyanın dudakları arasından isterik bir gülüş kaçarken Cemre beklediği tepkiyi almasıyla arkasına yaslandı.

 

 

” Saçmalama Cemre, ne aşkı ben Yavuza hiç bir zaman aşık olmadım sadece sevdim. Hem aşk nedir ya, üç hormonun etkisini bu kadar abartmayın.” Arkadaşının mantıksal açıklamasına göz devirdi, aynıydı, küçükken de böyleydi 31 yaşında da böyleydi.

 

 

” Napıcaksın, Parlanın düğünü var hazırlıkları var illaki karşılaşıcaksınız,”

 

 

” bilmiyorum Cemre tek bildiğim bir an önce kendime gelmem gerektiğim.”

 

 

” Senden haber almak için günlerce kapımızda yattı bunu biliyorsun demi?” Sessiz kaldı Sidelya, biliyordu ama elinden gelen bişey yoktu.

 

 

” Ben uyuycam, yoruldum biraz bugün yarın sabah konuşuruz yine, iyi geceler canım.” Cemrenin eline dokunarak ayaklanıp içeri girmişti Sidelya. Kaçıyordu, sevgisinden de hayatının aşkından da kaçıyordu, Cemre derin bir nefes vererek kendi kendine söylendi.

 

 

” Ne kadar kaçarsan kaç ona çekilince anlıycaksın aşkın üç hormondan ibaret olmadığını.”

 

 

THE ENDDD

 

 

AŞKOLARIM 16.BÖLÜMÜMÜZ HAYIRLI OLSUN, BİRAZ UZUN OLDU AMA GÜZEL OLDU.

 

 

GÜZEL YORUMLARINIZI UNUTMAYINIZ LÜTFEN. ÖZELLİKLE OYLARI DA UNUTMAYALIM.

 

 

ASELLE SİDOŞ ÇOK TATLILARRR, AŞAĞIYA FOTOĞRAFLARINI BIRAKTIM. SİDOŞ GENE DAĞITTI ORTALIĞI.

 

 

NASILDI BÖLÜM BU ARADA?

 

 

BU ARA AZCIK YOĞUNUM BÖLÜMLER HAFTADA BİR GELEBİLİR KUSURUMA BAKMAYIN.

 

 

SİZİ ÇOOOK SEVİYORUM GÖRÜŞÜRÜZ AKÇALACILAR.

 

 

Sidoş ve Asel

Bölüm : 22.02.2025 12:21 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...