
oyları başlamadan alıyım canolar…
“Abi nerdesin?” Yektanın sesini duymasına rağmen balkonda kurulduğu yerde sigarasını içmeye devam etti Yavuz.
” Abi iki saattir nerdesin diyorum cevap versene.” Kardeşinin boş konuşmasıyla gözlerini izlediği karanlık gökyüzünden çekmeden cevapladı.
” Sanki sarayda yaşıyoruz da abi nerdesin diye bağırıyorsun Yekta, 4+1 evde en fazla nerde olabilirim, salonda değilsem ya tuvaletteyimdir ya balkonda iki seçeneğin var dene bul işte yorma beni.” Abisinin ters söylenmelerini takmadan rahatça kurulduğu koltukta yanına oturdu Yekta, klasik terslemeleriydi pek etki etmiyordu artık ona.
” Nasıldı günün?” Kardeşinin sorusuyla elindeki sigaradan bir nefes daha çekti Yavuz, güzeldi gününü, hayatını güzelleştiren biri geri gelmişti, yüz vermemişti ama vericekti, dönmüştü ya bu ona yeterdi.
”iyiydi, senin nasıldı?”
” yorucuydu be abi, denize yine çıksam da rahat bıraksalar.” Kardeşinin söylenmelerine sadece tebessüm ederek cevap vermişti Yavuz. Sevmiyordu karada olmayı, şehrin karmaşasını.
” Ne zaman çıkıyorsun sefere?”
” Belli değil daha, biraz daha uzuycak gibi, uzarsa biraz da Mardine gidiyim diyorum.”
“Git tabi, annem özlemiştir.”
” Annem seni de özlemiştir abi, sende gel benle.” Oturuşunu hafif dikleştirirken kafasındakileri dökmeden cıkladı Yavuz.
” Uğraşamam hiç Yekta, evlilik muhabbeti yine çok gündemde telefonda bile bu denli darlıyorsa kim bilir yüz yüze neler yapar.” Annesi sürekli oğlunun yaşını hatırlatıp kız arayışına giriyordu, sebebini bilmediği bir biçimde asla istemediğini anlamayıp devam ediyordu.
” O da artık birini bulman gerektiğini düşünüyor.” Yektanın hafif imasıyla sertçe ona döndü Yavuz.
”o ne demek lan?”
” abi ne zamana kadar bekliyceksin böyle doktoru.”
”Sanane lan keyfim isterse ömrümün sonuna kadar beklerim, aşk benim sevda benim.” Abisinden beklediği çıkışmayı almasıyla sıkıntıyla nefes verip ayaklarını sehpaya uzatıyordu ki Yavuzun bacağını ittirmesiyle bocalamıştı.
” Herife bak bide sehpaya ayak uzatıyor, oraya nimet koyuyoruz biz adam gibi otur.”
” Abi şurda iki dakika keyifle oturtmuyorsun valla, ha annemin evi ha senin evin aynı titizlik hiç bir fark yok.” Kardeşinin söylenerek kalkıp içeri girmesiyle ters bakışlarını yeniden gökyüzüne çevirdi Yavuz, annesini oldukça iyi anlıyordu, bu denli pis insanlara sürekli bağırılması lazımdı.
“Abiii, havlular nerde?” Kardeşinin sesiyle yeniden yakmaya hazırlandığı sigarayı masaya bırakıp içeri girdi Yavuz.
” 1 haftadır burdasın hala öğrenemedin şu havluların yerini. “ dolaptan çıkardığı temiz havluları kardeşine verdikten sonra misafir banyosunun koridorunun sonunda olan odasına ilerleyip kapısını kapattı. Düzenli yatağının yanında bulunan komidinin üzerindeki çerçeveyi eline aldı yavaşça. Siyah çerçevenin içindeki sevgilisiyle olan fotoğrafında sevdiğinin güzel çehresinde parmağını gezdirirken usulca gülümsüyordu. Değişmişti, ama aynı gibiydi de, özlemişti Yavuz, bunu onu görünce daha da iyi anlamıştı.
” Ah güzelim ah, ne vardı kalsaydın da beni bunların diliyle uğraştırmasaydın.” Fotoğrafla konuştuğunu fark edince çerçeveyi eski yerine koyup kendi de odasındaki banyoya girmek için ayaklanmıştı. Uyumadan önce duş alsa iyi olucaktı.
*******
“SİDELYAAAAAAA!” Gözlerine gelen ani güneş ışıklarıyla eş zamanlı olarak kulağına bağırılan adıyla aniden uyanmıştı Sidelya. Hafif şişmiş gözleriyle etrafı tararken Parlayı ve Cenki görmesi bir olmuştu.
” Geldin ve bize haber vermedin, sana inanmıyoruz .” Parlanın dediklerini anlamaya çalışırken ellerini yüzüne kapattı Sidelya, yeni uyanmıştı, azcık insaflı olsalardı keşke.
” Niye aramadın?” Parlanın ısrarlı sorularının devam etmesiyle derin bir nefes alarak ellerini yüzünden indirdi.
” Yeni uyandım ve bu uyandırılma şekli hiç hoşuma gitmedi, azıcık daha başımın etini yersen seni şurdan atarım Parla.” Arkadaşının sinirle sözlerine karşılık gülümsemişti Parla, arkadaşının değişmemiş olduğunu görmek güzeldi.
Sidelya üzerindeki pikeyi atıp ayaklanırken bu defa Parlanın bıraktığı sorulara Cenk yenisini eklemişti. ” Nereye gidiyorsun?” Sidelya arkadaşına dönmeden dün gece yatarken şarja taktığı telefonunu alıp tuvalete adımlarken cevapladı.
” İşemeye.” Sidelyadan gelen açık sözlü cevap hepsini güldürürken Parla arkadaşının yeni kalktığı yatağa otururken Cemreye döndü.
” Değişmemiş olması güzel, bambaşka bir Sidelya bekliyordum.”
“ Karşımızda zaten bambaşka bir Sidelya var sadece huylarını derinden bir biçimde duruyor.” Parla Cemrenin sözleriyle kaşlarını çatarken hafifçe nefes aldı.
” Ne oturuyorsunuz hala ya?” Sidelyanın saten pijamasının üstünü giyerken çıkışmasıyla arkadaşlarının çil yavrusu gibi kaçışması bir olmuştu. Yatağın üzerine attığı telefonunu yeniden eline alarak az önce aşağıya inen arkadaşlarının peşinden gitti.
” Yıllar sana baya iyi davranmış.” Salona girmesiyle Uygarın sözlerini duyması bir olmuştu Sidelyanın, gülerek Uygara sarıldı.
” Sana da fena davranmamış sanki.” Uygar da karşısındaki güçlü kadının sözleriyle gülerken iyi olduğununa sevinmişti.
” Sizle akşam buluşuruz sanıyordum ortaklar.” Sidelya, Cemrenin koyu renk koltuklarında aralarında mesafe bırakarak oturan ortaklarına şaşkınlıkla bakarken söylemişti sözlerini.
“Toplanıyormuşuz biz de gelelim dedik.” Sorusunun cevabını Furkan verirken Demirin hala sessiz kalmasıyla kaşları hafifçe çatılmıştı, ortağının yanına otururken açılan bahçe kapısıyla içine dünkü gibi huzursuzluk çökmüştü.
” Günaydın.” Yavuzun gözleri sevdiğinin gözlerine tutunurken gülümseyerek etmişti laflarını. Sidelya kaşlarını daha da çatarken ne yapıcağını bilmez halde öylece duruyordu.
En sonunda Furkanın hafifçe dokunmasıyla kendine gelerek cevap verebilmişti.” Sanada.” Yavuz kızın güzel çehresini saran şaşkınlığı zevkle izlemişti, gün gelir devran dönerdi, geçmişte hep o şok olmuştu sıra sevdiğindeydi.
” Yavuzu ben getirdim, Furkan da burdayken yine hep beraber olalım istedim.” Uygarın sadece Sidelya’ya hitaben açıklama yapmasına Sidelya sadece başını sallamış ve odağını Demire vermeye çalışmıştı.
” Dumur oldun.” Demir ortağının kulağına söylediği sözlerle Sidelya derin bir nefes alıp kaşlarını sus anlamında kaldırmıştı.
”sen niye sanki az sonra kazığa oturtulucakmış gibi gerginsin?” Sidelyanın benzetmeli sorusuyla Demir hafifçe gülerken salondakiler ikisinin arasındaki konuşmayı duymasalar da izliyorlardı.
” Toplum içinde kulaktan kulağa konuşulmaz.” Parlanın iğneleyici laflarıyla Demir kolunu ortağının omzuna atıp Parlaya haklısın anlamında başını sallamıştı.
” Sidoşumm.” Parlanın aniden aşka gelip Sidelyaya öpücük atmasıyla Sidelya da ona öpücük atmıştı.
“ düğün hazırlıkları nasıl?”
” Yani tek başıma ne kadar halledebiliyorsam o kadar iyi.” Parlanın Uygara laf sokarak söylediği sözlerle Sidelya gülümsemişti, klasik Parlaydı.
“Bir süre burdayım senin için.” Sidelyanın açıkladığı sözlerle Parla çığlık atarak arkadaşına sarılmaya gitmişti.
“Sidoş” parlanın sarılma arasında bir şey demek ister gibi kıvranarak adını söylemesiyle efendim anlamında ses çıkarmakla yetinmişti Sidelya.
” Biz şey düşünmüştük, yani düğün lüks olucak biliyorsun, alışveriş için İtalyaya gelmeyi.” Sidelya duyduklarıyla kısa bir an düşünürken omuzundaki ortağının kolunun kasıldığını hissetmişti.
” Olur canım, benim bir kaç işim var Türkiyede bittikten sonra dönerken sizde gelirsiniz? Cenk de gelir, Cemreler de hatta.”
“Bizi sayma, Aselin okulu var.” Cemrenin karşısından net konuşmasıyla aklına yeğeni düşmüştü Sidelyanın.
” Asel nerde?”
“Okulda.” Cemrenin kendisini aydınlatmasıyla kafasını sallayarak yeniden Parlaya dönmüştü, arkadaşının hala huzursuzlukla kıpraşması ve Yavuza bakmasıyla durumu anlamıştı.
Kendisi de derin bir nefes alarak karşısındaki kendini izleyen adama kısa bir an bakıp kafasında karar vermişti. “Tabi ki Yavuz da gelebilir, Uygarın sağdıcı sonuç olarak.” Parla huzura ermiş bir ifadeyle arkadasına yaslanırken Sidelya Demirin kendisine sinir ve şaşkınlıkla baktığını biliyordu.
“Ben sana bir kahve getiriyim Sid.” Cemrenin teklifiyle gözlerini sabitlediği halıdan çekmeden kafa sallamıştı Sidelya.
“ bencede sen Sidelyaya sağlam bir kahve getir Cemre belli ki kendine gelememiş.” Demirin laf sokarak konuşmasıyla tepki vermeden derin bir nefes aldı Sidelya. Ortam yeteri kadar gergindi, yeteri kadar buraya ait hissetmiyordu birde Demire tepki verip daha da gerilemiycekti.
“Yeni ortaklar hazır bekliyor, görüşmeyi ne zamana ayarlayalım?” Furkanın kızın gerginliğini biraz azaltsın diye kafasını işe çekmesiyle Sidelya da ona ayak uydurmuştu.
“ siz eleyin gidin görüşün ben sizin onayladıklarınızla görüşürüm.” Furkan kafasını sallarken kapının çalmasıyla Emir ayaklanmıştı, Sidelyanın işle dağılan kafası yeniden dalgınlaşıcaktı ki içeri giren enerjiyle fırsatı olmadı.
” Ben neden ablamın geldiğini sevgilimden duyuyorum.” Zümranın içeri girmesiyle Sidelya gülümseyerek ayaklanıp kız kardeşinin ona sarılmasını bekledi.
” Ablanı daha çok ararsaydın belki ilk sen öğrenirdin.”
” Ay götüm sanki her aradığımda açıyorsun da şimdi laf sokuyorsun.” Kız kardeşinin sansürsüzce konuşmasıyla kahka atarak yeniden sarılmıştı Sidelya.
” Ablayım ben keyfim ister açarım keyfim ister açmam.” Zümra ablasının laflarına gülerken kollarını daha da sıkılaştırmıştı, özlemişti, 1 seneye yakın olmuştu görmeyeli.
” İyi ki ablasın ben senin ablan olsam çekilmezdin.” Zümranın dalga geçerek söylediği sözlerle kollarını kız kardeşinin ince bedeninden çekerek arkasındaki Sinana çevirdi bakışlarını.
” Nasılsın Sinan?” Sinan karşısındaki yengesine kafasını eğmekle yetindi sadece, konuşursa yenge diycekti bu kesindi. Sevgilisine kendini anlıycağını umarak kısa bir bakış atarken Zümra çoktan meseleyi kavrayıp ablasının dikkatini çekmek için Demir abisine yönelmişti.
” Demir bey sizi buralarda görür müydük? “ Demir karşısındaki cıvıldayan kızın sözleriyle hafifçe gülerken kıza sarılmıştı.
“Ablanın emirlerine karşı gelmek mümkün olmuyor.” Zümra gülerek Demirden ayrılarak diğerleriyle selamlaşırken Cemre elindeki kahveyi arkadaşına verip yeniden eski yerine geçmişti.
” Babamın haberi var mı bu durumdan?” Sidelya Zümraya bakarak Sinanı kastetmesiyle Zümra gülümseyerek başını sallamıştı.
” Adını bile koydu, Çomar.” Zümra kahka atarken Sinan sıkıntıyla yengesine bakıyordu, Sidelya ufak bir gülümsemeyle gözlerini devirdi, babası kızlarını başka bir erkekle paylaşmaktan hiç haz etmiyordu. Genelde kızlarının erkek arkadaşlarına hiç hoş olmayan köpek isimleri veriyordu.
” Benimki Çomar en azından komutanımki Karabaş.” Sidelya Sinanın kelimeleriyle istemsizce Yavuza dönerken içinden Sinana oldukça ağır laflar sayıyordu.
“doktor hanım beni kabul etsin de karabaş da olurum çomar da.”
THE END
AŞKOLARIM NASILSINIZZZ?
BÖLÜM NASILDI?
SİNANIN POTLARI DKDKKSKDKDKDK. YAVUZCUĞUMUZUN SON SÖZÜ.
BÖLÜMLER BİRAZ YAVAŞ GELİYOR BİLİYORUM, BU ARA ÇOK MÜSAİT OLAMIYORUM KUSURA BAKMAYIN LÜTFEN.
KİTABIMIZIN OKUMA SAYISI ÇOK GÜZEL AMA OY SAYISI ÇOK AZ LÜTFEN BAKIN ÇOK RİCA EDİYORUM BU KİTAPTA BİR EMEK VAR VE OKUYANIN DA OY VERMESİ EMEĞE SAYGIDIR, LÜTFEN EMEĞE SAYGISIZLIK YAPMAYIM.
OYLARINIZI VE GÜZEL YORUMLARINIZI HEYECANLA BEKLİYORUM . AŞAĞIYA YAVUZ VE SİDOŞU BIRAKIYORUM.
GÖRÜŞÜRÜZ AKÇACILAR, SEVİLİYORSUNUZ 🤍🤍


| Okur Yorumları | Yorum Ekle |