
“Başıma gelen en güzel şeysin.” Berkenin laflarıyla gülüşü büyüdü Sidelyanın, elini sevgilisinin omzuna sarıp yanağına öpücüğünü bahşetti.
“ kahveleri sen mi alırsın ben almaya gidiyim mi?” Sidelyanın sözleriyle Berke sevgilisinin koyu saçlarına öpücük kondurup ilerlemeye başladı. Sidelya telefonunu eline alıcakken Berkenin telefonuna gelen mesajla gözleri oraya kaydı.
Ebru: evimize geçiyorum, seni bekliyorum sevgilim.
Sidelyanın kaşları istemsizce kalkarken kahve alan berkeye baktı, Evimiz? Sevgilim? Ebru?
“ Hayatım iyi misin? Yüzün solmuş.” Berke gelinceye kadar mesajı okunmadı olarak işaretlemiş telefonu milimi milimine yerine koymuştu.
”İyiyim yoruldum bugün biraz herhalde mülakatta.” Sevgilisi anlayışla gülümseyip öpmek için uzanmışken Sidelyanın geri kaçmasıyla şaşırdı.
” Sıcak bastı.” Berke aldığı cevabı çok takmayarak belinde tutarak öptü bu defa. Eline telefonu aldığında dikkatlice izliyordu Berkeyi. Yüzünde hafif bir gülümseme olucakken son anda durdurmuştu. Sidelya 3 senelik ilişkilerinde asla yapmadığı bir şeyi yaptı.
”Kimmiş?”
”Bizimkiler ya kafa dağıtmaya gidiyorlarmış da beni de çağırıyorlar.”
“ Öyle mi?”
” Seni eve bırakıp bende geçiyim.” Sidelya sevgilisinin yalancılığını içten içe hayretle izliyordu.
”Gerek yok ben giderim sen geç kalma.”
“peki görüşürüz o zaman.” Berkenin hızlıca çıkıp arabasını park yerinden çıkarana kadar bekleyip o gittikten sonra kafeden berkenin hızına eş değer bir hızla çıktı Sidelya. Rehberden Cenk’i bulup araya basınca arka plandan da BUL uygulamasını açıp Berkenin nereye gittiğini izliyordu.
“Efendim Sid”
“Arabam lazım.”
”Nerdesin?”
”Kordondayım. Acil yolla.”
”Yolluyorum da iyi misin sen?”
”iyiyim arabamı yollarsan daha iyi olucam.”
Telefonu arkadaşının yüzüne kapatınca oldukça sıkıntılı yarım saat geçirdi, en son karşıdan gelen arabasının şoför koltuğunda Cenki görmesiyle göz devirdi. Yolla demişti getir dememişti.
“Bişey olmuş, iyi değilsin, ellerin titriyor.”
”nolur soru sorma. Damarı tutturmada ne kadar geliştin?”
”kan almada mı serumda mı?”
”Serum.”
” İki de buluyorum da niye?”
”ihtiyacım olabilir.”
”Sid şu hafta cinnet geçirmediğiysen haftanın bitiminde geçirmeni Berkeye mi bağlamalıyım.”
”Berke ve Ebruya.” Cenk şaşkınlıkla dönmüşken arkadaşının halini görüp çenesini kapattı, jeton düşmüştü ama şu an Sidelyanın sinir yüklenmesinde bunu belirtemezdi.
” sen bekle burda.” Evin önüne geldiklerinde sidelyanın sözleriyle cenkin de sinirlenmesi kaçınılmaz oldu
”saçmlama yürü şurdan.”
”Cenk lütfen, halledicem.”
”Sidelya olmaz öyle yürü.”
” Cenk.” Arkadaşının ses tonundan içinde kopan fırtına belliydi bir süre ikisinin arasında olan üstünlük bakışmasından cenkin kaybetmesiyle geri adım atıp arabaya yaslandı. Hızlı adımlarla merdivenden üçer beşer çıktı,kapıda Ebru Candan yazan kapıyı görünce durdu. Bide ev bunundu öyle mi? Kapıyı sol eliyle usulca çaldı, zile bile basmadı sadece sol elinin orta parmağındaki yüzüğü kapıya vurdu. İçerden gülme sesiyle eş zamanlı olarak takmadıklarını belli eden sesler gelince Sidelya cüzdandan en eski kartını bulup kapının arasına yerleştirdi. Ufak bir uğraşma sonucu kapı açılınca büyük paralar döktüğü çizmesini çıkarmadan evin içine girdi. İçerdeki telaşlı sesleri duymaya başlayınca gülümseyip aynı yavaşlıkla topuklarını özellikle sağlam basarak ilerlemeye devam etti. Salona ulaşana kadar durmadı, salonun ortasında kıçına pantolonunu geçirmeye çalışan sevgilisi, geceliğinin önünü kapatmaya çalışan ev arkadaşıyla dudakları arasından güçlü bir kahka firar etti.
”Sidelya açık…”
”Açıklayabilirsiniz, bende neyi açıklayabilirsiniz deyip çekip gidicem mi? Bu kadar klişe mi yaşamak istiyorsunuz bu anı.” Sorusunun üzerine dehşet ikilide göz gezdirdi, ikisinden de ses çıkmayınca kendi sorusunu kendi cevapladı. “ sizi bilmem ama ben klişeleri sevmem.”
Yavaşça Ebruya yürüyüp göz makyajının yoğun olduğu yüzünü uzunca süzmeye başladı, küçümseyici bir ifadeyle baktı bir süre Sidelya, her ikisinin de artık bişey yapmıycağını düşündüğü bir zamanda kızın bakır rengi saçlarından yakalayıp salonun çıkışına sürükledi, onu durdurmaya çalışan Berkeye hınçla dönüp sanki 1 saat önce onu şefkatle öpmüyormuş gibi şiddetle konuştu.
”Otur bekle sıra sana da gelicek.” Ebruyu vestiyere savurup eteğine dikkat ederek önüne diz çöktü Sidelya
” sana evimi açtım, baban seni dışarı attı bu orospu diye seni evime aldım, senin önünde durdum, abilerini kapıdan yolladım, fakültede sevgilimi ayarttı diyen kıza karşı geldim, adını orospuluktan temizledim herkese hata yapıyorsunuz dedim ama aslında hata yapan benmişim Ebru. Niye yaptın niye yattın o benim sevgilimdi gibi cümleler kurmuycam sana, Aşka saygım sonsuz ama yalana tahammülüm yok. Gelip bana ben Berkeden hoşlanıyorum berke de benden diye açık açık deseydin, deseydiniz, ben aradan çekilirdim, bir erkek için kavga edicek kadar yerlerde olan bir gururum yok . Ama siz naptınız arkamdan iş çevirdiniz, beni kandırmaya çalıştınız.“ Kızın sinirle çevrelenmiş ela gözlerine korkuyla bakıyordu Ebru, Sidelyanın sinirini biliyordu, cehennem ateşi gibiydi, korkuyordu.
” Napıyım şimdi sana sen söyle, Berkeye napıcağımı çok iyi biliyorum sana napıyım Ebru” Ebru korkudan konuşamıycak haldeydi, Sidelya eteğini tuttuğu elini kaldırıp vestiyere dayanarak kalktı, kafasını şatafatlı avizeyle süslenmiş yüksek tavana kaldırıp derin bir nefes çekti.
“3 saniyen var, Çık, aşağıya in Cenk bekliyor, arabaya bin.” Ebru dayak yememenin verdiği rahatlamayla evden hızla çıkıp merdivenlere koşarak gitti. Cenk binmek istemese bile bindirirdi Ebruyu. Yeniden derin nefes alarak salona yeniden adımladı, son 3 senesini alan daha 1 saat önce aşkla bakan adam ayakta bekliyordu.
”Sidelya”
”Ne sidelya ne?”
”Açıklamama izin verirsen eğer.”
”Vermiyorum, ne diyebilirsin ki zaten Berke, nefsime yenildim,beğendim,bir hataydı, tek seferlikti, hangisi, hangi bahaneyi seçiceksin. Açık ol Berke , açıklıycaksanda dürüst ol.”
“Açık mı oluyum peki oluyum senin gibi anlayışsız,sert, güya namuslu tavır sergileyen biri yerine Ebruyu seçtim o da hazırmış zaten, gerçek bu. İkinizi de parmağımda oynattım gerçek bu.” Bağırarak söylediği sözlerden sonra arkasında durduğu koltuğa oturarak ellerini yüzüne bastırıp oturdu. Sidelya kısa bir duraksamadan sonra gözleri çaprazında duran şömineye atılmak için hazır bekleyen odunlara çarptı. En kalınını gözüyle seçip usulca aldı.
“Berke.” Berkenin yüzünü çevirmesiyle burnuna odunu yemesi bir olmuştu, acıyla haykırarak kendini yere attı.Kesin kırılmıştı, emindi.
”namuslu tavır sergileyen öyle mi?” Bu defa ki darbeyi kaburgalarına yedi Berke.
”anlayışsız ve sert öyle mi? Lan sana ne zaman hesap sordum? Neyine karıştım?” Kalçasındaki kemiğe yedi bu defaki darbeyi.
“ parmağında oynatmak öyle mi? Lan kıza ev almışsın ev, bana bir çiçek almayı çok gören sen o kıza ev almışsın.“ Son darbeyi boynuna yedi, yeniden gelicek darbeyi beklerken kızın yanına eğilmiş yüzünü gördü.
”Senin hayatını söndürürüm Berke. Benim çevremde dolanırsan benim hakkımda tek kelime bile edersen hayatını söndürürüm senin, bu dayak yapıcaklarımın fragmanı bile değil ayağını denk al. Ha yok ben şikayet edicem diyorsan siktir git et, hiç umrumda olmaz.” Berkenin kanla kaplanmış suratına iğrenç bir varlıkmış gibi son kez bakıp evden çıktı Sidelya. 15 dakika sonra Ebrunun ailesinin evinde Ebruyu babası ve abilerinin önüne savuruyordu.
“Haklıymışsınız, çok haklıymışsınız sizin kızınız bir orospuymuş.” Ettiği tek laf buydu, sonrasında çıkıp gitmişti. Ağlamamıştı, üzüldüğüne dair tek bir belirtli bile göstermemişti, siniri yatışsın düzgünce uyuyabilsin diye küçük serum yemiş aralıksız 14 saatlik uykudan sonra hiçbir şey olmamış gibi hayatına devam etmişti.
GÜNÜMÜZ
“Yeter be çaylak, kaç saat oldu bırak şu dersi.” Furkanın sesiyle önündeki diziyi durdurup hocasına döndürdü sandalyesini.
” Bide ders çalışırken dizi izliyor, kızım sen nasıl tıp kazanıp onu birincilikle bitirdin.”
“İki işi aynı anda yapınca daha iyi odaklanıyorum. Sırf sen beceriksizsin diye herkes öyle olucak değil?”
“Hocaya cevap verilmez. Az saygı.” Furkanın yerine otururken dalga geçerek söylediği sözlere gülmüştü Sidelya
” hocam, neden burdasın?”
” Nasıl yani?”
” bu kadar başarılıyken neden yurt dışında ya da büyükşehirlerde bir hastanede değilsin?” Furkanın yüzünün hafif solmasıyla sıkıntılı bir yere değindiğini anladı Sidelya.
” Burayla özel bir bağım var…” sözlerinin devamını getiricekken çalan telefonla durmak zorunda kalmıştı.
“Efendim?”
……..
“Tamam, biz hazırlanırız”
” kalk bakıyım çaylak, ağır hasta geliyormuş, bu konuyu sonra konuşuruz.” Furkanın ayaklanmasıyla dönen sandalyesinin arkasına koyduğu önlüğünü alıp üzerine geçirirken Furkanın kendine göre uzun boyuyla attığı adımlara yetişmek için peşinden koşturmaya başlamıştı.
Askeri kamuflajlar içindeki ağır hastayı görünce kızın ince bedenini buna karışma izle anlamında hafifçe geri çekmişti Furkan.
Dakikalarca süren mücadeleyi ilk defa mantığını geri plana atarak izlemişti Sidelya, çocuğu vardı, karısı vardı. Kendi canını bunları düşünmeden bu denli yok saymıştı. Cesaret istiyordu, kuvvet istiyordu.
” Ölüm saati 18.42 .” Hocasının sesiyle ela gözlerini sıkıca yumdu Sidelya, o kadının bu haberi almasını görmek istemiyordu, o çocuğun annesini o halde görüp nolduğunu şaşkınlıkla anlamaya çalışmasını izlemek istemiyordu.
******
3 saat olmuştu, yaralının sağlık kısmına getirilip şehit düşmesi üzerine 3 saat olmuştu. Sidelya ölülere alışıktı ama bu normal ölü değildi, vatan uğruna gözünü kırpmadan ölüme giden bir askerdi aynı zamanda birinin kocasıydı aynı zamanda birinin babasıydı. Nefes almak için bahçeye çıktığında kulaklarını Yavuzun sesi doldurdu.
”Peki ben bir daha göremiycek miyim babamı?” Koca cüssesini eğmiş küçük bir kız çocuğuyla konuşuyordu.
”Görüceksin görmez olur musun hiç ,zamanı gelince görüceksin.” Ölünce demek istedi Sidelya, Yavuz bir anda kızı kucağına alıp gökyüzünde bir şey göstermeye başlayınca Sidelya da onlara yaklaştı.
”Yıldızları ve bulutları görüyor musun? Yıldızlar babanın olduğu yer, seni ordan oturup izliyor.”
“Bulutlar?”
“Bulutlar da babanın örtüsü, onu koruyorlar, sen yıldızları görmesen de baban seni her zaman görücek.” Sidelya ilgiyle onları izlerken içinde bazı şeylerin Yavuza karşı değiştiğini hissediyordu.
”zorunlu görevim buraya çıkmıştı, gelince hastanede bir asistanla tanıştım, aşık oldum, çok aşık oldum, gittim babasından istedim, ev tuttum bütün eşyaları özenerek dizdik, düğüne 2 hafta kala sınıra yakın bölgedeki ev ziyaretinde vuruldu. Kollarımın arasında öldü, vazgeçemedim ne ondan ne onun ölüm yerimden.” Kan içinde kalmış beyaz önlüğünün içinde ilk defa bu denli çaresiz kalmıştı Furkan, ilk defa düzgün yüzünü bu denli hüzünlü görüyordu Sidelya. Hocası laflarına devam edince yönünü iyice ona çevirdi.
” Aşk güzel şey Sidelya, insanı bir vurunca vazgeçilmez, fırsat gelmişken kaçırmamak lazım.” Küçük kızı bırakmış tek başına yıldızları izleyen adama bakarak ettiği laflarla mesajı almıştı Sidelya, zarif eliyle hocasının omzuna dokunup önündeki geniş cüsseye adımlamıştı.
” Başımız sağolsun Yavuz.”
” Vatan sağolsun.”
” Pek sırası değil ama yarım kalan kahvaltıyı yemekle tamamlayalım mı?”
” Olur, çok iyi olur hemde doktor hanım.”
THE ENDD
BU BÖLÜMÜN ÇOĞU SİDELYANIN GEÇMİŞİ ÜZERİNE OLDU.
ÇİFTİMİZ YEMEĞE GİDİYORRRRR.
OYLARINIZI VE GÜZEL YORUMLARINIZI BEKLİYORUM. AŞAĞIYA DA YAVUZCUĞUMUZU BIRAKIYORUM.
ÖPÜLDÜNÜZ.

| Okur Yorumları | Yorum Ekle |