10. Bölüm

Bölüm 8

Yasemin
yasminkrc

Yemekten 1 hafta sonra

Otoparka hızla girince gözleri park etmiş durumda olan arabalarda gezindi Sidelya, Furkanın arabası yoktu, büyük bir zevkle arabasını park etti. Geç kaldığını yakalayamıycaktı. Arabadan inince ufak bir servet ödediği güneş gözlüğünün ardında kalan elalıkları bu defa Yavuzun arabasını aradı. Yoktu, sıkıntıyla nefes verip sağlık kısmına ilerledi. Geçen bir haftada Yavuz aldığı izinle oldukça netleşmiş ikisi oldukça yakınlaşmışlardı , beraber geçirmedikleri bir akşam yoktu, günaydınsız sabah, iyi gecelersiz akşam yoktu.


Çantasını masasına atıcakken masada duran siyah termosu ve yanındaki koparılmış papatyayı fark etti. Kahve bardağını alıp üzerindeki notu okudu.

laktozsuz white mocha, soğuk sevmediğin için termosa koydum. (Termos benim, bolca yıkadım merak etme.)

İstemsizce gülmeye başlarken, telefonunu alıp sağlıktan çıkıp çay ocağına ilerledi Sidelya. Geçirdikleri zamanda Yavuzun oldukça çay içmeyi sevdiğini görmüştü. Demlisinden çay alıp askeriyeye girdi. Elbise ya da etek giydiği zaman pek ortalarda dolanmamaya çalışsa da şu an Yavuzu görmesi lazımdı. Odanın kapısına gelince kapıyı usulca tıklatıp bedeninden önce koluyla açtığı kapıdan kafasını uzattı.

”Sidelya, ne geziyorsun burda sen?” Evrakların dolu olduğu masadan kalkarken sormuştu sorusunu

”İstemiyorsan geri gidiyim.”

” istemez olur muyum güzelim, gel.”

“ kahve almışsın, bende sana çay alıyım beraber içelim diye düşündüm. “ masanın önündeki koltuklara Sidelyayla beraber oturdu yavuz yüzündeki gülümsemeyle, sevdiğine karşı adım atmıştı geri dönütünü de en güzelinden alıyordu.

“niye zahmet ettin, ben gelirdim yanına, yorulmasaydın keşke.” Sevdiğinin her daim soğuk olan elini tutarken söylemişti düşünce dolu sözlerini.

” İki adım atmakla yorulmam gayet diriyim.”

” Ona ne şüphe.”

”Arabanı göremedim.”

”Uygarda, kahvaltıya gidicekmiş biriyle ondan istedi.”

“Sevgilisi mi var?”

” Sanırım olucak.” Sevdiğinin kahvesine yönelmesiyle uzun zamandır fark ettiği bir şeyi dillendirdi Yavuz.


“Kanına mı baktırsak senin, niye hep bu kadar soğuk ellerin.”

”Bakırmaya gerek yok zaten düşük kanım, ilaç kullanmaya çalışıyorum.”

“Çalışıyorum ne demek?”

”Unutmadığım zamanlar içiyorum demek.”

”Ayda yılda bir hatırlayıp içiyorum desene şuna.”
” Yoğun oluyorum Yavuz, her an aklımda olamıyor.”

”Benim aklımda olucak o zaman, ben hatırlatırım sana.”

“ çok da önemli değil yaşıyor muyum yaşıyorum boşver.”

” Seninle ilgili her şey çok önemli benim için bunu aklından çıkarma.” Karşısındaki adamın kendisine ilgiyle bakan gözlerini aklında tartmaya çalıştı ama kalbinin iradesi aklınınkine ağır basarak elini adamın her sabah tıraş olmasının eseri olan pürüzsüz yanağında sevgiyle gezdirdi.

”Teşekkür ederim, değerli olduğumu hissettirdiğin için.” Sevdiğinin eyleminden cesaret alarak kızın soğuk avuç içine derin bir öpücük bıraktı Yavuz. Güzel anlarını bölen kapının aniden açılmasıydı.

”Komutanım görev çık…” Sinanın nefes nefese konuşması gördüğü manzarayla yarıda kalmıştı. Doktor hanımın eli komutanının yanağındaydı, komutanı doktor hanımı öpmüştü, LAN NOLUYORDU.

”Hay o kapıyı çalmayı akıl edemeyen beynini senin.” Komutanının ateş saçan gözleriyle resmen olduğu yere sinmişti Sinan.

”Komutanım görev çıkmış da ondan şey ettiydim.”


”Şey etmene sıçıyım Sinan, çık lan” komutanının geri itip kapıyı yüzüne kapatmasıyla şoku sürüyordu Sinanın. Doktor hanım ve komutanı baya cilveleşiyordu, beyninde bunun berraklaşmasıyla bağırarak koşmaya başladı.

”LAN BEKİRRRR, BEKİRRR.”

Dışardan gelen bağırış sesiyle Yavuz yeniden sinirle ayaklanıcaktı ki sevdiğinin koluna dokunmasıyla koltuğa yeniden çöktü.

”Yeteri kadar hırpaladın çocuğu Yavuz.”

”salak çünkü, şurda iki dakika zevkli zevkli sevdiğimle bir an yaşıyorum ona da musallat oluyor.” Sevdiğim kelimesi beyninde yankılanırken gülümsemişti Sidelya.

” Görev için hazırlanman lazım.” Sıkıntıyla nefes verirken sevdiğinin elini yeniden eline aldı.

”Yavuz şöyle bakınca normalde ne kadar huysuz bir adam olduğunu unutuyorum.”

“ askerlere sana davrandığım gibi mi davranıyım.”

” Yani azıcık daha kibar olsan ölmezsin.”

” Özür dilerim.”

“Sebep?”

” beraber geçiriceğimiz zamanda görev çıktı.”

"Yavuz saçmalama, bu senin işin."
" yine de seni yalnız bırakıcam bir süre"

" çocuk değilim ya, ben gidiyorum Furkan hoca gelmiştir sende rahat rahat hazırlan." Ayaklanarak söylediği sözlerle Yavuz da ayaklanmıştı.

"Dikkat et, kendine sağlam bak" kızın anca omzuna gelen saçlarının kokusunu içine çekerek sarıldı Yavuz.

”Sende dikkat et.”

“Ederimmmm.”

*****

”Komutanım Birindar giderek hırçınlaşıyor, işin büyümesinden tedirginiz.” Karşı timin başı olan Kıdemli üsteğmen askerin konuşmasını kamüfle olmuş askerlerine bakarak dinliyordu Yavuz.


“İş büyümüş zaten, sevkiyatların boyutuna baksanıza, daha ne kadar büyütebilir.” Karşısındaki askerin tedirgin bakışlarıyla kafasını noluyor anlamında yana eğdi. Üsteğmen hafifçe arkasında duran teğmen olduğunu tahmin ettiği askere işaret vererek kendilerini oldukça tedirgin eden notu aldı , notu yüzbaşına verince onun ifadesini korkuyla beklemeye başladı.

Dişe diş kana kan Yüzbaşı, en değerlimi aldınız benden, karşılığında en değerlini alıcam, karımın kanını yerde bırakmam.

En değerlin kısmını okurken sevdiğinin güzel çehresi belirdi zihninde, kalbini soğuk bir el kavrayıp sıkıyormuş gibi hissetti. Bu işin şakası yoktu, Birindar Sidelyayı öğrenmişti, ona laf atıcak kadar da ileri gitmişti, yılanın başı haddini oldukça aşıyordu. En kısa sürede bulunmalıydı.

” Sevkiyatlara baskın düzenleyin, toplayabildiğiniz kadar adamını toplayın, yılanın başı haddini çok aştı.”

****

1 buçuk hafta olmuştu Yavuz göreve gideli Sidelya kendine bile zor itiraf etse de çok özlemişti, 1 buçuk hafta da uzun sanki 1 ay gibi geliyordu ona. Yavuz’un sürekli kendisi için çiçek kopardığı aynı zamanda her daim açık açık “Albay beni burda bu şekil görürse götüme sıkar” dediği bölgede , çimlerimin üzerinde oturuyordu. Albay kendisini görürse de götüne sıkabilirdi ama pek umru değildi şu an.

Sol elini okşar gibi çimlerde gezdirirken okuduğu kitapta çizdiği kısmı yüzünde artık sık sık oluşan gülümsemeyle okudu. Duyguların güzel yanı bizi yolumuzdan şaşırtmalarıysa, bilimin güzel yanı da duygusal olmayışıdır. Aklına bunu çizerken ki hali gelmişti, kazadan 3 hafta geçmiş, Efeyle ayrılmış tamamen kariyer odaklı olucağım diye planlar yapmıştı.

” Duyguların güzel yanı yoldan çıkarma değil, o yolu düzene sokmaymış, en güzel örneğini yaşıyorum.” Kendi kendine konuşurken sağlıktan çıkmış kendine doğru gelen Furkanı gördü. Bir iki hastayı ona ve diğer doktora paslamıştı, her şeyi asistan yapamazdı.

“ napıyorsun çaylak.” Önlüğünü aynı onun gibi ağacın dallarından birine atarak oturmuştu Sidelyanın yanına.

” Gördüğün üzere.”

” Anca yayıl, anca işleri hocana at.”
“Hocam kendi git dedi sonra da söyleniyor, yaşlılık belirtileri görüyorum.” Öğrencisinin dalga geçen sesiyle kızın kafasına hafifçe vurdu Furkan.

” Yavuz da yok seni şu tepeden yuvarlarım çaylak, şansını çok zorlama,”

“Hem kadına hem öğrenciye şiddetten tutuklatırım seni hoca, şansını sen zorlama.” Kızın duraksamadan yaptığı şakaya karşılık vermesiyle gülüşü daha da büyümüştü.

“Aman hiç altta kalma sen.”
“Niye kalıyım?”

”çaylak.”

” Hoca?”

” Tustan sonra napıcaksın, ne düşünüyorsun, hiç konuşmadık?”

” Yani, cerrahi seçicem kesin, kalp cerrahisi olabilir. Ama ne seçersem seçiyim asistanlığımı İtalyada yapmak istiyorum.”

” Niye İtalya?”

” Bilmem, her insanın ait hissettiği bir yer vardır ya benim de ait olduğum yer ora gibi geliyor.”

” Asistanlıktan sonra nolucak, pek birinin altında çalışabilicek biri değilsin.”

” Kendi kliniğimi açıcam.” Kızın her soruya verdiği cevaplarla ona olan inancı daha da artıyordu Furkanın, ne istediğini ne yapacağını iyi biliyordu.

” İtalyada bir arkadaşım var, psikiyatri kliniği var, çevresi oldukça sağlam, TUStan sonra bir ararız onu beraber.” Hocasının sözleriyle hızlıca ona döndü Sidelya, baya ciddiydi, duygularını konrtol ederek gülüşü arttı.

” sağolun hocam.”
“Sen sağol çaylak, belki bende gelirim.” Furkan aklındakileri açık açık dökemeden çalan telefonuyla ağaca astığı önlüğünden telefonunu çıkardı.

“Efendim?”

….

” Tamam bekliyoruz.”

Furkanın ekşiyen suratıyla kötü haber olduğunu anlamış ama oturmaya devam etmişti Sidelya.


“ Çaylak sevdiceğinden haber yok mu?” Furkanın sıkıntılı çıkan sesiyle sorduğu soruya kaşlarını çatarak baktı Sidelya, bunu eğlenerek sorması lazımdı.

” İki gün önce mesaj attı.”
“Hmm”

” bişey mi oldu? Haber ondan mı?” Sidelyanın ince bedeninin ayaklanmasıyla Furkan rahat kalkması için bir adım geri çekildi.

” çok önemli bişey değil, korkma.”

” Noldu Furkan.”

” Dinlenmek için kaldıkları yere baskın düzenlenmiş, iki yaralı varmış.” Furkan yavaşça ettiği sözlerle kızın yüzündeki kanın resmen çekilmesine bakarak söylemişti.

” bu mu önemli olmayan ? kim yaralıymış, Yavuz iyi miymiş?” Üzerine doğru gelerek bağırmasıyla Furkan geri çekilmeye devam etti, kızdan tırsmıyor değildi.

“ Bilmiyoruz sadece 0 Rh negatif kan hazır tutun dendi.”

”Yavuzun kanı da 0 negatif Furkan, nereden gelicekler, helikopter nereye inicek.”

” 1. Piste” kızın önlüğünü alarak koşmaya başlamasıyla Furkan sıkıntıyla sağ eliyle yüzünü sıvazladı.

Sidelya hızla pistin olduğu kısma gelince helikopterin henüz inmemiş olduğunu gördü. Korkuyordu, deli gibi korkuyordu, koşarken azcık kenarda köşede kalan mantığını çalıştırıp sağlıktan 0 negatif kan alıp gelmişti. Ya çok ciddiyse durumu, ya burası onu kurtarmaya yetmezse. Kulakları çınlamaya başlarken omzunda hissettiği elle başını çevirdi.

”Sakin ol.” Furkanın omzunu okşarken kulağına fısıldadığı sözcüklerle derin nefes almaya çalıştı.

“ Yavuz olmayabilir, iki timdiler eminim ki başkasının kanı da 0 negatiftir.” Furkanın sözlerine eş zamanla havadan gelen helikopter sesleriyle geri adımlayıp inmesini bekledi.

” tampon yaptık, yara çok nefes almadı ama kan kaybı yine de çok oldu.” Tanımadığı bir asker yaralının durumunu anlatırken gözlerini yaralıda gezdirdi Sidelya. Değildi, her iki yaralı da Yavuz değildi, derin bir nefes alarak gözlerini diğer helikoptere çevirdi, inen Arslan timinin üyelerini sırayla izlerken yavaş adımlarla yaklaşıyordu Sidelya. En sonunda sevdiği adamı görünce koşmaya başladı. Yavuz fark etmişti güzel gözlüsünü iki adımda onu karşılarken ince bedenini kollarının arasına aldı.

” Çok korktum, çok korktum Yavuz, 0 negatif dedi baskın dedi, çok korktum.” Sevdiğinin nefes nefese sözleriyle kendini geri çekip, Sidelyanın güzel çehresini ellerinin arasına aldı.

“İyiyim bişeyim yok. sakin ol ” Emin olmak istercesine elalıklarını Yavuzun yüzünde gezdirdi usulca, kendini tutamıyarak kalbinden geçenlerin dudaklarının arasından çıkmasına izin verdi.

” Seni seviyorum.”

 

 

 

DIRIRIMMMMMMM THE END

ÖPÜCÜKLER, SENİ SEVİYORUMLAR HAVADA UÇUŞTU NOLUYOR NOLUYORRR.

ÇİFTİMİZİN DEVRİ BAŞLIYORR. BİRAZCIK MUTLU MESUT DEVAM ETSİNLER, KAOS ÇOK YAKINDA.

LÜTFEN KİTABI TAKİBE ALIN CANOLAR, YENİ BÖLÜMLERDEN HABERDAR OLUN. OYLARINIZI VE GÜZEL YORUMLARINIZI BEKLİYORUM🤍🤍

 

 

 

Bölüm : 24.01.2025 12:01 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...