Selin’le kahvaltımızı bitirip, kafamda bir düşünce belirmeye başladı. Derya’yı ona tanıtmak istiyordum. İçimden, Selin gibi birinin, Derya gibi biriyle tanışmasının iyi olacağına karar verdim. Derya, bana göre gerçekten çok güçlü ve içten biriydi; Selin de böyle birine ihtiyacı olan biri gibi geliyordu.
Bir şekilde, o gün Selin’i aradım ve buluşmak için sözleştik. Selin her zaman olduğu gibi neşeliydi. “Ne zaman tanıştıracaksın o gizemli dostunu?” dedi, merakı yüzünden belli oluyordu.
“Gizemli dostum Derya, çok yakında tanışacaksınız,” dedim alaycı bir şekilde gülümseyerek.
Yola çıktım, Derya’yı Selin’le tanıştırmaya karar verdim. Araba yolculuğu boyunca birkaç kez duraksadım. Bu kararımın doğru olduğuna emin olamadım. Selin, bildiğim ama bir o kadar da farklı bir insandı. Derya ise, sanki yeni bir dünyaya adım atacak gibi görünüyordu. İkisi de birbirinden farklı karakterlerdi, ama ben içimde, birbirlerine hitap edeceklerini hissettim.
Kafeye vardık. Selin, her zamanki gibi enerjik bir şekilde bizi karşıladı. Derya, huzurlu bir duruşla Selin’i dikkatle izledi. İlk başta biraz gergindi, ama Selin’in rahat tavırlarıyla yavaşça gevşedi. O an, dostluklarının başlangıcını hissettim. Zamanla, ikisi birbirlerine daha çok yakınlaştılar.
“Derya, seni görmek ne güzel,” dedi Selin, gerçek bir samimiyetle. “Leyla hep senden bahsederdi, merak ediyordum kim olduğunu.”
Derya, biraz daha rahatlamıştı. “Leyla’nın dediği gibi biri değilim ama... tanışmak güzel,” dedi gülümseyerek. Derya, yavaşça içini açmaya başlamıştı. İki kadının gülümseyerek sohbet etmeleri, her şeyin yolunda gideceğine dair bana güven verdi.
Selin, ne kadar içten bir insan ki, hemen Derya’yı kendi dünyasına çekmişti. Kafede neşeli bir atmosfer oluştu. Sohbet ettikçe, birbirlerini daha fazla keşfettiler. O an fark ettim ki, hayatımda her şey farklı bir boyut kazanıyordu. İki farklı kadının dostluk kurmalarına tanık oluyordum.
Aralarındaki bağ büyüdü ve ben, bu tanışmanın sadece bir başlangıç olduğunu hissettim. İkisi de birbirlerinin hayatlarında önemli bir yer edineceklerdi.
Bir süre sonra, kahvelerimizi bitirip sohbet ederken, aklımdan geçenleri Derya ve Selin’e anlatmaya karar verdim. Ersin’den aldığım o mektup... Gerçekten içime oturmuştu. O kadar uzun zaman sonra bile hala etkisini hissettiriyordu. Selin ve Derya’nın yanında olmak bana rahatlama şansı vermişti, ama o mektup hala içimde yankı yapıyordu.
“Selin, Derya...” dedim, biraz duraksayarak. Gözlerim önce kahvemi, sonra arkadaşlarımı buldu. “Ersin’den bir mektup aldım. Birkaç gün önce... Onun hakkında konuşmak istiyorum. Zaten aklımda bir süredir vardı ama şimdi tam zamanı gibi hissediyorum.”
Selin, biraz dikkatli ama meraklı bir şekilde bakarak “Mektup mu? Ersin’den?” diye tekrar sordu. Sesindeki tını, tam da bu anı bekleyen bir şey taşıyordu. Derya ise sakin ama derin bir şekilde bana bakıyordu, neler söyleyeceğimi merak ediyordu.
Bir an derin bir nefes aldım, sonra devam ettim: “Evet, Ersin’den. Ve açıkçası, yazdığı her kelime beni o kadar etkiledi ki... İkimizin de geçmişiyle ilgili birçok şeyi hatırlattı. Ama aynı zamanda o kadar çok soru var ki kafamda. Neden şimdi? Neden bu kadar uzun bir sessizlikten sonra?”
Selin, gözlerini kısarak bir süre sessiz kaldı, sonra ciddiyetle yanıt verdi. “Yani, Leyla... Bunu bekliyordum. Ama senin yerinde olsam, o mektubun bana neler hissettirdiğini tahmin edebiliyorum. Ersin ve senin aranızda o kadar çok şey var ki, belki de o mektup, ona kalmadığını hatırlatmak için yazıldı, kim bilir?”
Derya, hafifçe gülümsedi ve bana yaklaşarak söyledi: “Ersin’in mektubunda sana olan duyguları çok samimi ve gerçek olabilir. Ama unutma, her şeyin bir zamanı var. Bunu okurken, geçmişi geride bırakman gerektiğini hatırlamalısın. Sen, geçmişin yüklerinden çok daha fazlasını hak ediyorsun, Leyla. Bu sadece bir mektup, ama senin yolculuğun başka.”
Selin ve Derya’nın söyledikleri, bana doğru bir bakış açısı sunuyordu. O an içim biraz daha rahatladı. Mektubun bana ne hissettirdiğini anlamak için biraz zamana ve cesarete ihtiyacım vardı. Ama bir şey kesindi: Ersin’le aramızda çok şey değişmişti. O mektup, bambaşka bir dönemi işaret ediyordu.
“Bu mektup... belki de sadece geçmişin bir yankısıydı,” dedim, biraz huzur bulmaya çalışarak. “Ama bunu nasıl çözeceğimi hala bilmiyorum. Kendimi karışık hissediyorum.”
Derya, yavaşça kafasını sallayarak cevap verdi: “Bazen, karışıklık, çözümün tam da başlangıcıdır. Ama önce, neyi istediğine karar vermelisin.”
Bir süre sessiz kaldım, gözlerimi Leyla’dan ayırmadan derin bir nefes aldım. İçimde biriken duyguları en iyi şekilde ifade edebilmek için doğru kelimeleri bulmaya çalıştım. Leyla’ya her zaman yakın oldum, hep onun yanında olmaya çalıştım. Ama bu sefer, söylediklerim farklı olacaktı. Yıllarca sakladığım bir kırgınlık, o an birden yüzeye çıktı.
“Leyla, ben sana hep yakın oldum, hep yanında oldum,” dedim, sesim önceki gibi hafif değil, daha ağır ve ciddiydi. “Ama bir şey var ki, ben sana gerçekten kırgınım… Ersin’e.”
Leyla’nın gözleri büyüdü, şaşkın bir şekilde bana bakmaya başladı ama aynı zamanda dikkatli bir şekilde dinliyordu. Onun şaşkınlıkla karışan o bakışını gördükçe, söylediklerim bir şekilde yüreğime oturdu. Ama devam etmeliydim.
“Gerçekten çok zor bir dönemdi senin için. Hastaneye düşmeni, bayıldığını… Hala gözümün önünde. O kadar zor bir dönemdi ki. Her şeyin ardında o kadar çok acı vardı ki. Ve Ersin, senin bu kadar ağır bir yük taşıyor olduğunu görmesine rağmen, sana nasıl böyle davranabildi? O kadar zaman, sana hep uzak kaldı, ya da en iyi ihtimalle kayboldu. O zamanlar ne kadar üzüldüğünü görmek beni de kırmıştı.” Bir an derin bir nefes aldım. “Ersin’in seni bıraktığı o dönem, o kadar kırıcıydı ki… O kadar güçsüz hissetmeni izlemek... Ve sonra birden, yıllar sonra mektup yazıp, seni tekrar duygusal olarak karıştırmaya başlaması... Bunu kabul etmek kolay değil.”
Leyla’nın gözlerinde, söylediklerim karşısında içsel bir çalkantı vardı, ama aynı zamanda içinde biraz rahatlama da olduğunu hissedebiliyordum. O an, aslında sadece benim için değil, kendisi için de söylemem gereken bazı şeyler olduğunu fark ettim. O da bir şekilde beni anlıyordu.
“Sen, çok güçlü bir kadınsın,” dedim, bu sefer daha yumuşak bir sesle. “Ama ben de şunu düşünüyorum; Ersin’in geri dönüşü, seni daha da zayıf düşürmüyor mu? O kadar zaman geçti, artık ona ihtiyacın yok. Bu kadar yaralanmanın ardından birinin yeniden seni duygusal olarak sarsması, senin iyileşmene engel olabilir.”
Leyla, bir an sessiz kaldı. İçimdeki kaygıyı görmesini istiyordum. Ersin’in dönüşü, ona acı veriyor olabilir mi? Ona yeniden güvenmek, onun eski haline dönmesi, ne kadar tehlikeli olabilirdi? Hala Leyla’yı korumak istiyordum, ona zarar verecek bir şeyin önünde durmak. Ama ona bu kadar yakın olmak bile, bu zor anlarda doğru olanı yapmama engel olmamalıydı.
Son zamanlarda kafamda o kadar çok soru ve duygu birikmişti ki, terapiste gitmek, bu duygusal yükü biraz olsun hafifletmek için tek mantıklı seçenek gibi görünüyordu. Derya ve Selin, kararımı tamamen saygıyla karşıladılar, sessizce başlarını salladılar. Selin, biraz çekingen ama yine de destekleyici bir şekilde, “İyi olacağını biliyorum, Leyla. Kendine zaman ayırmak önemli,” dedi.
Derya da başını sallayarak, “Kesinlikle, bazen içsel huzuru bulmak için kendimize izin vermek gerekir. Konuşmak, paylaşmak… Bunu yapmalısın,” dedi.
Arkadaşlarımın söyledikleri beni rahatlatmıştı. İçimde biraz olsun bir huzur hissettim. Onlara dönüp gülümsedim. “Teşekkür ederim, gerçekten. Bazen ne yapmam gerektiğini bilemiyorum, ama şanslıyım ki yanımda beni anlayan insanlar var,” dedim.
Kafeden ayrıldım, terapi randevuma gitmek üzere yola koyuldum. İçimdeki karmaşa tam olarak geçmemişti ama bu adım, iyileşme yolumda önemli bir başlangıç olacaktı. Terapistin odasına girdiğimde, geçmişimi ve yaşadığım acıları daha derinlemesine keşfetmeye, duygusal anlamda daha güçlü bir noktaya gelmeye kararlıydım.
Gün boyunca yaşadığım sohbetler, arkadaşlarımın söyledikleri ve kafamda dolaşan düşünceler, zihnimde bir dönüm noktası yaratmıştı. Her şeyin ne kadar karmaşık olduğunu fark ediyordum, ama artık bu karmaşıklığı çözmek için bir yol arayışındaydım.
Terapime vardığımda kapıyı çaldım, “İçeri gir,” dedi. Koltuğa oturduğumda gözlerim aniden doldu, kendimi tutamadım ve ağlamaya başladım. O an içinde bulunduğum duygusal yük, yıllardır biriktirdiğim acılar bir anda yüzeye çıktı. Terapistim sakin bir şekilde bana bakarak, “Evet, Leyla, seni dinliyorum. Ne konuşmak istersin?” dedi.
Sadece birkaç saniye sustum, derin nefes alıp gözlerimi sildim. İçimdeki karmaşa o kadar yoğundu ki, ne diyeceğimi bilemedim. Ama sonunda, yaşadığım her şeyin ağırlığıyla birlikte, kalbimden geçenleri dile getirmeye başladım.
Gözlerimdeki yaşları silerken, derin bir nefes aldım ve terapistime baktım. İçimdeki karmaşayı, o kadar uzun zamandır biriktirdiğim duyguları açıklamak zordu, ama bu anın, o yükten kurtulmak için bir fırsat olduğuna inandım. “Derya ve Selin’le konuştum,” dedim, sesim titrek bir şekilde. “Ersin’in mektubunu aldım ve gerçekten, ne yapmam gerektiğini bilmiyorum. O kadar zaman geçti, o kadar şey değişti ki... Ama hala o mektubun etkisindeyim. Gerçekten... Ne hissetmeliyim? Ne yapmalıyım?”
Terapistim sakin bir şekilde başını sallayarak, “Bu hisler çok karmaşık, Leyla,” dedi. “Bunu kabul etmek önemli. O mektup seni geçmişe çekiyor olabilir, ama şu anda, senin önünde bir fırsat var. Geçmişinle yüzleşmek ve onun seni nasıl etkilediğini anlamak için bu duygularla barışmalısın.”
Kafamda ve kalbimde birikmiş olan her şey, o an daha da belirginleşti. “Bilmiyorum... Ersin’e karşı hâlâ bazı duygularım var, ama aynı zamanda onunla yaşadığım acıları da unutamıyorum. İleriye gitmek mi, yoksa geçmişle yüzleşmek mi... Hangi yolu seçmeliyim?”
Terapistim derin bir nefes aldı ve gözlerime baktı, “Leyla, bu senin yolculuğun. İleri gitmek istiyorsan, geçmişi geride bırakman gerekebilir, ama bunun için zaman tanıman önemli. Her şeyin bir zamanı vardır, ve senin zamanın, duygusal anlamda neyin doğru olduğunu anlamak için geldi.”
O an, içimde bir şeylerin yerli yerine oturduğunu hissettim. Evet, bu bir yolculuktu ve her adımda daha fazla öğrenmem gerekecekti. Fakat, ilk kez ne yapmam gerektiğini biraz daha net görebiliyordum.
Hissedeceğini anlaman için önce kendine izin vermen. Bu süreç, seninle ilgili bir keşif yolculuğu olacak ve yalnızca senin içsel gücün, bu yolculukta seni doğru yönlendirebilir.”
O an, terapistimin sözleriyle biraz daha huzur bulmuştum. Her şeyin karmaşıklığı, duygusal yüklerim, hepsi bir anda daha netleşmişti. Geçmişimle yüzleşmek, her şeyin ötesinde bana özgürlük getirecek bir adım olabilirdi. Belki de kendimi iyileştirebilmek için önce bu karmaşayı kabul etmem gerekiyordu.
Birkaç saniye daha sessiz kaldım, sadece düşüncelerimle baş başa kalmaya çalışarak. Sonra, derin bir nefes alıp başımı kaldırdım. Terapistime bakarken, içimdeki karanlıkta biraz daha ışık bulduğumu hissettim. Bu yolculuğun bir parçasıydım ve artık, ne olursa olsun, geçmişin yüklerinden kurtulmaya kararlıydım.
“Teşekkür ederim,” dedim sonunda, yavaşça. “Bu bana gerçekten yardımcı oldu. Kendime daha fazla zaman vermeliyim.”
Terapistim gülümsedi ve başını sallayarak, “Evet, Leyla. Kendine zaman ver. Bu yolculukta yalnız değilsin. Her adımda daha güçlü olacaksın,” dedi.
Birkaç derin nefes alarak kalktım ve odayı terk ettim. Kafamda hala birçok soru vardı, ama bu soruların bir çözümü olacağını biliyordum. Zamanla, bu soruların cevabını bulabileceğim ve kendimi gerçekten anlayabileceğim.
Dışarı çıkarken, kafamdaki karışıklık biraz olsun azalmıştı. Derya ve Selin ile geçirdiğim zaman, bana gücümü hatırlatmıştı. Artık, içsel huzura giden yolu bulmak için daha fazla kararlıydım. Ersin ve geçmişiyle yüzleşmek, yalnızca benim için değil, tüm yaşamım için önemli bir adım olacaktı.
Gözlerim ufka doğru baktı, derin bir nefes aldım ve hayatıma bir sonraki adımımı atmaya karar verdim.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
568 Okunma |
356 Oy |
0 Takip |
25 Bölümlü Kitap |