18. Bölüm

İzmir'in kızları

Ceyoo
yazan.bayan

Kendimi sabahın erken saatlerinde, soğuk bir kış sabahının kara kışına uyanmış gibi hissediyorum. Oysa ne kadar da sıcak bir sabah. Gözlerimi açtığımda güneş henüz doğmamış, ama beni harekete geçirecek bir şey var, içimde bir ateş. İzmir’in havası, denizin tuzlu kokusu, sokaklarının o hayal ettiğim eski zamanlarından kalan izleri… Her şey burada, bu odada, yeni bir başlangıç için hazır.

Moda evinin penceresinden dışarı bakarken, zihnimde o yarışmanın adı yankılanıyor. İzmir Moda Yarışması. Kendimi, tıpkı bir başka hayal gibi, orada buluyorum. O ödül, o başarı, sadece bir adım ötemde… Ama o ödülün ne kadar kolay olduğunu düşündüğümü söyleyemem. Çünkü bu ödülün yolunu engellemeye çalışanlar var.

Özge’nin ve Murat’ın sürekli takip ettiğini hissediyorum. Özge, her zaman her şeyin önünde, her daim bir adım önde olma takıntısına sahip. Onun bana karşı planları bitmek bilmiyor. Murat da… O da başka bir mesele. Her zaman bir adım daha karanlık, her zaman daha tehlikeli.

Ama ben, bu sefer onlardan korkmayacağım. Her ne olursa olsun, bu yarışmaya katılacak ve İzmir’in ışıklarını arkamda bırakacağım. Moda evinin içine girdiğimde, etrafımda tasarımlar, kumaşlar, dikiş makineleri ve model mankenler… Hepsi, bana bu yolculukta eşlik edecek. O ödül bir şekilde benim olacak.

Gözlerim bir anlığına penceredeki manzaraya kayıyor. O kadar yakın hissediyorum ki her şey. Ama arkamda, hep bir tehdit var. Özge ve Murat, ne kadar çaba sarf etseler de, onların planları beni durduramayacak.

Bir adım daha atıyorum, kumaşın üzerinde ellerim geziniyor. Her dokunuşum, hedefime daha bir adım yaklaştırıyor. Ama yine de bir şeyler eksik. Bir şeyler beni rahatsız ediyor. Özge’nin suratı, Murat’ın gülüşü… Onların oyunlarını kabul edemem. O kadar güvenli bir dünyada değilim. Her şeyin bir bedeli var ve ben, bedelimi ödemek zorundayım.

Gözlerimi yeniden kumaşlara çeviriyorum. Artık geri dönüş yok.

Yarışmaya katılacağım.

Ama onlara karşı da savaşacağım.

Bu benim için bir fırsattı. Çünkü Emre İplikçi’nin moda eviyle ortak olarak çalışma şansım olabilirdi. Hem de sadece ben değil, Derya da en az benim kadar heyecanlıydı. İki haftadır bu fırsatın peşinden koşuyorduk. İzmir’in esintilerinden ilham alarak tasarladığım koleksiyon, tam da Emre’nin beklediği gibi bir hava yaratıyordu. Bu iş, benim için sadece bir adım değil, hayatımı değiştirecek bir sıçrayış olabilirdi.

Derya ile sabahları erken saatlerde geliyorduk, gece geç saatlere kadar çalışıyorduk. O kadar yoğun bir tempoda ilerliyorduk ki, bazen uykusuzluk başımızı döndürüyor, ama yine de pes etmiyorduk. Emre ile yapacağımız görüşme, her şeyin kilit noktasıydı. Onun onayını almak, bu işin gerçeğe dönüşmesini sağlayacaktı.

Ancak, arka planda Özge ve Murat’ın planlarının olduğunu biliyordum. Onlar, her fırsatta önüme engeller koyarak bu projeyi sabote etmeye çalışacaklardı. Özge’nin bana olan nefretini bildiğim için, bu kadar önemli bir işte onun baskılarını hissetmek zor olacaktı. Ama bu kez geri adım atamayacak ve bu fırsatı kaçırmayacaktım.

Derya, her zamanki gibi bana destek oluyordu. Onun gözlerindeki güveni görmek beni daha da motive ediyordu. Onunla çalışmak, her şeyin üstesinden gelmeye hazır hissettiriyordu. Yine de, Özge’nin ne kadar kurnaz ve stratejik bir insan olduğunu unutmamalıydım. Her an bir hamlesi olabilir, her an başka bir planı devreye sokabilirdi.

Tasarımda hangi unsurlar olmalı diye düşünürken, birden içimden gelen bir ilhamla şifon askılı uçuş uçuş bir deniz mavisi elbise çizdim. Elbisenin etek uçlarına çiçek desenli danteller eklemek istedim; hem zarif hem de İzmir’in deniz havasını yansıtan bir dokunuş olacaktı. Dantellerin her bir çizgisi, sanki bir yaz akşamının rüzgarıyla savrulacakmış gibi hafif ve zarifti.

O elbise, tıpkı İzmir’in huzur veren doğası gibi hafif, kadınsı ve özgürdü. Gözümde canlanan tüm detayları düşündükçe, heyecanım arttı. İşin içine bir de kulaklarına takılacak çiçekli küpeleri eklemek geldi aklıma. Küpeler, elbisenin zarafetiyle tam uyumlu olmalıydı, küçük ama dikkat çekici bir detay, elbisenin şıklığını tamamlayan bir dokunuş.

Derya’nın da fikrini almak için çizimi ona gösterdim. “Harika olmuş,” dedi, gözleri parlıyordu. “Bu koleksiyon için tam aradığımız şey bu. Hem İzmir’in ruhunu hem de zarafeti yansıtıyor.” Onun bu sözü, bana ne kadar doğru bir yolda ilerlediğimi gösteriyordu.

Elbiseyi ve küpeleri tamamladıktan sonra, başka detayları da düşünmeye başladım. Örneğin, bu elbise için doğru kumaşı bulmak çok önemliydi. İpek ya da ince pamuklu bir kumaş, elbisenin hafifliğini ve zarafetini en iyi şekilde yansıtabilirdi. Belki de elbiseye eşlik eden küçük bir şal, yaz akşamları için mükemmel bir tamamlayıcı olurdu.

Bunları kafamda şekillendirirken, Özge’nin ve Murat’ın planlarını düşünmekten bir an için duraksadım. Bunu başarmalıydım. Beni durdurmalarına izin vermeyecektim.

Derya’nın dilinden:

Leyla, tasarımını üzerinde çalışırken, ben de biraz geride kalıp düşündüm. Bu işin daha büyük bir boyutu vardı; özellikle de Leyla’nın katılmayı düşündüğü moda yarışması. Bu sadece onun için bir fırsat değil, bizim için de büyük bir adım olacaktı. Ama bu noktada, bazı şeyleri doğru şekilde planlamamız gerekiyordu.

Leyla’nın babasını düşünmeye başladım. Mehmet Amca, her zaman sağlam bir duruş sergileyen, işinde başarılı bir avukattı. Eğer bu işin yasal kısmında bir engel çıkarsa, ona danışmak daha iyi olabilirdi. Hızlıca telefonumu çıkarıp, onun numarasını buldum. Leyla’nın haberi olmadan, durumu ona açmak istiyordum.

Telefonu çaldıktan birkaç saniye sonra, Mehmet amcanın sesi kulağımda yankılandı.

“Merhaba Derya, ne var ne yok?” dedi.

“Merhaba Mehmet Bey, iyiyim teşekkür ederim. Sizinle kısa bir konu hakkında konuşmak istiyorum. Leyla’nın katılmayı düşündüğü moda yarışmasıyla ilgili birkaç yasal durum var. Noterden tasdik almak gerekecek gibi görünüyor. Sizce nasıl bir adım atmalıyız?”

Bir an sessizlik oldu. Mehmet Bey düşünceli bir şekilde cevap verdi.

“Noter tasdikini almak, işi resmileştirmek için iyi bir adım olabilir. Ama önceden bir şeyler yapmadan önce, Leyla’nın haberi olmadan ilerlememek daha doğru olur. Durumun ciddiyetini ve rekabeti göz önünde bulundurmak önemli.”

“Anladım, çok teşekkür ederim. O zaman, Leyla’ya haber vermeden biraz daha araştırma yaparım,” dedim ve telefonu kapattım.

Leyla hala tasarımına dalmıştı. Onu rahatsız etmemek için bir süre sessizce oturdum. Ama içimdeki düşünceler bir türlü durmadı. Her şey çok yakın ve çok önemliydi. Leyla’nın başarısı için elimden geleni yapmalıydım, ama bunu doğru adımlarla yapmalıyım.

Tabii, işte Özge’nin dilinden yazılacak bir bölüm önerisi:

Özge’nin Dilinden:

Hep bir adım önde olmak zorundayım. Bunu biliyorum. Bunu hep başardım. Her şey kontrol altında olmalı, her zaman bir planım olmalı. Şimdi de Leyla’nın bu yarışmaya katılma hevesini bir şekilde sabote etmem gerek. Ama bu sefer işler biraz farklı. Çünkü Leyla, bana karşı hiçbir şeyin farkında değil. Sadece ona bakarken, onun ne kadar umutsuz olduğunu görebiliyorum. Ama bu, onu durdurmak için yeterli değil.

Moda evinde dolaşırken, her şey sakin. Tasarımlar, kumaşlar, renkler… Ama bir şeyi fark ettim. Leyla’nın koleksiyonundaki en özel parçayı izlerken, beynimde bir kıvılcım çaktı. O elbise, tam da benim tarzım olan bir şeydi. Hafif, zarif ve son derece etkileyici. İzmir’in havasını, denizini yansıtan bir tasarımdı. Evet, tam olarak onun gibi… Ama o tasarımı, biraz değiştirip kendime ait bir şey haline getirebilirim.

Leyla, ne kadar iyi niyetli de olsa, moda dünyasında birinin önüne geçmek istiyorsanız, bazen ne kadar acımasız olmanız gerektiğini öğrenmelisiniz. Onun elbisesini alıp, birkaç dokunuşla yenilenecek, ardından bu tasarımı yarışmaya sunarak herkesi şaşırtacağım. Ama tabii bunu yaparken dikkatli olmalıyım. Hiç kimse, tasarımın kopya olduğunu anlamamalı. Sadece ben kazanmalı ve Leyla bir kez daha başarısız olmalı.

Kumaşlar arasında dolaşırken, bir an gözlerim Leyla’ya kaydı. O tasarımı elinde tutarken, ben de ona yaklaşmaya başladım. Sanki bir strateji kurmuş gibiydim. “Neden bu kadar fazla çalışıyorsun?” diye sordum. “Bir yarışma… O kadar önemli mi gerçekten?” diye ekledim, yüzümde hafif bir alaycı gülümseme ile.

Ona yaklaştım ve elini göz ucuyla inceledim. Tasarımını hemen zihnimde yeniden şekillendirdim. Birkaç değişiklik ve o elbise, tamamen benim olacak. Onun ne kadar da savunmasız olduğunu görmek, bir anlamda beni de rahatlatıyordu. Her şeyin sonunda, sadece ben kazandım.

Leyla, bana her zaman zayıf bir rakip gibi gelmişti. O kadar dikkatliydi ki, her zaman geride duruyordu. Şimdi ona bir ders verme zamanıydı. Elbiseyi kopyalamak, sadece küçük bir hamleydi. Ama bu hamle, ona kaybettirecekti. Ve ben kazanacaktım. Bunu, bana başka bir seçenek bırakmadılar.

Leyla’nın dilinden

Yarışma günü, tüm stres ve heyecanla kulise sığındım. Gözlerim, yoğun ışıkların altında ağırlaşırken, etrafımda modele hazırlanan mankenlerin, yarışmacıların telaşı vardı. Bu yarışma sadece benim için değil, Derya ve bütün ekibim için büyük bir adımdı. Ama ben, tüm bu dışarıdaki karmaşayı görmüyor, sadece önümdeki büyük anı düşünüyordum.

Tasarımımı sergilemek, İzmir’in ruhunu ve zarafetini sunmak için sahneye çıkmaya hazırdım. Bu, sadece bir yarışma değil, yıllarca süren mücadelelerin, zorlukların ve hayal kırıklıklarının üstesinden gelme yolculuğuydu. Rakiplerimle birlikte sahneye çıkacağımı bilerek, bir adım daha atmaya cesaret ediyorum.

Fakat o an, kulis kapısının sert bir şekilde çalındığını duydum. Kafamı kaldırdım ve içeriye bir görevli girdi. Elinde büyük bir buket vardı.

“Bunlar size gelmiş, Leyla Hanım” dedi gülümseyerek.

Buket, rengarenk çiçeklerle doluydu. Kırmızı güller, beyaz zambaklar ve nar çiçekleri. O kadar zarifti ki, adeta üzerime bir huzur dalgası gönderiyordu. Çiçeklerin üstünde küçük bir kart vardı. Elim titreyerek kartı açtım ve okudum:

“Leyla, bu yolda her zaman seninle olacağım. Kazanacağına inanıyorum.”

Ve imza kısmında sadece bir isim vardı: Ersin.

Bir anlığına zaman durdu. Kalbim hızla çarpmaya başladı. O an, sadece bir çiçek değil, geçmişteki tüm hatıralar, kaybedilen zamanlar ve yeniden başlayan bir ilişkinin sessiz bir hatırlatıcısıydı. Ersin’in bana olan inancı, bu yolculukta yanımda olacağına dair verdiği söz… Bir anda, içimdeki gücü hissettim. Yarışmaya katılmak sadece bir hedef değil, aynı zamanda geçmişi ve geleceği birbirine bağlayan bir bağdı.

Çiçekleri elime aldım ve derin bir nefes alarak onları masama koydum. Her şeyin başında, sadece kendi gücümü ve kararlılığımı görüyordum. Dışarıda Özge’nin ve Murat’ın planlarını bilerek, onlardan daha güçlü bir şekilde ilerleyeceğime olan inancım arttı.

Ardından, sıra geldi. Sahneye çıkmalıydım. Etrafımda modeller son hazırlıklarını yaparken, kendimi tekrar kontrol ettim. Elbisemi son bir kez düzelttim ve çiçeklerin etrafındaki hafif parıltıya bakarak gözlerimi bir kez daha hedefime dikti. Bu yarışma, sadece bana değil, içimdeki gücü keşfetmek isteyen her kadına bir fırsattı.

Sahneye adım attığımda, tüm gözler üzerimdeydi. Elbisenin uçuşan kumaşları, İzmir’in rüzgarını andırıyordu. Çiçek desenli dantel detaylarım, her adımda zarafetimi vurguluyordu. Ama en önemli şey, içimdeki o güçlü duyguydu. Ersin’in desteği, bu yarışma için her şeyin anlamlı olmasını sağlıyordu.

O an, sadece ödülün ne kadar yakın olduğunu değil, aynı zamanda hayatımın geri kalanında başarının peşinden gitmek için gereken tüm cesareti de bulduğumu fark ettim.

Ve bir adım daha attım, hem yarışmaya, hem de hayatta beni bekleyen yeni bir başlangıca doğru...

Özge’nin Dilinden:

Yarışma günü, sahnede Leyla’nın koleksiyonunu izlerken, kalbimde tuhaf bir hüzün vardı. Gözlerim, her zamanki gibi soğukkanlılıkla önümü süzerken, Leyla’nın elbiselerini beğenip beğenmediğimi düşündüm. Ama o kadar güzel bir tasarım vardı ki, bir şeylerin farkına vardım. O elbise, tam da benim tarzım olan bir şeydi. Hafif, zarif, ama aynı zamanda İzmir’in deniz havasını yansıtan bir dokunuşu vardı.

Düşüncelerim hızla değişti, her şey bir anlık bir karara bağlandı. O elbiseyi, birkaç değişiklikle kendime ait hale getirebilirdim. O kadar benzer, o kadar cazipti ki, onu ondan alıp yarışmaya sunma fikri aklımda yankılandı. Her şeyin kontrol altında olduğunu düşündüm. Planım hazır, hamlem yapılmıştı.

Bu düşüncelerle, sahneye çıkma sırası geldi. Elbiseye son dokunuşları yaparken, birkaç detay ekledim. İşin içine biraz daha benim tarzımı katmak, tasarımı tamamen bana ait kılacaktı. Ama bu çok dikkatli yapılması gereken bir hamleydi. O kadar dikkatli olmalıydım ki, kimse fark etmemeliydi.

Görünüşe bakılırsa, Leyla bu defa zayıf bir rakipti. Benim oyunumu asla göremezdi. Ve sahnede, üzerimdeki o elbise ile adımlarımı attım. O an her şey kaybolmuş gibiydi. Sahnedeki ışıklar gözlerimi kör ediyordu, ama içimde bir huzur vardı. Yarışmayı kazanmak, Leyla’yı geçmek, her şey sadece benim için yapılmıştı.

Tabii, işte Derya’nın dilinden yazdığım metin:

Derya’nın Dilinden:

Sahneye çıkmadan önce, Leyla’nın gözlerinde o endişeli bakışları gördüm. Ama ben şimdi başka bir düzeydeydim. O anda, sabırla beklediğim anın geldiğini biliyordum. Leyla’nın yanında duruyordum ve elinde tuttuğum belgeyi ona gösterdim. O belge, Özge’nin gerçek yüzünü ortaya çıkarmaktan başka bir şey değildi. O kadar dikkatli, o kadar ince düşünmüştüm ki, her şeyin hazır olduğundan emin olmuştum.

“Biliyor musun Leyla…” dedim, sesimdeki soğukluğu fark edebilirdi. “O gün babanla konuştum. Noter onayını da aldırmıştım. Senin bilmediğin küçük bir hamleydi. Şimdi Özge’nin hiçbir bahanesi kalmadı.”

Sözlerim, Leyla’nın gözlerinde aniden bir belirsizlik yarattı. O, bu hamleyi bilseydi, belki de bu kadar kolayca yıkılmazdı. Ama işte, gerçeği öğrenmişti ve geri dönüş yoktu.

Leyla, şaşkın bir şekilde baktı ama bu sefer sessiz kaldı. Belgeyi ona doğru uzattım, gözlerinde bana duyduğu güveni kaybetmişti. Ama benim için o kadar geç kalmıştı ki… Gerçekleri ortaya çıkarmaktan başka bir amacım yoktu.

Sahneye çıkma sırası geldiğinde, ona sadece şunu söyledim: “Şimdi, Özge’nin gerçek yüzünü herkes görecek. Herkese nasıl bir yalancı olduğunu göstereceksin. Artık oyun bitmişti.”

Sahneye doğru adım attım ve Özge’nin gözlerine doğru baktım. Şimdi her şey değişecekti. O yalanları artık kimseye kabul ettirmemeliydim. Bugün, bu savaşın zaferi benim olacaktı.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bölüm : 13.04.2025 23:37 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...