11. Bölüm

Yolun başlangıcı

Ceyoo
yazan.bayan

Leyla’nın anlatımıyla:

Kafeye girdiğimde, Derya’nın masada beni beklediğini gördüm. Yüzünde o her zaman alışık olduğum kararlı ama bir o kadar da soğuk ifade vardı. O an, bu soğukluk bana başka bir şey anlatıyordu. Beni beklerken bile, sanki bir şeyleri çözmeye kararlıydı. Hızla yanına gittim ve oturdum.

Derya, yüzünde o her zaman kararlı ifadesiyle önümde otururken, gözleriyle bana yoğun bir şekilde odaklandı. Kafedeki kalabalığa rağmen, onun sesini duymamak neredeyse imkansızdı. Bu kez konu farklıydı, çok daha ciddi. Leyla’nın içindeki karmaşayı anladığını biliyordum, ama bu sefer birlikte savaşmak zorundaydık.

“Dava hakkında konuşmalıyız,” dedi, sesi sakin ama kararlıydı. “Bu işin nereye gittiğini görmek zor olacak, ama bir şekilde yol alacağız.”

Ellerim masaya sıkıca yapışmıştı. İçimdeki gerginliği nasıl anlatacağımı bilmiyordum. Özge’nin yaptıkları, hepsi bir araya geldiğinde beni daha da fazla köşeye sıkıştırıyordu. Ama bir çözüm bulmak zorundaydık.

“Her şeyin çözümü var, Derya,” dedim, biraz daha sessizleşerek. “Ama senin gibi biriyle konuşmak, bana biraz olsun umut veriyor.”

Derya, bana bakarak hafifçe başını salladı. “Leyla, bu davada yalnız değilsin. Gerçekten birlikte mücadele etmemiz gerekiyor. Özge’nin seni bu kadar zor durumda bırakmasının nedeni, onun yapacağı her şeyin senin işini etkilemesi. Senin davan da, senin hayatın da buna bağlı.”

Bir an için, Derya’nın söyledikleri içimi kararttı. Ama tam o anda gözlerime sabırlı bir şekilde bakarak devam etti. “Bir strateji geliştireceğiz. Özge’yi sadece susturmak değil, her şeyin altını üst etmek zorundayız. Bu dava senin hayatını yeniden şekillendirecek.”

Derya’nın kararlılığı bana bir adım daha attırdı. O an, biraz daha güven hissettim. Ama hala çok şeyi kaybetmiş gibiydim. “Peki ya diğer taraf?” diye sordum, sesim bir tık daha titrek. “Onlar ne yapacak?”

Derya, biraz düşündü, sonra gözlerimi sıkıca tutarak cevapladı: “Onlar da hamle yapacaklar, ama biz onlardan önce davranmalıyız. Bu bizim avantajımız olacak. Dava süreci uzun ve zorlu olacak, ama dikkatli olursak, zafer bizim olabilir.”

Derya’nın gözlerindeki kararlılığı gördüm. İnanmak istiyordum, bu yolun sonunda başarı olmalıydı. Ama bir adım atmak için hazır hissediyordum.

“Ben de seni asla yalnız bırakmayacağım,” dedi Derya, gülümseyerek. “Hazır olduğunda, her şey başlar. Ama unutma, biz bir takımız.”

“Teşekkür ederim, Derya,” dedim, bir an hafifçe gülümsedim. “Bunu tek başıma yapamazdım.”

Senden eğer biz takımsak senden bir şey isteyeceğim. Özge’nin benim hakkımda söylediklerini telefonuna kayıt edip bana mesaj olarak atabilir misin?

Derya’nın gözlerinin içine bakarken, ne yapmam gerektiğini düşündüm. İçimdeki karmaşayı biraz daha fazla hissediyordum. Bir noktada bu işleri çözmek zorundaydım, ama aynı zamanda Özge’nin manipülasyonlarına karşı sağlam bir adım atmalıydım. Derya’yla birlikte ilerlemek zorundaydık.

“Bir şey isteyeceğim,” dedim, biraz duraksayarak. “Özge’nin benim hakkımda söylediklerini telefonuna kaydedebilir misin? Sesini... Kaydettikten sonra bana mesaj olarak atmanı istiyorum.”

Derya’nın gözleri bir an şaşkınlıkla büyüdü ama sonra yine o kararlı bakışlarıyla bana baktı. Hemen sordu: “Neden?”

“Çünkü...” diye başladım, derin bir nefes alarak. “Bunu yapmamız gerekiyor. Onun söyledikleri, senin söylediklerinle uyuşuyor ve bu kaydı, bu dava ve her şey için elimizde bir delil olması adına kaydetmemiz önemli.”

Derya bir süre sessiz kaldı, sanki ne yapması gerektiğini tartıyordu. Sonra başını hafifçe sallayarak, “Tamam, yaparım. Ama bunun bir risk olduğunu bilmelisin. Özge’nin hıncı her an her yere ulaşabilir.”

“Özge’yi durdurmak zorundayız,” dedim, kararlı bir şekilde. “Bu oyun bitmeli.”

Derya’ya baktım ve aklımdan geçen her şeyi ona aktarmaya çalıştım. “Bir şey daha var,” dedim, biraz tereddüt ederek. “Bu kaydı yapabilmemiz için savcılıktan izin almamız gerekecek. Çünkü Özge’nin sesini izinsiz kaydetmek... Hukuki açıdan tehlikeli olabilir.”

Derya, söylediklerime dikkatle kulak verdi. “Savcılıktan izin almak zor olabilir ama yapmalıyız. Bu konuda sana yardımcı olurum,” dedi, gözlerinde yine o kararlı ifadeyle. “Bu adımı atmadan önce ne yapmamız gerektiğini hesaplamalıyız.”

“Yasal yolu izlemeliyiz,” dedim, derin bir nefes alarak. “Özge’nin söylediklerini kaydedebilmemiz için resmi bir izne ihtiyacımız var. Savcılık, bizi bu konuda yönlendirebilir.”

Derya, bana güven vererek, “O zaman bunu yapacağız. Eğer seninle aynı fikirdeysem, seninle her adımda olacağım.”

Kafede Derya’yla konuştuktan sonra, aklımda birçok şey birbirine karıştı. Özge’nin söylediklerini bir an önce kaydetmemiz gerekiyordu, ama önce hukuki açıdan doğru bir şekilde hareket etmeliydik. Savcılıktan izin almak zor olsa da, başka şansımız yoktu. Bu kaydı alabilmek için yasal adımları izlememiz gerekiyordu.

Derya’nın dediği gibi, bu dava ve Özge’nin bizi tehdit etmesi karşısında elimizdeki tek doğru seçenekti.

Dışarı çıkıp, biraz sessiz bir yere çekildim. Telefonumu elime alıp, Özge’nin konuşmalarını dikkatlice kaydetmeye başladım. Konuşmalarına odaklandım ve onu kaydetmeye devam ettim. Bir süre sonra, elimdeki kaydın gerçekten faydalı olacağını hissettim. Bunu sadece Derya’ya değil, Eren’e de göndermeliydim. O, bu sürecin her anında yanımda olmalıydı.

Derya’nın anlatımıyla:

Özge’nin odasına girdiğimde, içinde bulunduğu atmosferin farkına varmam uzun sürmedi. Her zamanki gibi soğuk, her zamanki gibi manipülatif ama bu sefer biraz daha farklıydı. Bir şeylerin değiştiğini hissediyordum. O an, hiç beklemediğim kadar sert ve net bir şekilde söylemek istediklerim vardı.

Özge’nin bakışları, her zamanki gibi keskin ve acımasızdı ama içinde bir boşluk da vardı. Sanki her şeyin farkındaydı ve artık daha fazla kontrol edemiyordu. Oda karanlık, hava yoğun. Bir şeyler patlamak üzereydi.

“Bunu daha fazla kaldıramam, Özge,” dedim, sesimdeki soğukkanlılık, benim onun karşısında durmam gerektiğini bilen bir güvenle doluydu. “Bunu gerçekten bir noktada durdurmalısın. Herkesin hayatını kendi egon için oynayamazsın. Bu gidişle seni de kendini de daha fazla kaybedeceksin.”

Özge’nin bakışları bir anda değişti, her şeyin üzerine damgasını vurdu. Alaycı bir gülümseme, öfkeyle birleşti. “Bunu bana söylemeye ne hakla geliyorsun? Senin gibi biri bile bana yol gösterecekmiş! Ne kadar da cahilce…”

Kendimi tutamadan ona karşılık verdim, sözlerim her zamankinden daha keskin, daha kararlıydı. “Hayır, Özge! Bu kadarını sana yapmayı hak etmedim. Ama yapacağım. Bu kadarını sana vereceğim.”

İçimde biriken tüm öfkeyi bir anda dışarıya çıkardım, her kelime bir adım daha ileriye gitmeme neden oluyordu. Özge’nin yüzündeki ifadeyi görmek, bu kadar ileri gitmeye nasıl cesaret edebildiğini anlamamı sağlamıştı. O kadar mantıksız ve hüsrana uğramış bir durumdaydık ki, her şeyin üzerine daha fazla gitmek gerekirdi.

Ama o kadar zaman sonra, Özge’nin söylediklerini telefona kaydettim. Bunu Leyla’ya göndermeliydim. Her şey kayıtlara geçmeliydi. Geri adım atmak yoktu.

“Bu da sana,” dedim, telefonu açıp mesajı Leyla’ya gönderdim. “Özge’nin oyunları… Artık nereye gittiğini görmelisin. Bunu duyman gerekti. Geriye dönüş yok, Leyla.”

Leyla’nın anlatımıyla:

Özür dilerim, mesajım kesildi. İşte devamı:

Leyla’nın anlatımıyla:

Telefonuma kaydettiğim ses dosyasını bulup, mesajlaşmaya başladım. Eren’i seçtim ve kaydı ona gönderdim. Mesajımı yazarken, bir an içimdeki duyguları kontrol etmeye çalıştım, ama artık bir noktada yapmam gerekeni biliyordum. Özge’nin ne kadar ileri gittiğini artık görmüştük ve bu kaydın her şeyin dönüm noktası olacağına emindim.

Mesajı gönderdikten sonra telefonumun ekranına baktım. Bir süre cevap gelmedi, kalbim hızlı bir şekilde çarpmaya devam etti. Eren’in ne diyeceğini bilemedim. Her şeyin bu kadar hızlı değişmesi beni korkutuyordu ama aynı zamanda bana bir tür özgürlük de veriyordu.

Bir yandan da Özge’nin bana yaptığı bu haksızlıkları düşündüm. O, her şeyi kontrol etmeye çalıştı, ama ben artık buna izin vermeyecektim. Bu kaydı almak, ona karşı bir adım atmak bana çok şey kazandıracaktı. Ama daha fazlası gerekiyordu. Özge’ye bir ders vermek, onu ve onun yaptıklarını herkesin önünde ifşa etmek zorundaydım.

Ekranda Eren’in cevabını görmek için sabırsızlanıyordum. Cevap geldiğinde, “Bu çok önemli bir adım, Leyla. Hazırlıklı olmalısın. Seninle birlikteyim,” yazıyordu.

Bir nefes aldım. Eren’in desteği, her şeyin anlam kazanmasını sağlıyordu. Derya’yla birlikte adım adım bu savaşı kazanacağız. Özge’ye, hayatımı mahvetmesine izin vermeyeceğimi gösterecektim.

Derya ile olan konuşmamızın ardından, içimdeki baskı bir nebze olsun azalmıştı, ama hala endişelerim vardı. Özge’nin karşısında daha güçlü bir duruş sergilemeliydim. Bu, sadece dava için değil, aynı zamanda hayatımı geri almak için de bir savaştı. Onun manipülasyonlarına ve zulmüne karşı bir adım atmam gerektiğini biliyordum.

Telefonumda Eren’in mesajını tekrar okudum. “Seninle birlikteyim,” diyordu. Bu destek, her şeyin anlamını değiştiriyordu. Ama buna rağmen, hala Özge’nin yapabileceklerinden endişeliydim. Onun kararlılığı ve hırsı beni korkutuyordu. Fakat, bu kaydı almak, onun bana karşı oynadığı oyunu ortaya koymak, artık tek çözüm yolu gibi görünüyordu. Eren’in desteği ve Derya’nın desteği ile her şeyin üstesinden gelebilirdim. Bunu yapmalıyım.

Bir anlığına kendimi güçlü hissettim. Özge’nin bana yaptığı her şeyin, ona karşı hazırlıklı olmamı sağladığını fark ettim. Bu savaşı kazanmak, sadece Özge’nin değil, hayatımı geri kazanmanın da bir yolu olacaktı. Eren’in desteği ve Derya’nın stratejileriyle bu savaşı kazanacak, her şeyin altını üst edecektik.

Telefonum yeniden çaldı. Mesaj Eren’den gelmişti. “Hazır olduğunda, bana her zaman yazabilirsin,” yazıyordu. Bu, her şeyin sonunda doğru olacağına dair bir umut ışığıydı.

Erene şöyle bir mesaj attım; Eren seni zor durumda bırakmak istemem bana olan hislerinin farkındayım ama şunu bilmeni istiyorum şuan böyle bir duruma hazır değilim çünkü çok yoruldum.

Telefonumdan mesaj sesi geldi Erenden cevap gelmişti.

“Leyla, seni anlıyorum ve her şeyin bu kadar zor olduğunu biliyorum. Bunu sana söylemek istemiştim ama... Benim için her zaman buradayım, ama şuan bu kadar karmaşık bir durumda olman seni daha da yıpratıyor. Kendini zorlamaman gerek. Benim için ne hissettiğini bilmek önemli, ama şu an gerçekten neye ihtiyacın olduğunu düşünmeni istiyorum. Kendine biraz zaman tanı. Her şeyin bir yolu var, ama senin için en doğru adımı atman önemli.”

Eren’in mesajını okudum ve bir süre ekranıma baktım. O kadar karmaşık duygular içindeydim ki, başımı bir süre ellerimin arasına aldım. Eren’in söylediklerinin ne kadar doğru olduğunu biliyordum. Bu kadar ağır bir süreçte, bir adım geri atmak belki de doğru olanıydı. Ama özlemi ve her şeyin içindeki fırtına, bana hala bir çıkış yolu sunuyordu.

Kendimi toparlayıp bir cevap yazmaya başladım:

“Teşekkür ederim, Eren. Gerçekten çok ihtiyacım vardı. Şu an biraz daha sakinleşmeye çalışıyorum. Her şeyin en doğru şekilde olması gerektiğini biliyorum. Ama şunu bil ki, senin desteğin bana çok şey ifade ediyor. Birlikte bu yükü hafifletebiliriz.”

Gönderdim ve derin bir nefes aldım. Bu cevap, içinde bulunduğum karmaşık durumu biraz olsun hafifletmişti.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bölüm : 17.03.2025 16:08 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...