
Yine ben geldim bu bölüm birazcık konuşmaya dayalı gibi olacak. Umarım beğenirsiniz
Thyra "biz ormanlık alana gidicez"
Artemis "ayy! Bizde ordayız"
İrene"yaa evlerin ordayız biz. Marcus'a o kadar söylemiştim halbuki"
Emily"haha! Biz nehir kenarındayız"
Leona"biz eğlence olsun diye seçmedik neresi çıkarsa artık"
Sonra bütün yüzler bana döndü Irene"ee sen hangi bölgede katılcan"
Ben tam ağzımı açmış bilmiyorum diyecekken, Emily "oda bizimle"dedi
Şuan ne olduğunu ben dahi idrak edememişken bir saattir yaptıkları dedikodular üstüne beynim durdu.
Şuanda anladığım tek şey akşamki buluşma dedikleri şeye nerede katılacaklarıydı. Nehir kenarı ve evlerin ordaki alanı görsemde ormanı görmemiştim. Bana kalsa ormana gitmek isterdim ama Emily önlemini çoktan alarak bana seçme hakkı bırakmadı.
İrene "bende nehir kenarına gelmek istiyorum"
Emily"onu bunu boş verin. Acaba Lucia'nın yanına kim oturacak"
Leona"ayy evet bizim zaten eşimiz olduğu için o heyecanı yaşayamıyoruz"
İrene "Hey! Ben bir kez yaşadım"
Thyra göz devirdi "yaa tabi tabi adamın kafasından aşağı su döken bendim zaten"
İrene"Oda sapıklaşmasaydı o zaman"dedi ve kollarını bir birine bağlıyarak kafasını çevirdi.
Bunun üzerine Thyra "adam sadece tanışmak için elini uzattı"
İrene"Aynı şey!"
Artemis araya girerek bu kavgayı sona erdirdi.
Emily "Festivalden sonra 1 hafta yokuz biz"derken Çınay ile kendini bahsettiği çok açıktı.
İrene kollarını çözerek dudaklarını büzdü "Çınay niye buralı değil ki ya hep gidiyorsunuz"
Emily kıkırdağı sorada gözlerinin içi parladı. Ne zaman Çınay lafı geçse böyle olurdu zaten. "Hadi ama Çınay benim için buraya bile taşındı onun için bu kadarını yapayım bir zahmet"
İrene göz devirdi ve ayaklandı "su içicem ben. Mutfaktan bir şey isteyen var mı?"
Elimi kaldırdım "şeyy...eee... Banada su" getirir misin diyemedim. Ortam sessizdi bu dahada terdirgin olmamı sağlarken Irene"sen yeter ki iste Fıstık"dedi ve göz kırptı
"Fıstık?"dedim mırıldanarak. Artemis sesimi duymuş olucak ki"Irene Fıstıkta getirir misin?" Sonra mutfaktan bir ses duyuldu "bulursam getiririm!"
Leona"Artemis, Liam ile çocuk ne zaman?" Artemisin yüzü kızardı ve Leona'nın omzuna vurarak "sen sus bakayım! Sen evlen görücem senide"
"Ah! Acıdı, yavaş be kadın!"
Thyra olanlara gülüyordu. Bense kenardan olan biteni sanki bir filmmiş gibi onları izleyerek izleyip reklam çıkmasını bekliyorum. Olaylar o kadar hızlı ilerliyor ki olayları anlayamıyorum. Keşke patlamış mısır olsa
İrene elinde iki tane su ve bir kasenini içinde yuvarlağa benzeyen fındık renginde minik minik şeyler vardı. Hepsini masaya koyduktan sonra Artemis konuşmaya başladı "Bu fıstık işte"dedi kaseyi göstererek. Biraz inceledikten sonra bir tane aldım ve ağzıma attım.
Ne tatlı ne ekşi ama insanın yedikçe yiyesini getiren bir şey. Bir kaç tane daha yiyerek kızları izlemeye koyuldum fakat hepsini bana bakarken bulmayı beklemiyordum.
Thyra "Lucia ideal erkek tipin var mı?"
Anlamaz bakışlarımla ona bakarak " Ee... O ne?"
Bir an hepsinin şaşırdığını hissetsemde hemen normale döndüler.
Thyra "Hayalindeki erkek tipi nasıl biri? "
Açıkçası hiç düşünmedim şu yaşıma kadar sadece yaşamaya odaklanmış biri olarak bunları düşünecek zamanım olsa bile düşünmezdim.
"Hiç düşünmedim"
Thyra şaşırdı "Bir kere bile mi?"
Kafamı sağa sola sallayarak"hayır düşünmedim"
Thyra "hmm o zaman bizimkilerin yanına gidelim mi? Canım çok sıkıldı"
İrene"hepsini birlikte bulabileceğinizi sanmıyorum ama yine bakalım istersen"
Thyra cevap verme gereği duymayarak kafasını aşağı yukarı salladı. Herkes de Bu fikre katılınca Artemis telefonunu alarak içeri gitti.
Ben de suyumu tek dik işte bitirerek ayağa kalktım ve mutfağa doğru yürümeye başladım.
Leona"hey! Nereye gidiyorsun?"
Elimdeki bardağı göstererek "Su içicem" diyerek önüme döndüm.
Arkamdan kızların fısıldaştığını duysam da pek umursamayarak mutfağa yürümeye devam ettim.
Mutfağa tam girdiğim sırada Artemis'in sesini duydum.
"Onunla görüşücek misin?"
...
"O zaman ne yapıcaz? Gelmiyelim mi?"
...
"Pekala o zaman biz geliyoruz sen gidiyorsun"
...
"Telefonu suratıma kapattı"
Onu dinlerken bir yandan da bardağı su dolduruyordum. Bardağa baktığımda bardağın dolup taşmaya başladığını fark ettiğim gibi hemen telaşlanarak bardağı kenara koydum ve musluğu kapattım.
Bu sırada Artemis yanıma geldi ve endişeli bir tavırla "Sen ne zamandan beri buradasın?"
Ben de onu dinlediğimi belli etmemek adına"tahmini 2 dakikadır burdayım neden ki?" Yalan söylemekten ne zarar gelir....
Babam ve ablamla geçirdiğim yıllar, yalanlarla çevrili bir dünyada büyümeme neden oldu. Onlar bana yalan söylerdi; küçük, masum yalanlarla başladılar belki, ama zamanla bu yalanlar bir duvar gibi aramızda yükseldi. Ben ise onlara korktuğumda yalan söylemek zorunda kaldım. Gerçekler, üzerime çöken bir ağırlık gibi korkutucuydu ve yalanlar o an için tek çıkış yolumdu.
Bizim için aile yalnızca sözlükteki anlamıyla kalan bir kelimeydi. İki hece, dört harf... Ama ne sıcaklığı vardı ne de güveni. Sadece bir ürünün arkasında yazan bilgilendirme gibiydi; aslında var ve çok önemli ama onu inceleyen yok.
Yalan, evimizin tam ortasında bir misafir gibiydi, ama hiç gitmeyen, hep kalan bir misafir. Öyle bir misafir ki, salonda oturur, varlığını hissettirir ve hiçbirimiz onu görmezden gelmezdik. Biz onu oradan kaldırmayı hiç düşünmedik; aksine, onu kullanmaktan, onun gölgesine sığınmaktan çekinmedik. Babam ve ablam, yalanları benim için bir araç olarak kullandılar bana yapmadıklarını bırakmadılar. Ben ise korkularımın esiri olduğum ve yalanlara daha çok sığındım. Sanki annesine sarılan küçük bir çoçuk gibi
Zamanla, bu yalanlar yalnızca dilimizde değil, ruhumuzda da izler bıraktı. Sevgi, güven ve ait olma duygusunun yerini bir boşluk, bir kopukluk aldı. Yalanlar onlara pek etki etmemiş olabilir ama benim sadece ruhumu değil kalbimide aldı. Yalanlar yalnızca bizi korumadı, aynı zamanda bizi birbirimizden uzaklaştırdı.
Artemis"LUCİA!"
"Ha? Ne?"
Artemis"sabahtan beri sana sesleniyorum"
"Dalmışım... Ne diyecektin?"
Artemis"Sende bizimle gelicek misin?"
"Nereye?"
Artemis"Hani ben Liam'ı kızlarda kendininkileri görmeye gidecek ya sende gelicek misin?"
Biraz düşündükten sonra elim göz bandıma gitti. Kızlar beni bu halimle sevmiş olabilir ama onlar sever mi?
Artemis" Lucia... Bak geçmişte insanların sana ne yaptıklarını bilmiyorum, ama... Etrafına bir bak bana bir bak sence biz normal mi gözüküyoruz? İnsanlar bizi yargılayabilir ama buradakiler seni yargılamaz çünkü onlar da böyle"
Artemise baktım. Evet. Oda babam yada anlam gibi gözükmüyordu. Oda benim gibi farklıydı.
İçeriden bize bağırdığı anlaşılan Leona'nın sesi duyuldu "HADİİİ AĞAÇ OLDUM KÖK SALICAM YAKINDAA"
Artemis"Çatlama be! Bütün anın içine etti" diye mırıldanırken benim olduğumu hatırladı ve bana döndü. "Gel hadi."derken gözlerinin içi parlıyordu.
Normalde gitmek istemiyordum ama Artemis'i üzmek istemediğim için belli etmemeye çalışarak "tamam"dedim
Artemis heyecanlanırken kızların yanına gitti. Bende onların kapıya geldiğimde herkes ayakkabısını giydi ve yola koyulduk.
İrene "ev iki sokak ötede" dediğinde evin konumu bilmeyen tek kişinin ben olduğum gayet açıktı. Kafa sallayarak onayladım ve hiçbir şey demedim.
Bu sırada Artemis telefonunu kurcalıyordu, Thyra yanına geldi ve "Ona haber verdin mi?" Dedi. Artemis kafa sallayarak "aradım ama o zaman kesin değildi, şuan mesaj atıyorum"
Sonra Thyra Artemisin kulağına bir şey fısıldadı ben duymadığım için Artemis'in tepkilerine odaklandım fakat sanki bir heykel gibi bir mimik oynatmıyordu. Thyra uzaklaştı ve Artemis'in mesajını bekledi.
Artemisle göz göze geldiğimiz sırada hemen yoluma dönerek hiç onlara bakmamışım gibi davrandım ve yoluma devam ettim. Hala onları göz ucuyla inceliyordum, bu sırada Artemis , Thyra'nın söylediği şeye kafasını sağa sola sallayarak cevap verdi.
Thyra "neden gelmiyor?"
Artemis "hey! Sessiz ol duyucak"
Dediğini sırada bana baktıpını hissettim. Tabi önceden dersimi almış biri olarak onlara bakmadan sadece dinliyordum bu yüzden göz göze gelmedik ama benim hakkımda konuştukları çok açıktı.
Artemis cümlesine devam ederken çok sessiz konuşuyordu "...çünkü...yani...istiyormuş" kelimelerini çıkardım.
Sebepsizce olayın tam ortasında olup hiç bir şey bilmediğimi hissetsemde. 6. Hissime asla güvenemezdim beni hep yarı yolda bıraktı.
Sonunda bir evin önünde durduk. Çitlerden içeri girdiğimizde bizim evden farklı olarak evin kapalı gri renkte olduğunu fark ettim. Aslında zarif bir duruşu vardı.
Hepimiz kapının önünde durup beklemeye başladık. Neden kapıyı çalmıyorlar diye içinden geçirdiğim sırada kapı açıldı.
Kapının önünde olduğumuzu nerden anladı yoksa büyücü falan mı?
Ben bunları düşünürken Artemis kapıyı açan adamın üstüne zıplayarak sarıldı.
Adam Artemis'i yere düşmeden tuttuğunda boyunun Çınaydan biraz daha uzun olduğu fark ediliyordu.
Artemis "sonunda!"diyerek adama daha sıkı sarılırken adamı inceledim.
Saçı kahverengi ile sarı arası kısa saçları vardı, buğday tenli, kahverengi gözleri vardı.
İrene "ee çekilin be çifte kumrular!" Diyerek içeri girdiğinde Thyra kıkırdadı.
Hepsi gülüşüp sırayla içeri girerken ben en arkada kalmıştım. Bu benim en son gireceğim anlamına geliyordu. Bütün gözler üstümde olucak. Diye içimden geçirdiğimde. Bedenimi bir ürperti sardı.
Artemis hala kapıda adama dururken "içeri gelsene"dedi.
Eğilip ayakkabılarımın bağcıpınk çözdüm ve ayakkabılarımı çıkararak içeri girdim kafamı yerden kaldırmasamda bütün evlerin içi aynı olduğu için nerde duvar olup olmadığı biliyorum.
Mağlum can sıkıntısından evde volta atmışlığım varda. Salona geldiğimde herkes bana döndü al işte biliyordum böyle olacağını adım atamadım sanki transa girmiş gibi sadece tırnaklarımı avucuma batırdım ki buda istemsizce oluyordu.
Beni bu durumdan Emily kurtardı "Luica buraya gel! Çınay yok zaten, birlikte oturalım"
Emily salonun en arka köşesinde oturuyordu ve bazıları yere oturduğu için benim için biraz zor olucak.
Tam adım attığım sırada Artemis ve yanındaki çoçuk içeri girip "hey! Kıza yol açın dokunan olursa kötü olur"
Artemis bir anne edasıyla bunlar söylerken kızlar ve yanınadaki çoçuk gülmüştü. Bu sonradan fark ettim ki artemis çoçuğun burun hizasına geliyordu.bunu boşverek Emily'e baktım
Kimseye dokunmadan bir parkur edasıyla Emily'nin yanına gittim. Koltuğa oturduğum sırada etrafıma baktım. Ben ve Emily hariç herkes kızlı erkekli ve gayet sırnaşık oturuyorlardı.
Aaaaa aklıma yani dank eden şeyle eşleri oldu aklıma geldi. Artemis'i ilk gördüğümde aklıma gelmeliydi.
Emily şakacıktan yaptığı imalı sesiyle "Keşke Çınay'da olsaydı" dedi ve somurtmaya başladı.
İrene'nın yanında oturan kahverengi ile kızıl karışımı saçları olan ve yeşilin değişik tonu olan gözleriyle konuştu "Sizin geleceğinizi bilseydi hiç gitmezdi"
Sonra Leona'nın yanında duran Leona'nın zıttı beyaz saçları, beyaz cildi ve beyaz gözleri ile bir albinoyu andırıyordu. Onların bir birine zıt görünüşleri, sebepsiz bir şekilde daha iyi bir çift yaptığını düşündüm.
Albino gibi olan adam "evin yakınına gelince anlıcak zaten"dediğinde ben hariç herkes güldü
Ben niye anlamadım? Bu sırada kafamı özellikle yerde tutuyor kimsenin yüzümü görmesini istemiyordum.
Kendimi öne vererek dirseklerimi bacaklarımın üstüne koydum ve avuçlarıma yaslanarak yeri inceledim.
Bizim evde olsaydık halı incelerdim ama bu evdeki halı tek renk bu yüzdem inceleyecek bir şey kalmıyor.
"Lucia" diye bir ses duyduğumda kafa mı kaldırıp sesin geldiği tarafa baktım.Thyra bana seslenmişti. "Cevap veremiyeceğin bir soruysa cevap verme ve beni yanlış anlama sadece... Merak ediyorum"
Aslında sorucapı soru basit ve gayer açıktı
Neden göz bandı takıyorsun
"Neden göz bandı takıyorsun?"
Soracağı soruyu bilsem de bir anda kollarım bacağımdan kaydı. Afallasamda oturduğum için yere düşmedim ve hemen toparlandım.
Neden göz bandı takıyorsun
Şuanki ben için bile zorken içimdeki 6 yaşındaki çoçuk bu anıyı hala unutmamıştı. Ellerimin titrediği bana seslendiklerini hissetsemde sesler o kdar buğulu geliyorduki umursamıyordum.
6 yaşındaki minik Lucia'nın tek suçu ablasının kıyafetini merak edip denemesiydi...
"Baba lütfen larvarıyorum" dili sürtüğü için yalvarıyorum bile diyemeyen 6 yaşında bir çocuk
Gözümden bir damla göz yaşı yanapıma doğru süsüldü. Bir göz yaşı daha kurtulmuş özgürlüğüne kavuşmuştu.
Bana ne kadar seslenselerde bana dokunamıyacakları için hiç bir etkisi olmuyordu.
Bir anda yüzümde su hissettim.İşte o an altı yaşındaki çocuk geri döndü. O 6 yaşındaki çocuk o kadar bilgisizdi ki şu an yüzüme gelen suyu bile babasının o an döktüğü su sandı
Hemen ayaklanarak çığlık attım. Yüzümdeki sudan ellerimle kurtulmaya çalışırken. 6 yaşındaki o çocuk babasına "ben yapmadım"dedi
Salondan çıkarak banyoya gittim ve kapıyı kilitledim. 6 yaşındaki kız hala "ben yapmadım, baba lütfen" diye sayıklıyordu.
Yüzümü üstüme sildim. Yüzümü suyla yıkayamazdım. Sonra kapıya yaslanarak kafamı ellerimin arasına aldım.
Tırnaklarım avuç içlerime savaç açmışcasına sıkarken. Yumruk yaptığım ellerimde kafamı iki taraftan sıkıyordu.
"Ben yapmadım
Ben yapmadım
Ben yapmadım
Ben yapmadım
Ben yapmadım
Ben yapmadım
Ben yapmadım
Ben yapmadım
Ben yapmadım
Ben yapmadım"
Kapının arkasından tanımadığım bir erkek sesi duydum "Lucia sen yapmadın... Sana inanıyoruz"
6 yaşındaki küçük kız inkar etti "HAYIR! O zaman yüzüme kaynar su dökmezdiniz!"
Adam derin bir nefes aldı "hayır, o sadece normal bir suydu"
Her şey affedilebilir ama yalan asla "YALANCI"
Bir süre sessizlik oldu arkadan Thyra'nın ağlayışlarını duyuyordum.
Sonra adam "Thyra senin yüzüne niye Kaynar su döksün?"
"Kimin döktüğünü görmedim! Hem... Thyra yapmasa bile siz yaparsınız!"
"Pekala, peki neden yapalım?"
Çünkü ablamın kıyafetlerini giydim
"Çünkü... Çünkü...SÖYLEYEMEM OLMAZ"
bu sırada fark etmedende olsa tırnaklarım artık avucumu acıtmıyordu, belki acıya alıştım, belkide elim sıkmaktan yoruldu.
"Niye söyliyemiyorsun"
6 yaşındaki kız biraz düşündü eğer söylerse babası yine ona kızar mıydı?
Kısık çıkan sesimle "çünkü o kızar!" diyebildim babam demeye gücüm yetmedi belkide efendi demeliydim
Arkadan bu sefer farklı bir erkek sesi duyuldu, bu sesi duyduğuma emin olsamda kimin olduğunu çıkaramadım "kim kızarsa?"
Ellerimin titrediğini fark etmek zor olmadı. Ne kadar duymadığını bilip babam demek istesemde diyemiyorum. Ağzımdan çıkmıyordu.
Belkide 6 yaşındaki kız babasından korkuyordu.
"Söyliyemem!"diye konuştum
Artemis'in git gide yaklaşan sesini duydum "Luica, burda kimse sana zarar vermez gelmeden önce dediklerimi hatılamalısım...Hem burda biz bizeyiz bizden başka kimse seni duyamaz. Şimdi soruyorum. Kim kızarsa"
Yine aynı soru
Ben söylemek istesemde 6 yaşındaki küçük kız izin vermiyor
Yine ağlamaya başladım ama bu sefer göz yaşları özgürlüğüne kavuşmuyor yere düşerek ölüyorlardı.
İrene'nın sesini duydum "Lucia kimseden korkmana gerek yok. Bazen kendi iç sesinden bile korkarsın ama iç sesini değil kalbini dinle"
Kalbimi mi dinleyeyim? Şuan asıl sorun kalbimde zaten!
hıçkırıklı sesimle "tek istediğim 2 dakika yalnızlık"
Thyra "Lucia bak belki çok kötü bir hata yaptım... Ama bilerek olmadığını bilmeni istiyorum. Hem sana kim kızabilir ki?"
3. Kez sorulan o soru
"Olmaz eğer söylersem daha çok kızar"
Küçük kız çocuğu hala ikna olmamıştı.
En başta konuşan çoçuk tekrar konuştu "pekala kimin kızıdğını söyleme ama eğer onu söylemiceksen başka bir soruma cevap vericeksin"
"Ne gibi?"diye sordum ama sesimde küçük bir kız çoçuğu heyecanı vardı.
Kızların birisinin kıkırdadığını duysamda umursamadım ve soruyu bekledim.
"Eğer o soruya cevap vermiceksen..kaç yaşındaydım" sonunda sesi kısılmıştı
Birisinin "ne?" Dediğini duymuştum onlar için anlamsız bir soruydu. Ama benim için öyle değildi
"Cevap vermezsem nolur" sonda boğazımdan bir hıçkırık kaçtı.
Adam "o zaman daha zor bir soru gelir"
Derin bir nefes aldım küçük kız belkide özgürlüğüne kavuşacaktı "6 yaşındaydım. Sadece küçük 6 yaşında bir çocuktum..."
Derin bir sessizlik oldu. Onlar sustu bende konuşmadım. Bdlkide ben cevap verince ne olduğunu anlamışlardı
"Artık beni yanlız bırakır mısınız?"
Evvettt bir bölümü daha bitirdik bu haftaki bölümün uzun olma sebebi panoya yazdığım gibi sınavların başlıcak olması bir dahaki hafta belki bölüm atamam diye bu bölümü uzun attım
Şimdiden anlayışını rica ederek özür diliyorum
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 10.3k Okunma |
928 Oy |
0 Takip |
24 Bölümlü Kitap |