
Evet tekrar karşınızdayız ve beklenen bölüm sonunda karşınızdaaa.
"Çok yakında tanışıcaz
Kızıl saçlım"
________________________
Kapıya yaslanmış hala dururken aslında sakinleşmiştim. O zaman yaptıklarına şimdi anlam veremesemde o zaman çok mantıklı geliyordu.
Asıl sorun burdan nasıl çıkacağım yani çıkma çıkarım ama hiçbir şey olmamış gibi çıkıp devam edemem. Utanırımda...
Kapının önüne yaklaşan adım sesleri duydum ağır ama sert adımlardı. Sesler yaklaştıkça içime huzur dolmaya başladı hafif hafif bir koku yayıldı. Sanki her an uyuyabilecekmiş gibiydim.
Ardından bir adım sesi daha duydum hızlı ve zarif adımlardı sonra Artemis'in sesini duydum "Lucia içeride tokam varda sen versen yada ben alsam?"
Kapının önünden hiç kalkasım olmasada kapının arkasından çıktım ve sessiz çıkan sesimle "gir al nerdeyse..."dedim
Sesimden bile uykulu olduğum anlaşılıyordu. Artemis sanki ben yokmuşum gibi etrafı biraz karıştırdı "Aa burda yokmuş" dedi ve çıktı.
Bende bir daha kapının arkasına geçmedim. Kapının arkasından gelen koku yoğunlaştığında artık uykunun kollarına teslim oldum. O sırada kapı açıldı ve aynı ağır sert adımları duydum...
X kişisin açısından
(ismini şimdi öğrenmeyin hehe)
Artemis beni aradığında Çınayla evden çıktım. Beni tanıması için daha erkendi yani görmesi onun için sorun olmazdı ama ben onu görürsem kendimi tutabileceğimi sanmıyorum.
Birde daha buraya alışamamışken kurt adamların gerçek olduğunu öğrenmesi üstüne birde bana mühürlü olduğunu öğrenmesi için daha zaman vardı.
Çınay'a minik bir görev vererek zaman geçirmesini sağladım. Çınay'ın benle gelmesinin tek sebebi kızıl saçlımın yalnız kalmamasını sağlamaktı. Herkes eşlerinin yanına otururken o yanlız kalmasın diye böyle bir şey yapmış olsamda. Çınay sinirlenmişti tabii ama bir yandan hak veriyordu çünkü oda yaptığımın doğru olduğunu biliyordu onun tek derdi Emily'den uzakta kalmaktı.
Sırf babasıyla kalmasın diye kızları bir eve erkekleri bir eve böldüm -ki bende bizimkilerle yaşıyorum- En başta karşı çıktılar fakat olayı biraz daha izah edince ikna etmeyi başardım. Alfayız yinede arkadaşlarımıza söz geçiremiyoruz
Göl kenarında akşam yaşanacakları düşünürken sırıttığımı fark etmem uzun sürmedi. Onu düşününce parmaklarım dudaklarıma gitti.
Onunla bakıştığımızı düşünmek bile sabrımı zorluyordu. Hemen söyleyip onu yanıma almak istiyorum ama yapamıyorum ve kurdumu dahada çileden çıkartıyor.
bu sırada telefonum çalmaya başladı, elimi cebime attığım sırada "si- neyse düşünmeye bile izin yok" telefonu çıkardığımda Thyra'nın aradığını gördüm
"Ne alaka şimdi?!"telefonu açıp kulağıma yasladım
-alo?
-Alfa özür dilerim,dedi ağlayarak. Ne olduğunu anlamadığımı belli eder cinste sesimle
-Düzgün anlat şunu!
Hala ağlamaya devam ederken arada hıçkırarak şu cümleleri kurdu
-Ben...Lucia'nın tramvasını tetikledim
-Yani?
Ne olduğunu yarım yamalak bilsem de kızıl saçlıma bir şey oldu korkusu kalbimi sarıp sarmalamıştı.
Thyra devam etti:
-Yani kendini tramva anında sanıyor gibi bir şey tam bilmiyorum ama kendini tuvalete kilitledi... Lütfen yardım et
İşte o an içimde fırtınalar kopmaya başladı cevap vermeden telefonu kapattım.
Eve doğru koştum böyle bir durumda kurta dönüşürsem ona sahip olma isteğim dahada artıcaktı ve ne kadar istesemde onu korkutup kaçırmak istemiyorum ...
2 dakika sonra kapıdaydım kapıyı aralık bırakmışlardı ve ayakkabılarımı çıkararak direk içeri daldım.
Salona doğru koştuğumda Thyra ağlıyor eşi yani Orlen, tuvalet kapının önünde bir şeylerle uğraşıyordu -Doktordu sonuçta bir şeyler yapsın yani-.
Thyra beni gördüğü gibi yalvarmaya başladı "cid- cidden açıklayabilirim! Ben sadece bir şeyi merak edip sormak istemiştim. CİDDEN! Böyle bir şey aklımın ucundan bile geçmedi"
Sinir kat sayılarım artarken aslında Thyra'nın suçu olmadığını biliyordum ama Bu Lucia'ya yaptığı şeyi değiştirmez "Thyra! Aklının ucundan geçmemiş olabilir sana inanıyorum..."
Bu sefer "teşekkür ederim teşekkür ederim..." Diye kendince sayıklamaya başladı.
Bende sözüme devam ettim "AMA! Bu Lucia'ya zarar vermediğin anlamına gelmez belki isteyerek olmadı ama OLDU!"
Eğer ucu benim kızıl saçlıma, daha benim dokunmaya kıyamadığım o kıza değiyorsa o zaman sebebi önemli değil.Hiç bir şey demeden Orlen'nin yanına yani kapıya yavaş adımlarla yürüdüm.
Orlen kenara kaydığında, Artemis ne yapıcağımı anlıyarak hızlı adımlarla yanıma geldi "Lucia içeride tokam varda sen versen yada ben alsam?"dedi bir süre sessizlikten sonra "Gir al nerdeyse..."diyen kısık sesini duydum sesi sanki duyguları sökülmüş gibiydi. Bu ses bile beni ve kurtumu çıldırtıyorsa sonrasını düşünemiyorum.
Bu sırada Lucia'nın yaydığım kokuyla uyuya kalmasını bekliyordum.koku yayma iş sadece mühürlüme özel bir alfa gücü olsada ilk defa işime yaradı. Artemis içeriden çıkınca Lucia'nın nefes alışverişinden daha uyumadığını anladım.
Biraz daha bekledikten sonra nefes sesleri düzene girdi ve uyuduğunu anlayarak odaya girdim.
Kapının kenarında dizlerini kendine çekmiş saçları ile göz bandını kapatmıştı. Halbuki haberi yok ki göz bandı onun için sanki bir süs gibiydi. Burda göz bandını umursayan kimseyi bulamazdı. Ailesi demek istemediğim yaratıklar hariç
Onları düşündükçe onları öldürme isteyim artıyordu ama daha var bu kadar sabrettiysem biraz daha sabredebilirim. Ama ölümleri benim elimden olucak.
Hani derler ya acısız ve sessiz olacak... Benimki öyle olmayacak. Sesleri duvarlarda öyle bir yankılanacak ki kimse kulaklarını kapatamayacak. Onlara yaptıklarını hatırlatacak her bir çığlık.
Lucia'nın gözlerinden akan her bir damla yaşın hesabını, onların canlarından alacağım. Ellerimle mahvedecek, gözlerimle izleyip hiçbirini affetmeyeceğim.
Ama şimdi değil. Şimdi, onun huzur içinde uyanmasını bekleyeceğim. Çünkü intikam gecesi geldiğinde, bu dünyanın gördüğü en büyük sessizliği onun güvenli uykusunda bırakıp döneceğim.
Lucia'nın yanında dizlerimin üzerine çöktüm, bir anlık tereddütle yüzüne baktım. Göz bandının altındaki sırrı biliyordum, ama onun haberi yoktu. O kadar masum görünüyordu ki... Elimi saçlarının üzerine hafifçe koydum. Uyurken bile yüzünde huzursuzluk vardı, kaşları hafif çatılmıştı. Derin bir nefes alıp kendimi toparladım. Onu buradan kaldırmak istemiyordum ama yerde böyle uyumasına izin de veremezdim.
Yavaşça kollarıma aldım, hareket ettiğini hissettiğimde bir an durakladım. Ama uyanmadı, sadece uykusunun derinliğinde kendine bir yer bulmuştu. Tuvaletten çıkınca herkese baktım "Onu eve götürüyorum sonra konuşucaz" Onu eve götürmek için kalktım ve sakin adımlarla ilerledim. Adımlarımı duyacak kadar uyanık değildi ama içimdeki kurt, her adımda onunla daha da bağlandığını hissediyordu.
Normalde ona kimse dokunamazdı belki bana bile dokunamazdı ama şuan uyuyordu ve onu tutan bendim istesem onu 1 ömür tutabilir kollarımda uyumasına izin verirdim ama şu siktiğimin işlerinin hepsinin vakti vardı.
Sonunda evin önüne geldiğimde ayakkabılarımı çıkararak içeri girdim. Odasna girdiğimde kokusu her tarafı sarmıştı o kadar güzel kokuyorki sanki çiçek bahçesinde gibiydim.
Odası basitti ama kendine has bir sıcaklığı vardı. Onu yatağına yatırırken yüzüme düşen saçlarını nazikçe kulağının arkasına yerleştirdim. Bir an nefesimi tuttum, bu kadar yakın olmak bile yetiyordu. Ama daha fazlasını istemek... Hayır, şimdi değil. Kendime hakim olmam gerekiyordu.
Ardından üzerini örtüp geriye çekildim. Gözlerimi ondan alamıyordum. O anda ona bir zarar gelirse dünyayı yerle bir edeceğimi anladım. Ama daha onun benim kim olduğumu bilmesine bile hazır değildim.
Bir süre odada kalıp onu izledim. Uyurken bile kırılgan görünüyordu, ama ben onun kırılmasına izin vermeyecektim. O kırılırsa o zaman kendimi affetmiyeceğimi beynimin bir köşesine yazdım.
Sonunda sessizce odadan çıktım. Artemis koridorun sonundaki sandalyeye oturmuş, bekliyordu. Göz göze geldiğimizde bir şey söylemedi, ama gözlerindeki endişeyi görebiliyordum. Yanına gidip durdum, o da ayağa kalktı.
"Uyudu," dedim sakin bir sesle.
Artemis derin bir nefes aldı. "Daha ne kadar dayanacaksın? Ona her gün daha fazla bağlanıyorsun, ama bu şekilde sürdürmen zor. Eninde sonunda gerçeklerle yüzleşmesi gerekecek."
Haklıydı, bunu biliyordum. Ama Lucia'nın geçmişindeki travmayı tetiklemeden bunu nasıl yapacağımı bilmiyordum. "Zamanı geldiğinde, Artemis," dedim. "Zamanı geldiğinde her şeyi anlatacağım. Ama şimdi, sadece izlicem. En azından sabretmeliyim"
Artemis başını salladı, ama gözlerindeki şüpheyi gizleyemedi. "Sana güveniyorum," dedi sonunda.
Ona kısa bir bakış atıp çoçukların yanına yani eve doğru yürüdüm. İçimdeki kurt, sabrımı daha fazla zorlamaya başlamıştı. Ama Lucia için, beklemek zorundaydım. Onu korkutmadan, geçmişinin zincirlerini kırmasına yardım etmeliydim. Bu benim görevim.
Sınav haftası bu kadar oluyor umarım beğenirsiniz fikrinizi belirtirseniz mutlu olurum çünkü içime pek sinmedi.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 10.3k Okunma |
928 Oy |
0 Takip |
24 Bölümlü Kitap |