

Sonunda heykelin oraya gelmiştik insanların hepsini heyecanlı bir telaş kaplamış seçtikleri buluşma alanlarına gidiyorlardı. Gözlerim kurt heykeline bir kez daha takılı kaldığında hemen altında bir grup erkek gördüm bunlar benim rüyamda gördüğüm erkeklerdi. Tesadüf mü yoksa şans mı anlamasamda adamlar bizim olduğumuz tarafa döndüklerinde pişmiş kelle gibi sırıtmaya başladılar.
Kızlar onların yanına koşunca eşleri olduklarını anlamam uzun sürmemişti hepsi kendi eşinin yanına geçmiş npc gibi aynı hareketleri yaparak bir birilerine sarılıyorlardı. Onların yanına yavaş yavaş giderken bir an bu tabloda yerşm olmadığını düşündüm onlar bensizde mutluydular. Onların yanlarına gittiğimde benim varlığımı bile hissetmiyerek eşleriyle ilgilenmeye devam etmişlerdi. Sert görünümlü Thyra bile eşinin yanında yavru kediye dönmüştü.
Ben nehirin ne tarafta olduğunu bildiğim için onlardan önce yola koyuldum. Yolumun üstünde o kadar insan vardı ki kendimi bir an parkur yapıyormuş gibi hissettim. İnsanların arasından sıyrılarak yavaş yavaş nehir kenarına giderken Emily ile Çınayda çoktan peşime takılmışlardı.
Bir süre sonra nehre giden patika yolun önüne geldiğimde artık karşıdan gelen insan yoktu sadece arkamdan benim gibi nehir kenarına giden insanlar kalmıştı. Yolun en köşesine giderek insanların bana çarpmayacağından emin olduktan sonra arkamı dönerek Emily ile Çınay'ı beklemeye koyuldum
Çınay kolunu Emily'nin sırtına atmış sarmal dolaş bana doğru gelirlerken sonunda bana tetişmişlerdi bende Emily'nin yanından ona onların peşine takılarak yürümeye başladım
"Nereye oturacağımı nasıl bulacağım" diye bir soru sordum kimin cevap verdiği çokta önemli değildi ama Emily bana kısa bir bakış attı ve önüne döndüğü sırada konuşmaya başladı "buluşma noktasının en başında iki tane adam duruyor onlar sana ismini soruyor ve sonra bir kağıt veriyor bu kağıtta oturacağın yerin numarası yazıyor ve her kütük iki kişilik bunlar özellikle eşleri olanlar için yapılmışken iki aynı cins yan yana oturamıyorda bunun amacı gerçek aşklarını bulmak hatta bazı rivayetlere göre yanına oturan ilk kişi senin kaderinmiş ve bütün kütükler bir kamp ateşinin etrafına yuvarlak oluşturacak biçimde koyulduğu için oturacağın yeri bulman zor olmaz"
Evet bu rivayet olayını kızlarla konuşurken söylemişlerdi fakat kim olduğunu hatırlayamadım ama asıl konu bu değildi zaten yanıma bir adam oturacaktı ya bana dokunmaya çalışırsa ya da yanlışlıkla dokunursa. Belkide göz bamdımla dalga geçerdi. Hayır Lucia bunşarı düşünmenin sırası değil yanına kim oturursa otursun sadece adama bakma ve göz göze gelmemeye çalış
Kafa sallayarak dediklerini onaylarken Emily'nin görüp görmediğini bilmiyorum ama hiç bir şey demediği için sorma zahmetindede bulunmadım.
Patikada yürüken yolu aydınlatan loş ışıklar çok farklı bir hava katıyordu. Aslında karanlıktan kokrkardım fakat burası çok aydınlık olmasada içimde bir huzur oluşmasını sağlıyordu. Normalde korkarım dediğim ortamda huzur bulmak ne kadar absürt dursada beni buraya çeken bir şey vardı. Umarım hislerim yanılmaz ve iyi bir gece olur, yanıma oturacak adamda iyi biri olsun yeter
X kişisinden (1 saat önce)
Uzun, zarif bir yemek masasında toplanmıştık. Herkesin gözleri üzerimdeydi; hepsi, söyleyeceklerimi dikkatle dinlemeye hazır bir şekilde bekliyordu. Sert bir sesle, sözlerime kararlılıkla başladım:
“Beni iyi dinleyin! Bu gece tek bir sorun bile istemiyorum. Eğer sizin yüzünüzden en ufak bir aksilik yaşanır ve Lucia ile aram bozulursa, hepiniz için ölümden beter bir son hazırlarım. Anlıyor musunuz?
Yıllardır bu anı bekliyorum. Gözlerimin önünde büyümesini izledim; her adımını, her gülüşünü, hatta gözlerinde beliren en ufak bir duyguyu bile kalbime kazıdım. Her ağladığında gidip göz yaşlarını silmek istediğim. Onu izlerken hissettiğim şeyi tarif edemezdim ve işte bu noktada onun mühürlüm olduğunu anlıyordum. O benim için yalnızca bir insan değil, sanki nefes almam için gereken oksijen gibiydi
Her günümü, onun bana bakacağı, gözlerimin içine dalıp beni gerçekten göreceği o anı hayal ederek geçirdim. Onun varlığı benim için bir mucizeydi. Her gülüşünde dünyanın bütün sıkıntılarını unuttum, her bakışında içimde hiç sönmeyen bir umut ışığı belirdi. Onun için her şeyi göze aldım; sabrettim, bekledim, her engeli tek tek aştım. Ama artık sabrım kalmadı. Artık Lucia’yı sadece uzaktan izlemek istemiyorum. Onu dokunabileceğim kadar yakında hissetmek, varlığını yanı başımda duymak istiyorum.
Benşm onu ilk görüşüm olmayacaktı ama onun beni ilk görüşğ olacaktı. Yıllardır süren hayallerimin gerçeğe dönüşeceği bir an olacak. Onun gözlerinde kendimi görmek, onun kalbinde kendime bir yer bulmamak için bir sebebim kalmayacaktı. Lucia benim kaderim, benim dünyam. Ve bu kaderi bozacak en ufak bir hatayı affetmem kim olursa olsun tek bir damla göz yaşına bakmayacaktım. Ne kadar arkadaş olsakta onların Alfası olduğumu unutmamaları gerekiyor. İşte bu yüzden bu geceki festival buluşması güzel olmak zorunda kusursuz olmak zorunda,
Bu sözlerim masada bir an için dondurucu bir sessizliğe sebep oldu. Kimse nefes almaya bile cesaret edemez haldeydi. Yüzlerindeki ifadeler dikkatimi çekti; bir yandan korkuyor, bir yandan da söylediklerimi anlamaya çalışıyorlardı. Lucia benim için bir hayaldi, ancak hayalden öteye geçmesi gereken bir gerçekti. Onun bir damla gözyaşı, benim için her şeyden daha önemliydi. Arkadaşlarım ya da dostlarım olmaları hiçbir şeyi değiştirmezdi. Lucia söz konusu olduğunda kimseyi gözüm görmezdi, görmemeliydi.
Tüm bu düşünceler zihnimde yankılanırken, Çınay’a döndüm. Gözlerim ona dikilmiş bir halde, net bir şekilde konuşmaya devam ettim:
“Çınay, bu gece Emily ile birlikte bizim yanımızda olacaksınız. Ancak bir isteğim var. Emily ile Lucia göz göze gelmesinler amacımızdan biri bunu en aza indirmek. ne kadar az göz göze gelirse, o kadar iyi olur. Sakın ola yanımızda durmaya kalkmayın, ama tam karşımıza oturmak gibi bir hata da yapmayın. Bu gece her şey planladığım gibi gitmeli.”
Çınay başıyla onayladı ve sessizce söylediklerimi aklında tutmaya çalıştı. Yanımızda yada karşımızda duramazlardı çünkü Lucia sadece Emily'e odaklanır göz yolu ile iletişim kurarlardı bu planımın bir parçası değildi ne kadar dikkatini çekersen o kdar. İyi olucaktı. Çınayla göz göze geldik o bile durumun ciddiyetini anlamıştı. Normalde festivaldeki buluşmada herkes rasgele bir şekilde oturur kimse nereye veya kimle oturduğunu bilmezdi -eşi olanlar hariç onlar yan yana oturuyorlar- sadece hangi bölgeyi istediklerini seçerler ve yanına kimin oturacağını merakla beklerlerdi ama bazıları nereye gitmek istediğini bile seçmezdi.
Ancak bu yıl durum tamamen farklıydı. Planlarımın kusursuz işlemesi için herkesin doğru yerde olması gerekiyordu. Herkes yine rastgele oturacağını zannedecekti; ama bu gece, onlar fark etmese de oturma düzenini ben kontrol edecektim. Lucia bile bunu bilmeyecek sadece tesadüf sanacak yıllar geçtikçe kaderin cilvesiydi diyecekti ve bu planlardan haberi olmayacaktı bu yüzden hiçbir hata yapmaya niyetim yoktu.
Planlarım kafamda birer birer şekillenmişti. Herkes benim söylediklerimi dikkatle dinlerken, bir kez daha içimden geçirdim: “Bu gece, her şey değişecek.”
Liam'ın "Bence bir operasyon ismi bulalım" demesiyle herkes gözlerini ona çevirdi. Artemis'in Liam ile evli olduğunu düşündüm. Artemis bu kadar zekiyken, Liam’a nasıl mühürlendiğine şaşıyorum.
Orlen ise elini çenesinin altına koyarak alaycı bir şekilde sordu, "Ne olacakmış?"
Liam, bildiğimiz o tuhaf düşünce yapısıyla bir süre sessizce düşündü, gözleri uzaklara kaydı. Sonra, sabırsızlıkla sıradaki cümlesini patlattı:
"Operasyon... Kuru Kahve!"
Herkes bir an şaşkınlıkla birbirine bakarak durakladı. Orlen'in kaşları kalktı. "Kuru Kahve mi?!"
Liam, ciddiyetle omuzlarını silkerek, "Evet, kahvenin de bir vakti var, yemek yemeden önce kahve içemezsin bence çok güzel bir isim oldu!" dedi.
İçimden gülmemek için kendimi zor tutuyordum. Orlen ise uzun bir sessizlikten sonra başını sallayarak, "Bunu ciddiye alacak mıyız? Eğer öyleyse, ben de kendi ismimi öneriyorum: Operasyon... Rapunzeli kurtar!" dedi, gülerek.
Liam, Orlen'in önerisini duyunca gözlerini yuvarlayarak, "Benim ismim daha iyi!" diye savundu. Orlen ile Liam bir laf dalaşına girmiş kavga ederlerken biz onların kavgalarını gülerek seyrediyorduk Orlen ne kadar bir doktor olsada Liam'dan bir farkı yoktu. Herkes gülerken bir kez daha düşündüm ne kadar gülüp eğlensekte günün sonunda ciddi bütün hayatımı adadığım bir kadın vardı. Saçma sapan bir hata yüzünden beni terk ederse bile onu takip etmeyi bırakmazdım fakat işimi uzun tutmayı sevmem bu iş bile bu kadar uzamışken daha fazla kendimi tutamazdım kurtum üstüne atlamak için içimde isyanlar yaratırken maalesef daha fazla bekleyemezdi
Gülüşmeler, kısacık da olsa ortamın gerilimini hafifletti, ama içimdeki gerilim hiç azalmamıştı.
Öncelikle bölümü geç geldiği için özür dilerim normalde geç attığım için bölüm uzun yazacaktım ama ona da zamanım olmadı o yüzden bir dahaki bölümü uzun yazacağım ve Bir dahaki bölüm istediğim gibi yazabilirsem tanışacaklar ve çok güzel olacağını düşünüyorum umarım bu bölümü beğenmişsinizdir
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 10.3k Okunma |
928 Oy |
0 Takip |
24 Bölümlü Kitap |