
Ben geldimmmm✨✨
Mırmır Çınay'ın elinde yürümeye başladık. Çınay en önde yürüyordu ben ve Emily ise arkadaydık, biliyordum ki Mırmır'a bakarsam üzülücektim onu bırakmanın acısnı taşıyacaktım ama bakamıyacak birisinin hayvan sahiplenmesi ne kadar doğru ki? Daha kendime bakamazken
Köyün girişinde direkt ara sokağa bağlanan bir yer vardı. Bizde oraya girerek yürümeye başladık.
Bütün evler tek katlıydı ve rastgele renklere boyanmışlardı. Farklı farklı boyanmış evler kasabaya ayrı bir hava katıyordu.
Benim en çok hoşuma giden şey ise hepsinin minik de olsa etrafı çitlerle kaplı bir bahçesi vardı.
Yapışık olan evler arasındaki bahçe çitleri benim için güzel bir şeydi sonuçta herkes ne yaptığını görmeyecek ya da kimse benim saçlarıma bakmayacak kimse gözündeki göz bandına bakmıyacaktı
Hala yürüyorduk etrafta tek bir dükkan bile yoktu. Çınay ise "dükkanların hepsi kasabanın meydanında yer alır" dedi. Ben de sorumun cevabını alarak sustum ve yürümeye devam ettim.
Önümüzde tek bir kişi bile çıkmamıştı ne kadar hoşuma gitse de içinde bir ürperti vardı sanki birisi bizi takip ediyor gibi.
Biraz daha yürüdükten sonra kasaba meydanı'ndaki insan topluluğunu gördüm. Emily"biz kızlarla kalacağız Çınay arkadaşları ile kalacakmış istersen bizle kalabilirsin"dedi
Aslında benim işime gelir sonuçta babamdan kurtulacaktım ya da ablamın yüzünü görmek zorunda olmayacaktım ama izin verecekler mi
"Şeyy...sorun yok ama... İzin vermez ki?!"
Emily ise "hadi ama kuralları unuttun mu Eğer babam ablan da kalacaksa zaten seninle kalamaz"
Ah doğru şu saçma kural işime yaradığı için sevimem gerekiyor galiba
Ama babam ya benim kaçma ihtimalimi düşünerek beni yanına alırsa ona tek başıma bir evde kalmak zorunda kalırsam ya bana bir şey yaparsa belki de ablamla kalmak zorunda kalırım o babamdan da beter O zaman ne yapacağım kaçacak mıyım? nereye kaçacağım?
"LUCİA!"
Hemen düşüncelerden sıyrılarak sesin geldiği yöne baktım bu Emily'den başkası değildi. "Çağırdım ama duymadın O yüzden bağırdım kusura bakma"dedi.
Ben de minik bir gülümsemeyle kafa sallayarak sorun olmadığını belirttim. Burada karşılık olarak gülümsedi ve yolumuza devam ettik
Meydanın bir arka sokağından giriyorduk bu yüzden ufak tefek insanlar olsa da en azından onlara dokunmuyorum daha doğrusu dokunmak zorunda bırakılmıyorum.
Biraz daha yürüdükten sonra sarı bir evin önünde durduk. Çınay elindeki kediyi sevmeye başlarken"ben gidiyorum haber veririm sana" dedi
Bunu bana değil de Emily'e söylediğini fark ederek sustun ve Emily'i bekledim. Oda kafa salladı ve yanağını öpücüğü kondurarak Çınay'ın gitmesini bekledi.
Bir sürü arkasından baktıktan sonra bana döndü ve "hadi içeri girelim arkadaşlarımla tanıştırayım seni"
Arkadaş mı?! Buna hazır olduğumu sanmıyorum...
"Ben...girmesem daha iyi" dedim fakat Emily surat asmaya başladı ve "Hadi ama eğer ben de gelirsen zaten onlarla tanışmak zorunda kalacaksın sadece bunu öyle çekiyorum"dedi
Dedi aslında çok mantıklıydı ama konuşmayı becerebilen biri değilim bir ortama nasıl gireceğimi bile bilmiyorum. Ne yapacağım sadece oturup onları mı dinleyeceğim ya da saçlarımla gözümle dalga geçmelerini mi dinleyeceğim
Emily çit kapısını açarak bahçeye girdi "hadi!" Ona dönerek baktım gözlerime umutla bakıyordu.
Birisinin gözlerinde ilk defa gördüğüm o umutla
Bundan kaçışım olmadığını anlayarak Emily'nin yanına gittim ev sarıydı sarı benim en sevdiğim renklerden biriydi aslında bütün renkleri severim siyah ve kırmızı hariç bana kendimi hatırlatıyorlar hayatımı görünüşümü her şeyimi hatırlatıyorlar
Halbuki onlar sadece bir renk
Emily kapıya vurdu ve bir adım geri çıkarak kapının açılmasını bekledi. Bir süre sonra içerden sesler gelmeye başladı. Ardından kapı açıldı karşımda iri yarı bir kadın duruyordu.
Yanağında bir yara izi vardı. Topuz yaptığı saçlarının boyutunu anlamasam da esmer bir kadındı sert bir mizacı vardı. Bir bakış ile sanki birini öldürebilecek gibiydi
Fakat sesi görünüşünün aksine nazik ve sevecendi "Oo sonunda geldin bitti mi görev?"
Emily öksürdü ve beni göstererek "bu Lucıa sorun çıkmazsa bizimle kalacak"
Kadın sanki söylediği bir hataymış gibi Emily'e "Opss pardon fark etmedim" Emiy ise boş ver dercesine elini salladı.
Emily bana dönerek " Kendisi Leona benim yakın arkadaşlarımdan biridir"
Bu da demek oluyor ki birden fazla arkadaşı var benim gibi biri değil.
Adını öğrendiğim kadın yani Leona kapının önünden çekilerek içeri girmemizi bekledi. Emily içeri girerken arkasından bakakaldım
Şu an arkamı dönerek ormana doğrukoşmak koşabildiğim kadar koşmak... O kadar koşmak istiyorum ki ayaklarım yara olsa bile, kollarımı ağaçlar çizse bile ya da önüme bir hayvan çıksa bile umursamayarAk koşmaya devam edebilirdim
Tek sorun bunun için artık çok geç, Emily ile göz göze geldiğimde bana güldü, o kadar güzel bir gülüştü ki sanki bir annenin çocuğuna bakışı gibiydi
Onun gözlerine baktığımda içimde kaçmaya çalışan kız Durmuş sadece Emily'nin gözlerine odaklanmıştı gözleri çok güzeldi
Emily'nin gözlerine baktığımda sanki içimdeki kızın kaçtı mı ormanı gördüm. Kollarımı çizen ormanı hayvanları gördüğüm o ormanı gördüm koyu yeşil gözlerinde.
Emily"Lucıa, hadi gel artık" düşüncelerimden ayrılarak eve girdim.
İçerden kahkaha sesleri geliyordu. Ayakkabılarımı çıkararak içeri girdim. Biz hariç 3 tane kadın vardı.
Leona kadınların yanına oturdu"hey millet bakın sizi kiminle tanıştırıcam" bu sırada Emily ile ben salona giriş yaptık "Bu Lucia" diyerek beni gösterdi sonra da bana bakarak "Lucia, bunlarda bizim arkadaşlarımız Artemis, Thyra ve İrene"
Artemis beyaz saçlı lacivert gözlü bir kadındı. Televizyonda hiç Artemis gibi bir kadın görmemiştim Ama çok güzeldi.
Thyra ise zıt bir şekilde koyu kahverengi saçları buğdaya yakın ama daha açık olan teni ve aynı saçları gibi gözleri vardı.
İrene ise mavi saçları ve beyaz gözleri ile Artemis'in farklı bir versiyonu gibi duruyordu
Hepsi çok güzel mi normal bir insan onlara görse şaşırır iğrenir ya da korkardı. Lucia için işler farklıydı çünkü o da onlar gibi farklı biriydi
Çoğu insanın bilmediği fark ise dış görünüşün farklı olmasından ziyade için kötü olmaması.
Bir insanın dış görünüşü kötüyse Ne olmuş yani insanlara yardım edemez mi? ya da en basit örnek ile iyi bir insan olamaz mı? Ve ya tam tersi bir örnekli çok güzel gözüken biri kötü olamaz mı?
Farklı olmak kötü bir şey mi? Herkes aynı olsa daha mı iyi olucaklarını düşünüyorlar?!
Hepsi ile tanıştıktan sonra ben de kendimi tanıttım"ahh... Ben Lucia...yani Lucia Bray tanıştığımıza memnun oldum"
Hepsi büyük bir mutlulukla bakıyordu sebebini anlamasam da aslında hoşuma gitmedi de değil
Bir süre sonra herkes salondaki masanın etrafına toplandı. Festival haftası kız kıza sadece 4 kişi kalınabileceği için bir değişiklik olmadığı sürece ben, Emily, Leona ve Artemis kalıcaktık
Sonra yine o klasik konu açıldı aşk bu konuda sadece dinleyici tarafım fakat ben de şimdi herkesin ya sevgilisi ya da kocası vardı Artemis ile Thyra evli, Emily, İrene ve Leona'nın sevgilisi vardı
Aslında hepsi genç duruyor neden bu kadar erken evlendiler? Tabii ki bunu sadece aklımda düşünerek geçiştirecektim ama merakıma yenik düştüm ve o soruyu sordum"neden bu kadar erken evlendiniz?"
Hepsi bana dönünce telaşlanarak"ee...yani yanlış anlamayın! Sadece... merak etmiştim"diyerek kendimi açıklamaya çalıştım.
Artemis kahkaha atmaya başladı ben daha ne olduğunu anlamadım herkes gülmeye başladı yanlış bir şey mi yaptım ya da bana mı gülüyorlar?
Artemis zorla kendini durdurarak konuştu"zamanı gelince sen de anlarsın merak etme"
Ben ve aşk... ilk önce doğru bir hayat yaşamak istiyorum
Bu sırada Leona konuştu"Lucia hiç festivale geldin mi?" Bu sorunun doğrusu bence doğru düzgün dışarı çıktın mı? olmalı
Fakat onlar yaşadığım hayatı bilmiyor Bu yüzden onları yargılamıyorum buruk gülümseme ile"daha önce hiç festivale gitmedim"
Leona kafa sallayarak anladığını söyledi.Emily bana üzgün bir ifadeyle baktı
Hestia'nın, Çınay'a söylediği söz geldi aklıma sen de alışırsın
Ben alıştım siz de alışırsınız, tek fark benim alışmak zorunda kalmam onların ise kendi tercihi
Zaman hızla akıp gitti hava artık kararmış Ay kendini göstermeye başlamıştı. Yarın sabah uyandığımda bir festivalde olmak heyecan verici.
Biz de bu sırada Emily, Çınay ve ben babamların yanına giderek ev izini alıcaktık
Şu an kendimi arkadaşında kalmak için babasından izin almaya çalışan bir kız gibi hissediyorum fakat keşke öyle olsa
Babası için endişelenip ve arkadaşında kalmasını kabul etmez kız üzülür ama babasının sözünden çıkmaz
Bizde ise babam kaçmamdan korktuğu için izin vermez ve beni yine bir yerleri kilitlerdi
2 seçenek, ablam ve kalmama izin verirdi ve onunla kalırsam ne yapacağı hiç belli olmaz
3 seçenek , izin verir
Benim seçenek pek olası olmasa da denemekten zarar gelmez.
Sabah geldiğimiz yolları geri dönüyorduk fakat bu sefer herkes kalacağı evi arıyordu. Bu yüzden yollar biraz daha kalabalıktı tabii ki pek hoşlanmasam da başka bir seçeneğim olduğunu hiç sanmıyorum
Tahmini 5 dakika sonra babamların evini bulmuştuk. Çınay kapının yanına adımladı be iki kez kapıyı tık tıkladı.biraz bekledikten sonra İçeriden "geliyorum" diye tok bir erkek sesi geldi. Asla unutamıyacağım o ses babama aitti.
Kapı açıldı ve babamı gördüm, göz göze geldiğimizde kaşlarını çattı ve sanki bir sokak köpeğine bakar bakar gibi gözlerimi kaçırdım ve etrafı inceledim
Babam "ne oldu?"dedi sesinden sinirli olduğu belli oluyordu. Tabiki beni görmek onu mutlu etmemişti
Emily"iyi günler efendim Eğer kızınızla kalacaksınız, ben arkadaşlarımla 3 kişi kalıcağım 1 kişilik boş yer var acaba Lucıa bizimle kalabilir mi?"
Hestia'ya kızınız dedi ama bana demedi. Benim hoşlanmayacağımı bildiği için mi? Yoksa babamın hoşlanmayacağını bildiği için mi?
Fazla kurcalamayarak konuşmalarını dinlemeye devam ettim
İlk önce Emily'i süzdü sonra bana tip tip baktı "Bir dakika bekleyin hestia'ya sorayım" diyerek içeri gitti. 2 dakika sonra geri gelerek beni inceledi sonra Emily'e döndü "sizinle kalabilir ama ona dikkat edin... Ne yapıcağı belli olmaz"
Bir an benim için endişelendi sandım. Bilmem gerekiyorki benimle en mutlu rüyamda bile sevmez
Emily sevincini belli etmemeye çalışarak kafa sallıyarak onayladı ve "izin verdiğiniz için teşekkürler" Babam kapıyı kapattığı gibi "bu işler benden sorulur"diyerek güldü
Bu sırada Çınay'da ona bakıyordu. Bu normal bir bakış değildi daha farklı bir bakıştı öyle bir bakış ki, Emily'nin fark edemiyeceği kadar hoş , fark edebileceği kadar delici bir bakıştı
Sanki kızı gözleriyle yiyecek gibiydi bir yandan korkunç bir yandanda güzel bir bakıştı
Emily yanıma geldi ve hadi eve dönelim diyerek Çınayu'a döndü "Sende Mırmırla eve git haberleşiriz"
Çınay kafa salladı ve bizim solumuzda kalan yola yürümeye başladı. Bizde geldiğimiz yolu geri dönmeye başladık
Yol artık dahada kalabalıktı büz yüzden adımlarımı hızlandırarak yürümeye başladım. Emily yaptığım şeye anlamımış bakışlar attıktan sonra bana ayak uydurarak hızlandı.
Yoldan 2-3 defa geçtiğimiz için artık yolu biliyordum çokta uzak değildi zaten en sonunda kapıya geldiğimizde çitin kapısını açtık ve bahçeye girdik şirin sarı ev bizi tekrardan karşıladı
Bu sefer kapıyı çalan ben oldum ve kapıyı üç kez tıktıkladım bir süre sonra kapıyı açan Thyra oldu kahverengi saçları ve gözleriyle bizi karşıladı "sonuç ne?"
Emily "ilk önce içeri girelim" Thyra bu laflar üzerine kapıdan çekildi ve içeri girmemize izin verdi.
Salona doğru yürümeye başladığımda kızların sesleri geliyordu, onlara yaklaştıkça konuştukları şeyleri daha net duymaya başladım Artemis "sen önce sevgiline bak ben en azından evliyim" sonra Irene'nın sesi duyuldu "Hey hadi ama bende evlenicem zaten sadece Alfa'yı beklediğimiz biliyorsum"
Alfa? O ne be! Bu sırada Emily odaya girdi ardından da ben girdim. Herkes Emily'i pas geçerek bana döndü sanki bir şeyi teyit etmek istiyorlardı
Ama Emily izin vermeyerek "Oo yine aşk meşk konuları mı?" Irene'nın yüzü kızarmıştı "Artemis yine bizim aşk konularımıza burnunu sokuyor"diyerek sitem etti
Artemis"Hey! Ben sadece yardım ediyorum"
İrene ise lafa atlıyarak "Çok iyi biliyorsan neden çoçuk yapmıyorsun"
Bu sefer yüzü kızaran Artemis oldu. Bende "Artemis hasta mısın?" Dedim
Ve odada bir kahkaha tufanı koptu bende anlamamış bakışlarla onları izledim Emily ise "Yakında anlarsın boşver"dedi
Bende tekli bir koltuğa oturarak onları izledim Thyra, Leona ve Emily halının üstündeki minderlere oturdular. Artemis ile Irene ise yan yana koltukta oturuyorlardı ve hepsi mutluydu bende ne olduğunu anlamaya çalışarak onları izlemeye başladım
Bir bölümün daha sonuna geldik biraz daha uzun yazmaya çalıştım umarım beğenirsiniz haftaya görüşürüz✨
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 10.3k Okunma |
928 Oy |
0 Takip |
24 Bölümlü Kitap |