
Festival sonunda başlamıştı.sabahladı insanlar meydanda dolaşırlardı.
Gece ise; festivalin asıl amacı olan efsaneleri dinlemek için toplanılırdı.
Nehir kıyısı, festival boyunca toplanılan geleneksel bir buluşma alanıydı. Sadece nehir kenarı değil ormanın içersinde minik bir alan ve evlerin olmadığı köşede olan boşluk olmak üzere üç tane bölge vardı.
Emily beni nehir kenarında bölgeye götürmüştü. Sanki bir manzara resmi gibi hiç bir kusuru yoktu. O kadar güzeldiki
Nehir festival alanının en büyüleyici yerlerinden biriydi. Ay ışığı, suyun yüzeyinde parıldayarak hafif ama göz alıcı bir ışıltı yayıyor ve etraftaki her şeyi büyülü bir hale bürüyordu.
Ben Emily'nin isteği üzerine onu kırmayarak nehir kenarında olan bölgeyi seçmiştim.
Her gece, Ateşler bu bölgelerde yakılır ve katılımcılar burada toplanırdı. Kişiler isteğe göre yada rasgele bölgelere giderlerdi
Ancak bu sadece bir buluşma değil, aynı zamanda bir ritüeldi. Ateşin etrafına oturanların yerlerini değiştirmesi yasaktı. Festival boyunca her gece aynı yerde oturmak, bir bağ kurmayı simgeliyordu. İnsanların bir biriyle kaynaşması ve arkadaş olması için yapılan bir kuraldı. En azından Artemis öyle anlatrı
Hatta bazı rivayete göre yana yana gelen kız ve erkek bir birine aşık olurlarmış
Artemis anlattığında "Saçma"demiştim ve oda kahkahayı patlatarak "görücez. Erken konuşma"diyerek başka bir şey demeden yoluna devam etmişti
Herkes akşamı heyecanla bekleyip meydanda geziyordu. Tabiki ben ve Artemis , Emily'nin ısrarları sonucu meydanda geziyorduk.
Tek umudum çok insanın olmamasıydı. Bu sırada Artemis bana bir şeyler anlatıyordu ama ben sadece etrafı incelemeye koyulmuş onu dinlemiyordum.
"LUCİA!" dalgınlığın verdiği şokla ufak bir kalp krizi geçirdim sansamda hemen toparlanarak Artemis'e baktım "efendim?"
Durdu ve ellerini beline koyarak "Beni dinliyor musun?" Dediğinde mahçup bakışlarım ona dönmüştü. Artemis elini alnına vurarak "Dedim ki burda kalmak istermiydin?"
Soru karşısında şaşırıp ne yapacağımı bilemedim "B-ben bilmiyorum ama eğer kalsaydım ismimi değiştirirdim"
Yani eğer burda kalırsam evden kaçmış olurdum bu yüzden Vivian ismini kullanabilir ve hayalime ulaşmış olurdum.Lucia yok olurdu
Artemis yürümeye devam ederken bende onun peşine takıldım. "Neden ismini değiştiricen?" Bende yüzümde buruk bir gülümsemeyle "Eğer burda kalırsam öğrenirsin "
O durup bana bakmaya başlamışken ben yürümeye devam ettim. Artemis arkamda kalınca ona dönerek "Gelicek misin? "dedim. Artemis irkilerek yürümeye başladı ve yanıma gelince birlikte yürümeye devam ettik.
Aslında burası bana iyi gelmişti artık insanlarla konuşabiliyordum. Utansam, çekinsem bile eskisi kadar çekingen, utangaç değildim.
Bu iyi bir şey mi bilmiyorum ama bana iyi hissettiriyorsa iyi bir şeydir herhalde.
Artemis’le festivalin meydanına doğru yürümeye devam ettik. Etrafta çok fazla insan yoktu, ama yine de dikkatliydim. Kalabalık içinde istemeden birine çarpmaktan korkuyordum. Şimdiye kadar buna gerek kalmamış olsada. Ne zaman ne olucağı belli olmaz.
Biraz daha yürüdükten sonra Artemis "işteee meydan tam ortasında burası. " etrafı incelemeye başladım. İrene'nın anlattığına göre ortadaki heykel festivalin sembolüydü. Büyük bir taş heykel vardı. Heykel kocaman bir kurtu anlatıyordu; başı yukarı kalkmış, sanki aya uluyormuş gibiydi. Etrafında küçük fenerler dizilmişti ve bu heykelin etrafına büyülü bir atmosfer katıyordu.
Akşam daha ışıkların ışığı altında daha güzel gözükeceğini düşünerek festivale gelirken buraya uğramayı aklımın bir köşesine not aldım.
"Hey, Lucia, şuna baksana!" Sesin geldiği yöne baktım. Artemis bir tezgâhın önünde durmuş, bana gelememi işaret ediyordu. Tezgâhta parlayan taşlarla süslenmiş bileklikler vardı. Her biri farklı renklerdeydi ve üzerine semboller işlenmişti.
"Ne bunlar?" diye sordum, yanına yaklaşarak.
"Festival bileklikleri," dedi Artemis, sesinden heyecanı belli oluyordu. Bir tanesini eline alıp bana gösterdi. "Efsaneye göre Her biri farklı bir dilek ya da şansı temsil ediyormuş. Mesela bu," dedi, üzerinde ay simgesi olan bir taneyi göstererek, "Umut anlamına geliyor."
Bileklik güzel görünüyordu, ama dokunmak istemedim. Artemis fark etmiş olmalı ki, bilekliği tekrar yerine koydu.
"Bir şey almak istemiyorsan sorun değil," dedi, omuz silkerek. "Ama bakmak bile eğlenceli, değil mi?"desede sadece üzüntüsünü saklamaya çalışıyordu, bunu ben bile anlamışken yaptığını sanki anlamamış gibi devam ettirdim
"Evet," diye mırıldandım. Aslında festivalin bu tür detayları hoşuma gidiyordu. Renkler, ışıklar, ve hatta insanların konuşmaları... Her şey bir anlığına normalmiş gibi hissettiriyordu sanki bakmazsam bir daha yaşanmıyacakmış gibi her yeri inceleyip, duymak, aklıma kazımak istiyordum.
Artemis aniden "Lucia, dikkat et!"
Refleksle geriye çekildim. Az ileride iki kişi birbirine selam verip sarılmıştı. Eğer biraz daha yürümüş olsaydım, yanlışlıkla onlara çarpabilirdim.
"Biraz daha dikkatli ol," dedi Artemis, gülerek. "Kimseye çarpmak istemezsin, değil mi?"
Derin bir nefes aldım ve başımı salladım. "Haklısın. Sadece... biraz dalmışım."
"Anlıyorum," dedi Artemis, yumuşak bir ses tonuyla. "Burası sana yabancı gelmiş olabilir... Hatta sevmemiş bile olabilirsin ama şunu bilmelisinki biz hep senin yanında olucaz."
"Hayır! Yani burayı çok sevdim. Sadece... Alışmaya ihtiyacım var"
Artemis kafanısı sallayarak onayladı"anlıyorum ama yinede dediklerimi unutma"
Bu sözleri beni rahatlatdı ve içime su serpti. Artemis markete yürümeye başladı "Lucia su alıcam gelmek ister misin?" Cevap vermeye gerek duymayarak peşine takıldım.
Markete girdiğinizde bizim ordakinden biraz daha küçük olduğunu fark ettim. Artemis suların olduğu yere giderken bende peşine takılmış etrafı inceliyordum bu sırada Artemis "İstediğin bir şey varsa çekinmeden alabilirsin"
"Hayır teşekkürler"diyerek reddettim. Etrafı incelerken üstünde kedi fotoğrafı olan, elim boyutunda, dikdörtgen sarı bir paket dikkattimi çekti.
Artemis kıkırdayarak "o kedi maması, kediler için yani, sen yiyemezsin"dedi bende kafa sallayarak onayladım ve önüme döndüm.
Bu sırada Emily su almış kasaya gidiyorduk. Sırada 2-3 kişi daha vardı. Artemis sırada beklerken kasanın yanındaki reyonları inceledi ve dikdörtgen kırmızı renkli bir paket alarak beklemeye devam etti.
5 dakika sonunda sıra bize gelmiş Artemis su ile kırmızı paketli şeyi almıştı. "Ne kadar tuttu?" Kasadaki kadın güler yüzüyle cevap verdi "21 lira 75 kuruş"
Artemis cebinden para çıkardı ve uzattı. Kasadaki kadında parayı aldı ve para üstünü vererek "iyi günler efendim"dedi
Artemis'de aynı karşılığı vererek marketten çıktı. Tabii bende peşine takılarak peşinden çıktım. Artemis elindeki kırmızı paketi bana uzattı "bunu sana aldım"dedi
Bende anlamaz bakışlarla ona baktım. Oda anlamış olucak ki "bu bir çikolata Emily sevdiğini söylemişti"
Çikolata mı? Bana aldığı daha farklıydı acaba bir sürü mü var?
Çok düşünmeyerek çikolatayı aldım. Artemis çikolatayı en ucundan tuttuğu için almam zor olmamıştı. Ufak şeyler bile insanı mutlu edebiliyor diye içimden geçirdim.
Çikolatayı açtım ilk önce kokusuna baktım, hafif ama hoş bir kokusu vardı bu tadını daha çok merak etmemi sağladığı için ucundan tadına baktım.
Siktir! Tadı çok... Güzel hemde çok güzel
Bir ısırık daha aldığımda Artemis yine klasik gülümsemesini sundu "sevdin galiba" bende kafa sallıyarak "Evet cidden güzelmiş"
Yavaşça meydanın diğer tarafına doğru yürümeye devam ettik. Artemis arada bir yerlere uğrasada itiraz etmeden peşine takıldım.
Festivalin sessiz, ama canlı atmosferi daha çok merak etmemi sağlıyor beni içine çekiyordu. Artemis sürekli "Asıl eğlence gece olucak"diyerek söylenip duruyordu.
En sonunda eve gelmiştim. Kızlar kahkaha atarak konuşuyorlardı. İçimden Belkide buraya alışmam daha kolay olacak diye geçirdim
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 10.3k Okunma |
928 Oy |
0 Takip |
24 Bölümlü Kitap |