16. Bölüm

13. Sarsılan güven

Kurabia Bıraktım...
yazar.kurabia_

lüm geç geldi kusura bakmayın

 

 

Öğlen olmuştu Layrae ile Maxi birlikte temizlik yapıyordu. Arada bana dönüp bakıyorlardı ama normal bir bakış olmadığı kesindi daha çok öfke barındıran bir bakıştı

Fazla umursamamaya çalışsamda tek arkadaşımın bana güvenmemesi ve ben sevmemesi insanın kalbine bir ok misali saplanıyordu.

Bu öyle bir acıydı ki sanki kalbimden bir parça kopmuş, yerine kocaman bir boşluk bırakmıştı. Her nefes alışımda o boşluk daha da büyüyor, içimde yankılanan sessizlik kulaklarımı sağır ediyordu. Zaman durmuş gibiydi, çevremdeki her şey silikleşmiş, tek gerçeklik bu acının dayanılmaz ağırlığı olmuştu. Sanki ruhum karanlık bir kuyunun derinliklerine çekiliyor, ne yukarı çıkacak bir ip, ne de tutunacak bir dal kalmıştı. O kadar kötü ve bir o kadar acı

Harper beni hayal aleminden kurtarmak istercesine "hey sevin birazcık yüzün kireç gibi"

Anlamaz bakışlarımı ona döndürerek "kireç?" Harper dudaklarını büzdü "Aman canım boşversene"

Bende omuz silkerek ayna silmeye devam ettim. Yarımız en üst katı yani terzilerin duracağı katı temizliyorduk. Diğer kısım ise zemin katı temizliyordu. Bizim kaldığımız yani orta kat ise temizlenmeyecekti çünkü gözetmenler bir tanesi "kendi odanızı kendiniz temizlersiniz birde onun için saat ayıramayız zamanımız kısıtlı gerekirse gece yatmayın ama odalarınızı toplu ve temiz görüncem" dedi ve diğer gözetmenlerde ona hak verdi ve böyle bir karara vardılar.

Mantıksız bir şey değildi aslında sonuçta herkes zamana karşı yarışıyor fakat bazı kızlar buna isyan etti ve daha fazla iş yapmak zorunda kaldılar.

Benim hava hoş, sonuçta kemik taşımaktan daha iyidir veya canavarlarla dövüşmekten daha iyi. Aslında, hayat bazen sadece kalbinin ağırlığını taşımakla geçiyor, ne bir canavarla dövüşmek ne de bir yük omuzlamak. En zor anlarda bile bir gülümseme, sessiz bir fısıltı ya da hiç beklemediğin bir anda gelen eski bir hatıra, insanın içinde kopan fırtınaları dindirmeye yetmiyor. Belki de yaşamak, tam da o küçük anlarda saklı, bir anda büyüyen hüzün ve onun içinde, bir şeylerin hala yerli yerinde olduğuna dair inançtı umut.

O umut beni terk edeli çok olmuştu. Yine de, bazen insan kalbinin derinliklerinde bir kıvılcım hisseder, sanki çok eski bir şarkının yankısı gibi, bir zamanlar var olan bir şeyin silik hatırası. O anlarda içimdeki boşlukta yankılanan sessizlik yerini bir anlığına da olsa hırçın denize bırakırdı. Ne kadar çırpınırsan çırpın deniz sanki aşağıdan birisi seni çekiyormuş gibi derine çekerdi.

"Layrae," diye seslendi Harper birden, sesindeki tedirginlik hemen fark ediliyordu. "Şu bezle şu köşeyi de silebilir misin?"

Layrae, söylenerek bezini alırken bana öyle bir bakış attı ki, kalbimdeki o boşluk bir anlığına daha da derinleşti. Ne zaman bu hale geldik? Ne zaman beni dost olarak gören gözler, bir yabancının gözleri gibi oldu...

Derin bir nefes alıp dikkatimi yeniden aynaya verdim. Ama aynada gördüğüm yansıma benim değildi sanki. Bu kadar solgun, bu kadar tükenmiş birini tanımıyordum. Gözlerimi kapatarak alnını oluşturmaya başladım.

"Yoruldun mu?" diye sordu Harper, yumuşak bir sesle. Gözlerimi açtığımda onun yüzünde endişeyle karışık bir merak vardı.

"Hayır," dedim, dudaklarımın köşesine zorlama bir gülümseme yerleştirerek. "Dalmışım..."

Bir sessizlik oldu sonra Harper başını eğip yeniden işine döndü ama göz ucuyla beni kontrol etmeye devam ettiğini biliyordum. Bu iyiydi aslında.

Harper, herkes gibi değildi. Onun gözlerinde öfke yoktu, anlayış vardı. Ama o anlayışın benim ruhumdaki çatlakları, kalbime saplanan okları iyileştirmeye yetmeyeceğini de biliyordum.

Zaman ilerledikçe terzilerin katı daha düzenli bir hale geldi. Sessizlik çoğalmış, Layrae’nin öfkeli bakışları sanki bir yük gibi omuzlarıma binmişti. Ama yine de devam ettim devam etmek zorunda kaldım.

​​​​​​Bugün bir şey daha öğrendim hayattan. Bana karşındaki kim olursa olsun güvenmemeyi öğretti. Belki baba belki anne belki kardeş, belkide bir aşk ne olursa kim olursa olsun güvenmiyecektim artık.

Eğer güvenirsem kalbim tekrar kırılır, ruhum tekrar parçalanır güvenim tekrar sarsılır ve yanımda kimse olmaz tekrar ​​​​​

Aynayı silerken kendi yansımama bir kez daha baktım. Saçlarım çok hafiften siyaha dönmeye başlamıştı. Bunu durduracak gücüm yok artık ne olursa

olsun benden nefret mi edicekler? Etsinler. Sanki nefret etmiyen var

Benden korkucaklar mı? Korksunlar. Sanki korkmayan var

Tiksinicekler mi! Tiksinsinler, nefret beslesinler, kin tutsunlar, sanki yapmayan var

Aynaya tekrar döndüm bu kez yüzümde bir şey arıyordum, bir ipucu belki de. Aynadaki ben, ben değildim farklı biriydi...

Arkamdan gelen ayak seslerini fark ettim. Harper, yanıma doğru yaklaşıp sessizce durdu. "Her şey yolunda mı?" diye sordu.

Başımı eğip bir an duraksadım. Yolunda olan ne var ki diyemiyeceğim için "her şey yolunda" sesimdeki kırgınlık duyan herkesin anlayabileceği cinstendi

O, bir süre cevap vermedi. Sanki doğru kelimeleri arıyordu. Sonunda, “Bazen insanlar kendilerini korumak duvar örmeye başlar, çünkü... korkarlar. Diğerleri ise sadece duvara odaklanır ve giderler” dedi. “Ama kimse o duvarın ardındaki yara izlerini ve duvarı neden ördüğünü umursamaz.”

Harper’ın ne demek istediğini anlamıştım. Layrae’yi kastettiğini biliyordum. Ama bu, içimdeki ağırlığı hafifletmedi. Yine de, bir şekilde beni sakinleştirmeyi başarmıştı.

"Farklısın Harper," dedim fısıltıyla. "Ve bunun için teşekkür ederim."

Daha 2 dakika önce kimseye güvenmiyeceğim demiştim. Ama içimden bir ses Harper'a güvenmenin doğru olduğunu söylüyordu. Umarım pişman olmam

O, dudaklarında hafif bir gülümsemeyle başını salladı. "Ördüğün duvarları tek bir gülüşüyle yıkacak birini bulacaksın Rita" dedi sadece. "Hemde çok yakında."

Harper oradan uzaklaşırken, kalbim hızlanmaya başladı. Minik bir kıvılcım oluştu sanki... Belki karanlık bir kıvılcım olabilirdi ve o karanlıkta minikte olsa bir ışık zerresi olabilirdi.

Ama o ışığın peşinden gidecek cesaretim var mıydı? İşte bunu henüz bilmiyordum.

O an aklına bir anı geldi

"Rita hadi kahvaltıya" dedi annesi 9 yaşındaki küçük kız minik ayaklarıyla mutfağa koştu. "Yavaş düşüceksin" annesi küçük kızı için endişelenmişti

Küçük kız mutfağa girdiği gibi annesine koştu. Anneside onu kucaklayarak yanağını öptü. Minik kızda annesini öperek "bak hiç biy şey olmadı" annesi kızının yanağından makas aldı "ama olabilirdi"

Kızıda gülerek annesine daha çok sarıldı "Rita benim küçük bahtı kara Rita'm sakın unutma bu hayat belki zor olucak belki pes etmek isteyeceksin ama eğer pes edersen bir daha çikolata yiyemezsin"

Küçük kız üzüldü "neden çikolata yiyemiyoyum" annesi kızını mutfak mermerine koydu "Eğer pes edersen yiyemezsin" küçük kızın gözleri parladı ve ellerini beline koyarak "o zaman bende pes etmem ve çikolata yiyebiliyim" annesinin yüzünü buruk bir gülümseme kapladı

Her şeyğn farkında olduğunu belli eden bir gülümseme

O An annesi kızına bir söz verdi "yanında olduğum sürece çikolata yiyebiliceksin Rita'm ama unutma ki eğer yanında olmazsam sana çikolata verecek birisini bulucaksın sadece sabretmelisin"

Sabretmelisin... sabretmelisin sabretmelisin... sabretmelisin sabretmelisin sabretmelisin sabretmelisin sabretmelisin sabretmelisin sabretmelisin sabretmelisin sabretmelisin sabretmelisin sabretmelisin sabretmelisin sabretmelisin sabretmelisin sabretmelisin sabretmelisin sabretmelisin

"RİTA GÜCÜNDEN KORKMA ONA SARIL ONU SEV VE SADECE SABRET"

Aradan zaman geçti ve o gün geldi 10. Yaş günü

 

 

 

 

 

 

 

 

 

​​​​​Eevveeeet bir bölümü daha sonlandırdık

Hikayenin gidişatı hakkında düşüncelerinizi merak ediyorum...

 

💥iyi haber duyurusu💥

Fark etmeden baya yazmışım bende iki parçaya bölmek istedim o yüzde bu hafta iki bölüm gelebilir yada haftaya saklarım bilmiyorum...

Bİraz etkileşimlere bağlı aslında kısaca siza bağlı

 

 

 

Bölüm : 15.12.2024 22:38 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...