
1K OKUNMA OLMUŞUZZZ HEPİNİZE ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM
Bu bölümde çokça kan ve bununla bağlantılı sahneler/ unsurlar bulunacaktır. Lütfen bunu göze alarak okuyun sonra uyarması demeyin...(Uygulama kuralları gereği bölümde bazı değişiklikler yapılmıştır. Sebeplerini öğrenmek için lütfen okuyun ve duyuru sonucu geldi bölümlerini okuyarak olayları anlayabilirsiniz)
İlahı bakış açısı... Yıllar önce
Küçük kız gözlerini açtığında her yer kararmış, yer yer hafif bir dumanla kaplanmıştı. Havada yanık bir koku vardı. Küçük kız koluyla ağzını kapatarak birkaç kez öksürdü. Etrafta oluşan sessizliğin içinde durarak, olan biteni anlamaya çalışıyordu.
Gözleri yere kaydığında, tanıdık ama artık yabancılaşmış bir görüntüyle karşılaştı. Dizlerinin hemen önünde, annesinin elini tutuyordu. Ancak bu, bir bütünlük değil, kopuk bir hatıraydı. Küçük kız, elbisesinin kollarındaki kararmış izlere ve dökülen tozlara baktı. Doğum günü hediyesi olan beyaz elbisesi, artık eski neşesinden çok uzak, karmaşık izler taşıyordu.
Ne olduğunu anlamak zordu. Anlamak belki de çok fazlaydı. Küçük bir çocuk için, böyle bir gerçeği kabul etmek, ağırlığından daha büyük bir sorumluluktu.
Sessizliği bozan bir ses duyuldu. "Katil!" Bu kelime, göğsüne bir ok gibi saplandı. Küçük kız başını sesin geldiği yöne çevirdi ve ablasını gördü. Ablası kül olmuş enkazın dışında, bağırarak konuşuyordu. Saçları darmadağındı, gözleri yaşlarla doluydu.
"Ben annemi öldürmedim," dedi küçük kız, sesi neredeyse bir fısıltı kadar zayıftı. Ancak ablası onun sözünü sert bir şekilde kesti. "Annem deme ona! Senin annen değildi, onu hak etmiyordun!"
Küçük kızın zihninde bu kelimeler yankılanıyordu. “Onu hak etmiyorsun” ne demekti? Gözleri tekrar yere indi. Elini yavaşça annesinin elinden çekti ve geriye doğru bir adım attı. Ablasının gözlerindeki öfke, tüm sevgiyi gölgede bırakıyordu. Küçük kız, bir adım daha yaklaştı ve annesinin elini ablasına uzattı.
"Al..." dedi titrek bir sesle. "O benim annemdi ama... senin annenmiş. O zaman... sen al."
Bu sözler ablasını daha da çileden çıkardı. Küçük kızın suçlu olduğunu düşünüyordu. İçindeki öfke ve keder, mantıklı düşünmesine engel oluyordu. Ablası, küçük kızın yüzüne bakarak, nefretle dolu sözler fırlattı.
"Sana defalarca söyledim!" diye haykırdı. "Bizimle aynı değilsin! O seni sadece acıdığı için yanımıza aldı! Şimdi gördün mü? Hepimizi mahvettin!"
Küçük kızın gözleri dolmuştu, ama ağlamadı. Donuk bir ifadeyle ablasına baktı. "Ben... sadece ailem olmak istemiştim," dedi sessizce. "Ama şimdi anlıyorum... hiçbir zaman sizin aileniz değildim. Hiçbir zaman olmadım."
Bu sözler ablasının kalbine saplanan başka bir ok gibiydi, ama geri dönüş yoktu artık. Küçük kız yavaşça geriye çekildi. Annesinin kül olmuş hatırasından bir tutam aldı ve avucunda sıktı. Son bir kez arkasına dönüp ablasına baktı.
"Bir gün beni hatırlayacaksın," dedi küçük kız. "Ve o gün geldiğinde, benim adımı anmak zorunda kalacaksın."
Krallığın muhafızları geldiğinde, küçük kızı sorgulamak üzere götürdüler. Küçük kız hiç direnmeden askerlerin peşinden gitti. Artık ne bir ev, ne bir aile, ne de bir gelecek hissi vardı. Yalnızca geçmişin ağır yüküyle ilerliyordu.
Sonraki yıllar, küçük kız için bir sınavdan ibaretti. Onu incelemek isteyenler, üst üste deneyler yaptı. Her geçen gün daha da değişti. Saçlarının rengi, eski tonunu kaybetmiş, tamamen farklı bir hale bürünmüştü. Ama içinde büyüyen bir şey vardı: yalnızlıkla yoğrulmuş, derin bir güç.
Bir zamanlar ailesinin sevgisini isteyen küçük kız, artık onların hatıralarıyla yaşamayı öğrenmişti. Ve o gün her şey bitmiş gibi görünse de, aslında onun için yeni bir başlangıçtı
✨Evetttt bölüm bitti... Düşüncelerinizi belirtmeyi unutmayın ve haftaya görüşürüz✨
Bölüme sadeleştirmeye çalışınca bölüm cidden çok kısaldı ama yapabileceğim hiçbir şey yok hani Kural kuraldır bunun bir cezası olmasaydı bile kurallara uymak zorundayız bu yüzden önceden okuyan birisi bir bölüme tekrar bakarsa fikrini belirtsin lütfen
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 11.58k Okunma |
870 Oy |
0 Takip |
30 Bölümlü Kitap |