
Temizlik işleri bitmişti ve malikanenin büyük salonu, sonunda kullanılmaya hazır hale gelmişti. Krallığın emri üzerine, terziler, ellerindeki görevleri yerine getirmek için hızla işe koyulmuşlardı. Kıyafetlerin dikileceği zaman gelmişti, ancak Rita için her şey, herkesin düşündüğünden farklı olacaktı. Odaya adım attığı an, her şeyin ne kadar soğuk ve yetersiz olduğunu hissedebiliyordu.
Odaya girdiğinde, etrafında bir kaos havası vardı. Terziler, kumaşlar ve dikiş makineleri arasında çalışıyor, her biri kendi işine odaklanmıştı. Oda, işçi havası taşıyor; ama bu, yüksek bir soyluluk için yapılacak bir hazırlık değildi. Rita içeri adım attığında, terziler bir anlığına duraksadı. Onun varlığı, herkesin dikkatini çekmişti. Ama kısa bir süre sonra, kendi işlerine devam ettiler; sadece bir göz atmakla yetindiler, çünkü ona ayrılacak hiçbir özel özen yoktu.
Terziler, oda boyunca hızla hareket ediyor, bir yandan kumaşları kesiyor, bir yandan dikiş makinelerini çalıştırıyordu. Ancak Rita'nın yerini aldığı masanın başında hiçbir zaman bir heyecan, bir neşe yoktu. Kumaşlar arasında, her bir elbise diğerlerinden farksızdı. Hiçbirine fazla dikkat edilmemişti. Kıyafetler, sadece basitçe vücuda oturacak şekilde dikiliyordu. Birkaç terzi, bazı kumaşları hızlıca kesiyor, bazen ölçüler almak için vücudunu zorla yerleştiriyordu. Ama her şey basit, ilgi çekici olmaktan uzak bir şekilde yapılıyordu.
Rita, odanın ortasında beklerken, ne yapacağını bilemiyordu. Yalnızca odada, çevresinde dönen insanları izliyordu. Herkes hızla işini hallediyordu, ama hiç kimse ona bakmıyordu. Başka birinin gözlerine bakmak, ona bile istemediği bir şekilde soğuk bir dikkat gösteriyordu. Hiç kimse onu umursamıyordu, hiç kimse onu gerçekten görmek istemiyordu.
Birkaç dakika sonra, terzilerden biri ona doğru yaklaştı. Elinde siyah bir kumaş vardı. Rita'nın gözleri, kumaşın rengini hemen fark etti; siyah. Tamamen siyah
Onun için seçilen kumaş, tüm paria kimliğini bir kez daha dışa vuruyordu. O kumaşla ilgili hiçbir şey özel değildi. Diğerlerinin kıyafetleri, zarif ve gösterişli olacaktı. Ama onun kıyafeti, sadece işlevsel olacaktı. Üzerine dikilen her bir dikiş, ona dair hiçbir duyguyu yansıtmıyordu. Dikişler, ne bir sevgi ne de bir saygı taşıyordu.
Özellikle partilerde kadınların elbise giydiği bilinirdi; bu, sosyal sınıf ve toplumun katı kurallarına dayanıyordu. Kadınlar, bu tür etkinliklere uygun kıyafetlerle katılırken, elbiseler giyerledi.
takım elbise gibi şeylerde erkeklerin ve soyluların giydiği bir şeydi. Ancak Rita'ya verilen kıyafet, hiçbir şekilde ona ait bir elbise gibi hissettirmiyordu.
Üstünde sanki bir beden küçük alınmış gibi duran dar dikişleri özensiz siyah bir t-shirt vardı ve dirseklerine kadar gelen bir eldiven vermişlerdi eldivenin amacı ise paria'nın dokunduğu hiçbir şeye dokunmamak. Pantolonunda Kumaşın kenarları belirgindi, dikişler aceleyle yapılmıştı ve her şey, en temel işlevi görmek için yapılmıştı. Kıyafetleri, diğerlerine kıyasla yetersizdi; ama yine de, o kalabalıkta fark edilecekti.
Terzi, ince ve hızlı hareketlerle kumaşı Rita'nın vücuduna yerleştirdi. Bu, başka birine yakından yapılacak kadar dikkatli bir işlem değildi; her şey hızlı ve özensizdi. Kumaşı, vücudunun etrafında belirsiz bir şekilde şekillendirmeye çalıştılar, ama fazla özen göstermeden işlerini bitirmeye odaklandılar. Birkaç dikiş atıldı, birkaç parça kumaş daha eklendi, ama hiçbiri ona ait bir kıyafet gibi hissettirmedi. Kumaşın kenarları belirgindi, dikişler aceleyle yapılmıştı ve her şey, en temel işlevi görmek için yapılmıştı.
Saçları, terzilerin dikkatini çekmişti. Onun beyaz saçlarını göz önünde bulundurduklarında, biraz da kasıtlı olarak, hiçbir şekil vermemişlerdi. Beyaz saçları, doğal hâlinde bırakılmıştı, hiç müdahale edilmeden. Her biri, adeta Rita'nın paria olduğunu bir kez daha hatırlatmak istercesine, saçlarını özgürce bırakmışlardı. Saçlarının uzunluğu, beline kadar iniyordu ve her an dikkatleri üzerine çekecek bir şekilde hareket ediyordu. Odaya yayılan her bir ışık, o beyaz saçı daha da göz alıcı kılıyordu. Kırmızı Gözlerinde hiçbir ışıltı yoktu; sadece bir soğukluk vardı. Çevresindeki herkesin gözleri, onun kim olduğunu hemen anlıyordu. Kıyafetlerindeki basitlik ve saçı, Rita'nın kimliğini ortaya koyuyordu.
Rita, tüm bu işlemi izlerken, bir yabancı gibi hissetti. Hiç kimse ona sevgiyle yaklaşmıyor, kimse onun varlığına değer vermiyordu. Her şey, dışlanmışlığını vurgulamak içindi. Kıyafeti, ona ait olmayan bir dünyaya dair çok net bir göstergeydi.
Her şey siyah, soğuk ve duygusuzdu. O, her zaman fark edilecek, her zaman dışlanacaktı. Kıyafetleri basit olsa da, saçları ve gözleri, her zaman bu dünyada bir yerinin olmadığını hatırlatacaktı.
Kıyafetleri dikildikten sonra, terziler, onu son bir kez ölçmek için odadan dışarıya çıkardılar. Rita, hiç sesini çıkarmadan, gözlerinde bir boşlukla yürüdü.
Kıyafetleri tamamlandığında, yalnızca yetersiz bir şeyler hissetti. Ama gerçeklik, ona ait olmayan bir dünyada, beyaz saçları ve kırmızı gözleriyle ne kadar dışlansa da, her zaman fark edilecekti.
Şimdi şöyle ben normalde bölüm atmayacaktım hatta bu bölümü arkadaşımla beraber yazdım Bu yüzden bu bölüm düşünceleriniz daha da önemli
Kapsamlı bir bölüm yazmak isterdim ama sınav haftasında cidden yazamıyorum Bu yüzden dedim ki kapsamlı yazamıyorsam sadece bir yere odaklanırım
Ve böyle bir bölüm çıktı umarım beğenirsiniz yani
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 11.58k Okunma |
870 Oy |
0 Takip |
30 Bölümlü Kitap |