
Bu bölümde argo,küfür gibi öğeler bulunacaktır lütfen bunları göz önünde bulundurarak okuyun
En basit kaçış tabikide bahçeye çıkarak kaçmak ve bahçeye çıktımda fakat bahçenin etrafına çevrili benim 2 katım kadar olan duvar işi bozdu.
Bahçenin etrafında dolaşarak çıkabileceği yer varmı diye baktım ve bir ağaç gördüm ağaç çok büyük olduğu için duvarı kolaylıkla geçebilirdim ama bunun için sarayın ikinci katındaki balkona çıkmam lazım ve o odanın kime ait olduğunu bilmemem büyük bir sorun.
Tekrar içeri girdiğimde yine bana garip garip bakan insanlarla göz göze geldim. Buna alıştığım için merdivenlerin önüne gelmeden önce dirseklerime kadar gelen siyah eldiveni incelemeye başladım.
İkinci kata giden merdivenlerin önünde iki tane iri yarı koruma vardı. Adamlar bana tip tip baktıktan sonra bende onlara masumane bir tatlılıkla göz kırpmaya başladım.
Ben konuşmadan önce bayağı bir süre birbirimize baktık."üst kata çıkabilir miyim acaba?" Diye sorduğumda adamlar bana tip tip bakmaya devam etti. Bunun hayır demek olduğunu bilsem de cevap verseler bir yerlerine bir şeyler batmazdı yani.
Onlar cevap vermeyince ben de tekrar konuşmaya devam ettim "lavaboya gitmem lazım...anlarsınız ya" dediğimde artık bakışları yüzünden ezildiğimi hissetmeye başladım. "Git bahçeye o zaman" bu sefer tip tip bakma sırası bendeydi "pardon ama karşınızda köpek yok" diyerek sert bir çıkış yaptım.
Cevap veren adamın dudağının sağ kısmı yukarı doğru kıvrılırken "Doğru Bir paria ve sürgün edilmiş olman köpekten daha aşağıda bir yerlerde olduğunu gösterir"
Sakin ol Rita sakin ol bu kadar kişinin içinde saçını siyaha dönmesini istemezsin değil mi SAKİN OL
Adamın bacak arasına tekme atmamak için kendimi tuttum. "Bana bak koca herif karşında bir paria varsa onu ezmek yerine ondan korkmalısın çünkü sana istediğim her şeyi yapabilirim"
Sessiz bir kahkaha attı ve bana üstten bakışlar atarak"Hadi ya nasıl olacakmış o bana büyümü yapıcaksın... Çok korktum lütfen bana zarar verme"
Bende sırıtarak ona doğru bir adım attığımda adamın göğüs kafesiyle bakışıyordum bu yüzden kafamı kaldırarak "Belki sana büyü yapamam ama..."
Bacak arasına tekme atarak sonunda yapmak istediğim şeyi yapmış oldum adam eliyle mağlum yerini tutmaya başladığında bende sözümü bitirdim. "Zarar verebilirim hem çocuk derdinden kurtuldun" diyerek üst kata çıktım.
Diğer adama hiçbir şey olmamış olsa da o anın şokuyla hiçbir şey yapamadı.
Merdivenlerden çıktığımda etrafa baktım ve önümdeki duvarın arkasına saklanarak düşünmeye başladım. "Balkon ne tarafta kalıyordu?" Kafa mı sola çevirdiğimde bir cam gördüm camdan ağaç gözüküyordu koridorun biraz daha ilerisine baktığım sırada görmeyi beklemediğim bir şeyle sözlerime hakim olamadım "sıçtı Cafer bez getir"
Balkonun olduğu odanın kapısı bayağı süslüydü ve bunun tek anlamı oluyor ki oda orası kraliyet ailesinden birisinin odası. Ben oraya nasıl giricem ya.
Bir kilit sesi duymamla baktığım odadan geldiğini anladım. Duvarın arkasına geri saklandığımda yavaş yavaş kafamı çıkardım ve koridorun ne tarafına gittiğine baktım.Bir tane adam tam pencerenin önünde duruyordu.
Bu tarafa geliyor... Kafamı tekrar duvarın arkasına sakladığımda merdivenlerdende ses duyuldu "o sürtüğü öyle bir si- seveceğimki altımda ölmek zorunda kalacak"
Lan bu bacak arasına tekme attığım herif. Fısıldayarak kendi kendime konuşmaya başladım "düşün Rita düşün iki yolunda kapalı ve yapıcaksın"
Galiba yolun sonuna geldik...
Yere çökerek ellerimle dizlerimi sardım ve kafamı önüme eğerek siyah saçlarıma baktım.
Saçlarımın siyah olması ne stresin ne de gerginliğin bir sonucu. Bu saniyeler içinde kalbimin en ücra köşelerinde bile hissedilen ölüm korkusu. Bir anlığına sesli söylediğim o söz aklıma takıldı "böyle mi biticekti..."
Gözlerimde biriken ve kaçmak için uğraşan göz yaşlarımı serbest bıraktım. Göz yaşlarım özgürlüğüne kavuştuğunu sanarken birer birer ölüyorlardı...
Böyle bir son için mi anne mi öldürdüm? Böyle bir son için mi sürgün edildim? Böyle bir son için mi yaşadım...
Hayır... Ama iliklerime kadar hissettiğim bu korku bir şeyler yapmamı engelliyordu.
Gözlerimi yumdum ve ölümü bekledim. Fakat bir ses duyuldu benimle bahçede konuşan ve kralın sol kolu olan yabancı. Koridorun sonundan benim tam zıt tarafımdan geldi ses "Viktor buraya gelmen gerek"
Adının Viktor olduğunu öğrendiğim dışarı bakan herif "neden?"dedi tok bir sesle
Kralın sol kolu tekrar konuştu "Hadi partiyi kaçıracaksın görmen gereken bir şey var" adamda "geliyorum diyerek yürümeye başladı"
Kafamı ucundan çıkararak baktığımda kralın sol kolu ile göz göze geldik ve sırıtarak göz kırptı. Viktor yanına geldiği sırada kralın sol kolu olan herif "sen git ben geliyorum şu taraftan bir ses duydumda" Viktor kafa sallıyarak görüş alanımdan çıktı.
Bu sırada merdivenlerden korumaların adım sesleri git gide yaklaşmaya başladı. Bende hemen duvarın arkasından çıkarak yabancı herife doğru koştum.
Yabancı adımlarını hızlandırdı ve yanımdan geçip gitmeden önce "arkamda kal ve sakın arkadamdan çıkma"dedi
O ne kadar görmesede kafa sallıyarak onayladım ve peşine takıldım tam merdivenlerin oraya geldiğinde "duvarın arkasına geç" dediğinde artık ne ben merdivenleri görebiliyordum nede merdivenden gelen biri beni görebilirdi.
Elini olduğum duvarın kenarına koyduğunda bir şey olursa diye önlem aldığını anladım.
Merdivenden söve söve çıkan adamın kim olduğunu anlamak zor olmadı. Onu bu kadar sinir etmiş olmak kıkırdamamı sağladı.
"Onu hele bir bulayım var ya lime lime ed-" sesi kesildi bu sırada yabancının yüzüne baktığımda merdivenlere doğru ölümcül bakışlar atıyordu alaycı bir tavırla konuşmaya başladı "Beni mi lime lime ediceksin?"
Adam sesi titrek bir şekilde "ha-hayır komutanım siz beni yanlış anladı-"
Yabancı tekrar konuştu "Nasıl anlamam gerekiyordu?"
Adam bir süre sessiz kaldı ve tekrar konuştu "Ben sizden bahsetmiyordum komutanım buraya birisi çıkt-"
Yabancı tekrar konuş ama bu sefer sesi çok daha korkutuçuydu "Yani! Diyorsun ki buraya birisi çıkardın BU KATA!" Sonunda sesini yükselterek konuştuğunda ben bile irkilerek bir adım geri kaçtım. Yabancı bu sefer yüzünü görmeme engelleyerek kollarını birbirine bağladı ve bana sırtı dönük bir şekilde duvara yaslandı. Artık yüzündeki mimikleri göremezsem de etrafına saçtığı o ölümcülüğe aura her şeyi kanıtlar nitelikte.
Adam "özür dilerim komutanım" diyerek gitti.
Yabancı hala olduğu yerde dururken bende onun yaptığı gibi olduğum yerde durmaya devam ettim. Bana önünü dönmeden hemen önce "Git" dedi
Göz göze geldiğimiz o anda içim bir mayhoş olsada umursamayarak dediğinin anlamamış gibi yaparak "ha? Ne?"planımı öğrendiyse hangi şekilde idam edileceğimi seçmeme izin verirler herhalde
Kafasını aşağı eğdiğinde artık yüzüne bakmak daha kolay hale geldi ve yabancı sırıtarak beni yiyecek gibi bakmaya başladı "amacın Viktor'un odasındaki balkondan ağaca çıkıp kaçmak değil mi?"
"Bekle ne ara öğrendin?" Yüzüne çok bilmiş bir ifade takınarak kollarını bir birine sardı ve bu anı bekliyormuş gibi konuşmaya başladı "sen bu planı yaptığından beri biliyorum"
"O zaman neden durdurmak yerine yardım ettin"
"Çünkü işimi kolaylaştıracaksın"
"Nasıl yani?"
Kollarını açtı ve işaret parmağını hava kaldırıp konuştu "şimdi şöyle birincisi adım Aaron bana öyle tip tip bakama diye söylüyorum" bu seferde işaret parmağının yanına orta parmağını da ekleyerek 2 sayısı gösterdi "ikinciside hadi burdan kaçtın nereye gidiceksin"
"Ha süttür ben bunu nasıl düşünmedim" dediğimde öyle bir kahkaha attı bütün koridor inledi sanki ama o kadar güzel gülüyor ki onu saatlerce izlesem hiç sıkılmam gibi geldi ve beni hayal dünyasından çıkaran şey onun konuşmaya başlaması oldu.
"Ne o süt mü istiyorsun... süttür'müş ne bu yeni küfür mü icat ettin?" Cümlenin ortasında tekrar gülsede dalga geçtiği gayet anlaşılıyordu ve kızmadım aksine benden beklenmeyecek kadar sakindim.
"Kendimi sansürlüyorum... hem sen beni boşverde kralın sol kolu olan bir herif bana niye yardım ediyor"
İki omzunuda silkerek "canım istiyor olamaz mı?" Dediğinde anında cevabımla "olamaz"dedim.
O bana tip tip bakarken bende ona tip tip bakmaya başladım kafasını biraz daha aşağıya eğdi ve ona bakma işimi dahada kolaylaştırırdı. Artık onun çenesinin bir tık daha altına geliyordum.
Maşallah kralda yanına yakışır birini seçmiş.
Aaron konuşmaya başladı "sana yardım ettim ve bir kez daha yardım ediyorum beni iyi dinle" dedi. Şakacı halinden eser kalmayarak ciddi bir hale büründü
"Eğer buradan kaçıp malikaneye geri dönersen seni yaşatmazlar ve ben sana oradan kaçma imkan sunuyorum. Eğer dediğim yere gidersen seni koruyabilirim ve bir daha sürgün damgası yemeden mutlu mesut yaşayabilirsin Ama kabul edip etmemek sana kalmış tabii" ne kadar soru soruyormuş gibi gözükse de aslında bu bir tehdit çünkü ikimiz de olacakların farkındayız ve bana başka çarem olmadığını yüzüme vurabileceği şekilde dolaylı yoldan anlatmaya çalışıyor, bunu fark ettiğimi ikimiz de anlasak da söylemeye gerek yok.
Biraz düşünüyormuş gibi yapsam da aslında cevabım belli.. malikaneye kesinlikle geri dönmeyeceğim sonunda ölüm olsa bile oradan bir kez olsun kaçmak istiyorum. Ama bu planın bazı pürüzleri var.
"Sürgün damgası yemeden nasıl yaşayacağım? Sonuçta kaçtıktan sonra hem bir sürgün hem bir paria hem de kaçak olmuş olacağım ve kraliyet etkinliğinden kaçtığım için kralın emrine itaatsizlikten idam bile edilebilirim"
Dudağının sağ kısmı yukarı doğru kıvrılırken "Düşüğümden daha iyisin..." derin bir nefes aldı konuşmaya devam etti "Öncelikle kraliyet etkinliğinden kaçmış sayılmayacaksın çünkü kralın haberi var"
"NE SE-"dediğim anda elini dudaklarımın üstünde hissetmem bir oldu anın şokuyla kapattığım gözlerimi geri açtım.
Aaron tam önümde yüzü bana dönük bir şekilde sağ avucunu duvara dayayarak destek almış sol elinin avucuyla dudaklarımı kapatmış. Boyum hizasında eğilerek yüzünüde bana yaklaştırmıştı. İki saniye içinde sağına soluna baktı ve tekrar bana döndü, biraz daha yaklaştığında elinin orada olduğuna şükür ettim.
Çok kısık bir sesle "sessiz olsana kızım hala krallığın içinde olduğunu unutma" konuşmak için ağzımı açtığımda "hmhmh" diyebildim bunun üzerine elini dudaklarımdan çekti
Yakınlığımızı umursamamaya çalışsamda bir hayli zordu titrek ve kısık bir sesle "Kralın benim kaçacağımdan haberi var ve hiç bir şey demeyecek mi?! Ciddi misin? Şuanda kadınım desen daha inandırıcı olurdu..."
Ben konuşurken sadece dudaklarıma baktı ve o anın verdiği sıcaklıkla bir anda onu ittim ve iki adım geri sendeledi "çok yakın duruyordun" diyebildim
Oda sırıtarak aramızdaki mesafeyi tekrar kapattı ve inatlaşmak için yaptığı belli olan bir şekilde öncekinden daha çok yaklaştı ve bu sefer eli önceki gibi dudaklarımın üstünde değildi.
O kısık bir sesle konuşmaya başladı "ister inan ister inanma ama senin kaçış dediğin şey benim kurtuluşum olucak" konuşurken ki nefesini bile hissedebiliyorum. Onu yine ittirmeye çalıştığımda bu sefer önlemini almış olmalı ki gram etkilenmedi
Aaron bunu umursamayarak dediğine devam etti "Dediğim yere gidicek misin?"
O an ne konuşabilir ne de ağzımı oynatabildim. Tek yapabildiğim çok minik bir hareketle kafamı aşağı yukarı sallamak oldu.
Biraz daha yaklaştı ve artık burunlarımızın ucu bir birine değiyordu. Yine sırrıtı ve geri çekilerek "Şu tepki için canımı bile verebilirdim" dediğinde anlamayarak "ne?" Kafasını sağa sola salladı ve "Boşver anlamasanda olur"
Aaronun yanından kaçarak Viktor denen herifin odasının önüne koştum ve o sırada kafama dank eden şeyle duraksadım.
O herif bana dokunmuştu ve ben hiçbir şey dememiştim. O herif bana dokundu, ve o kalbim hızlandı... ben mutlu oldum. O herif bana dokundu, ve ben sadece mutlu olmadım. Daha fazlasını istedim, onun bir kez daha, hatta defalarca dokunmasını istedim.
"süttür bana ne oluyor"dediğimde elim dokunduğu yere yani dudaklarıma gitti. Sonra az önce durduğu yere baktım ve duvara yaslanmış beni sırıtarak izliyordu
"Bunu nasıl yaptın?!" Dediğimde ikimizde neyden bahsettiğini açıkça biliyorduk. Kimsenin dokunmasına izin vermeyen tenim bu herif dokununca mutlu olmuş ve daha fazlasını bile istemişti.
Aaron merdivenlerin önüne gitmeden önce kalbime işleyen bir gülümseme bıraktı ve "kurt adam sırrı" dedi, saçlarıma baktı ve tekrar güldü
Arkasından baka kaldığımda transtan çıkarak hemen saçlarıma baktım ve gördüğüm şeyle ağzım açık kaldı, saçlarım siyah veya beyaz değildi siyah yakın bordonun kapalı tonu gibiydi. Bunu ben bile ilk defa görüyorum
Saçlarımın Aaron, muhafızlarla konuşurken normale döndüğüne eminim o zaman neden böyle garip bir renge dönüştü, siyah olabilirdi ama siyaha dönmesi içinde bir sebep bulamıyorum ve saçım ne zamandan beri böyle.
Saçlarımın renk değiştirmesini sebebi bir duygu çok fazla hisssetmem olsa da bu sefer ne stres ne gerginlik ne de ölüm korkusu bu... Bu ne olduğunu bilmediğim bir duygu ama güzel bir duygu. İlk defa.
Bölüm geç geldiği için kusura bakmayın telafi amaçlı uzun yazdım umarım beğenirsiniz bir dahaki cumartesi günü görüşmek üzere
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 11.58k Okunma |
870 Oy |
0 Takip |
30 Bölümlü Kitap |