
Kulübeye girdiğimizde gözlerim şaşkınlıkla açaıldı. Dışarıdan bakınca eski ve bakımsız görünüyordu ama içerisi şaşırtıcı derecede temiz ve düzenliydi. Bir an durup etrafı inceledim. Kapının hemen sol tarafında küçük bir Amerikan mutfak vardı. Durdupum yerin tam karşısında kapısı açık olduğu için anladığım banyo vardı ve hemen yanındada kapısı kapılı bir oda daha vardı. Orasıda yüksek ihtimalle yatak odasıdır. Kapının sağ tarafında bir masa ve birkaç koltuk bulunuyordu. oraya salon demek doğru olur mu emin değilim, ama oturmak için yeterli alan vardı. Şömine ya da herhangi bir ısı kaynağı görmeme rağmen içerisi beklediğimden daha sıcaktı.
Teyze mutfak tezgahında bir şeylerle uğraşırken arkasını dönmeden konuşmaya başladı "Ayakta kalma Rita"
İsmimi duymamla kaşlarımı çattım ve sinirli olmayan ama sert olan bir sesle konuştum "Adımı nerden biliyorsunuz?!"
Bana dönmesede güldüğünü açıkça anlamam zor olmadı "senin hakkında daha çok şey biliyorum Rita" dedikten sonra bana döndü ve cümlesini bitirdi "Hadi otursana"
Teyze, pencerenin hemen yanındaki tekli koltuğa doğru ilerlerken elindeki tepsiye baktım. Tepside iki su bardağı vardı ve biri boştu, diğerinin içinde bir tane ise gümüş kaşık vardı. Yanlarında, içi görünmeyen bir sürahi vardı. Sürahinin ne kadar dolu olduğunu ya da içinde ne olduğunu anlamak imkansızdı...
Teyze oturmadan hemen önce tepsiyi önünde ki masaya koydu. Oturduktan sonra bana baktı "kapıda dikilmeye devam mı edeceksin?"
O ana kadar fark ettiğim söylememez sabahtan beri kadını sanki dikizliyor gibi izliyordum. Yüzümde mahçubiyetten oluşan bir üzüntü oluşurken Teyzenin karşısındaki 2 kişilik koltuğa oturdum.
"Buraya geldiğine göre seninle tanışmış..." Teyzenin dediklerinden sonra Aarondan bahsettiğini anladım
"Onu tanıyor musun?" diye bir soru yönelttiği de kahkaha atarak" Sence onu tanımasam seni buraya gönderir mi?"dediği şey mantıklı gelince sadece sustum.
Gülmeyi bırakınca ilk konuşan ben olucakatım ki tam ağzımı açtığımda "Aklında Ne kadar soru varsa hiç birinin cevabı bende yok" hiç sorgulamadan kafa sallayarak onayladım "tama- bekle ne!" Kafama sonradan dank eden cümmleyle afalladım.
Teyze ise hiç umursamadan an önce kucağına gelen kediyi sevmeye başladı "O kedi sizin mi?" Teyze kediye bakarak cevapladı "Evet benim sana buraya gelmene neden yardım etti sanıyorsun..."
Bende gülerek cevapladım "Açık konuşmak gerekirse bu kadar zeki bir kedi hiç görmedim"
Kedi sanki anlıyormuş gibi bana kafasını baka çevirdi ve miyavladı.
Teyze "Neyse biz işimize dönelim" diyerek hafiften öne eğildi ve tepside duran bardakları doldurarak birini kendi önüne çekti. İçinde gümüş kaşık olan bardağıda bana uzattıktan sonra "içinde bir şey yok inanmıyorsan zaten gümüş kaşık orada"
Tek kaşımı kaldırdım "Cidden... içinde zehir varsa gümüş kaşığın siyaha döneceği doğru mu? Yoksa sadece saçma bir halk uydurması mı? "
Teyze yine güldü "Deneyip görmeye ne dersin?" Dediğinde güçüş kaşığı bardağın içinden çıkardım "Hadi canım!" Gümüş kaşığın bardağın içinde kalan kısmı sim siyah olmuştu.
Teyze konuşmaya başladı "Yalanmıymış?" Teyze baktığımda yüzünde zaferin getirdiği bir gülüş vardı. "Beni zehirlemeye çalıştın!?"dediğimde sesim beklediğimden daha kısık çıkmıştı.
Teyze "hayır" diyerek önündeki bardağı eline aldı. Gözlerimin içine bakarak bardağı ağzına götürürken nutkum tutulmuş bir şekilde onu izledim. İki bardağı da aynı sürahiden doldurmuştu yani o bardaktaki içecekte zehirliydi fakat teyze aldırış etmeden bardağı tekledi ve masaya geri koyduğu sırada "Sadece seni test ettim"dedi
"Bekle! Bu içecek şimdi zehirli mi? değil mi?" Teyze takılı plak gibi gene aynı sözleri söyledi "Deneyip görmeye ne dersin?"
Göz devirdikten sonra aklıma bir fikir geldi "Denemek derken kendi üstümde denemek zorunda olduğumu söylemiyorsun?" Ayağı kalkarak teyzenin yanına adımladım ve elimdeki bardaktan gümüş kaşığı çıkartıp masaya koyduktan teyzeye uzattım "neden sen denemiyorsun?" Dedin.
Bu sefer gülen taraf ben olacağımı düşünürürken teyze yine kahkaha attı. &Deli raporu falan var mı bunun?!-
"Hay hay"diyerek elimdeki bardağı aldı bende tekrar söze girdim "yarısını iç" bir anlığına sorgular gibi bir bakış atsada kendini hemen topladı ve bardaktaki içeceği içti. Yarısına gelince ağzından çekerek bardağı kendinden uzaklaştırdı ve baktı. Bana dönerek "bu kadar yeter mi?" Diye sorduğunda cevap vermek yerine kafa sallayarak onayladım.
Bardağı alarak dışarı çıktım ve yere döktüm. "Hadi canım!" Çimenler hızla solmuştu. "Gayet ikna oldum bence?" Diyen bir ses duyduğumda sesin geldiği yöne baktım.
Teyze ne ara geldiğini bilmediğim bir şekilde kapının önünde ne yaptığımı izliyordu. "Sen nesin?" Dediğimde dalgınlıkla söylediğimi fark ettim. Teyze tekrar güldü. -Gülme artık be kadın yeter- "yakında öğrenirsin içeri gel" diyerek içeri girdiğinde kaçmayı düşündüm ama içimde beni burada tutam bir his vardı ve kaçsam bile kaybolacağıma eminim...
Tekrar kulübeye girdiğimde kotuğa oturarak bacak bacak üstüne attım, geri yaslandım ve kollarımı bir birine sararak konuştum "beni buraya getirdiyseniz Bir sebebi olmalı ve ben bu sebebi şu anda duymak istiyorum"
Teyze "beklediğimden daha hırçınsın sevdim seni" sırtımı dikleştirerek "sorumun cevabı bu değil"dediğimde kedi miyavladı ve teyzenin kucağına yerleşti.
"En başta dedim sorularının cevabı bende değil" sinirlenmeye başlarken kendimi sakin tutumaya çalışarak "pekala! Ne kadar beklemem gerekiyor!"
"Parti ne zaman biterse... Şimdilik karşıdaki odada dur" arkamı döndüğümde zaten bir tane oda olduğunu biliyordum.
Beni lavaboya tıkmayacağına göre kapı kapalı odadan bahsediyordu her halde.
"Neden Odada beklemem gerekiyor?"
Teyze duraksadı ve devam etti "oda girdiğinde anlarsın"
Merakım içimi yiyerek bitirsede bilmeden bir şeyler yapmak sinirimi bozuyor...
Odaya girsem en fazla ne olabilir ki diye düşünürken "Gidecek misin artık?" Dediğinde artık sinirlerime hakim olamadım "öff tamam be! Hiç bir şey söylemiyor üstüne bir şey yapmayınca kızıyor yak yaav az önce önümde zehir içtin bee hala sana güvenmemi bekliyorsun?!"
Ben odaya girdikten sonra kilit sesi duydum ve teyze konuşmaya başladı "Bana güvenmeni söyleyen kim?
Süttür! Belliydi böyle olacağı aptal Rita... Sen hangi akılla Aaron mudur nedir ne zıkkımsa ona inanıyorsun ki ? Hayır yani bu adam kralın sol kolu buna güvenilez diyemedim mi?!
Çığlığı basarak arkamda ki yatağa oturduğumda karşımdaki duvarda çok rahat görülebilecek bir büyüklükte 1/4 yazısını gördüm "bu ne be?!"
Odaya baktığımda yatak, dolap, çalışma masası ve kitaplık dışında hiç bir şey yoktu. Kitaplığı incelediğimda krallık savaşları, kurt adamlar, şifalı bitkiler ve simyacılıkla alakalı bir sürü kitap vardı.
Şifalı bitkilerle alakalı kitabı açtığım gibi geri kapatarak öksürdüm. Bu toz değil nükleer atık mübarek. Kitabı yerine geri koyarak odadın tek ışık kaynağı olan camın önündeki perdeyi çektim.
Camlarda korumalık vardı. Süttür ki ne süttür be!
3. Kademe gücümü kullanarak korumalıklar arasında bir boşluk oluşturmayı denedim ama sadece hafif bir oynama oldu. 4. Kademeye çıkmak her türlü riskliyidi hele böyle bir yerde. "Resmen ben kaçırılmaya geldim der gibi kadının kucağına atladım" diyerek kendi kendime söylenirken
4. Kademeye çıkıp çıkmayacağımı düşündüm. Asıl sorun 4. Kademeyi hiç denememiş olmam ve ne olacağını bilmiyorum gerçi ormanlık alandayız ama korkuyorum
Rita seni seviyorum...
Anne seni seviyorum...
Derin bir nefes aldım ve karşıma baktığımda ablam ve kendimi gördüm 10. Yaş günümde "ben annemi öldürmedim" diyerek kendimi savundum.
Kafamı başka bir tarafa çevirdim. Hayır! bu sefer olmaz
Gücüne sarıl Rita
Sarılamıyorum anne, olmuyor
Madem bu duyguyu yenmem lazım o zaman 4. Seviyeye çıkmam gerekiyor. Pekala yapabilirsin Rita.
Gücünü sev Rita...
Sevemiyorum anne, yapamıyorum
"O benim annemdi ama senin annenmiş o zaman sen al..."
Rita...
Anne...
"Bizimle aynı değilsin! O seni sadece acıdığı için yanımıza aldı! Şimdi gördün mü? Hepimizi mahvettin?!"
Rita... Seni sevmiyorum
Anne... Seni seviyorum
"Ben sadece aile olmak istemiştim. Ama şimdi anlıyorum hiç bir zaman sizin aileniz değildim hiçbir zaman da olamadım"
Senden nefret ediyorum Rita... Beni sen öldürdün
Kendimden nefret ediyorum anne... Seni ben öldürdüm
"Anne deme ona! O senin annen değil sen onu haketmiyorsun"
Sen beni hiç hakketmedin Rita
Ben seni hiç hakketmedim anne
Pencereye baktığımda korumalıkların arasını açmıştım 4. Seviyeye çıkmıştım ama ne zaman ve nasıl
2/4
Fazla oyalanmayarak korumalığın arasındaki boşluktan çıktım.
Saçlarım siyah olmuştu bile ama onu umursayacak durumda değilim...
Hızla koşmaya başladığımda heyecan ve korkuyla gelen adneralin patlaması ile daha hızlı koşmaya başladım.
Saçlarım havada savrulurken bazen bir yerlere takıldığı için saçımı kıyafetimin içine sıkıştırdım. Koşarken minik minik saçlarım özgürlüğüne kavuşarak çıksada çoğu içerde olduğu için dert etmedim.
Bazı ağaç dalları vücudumu çiziyor, akan kanların sıcaklığını hissetmemi sağlıyordu...
5dakika sonra
Daha fazla dayanamayarak bir ağacın altına çömeldim kan akan yerlerin üstünden elimle geçerek kanların yere damlamasını engelledim. Eldivenim olduğu için çok yaralanmamış olsamda omuzlarımın üstü çizik çizik yırtılmıştı.
Bir an esneyince uyumaya karar verdim zaten uykum hafif olduğu için kolaylıkla uyanırım.
.
.
.
Gözlerimi kırpıştırarak açtığımda ay hala gökyüzündeydi bu yüzden mutlu olurken karşımdaki ağacın üstünde bıçakla kazınmış bir şekilde
3/4 yazıyordu
Süttür! Bu benim odanın duvarında gördüğüm şey değil miydi? Niye yükseldi bu şimdi. 4/4 olunca ne olacak be
Hemen ayaklanarak etrafına bakındığımda sadece baykuş sesleri, ağaçların hışırtıları ve bazende çıtırtılar geliyordu.
Gittiğim yönü sırtıma alarak uyumuştum bu yüzden arkamı dönerek yürümeye devam ettim.
10 dakika sonra
Başladığım yere geri dönmeyi nasıl becerdim bilmiyorum ama kulübenin önüne geri dönmüştüm kulübenin ışık vuran tarafında
4/4 yazıyordu.
Belkide ne yapacağımı biliyorlardı ve bunları adım adım sıralamışlardı. Belkide oyunlarında sadece bir kukla görevi gördüm.
Kulübenin kapısı açıldığında Aaron dışarı çıktı. Kalbim onu gördüğünde hızlanırken sebebini sorguladım.
Göz göze geldiğimizde gülümsedi ve sesini duyamasamda ağzını okudum "Cidden dediği gibi oldu 4/4"
Etrafıma bakarak 1 adım gerilediğimde "Rita hadi gel"diye bağırdı.
Tek kaşını kaldrırdım ve kollarımı birbirine bağlayarak "hadi canım! Beni oraya sokmam için cesedi mi çiğnemen gerekiyor"
3 dakika sonra
"Madem buraya getirdiniz ve beyefendide burda o zaman dinliyorum anlatın" sert çıkan sesimle oturduğum kanepeye sahada yayılırken hala neden burada olduğumu sorguluyorum
Aaron "Öncelikle zamanla öğreneceğin şeyler var bugün ki sadece göstermek amaçlıyıdı"
Ciddi misin der gibi Aaronda döndüm "Bu kadın beni zehirlemeye çalıştı!"
Aaron Teyze'ye döndüğünde teyze konuştu "Zehirlemeye çalışsam zehirlerdim emin ol bunu saniyeler içinde yapabilirim"
Teyzeye dönerek "O içeceği içseydim ne olacaktı?!"
Teyze sırıttı "O kadar aptal olmadığını bu odada ki herkes biliyor Rita"
Cevap vermek yerine sadece göz devirmekle yetindim. Aaron "Öncelikle sakin ol. Neden burada olduğunu sorguluyorsun ama cevaplar için daha çok zamana ihtiyacın va-"
Sözünü bitirmesine izin vermeden hiddetle ayağı kalktım"Tanrı aşkına! Birisi Aaron gelince sorularının cevabını bulacaksın diyor Diğeri daha erken diyor ne ayaksınız lan siz! Eğer benimle oynuyorsanız yüzüme söylemenizi arkamdan konuşmanıza tercih ederim"
Aaron sağ elimi tuttuğu gibi elimi geri çektim ne kadar eldiven olsada bana dokunma hakkını ona verdiğimi düşünmüyorum
Teyze "Aaron bu iş çok uzadı dediğinde"
Tam cevap verecektim ki Aaron diğer parmaklarından güç alarak orta parmağıyla alnıma vurduğunda koltuğa düştüm ve karanlığa sarılarak gözlerimi yumdum...
Bölümü yazarken acayip tıkandım ne yazacağımı bilemedim o yüzden biraz değişik bir bölüm oldu
Umarım beğenirsiniz ben kaçar bir dahaki hafta sonu görüşürüz
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 11.58k Okunma |
870 Oy |
0 Takip |
30 Bölümlü Kitap |