Bu kitapta geçen kurumlar ve kişiler tamamen hayal ürünü olup her ayrıntısıyla kurgudan ibarettir!
Keyifli okumalar...
~~
Hâlâ bahçede ayakta duruyorduk lakabının avcı olduğunu öğrendiğim şahıs bana baktı aşağıdan yukarıya süzdü beni
"Noldu nikahına mı alacaksın ne bakıyorsun?" dedim kafamı sallayarak bu dediğime güldü "belki " dedi
Tam o sırada kapıdan biri çıktı baktım önüme geri döndüm gördüğüm simayla tekrar ona baktım bu nasıl girdi lan buraya ?
Karşımda Kahraman Öztürk vardı.
Benimle göz kontağı bile kurmadan karşımdaki adama döndü "abi beni çağırmışsın " dedi abi mi ne alaka lan?
Kafasını olumlu anlamda salladı "cenan sen şimdi şu ikiliyi al çok güzel bir şekilde ağırla koçum " dedi neler dönüyor bu aşağılık yerde
İsmini kullanmamış o kullanmadıysa bende kullanmayacağım
Bize döndüğünde yüzünde öyle bir gülümseme vardı ki içim titredi "önden buyurun" dedi
Kıçım kıçım adımlarla evden içeriye girdik öne o geçip bize yolu göstermeye başladı evin aşağı giden merdivenlerine yöneldi.
Aşağı indigimizde iki sandalye çekti yan yana koydu bize bakarak "oturun şuraya " dedi mal mal yüzüne bakmaktan başka birsey yapamadık
Göz devirerek yanımıza geldi ikimizide kolundan tutarak oturtturdu eline ip aldı ve bizi bağlamaya başladı öyle sıkı başlıyordu ki canım acıdı
"Lan napıyorsun!?" diyen Emre iç sesim olmuştu "sizi bağlıyorum " bizle göz kontağı kurmadan devam etti "görüyoruz " dedik aynı anda Emreyle beraber
"O zaman neden soruyorsunuz?" işi bittiği için karşımıza geçti arkasını kontrol ettikten sonra bize döndü "içeri girişiniz müthişti" gülmemek için zor duruyor gibiydi.
"Ha ha ve ha " dedim yüzümü değişik şekillere sokarak,kimdi ki bu her yere bu kadar kolay girebiliyordu ne ayrıcalığı vardı
"İlk bizim aramıza girdin şimdi onların nesin lan sen, kimsin lan kimsin sen?!!" dedi emre sinirden gözü dönmüştü haklıydı
"Koruma olarak sızdım içeriye ismimide cenan dedim bitti gitti 2 aydır burdayım " dedi 2 aydır mı? lan aslında biz adamın görevine gelmişiz o değil be
"KONUŞ!" diye bağırdı emre istediği cevabı alamamıştı.
Kahraman Cebinden çıkardığı çakıyı elinde döndürmeye başladı ve Emreye yaklaşmaya başladı Emre'nin tam önünde durduğunda arkasına geçti boynuna çakıyı yaslayıp kulağına eğildi benimde duymam için sesiz konuşmadı
"Kahraman öztürk namı değer gölge "dedi ve çakıyı biraz Emre'nin boğazına bastırdı. Elim ayağım bağlı olduğu için onu kurtaramiyordum ama çırpınıyordum "bir gölge gibi daima arkanıza olan ama farkedilmeyen " dedi emre'yi rahat bıraktı
Emre'nin boynuna baktığımda kesmediğini hiç bir yara açmadığı görünce rahatladım Emre birden sırıtmaya başladı
"Sen o'sun " dedi ne oldugu anlamadığım için kaşlarımı çattım "gölge lakaplı olan komiser beni ölümden kurtaran " dedi şimdi anlamıştım Emre bundan 1 sene önce katıldığımız bir saldırıda başından vurularak öldürülüyordü kimse yanında değildi o dışında birden çıkıp emreyi kurtarmıştı emre asla onu dilinden düşürmez hep anlatırdı
"Ya o'yum " dedi Kahraman,Emre can borcu olan biriyle aynı görevde olmaktan mutluluk duyuyordu.
"Senin bu görevde ne işin var?" diye sordum gözleri beni bulduğunda öyle bir baktı ki sanki daha önce tanıyor gibiydi
Elini boynuna attı "benim için önemli hemde bir yanlış anlaşılmayı düzeltmem gerekiyor " durdu yere baktı elini boynundan çekti "neyse ne işte görev işte yap geç " dedi tam lafını bitirmiştiki
Felaket beşli girdi avcı en önde diğerleri arkasındaydı. Kahraman'ın yanına yerini aldı ikisine de baktım yan yana durunca birbirlerine ne kadar benziyorlardı
İkiside yapılıydı ,kehribar göze sahipti,yüz hatları neredeyse aynıydı bir tek saçları farklıydı avcının kısaydı kahraman'ın ise ondan biraz uzun saçı vardı
Avcı bize doğru "kimsiniz siz?"diye sordu kim miydik biz;
Kıdemli başpolis Ayperi balaban
Ama bunun şimdilik bir önemi yoktu "biz mi ? " dedim "sıradan insan " emre güldüğünde diğerleri kaşlarını çatarak ona döndü "tamam tamam hayvan hakları koruyucusu " dedi emre
Avcı ,emreye doğru yürüdü saçını tutup kafasını geri yatırdı Emre'nin ağzından bir inilti kaçtı "ee bizi niye taşlıyorsunuz o zaman amına koyduğum?" dedi gözlerim irilestiginde bana baktı "Sana demedim hemen üstüne alınma küfürü " dedi
"Ay nasıl rahatladım anlatamam " dedim alay ederek,kahramana döndüm "bana dememiş görüyor musun " Kahraman sus dercesine kaşlarını kaldırdı omuz silktim
Kafamı yana çevirdiğimde hâlâ Emre'nin saçını tutmuş kafasını kaldırmasına izin vermiyordu yakın olduğumuz için Emreyi bıraksın diye yüzüne tükürdüm
"Cips yer misiniz ?" dedi alp aslan elindeki cipsi uzatarak
Herkes ona öyle bir baktı ki geri adım attı.yanımdaki adam derin bir nefes aldı eliyle yüzünü sildi "yarabbi şükür " dedi bu hali komiğime gitmisti
Üstündeki gömleği düzelti ve Emre'nin kafasını geri iterek bıraktı "siz ne yapacağınızı biliyorsunuz ben burda kalırsam yaşatmam " dedi "ay götüm!" diye bağırdım arkasından hızlı adımlarla çıktı
"Ya kardeşim bir sus ya sonra hıncını bizden alıyor " dedi ismini hâlâ bilmediğim turunçgil saçları kızıl gözleri maviydi aslında çok tatlı duruyordu "en son bu duvarlar niye kirli diye bağırmıştı halbuki duvarda kir yoktu!" diye bağırdı sonra gözü Özge'yi buldu "bunun yüzünden oldu " dedi Özge ona sinirle bakınca sustu
"Senin ismin ne ?" diye hiç beklemeden sordum dalgınlığına gelmiş olacak ki hemen söyledi
"Peki Ulaş soy adın ne? " hadi söylerse çok iyi olacaktı aralarında en küçüğü gibi duruyordu
"Hoşt lan ordan ne yapmaya çalışıyorsun " dedi alp aslan göz devirdim
Diğer taraftan Çağatay konuştu "abim sana iyi davranıyor kötü tarafını görmek istemesin " dedi ve hepsi çıktı
Kendimi akıl hastanesinde gibi hissediyorum
...
Okur Yorumları | Yorum Ekle |