4. Bölüm

•4•

Yazarasena
yazarasena

İyi okumalar dilerimm✨️

 

 

🇹🇷Kurtuluş🇹🇷

 

 

Gece çökmek üzereydi. Düşman kampının siluetleri, ufuktaki son ışık huzmesiyle birleşirken karanlık operasyonun örtüsü olacaktı. Devrim Komutan, kulaklıktan kısa ve net emirlerini verdi:

 

"Aybars, konuştuğumuz gibi iki kişiyi al ve dışarıdaki güvenliği sağla. Giray, benimle geliyorsun. Hazır mısınız?"

 

Aybars'ın soğukkanlı sesi kulaklıkta yankılandı. "Anlaşıldı, komutanım. Dışarısı bizde."

 

Devrim ve Giray, terörist kimliklerini yeniden üstlenmiş gibi ağır adımlarla kampın girişine doğru ilerlediler. Daha önceki görevlerinde, bu bölgede sahte kimlikleriyle çalışarak düşmanları manipüle etmişlerdi. Bu namları, şimdi bir kez daha işe yarıyordu.

 

Kamp nöbetçileri, onları gördüğünde kapıyı açıp hemen selam verdiler.

"İçeridekiler sizi bekliyor," dedi biri, kapıyı işaret ederek.

 

Devrim, soğukkanlı bir şekilde başını salladı.

 

Giray'ın yüzündeki hafif alaycı ifade, sanki bir teröristmiş gibi rahat görünüyordu. Bu rolü oynamakta ustaydılar. İçeri girdiklerinde sessizliğin ağırlığı hissediliyordu.

 

Devrim ve Giray, sessizce bir köşeye geçip gözlem yapmaya başladılar.

 

Devrim, liderleri izlerken kulaklıktan gelen fısıltıya odaklandı. Aybars’ın sakin sesi duyuldu:

"Komutanım, birkaç nöbetçinin arka tarafa doğru hareket ettiğini gördük. Muhtemelen esirler o tarafta tutuluyor. Daha fazla bilgi toplamaya çalışıyoruz."

 

Devrim, gözlerini liderlerden ayırmadan yanıtladı:

"İyi iş, Aybars. Zaman kaybetmeyin, yerlerini kesinleştirin."

 

Bu sırada Giray, toplantıdaki gergin atmosferi izliyordu. Terörist liderlerden biri aniden Devrim’e dönerek sordu:

"Son operasyondaki başarısızlığın izahı var mı?"

 

Devrim, soğukkanlı bir gülümsemeyle yanıtladı:

"Başarısızlık mı? Siz mi söylüyorsunuz bunu? Kimse bana sorumluluk yükleyemez. Operasyon bilgilerini sizden aldım."

 

Lider bir an duraksadı. Ancak Devrim’in kendinden emin duruşu şüpheleri yatıştırmış gibiydi. Giray ise alaycı bir ifadeyle konuştu:

"Buraya hesap sormak için mi geldik, yoksa bir çözüm bulmak için mi?"

 

Bu lafın ardından, liderlerin dikkati yeniden birbirine kaydı.

 

Devrim, bu anı fırsat bilerek kulaklıktan dışarıdaki ekibe yeniden seslendi:

"Aybars, ne durumdasınız?"

 

Aybars’ın fısıltılı sesi kulaklıktan geldi:

"Komutanım, esirlerin yerini tespit ettik. Arka binanın bodrum katında tutuluyorlar. Ancak çevrede en az üç nöbetçi var. Sessizce etkisiz hale getireceğiz."

 

Devrim, hızlıca konuştu:

"Sizi gören olursa hiç beklemeyin, indirin. Biz buradaki dikkatlerini üzerimizde tutuyoruz."

 

Giray, toplantının giderek hararetlendiğini fark etti. Terörist liderlerden biri yumruğunu masaya vurdu:

"Bize ihanet edenlerin cezasını kesmeliyiz. Esirlerden başlamalıyız. Onlar her şeyi anlatacak."

 

Devrim, derin bir nefes alarak konuştu:

"Sakin olun. Panikle hareket etmek düşmanın istediği bir şey. Esirleri sorgulamadan önce planlarımızı gözden geçirelim."

 

Bu sözler, liderlerin dikkatini yeniden Devrim'e çevirdi. Oyalama taktiği işe yaramıştı.

 

Dışarıda:

 

Aybars, Altay ve Can hızla arka binaya doğru ilerliyordu. Aybars, el işaretiyle bir nöbetçiyi işaret etti. Altay, nöbetçinin arkasına sinsice yaklaşıp onu sessizce etkisiz hale getirdi.

Can ise etrafı gözetleyerek diğer iki nöbetçinin yerini belirledi.

 

"Bir tane daha sağ tarafta," diye fısıldadı Can.

 

Aybars, diğer nöbetçiye doğru ilerlerken kulaklığa konuştu:

"Komutanım, iki nöbetçi etkisiz hale getirildi. Kapıya yaklaşıyoruz."

 

Devrim'in sakin sesi kulaklıktan duyuldu:

"Hızlı olun, toplantı uzun sürmeyebilir."

 

Devrim ve Giray, dikkatli gözlerle liderleri izlemeye devam ederken, toplantının atmosferi giderek ağırlaşıyordu. Masadaki teröristlerden biri, sigarasını sert bir hareketle söndürdü ve kağıt bir haritayı masanın üzerine serdi. Haritada, sınır bölgesindeki stratejik noktalar işaretlenmişti.

 

"Bu bölgelerde, yeni sevkiyatlarımızı yerleştireceğiz," dedi liderlerden biri, haritayı işaret ederek. "Ancak asıl hedefimiz bu değil. Burayı sadece dikkat dağıtmak için kullanacağız. Esas plan..." dedi ve sustu. Şüpheli bir şekilde etrafına bakarak, konuşmasını devam ettirmeden önce Devrim'e doğru eğildi.

 

Devrim, sakin ve kendinden emin bir duruş sergileyerek, "Eğer bir şüphen varsa, söyle. Ama eğer planı anlatacaksan, devam et. Zaman kaybediyoruz," dedi.

 

Lider bir an tereddüt etti, ancak odadaki diğerlerinin baskısıyla konuşmaya devam etti:

"Asıl operasyon, iki hafta sonra kuzeydeki ana karargaha yönelik olacak. İçeriden aldığımız bilgilere göre güvenlik zaafları var. Bu zaafları kullanarak, tek bir gecede tüm karargahı ele geçirebiliriz. Bu, örgüt tarihindeki en büyük darbe olacak."

 

Devrim’in gözleri hafifçe kısıldı. Duyduğu bilgi, oldukça kritikti. Kuzeydeki ana karargah, büyük bir askeri üssün yer aldığı bölgeydi ve buranın düşmesi, bölgedeki kontrolün tamamen kaybedilmesi anlamına gelirdi.

  

"Sizden beklenen de bu," dedi Devrim sakin bir sesle. "Böyle bir plan yapıyorsanız, herkesin üzerine düşeni yapması gerek."

 

Giray, yüzünde sahte bir ilgiyle haritayı inceleyip, "Bu kadar riskli bir planın başarı şansı nedir?" diye sordu.

Liderlerden biri, Giray’a alaycı bir şekilde bakarak, "O şansı biz yaratacağız," dedi.

 

Aybars, sakin ama kararlı bir şekilde konuştu:

"Askeriz biz sizi kurtarmaya geldik. Sessiz olun, zamanımız yok."

 

Askerlerden biri, gözlerini Aybars’a dikti. Yüzü kararlı ama şüpheliydi:

"Eğer Türk askeriyseniz, bu geceye ait kodu söyleyin."

 

Can, kulaklığında gülmemek için zorlanırken fısıldadı:

"Bak şuna, hem zincirli hem de kod soruyor."

 

Aybars, Can’ı susturan bir bakış attıktan sonra askerlerin gözlerinin içine baktı ve net bir şekilde kodu söyledi:

"Kurtuluş."

 

​Aybars, kodu söyledikten sonra esir timden biri güçlükle konuşur:

"Kod doğru... Ama komutanımız burada değil. Onu başka yerde tutuyorlar. Durumu nasıl bilmiyoruz."

 

Altay, hızlıca esirlerden birine yaklaşır ve sorar:

"Tam olarak nerede? Buraya gelen başka nöbetçi gördünüz mü?"

 

Esirlerden biri biraz tereddüt ettikten sonra cevaplar:

"Bilmiyoruz... Saatlerdir kimseyi görmedik."

 

Toplantı:

 

Devrim, liderin sözlerini dikkatle dinlerken, bir plan kuruyordu bile. Liderin her kelimesi, ona daha fazla bilgi veriyor ve bu bilgiyi düşmana karşı nasıl kullanacağına dair stratejiler oluşturuyordu. Gözleri hafifçe kısıldı, ama yüzü değişmeden kaldı. Liderlerin planları hakkında konuşmalarını sürdürürken, Devrim sessizce kulaklığındaki mesajı dinledi.

 

Aybars’ın sesinden gelen bilgi, Devrim’i bir adım daha yaklaştırıyordu:

 

Aybars: "Komutanım, esir timinden gelen bilgiye göre, komutan başka bir yerde tutuluyor ama kesin bir yer yok."

 

Devrim: "Anlaşıldı. Esir timi dışarı çıkarın, biz komutanı bulur geliriz yanınıza."

 

Devrim, gözlerini liderlere çevirirken, sanki hiçbir şey olmamış gibi konuşmasına devam etti.

 

Devrim: "Eğer böyle bir plan yapıyorsanız, doğru bir şekilde uygulanması gerek. Kimse bir adım bile yanlış yapamaz. Çalışanlarınızı en iyi şekilde yönetin, ama panikle hareket etmeyin."

 

Liderler, Devrim’in sözlerine dikkatle odaklandı. O anki sessizlik, liderlerin kafasında bir soru işareti oluşturuyordu. Devrim, liderin şüphelerini tamamen ortadan kaldırmak için kararlı bir şekilde konuştu.

 

Devrim: "Eğer bu kadar iyi plan yapıyorsanız, belki de her şeyin düşündüğünüz gibi gitmeyeceğini de hesaba katmalısınız."

 

Bu sözler, liderin kafasında bir dinginlik yaratmakla birlikte, Devrim’in gözlerindeki tecrübeyi fark etmelerini sağladı.

 

 

Devrim ve Giray, terörist liderlerin toplantısını izlerken, komutanın bulunduğu odanın yerini öğrenmek için fırsat kolluyorlardı. Terörist liderlerden biri, Devrim’in sormak istediği soruyu sonunda cevapladı:

 

"Komutan elimizde bakalım ne kadar dayanıklı." dedi lider alaycı bir şekilde. "Bizimle gelin. Odaya bir göz atalım," dedi ve liderlerden ikisini yanına aldı.

 

Liderler Devrim ile birlikte, komutanın işkence gördüğü odaya doğru yürüdüler. Giray, dikkatle etrafı izlerken Devrim’in planı için tam anlamıyla hazır görünüyordu. Devrim içeri girdiğinde, odadaki atmosfer aniden değişti. Komutan,

zincirlerle tavana asılı bir şekilde baygındı, vücudu kanlar içindeydi.

 

Devrim, kapı kapandıktan sonra hızlıca harekete geçti. Yanındaki üç lideri, bir anda ağır darbelerle bayıltıp etkisiz hale getirdi. Liderlerin düşüşüyle birlikte, Devrim hızla bağlamak için hareket etti.

 

Devrim, hızlıca komutanın yanına doğru ilerledi. Zincirleri kırmak için yanındaki silahını kullandı. Komutan baygındı, ancak hala hayattaydı. Kanlar içinde kalmıştı, vücudu işkenceden dolayı titriyordu. Devrim, komutanın nabzını kontrol ederken hızla kulaklığa konuştu:

 

"Aybars, durum nedir?"

 

​Aybars'ın sesi kulaklıkta belirdi, kararlı ve soğukkanlı bir tonla: "Komutanım, esir tim dışarı çıkarıldı. Sizi bekliyoruz."

 

 

Devrim:"Anlaşıldı, buradaki işimizi halledip yanınızdayız. Karargaha haber verin helikopter yola çıksın hızlı olsunlar direk hastaneye iniş yapacağız. Birilerini gönderip buradaki itleride alsınlar.

 

🇹🇷...

 

Kamptaki İstihbaratçı, Devrim'in planına dahil olan gizli figürlerden biriydi. Akşam saatlerinde, liderlerin içeceğine uyku ilacını döken kişi de oydu. Her şey mükemmel bir şekilde ilerliyordu; kamptaki istihbaratçı, liderlerin tavırlarını dikkatlice izleyerek, içkiyi her birine servis etti ve bir an bile dikkatini kaybetmedi.

 

Giray, alaycı bir gülümseme ile Devrim’in söylediklerini yerine getirdi. Liderlerin birbirinden habersiz bir şekilde düşüşü, ona daha fazla zaman kazandırmıştı. Hepsini tek tek bağladı, ellerini ve ayaklarını sıkıca bağladıktan sonra onları bir köşeye, bir odaya topladı.

 

Giray: "Komutanım hepsi huzurlu bir uykudalar."

 

​Devrim: "Anlaşıldı, Giray yanıma gel hızlı ol komutanın durumu ağır."

 

Giray, aldığı emirle hızlıca odadan çıktı ve Devrim'in bulunduğu yere doğru harekete geçti. Yürürken kulaklıktan Devrim'in talimatları net bir şekilde geliyordu:

"Zamanımız kısıtlı. Helikopter yola çıktı ama biz burada çok oyalanamayız. Komutanı taşımaya hazır olun."

 

Giray kapıyı açtığında Devrim, işkence görmüş komutanın yanında diz çökmüş, yaralarını hızla kontrol ediyordu. Komutanın vücudu zayıf ama hayatta olduğunu kanıtlayan bir şekilde hafifçe titriyordu. Giray içeri girer girmez durumu anlayıp kısık bir sesle sordu:

 

"Durumu nasıl, komutanım?"

 

Devrim, Giray’a kısa ve net bir bakış attı: "Yaşıyor, ama acilen tıbbi müdahaleye ihtiyacı var. Altay’a haber ver, çıkış noktasında hazır olsun."

 

Giray hemen kulaklığa geçti ve Altay’a seslendi:

"Altay komutanım, çıkış noktasında bizi karşıla. İlk müdahaleye hazırlıklı ol."

 

Altay'ın sakin ve kararlı sesi duyuldu:

"Anlaşıldı, Giray. Tıbbi ekipmanları hazırlıyorum. Hızlı olun."

 

Giray, komutanın bir kolunu omzuna alarak Devrim ile birlikte hareket etti. Karanlık koridorlarda ilerlerken, içeride kalan herhangi bir tehlike için tetikteydiler. Devrim, bir an durarak kulaklıktan Aybars’a seslendi:

"Aybars, çıkış noktasına yaklaşıyoruz. Bize destek verin. Nöbetçilerin hareketliliği nasıl?"

 

Aybars’ın sesi hemen duyuldu:

"Komutanım, çevre temiz. Çıkış noktasına yaklaşabilirsiniz. Altay sizi bekliyor."

 

Devrim ve Giray, esir tutulan odadan uzaklaşırken, kampın içinde uyku ilacının etkisiyle sessizlik hakim olmuştu. Liderlerin toplantıda yığılıp kalması, diğer nöbetçilerin dikkatini dağıtmış gibiydi. Bu, operasyonun kritik bir avantajıydı.

 

Çıkış noktasına ulaştıklarında, Altay onları bir ışık işaretiyle karşıladı. Yanında hazır bekleyen tıbbi çantayla hemen komutanın yanına eğildi. Nabzını kontrol edip yaralarını inceledi.

 

Altay:"Nabzı zayıf ama stabil. Kan kaybını durdurmamız gerek. Helikopter ne kadar uzakta?"

 

Devrim, telsizi eline alıp karargaha bağlandı:

"Helikopter ne durumda? Albayım zaman daralıyor."

 

Karargahtan Albay Fatih Gök’ün sesi yankılandı:

"Deli, helikopter beş dakika içinde iniş yapacak. Sizi bekliyoruz. Oradan hızla hastaneye yönlendireceğiz."

 

Devrim, Albay’a hızlıca yanıt verdi:

"Anlaşıldı, albayım. Biz hazırız. Komutanın durumu ağır, inişte tıbbi destek şart."

 

Altay, komutanın yaralarını hızla sardıktan sonra başını kaldırarak Devrim’e baktı:

"Komutanım, taşıyabiliriz ama dikkatli olmalıyız. Yolda kanaması artarsa sıkıntı büyük olur."

 

Devrim, kararlı bir şekilde başını salladı:

"Bu işi başaracağız."

 

Aybars ve Can, çevredeki güvenliği sağlarken, ekip hızla komutanı taşıyarak iniş alanına doğru ilerledi. Gökyüzünde helikopterin ışıkları görünmeye başladığında, ekip derin bir nefes aldı.​

Bölüm : 05.01.2025 18:44 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...