
Günlerden pazardı. Fakat Laden, Buse ve Çalıkuşu sabah erkenden kalkıp okul için hazırlanmaya başlamıştı. Cumartesi günü yapılan etütte katılmasalar da kızları görebilmek umuduyla pazar etüdüne kendi rızaları ile gitmek istemişlerdi. Günel yataktan doğrulup herkesin duyabileceği bir sesle;
"Hepiniz bugün okula gideceksiniz değil mi?" dedi.
"Evet" dedi Buse ve Çalıkuşu' aynı anda.
"Ah üzgünüm seni düşünemedik sen biz gelene kadar yalnız kalacaksın abla" dedi Laden.
"Sorun değil siz gidin okulunuzdan geri kalmayın bende siz gelene kadar yurttaki ki işlerle falan oyalanırım."
Hala yatakta dikilmiş oturmakta olan Nila ve Ayça
"Aslında biz bugün ile okula gitmeyeceğiz" dediler.
"Neden?" diye sordu. Soğuktan buz gibi olmuş ayaklarına çoraplarını giyerken Buse.
"Bugün matematik dersi var."
"Ya hadi ama Ayça hocayı sevmiyorsunuz diye hep dersinden kaçamazsınız hem diğer dersler ne olacak" dedi Çalıkuşu çalışma masalarının orada çantasını hazırlarken, kapıdan kafasını uzatıp.
"Bilmiyorum" dedi Ayça.
"Bugünlük gelemeyeceğiz sadece, çünkü geçen ders hoca bana kızmıştı hala çok canım sıkılıyor" dedi Nila masum bir surat ifadesi ile yattığı yorganın desenlerini incelerken.
"Tamam siz bilirsiniz" dedi Çalıkuşu.
Laden "okuldan sonra görüşürüz o zaman" dedi.
Sonra da Çalıkuşu " görüşürüz" diyerek Laden ile odadan çıktı. Onların arkasından da çantasını alıp koşarak Buse "beni de bekleyin" diye bağırıp odayı terk etti. Laden ve Çalıkuşu asansöre doğru giderken durup arkalarını dönerek Buse'ye baktılar.
"Ne var Melisgil yok tek kalmamak için mecburen sizinle takılacağım." Dedi Buse. Kendisine bakan Laden ve Çalıkuşu'nun aralarına girip kollarına kolunu dolarken.
Çalıkuşu “Kusura bakma az kalsın seni unutuyorduk”
Laden "senin yanında iki cüce gibi durduk ama neyse güzel oldu bence" deyip güldü ve okula hep birlikte gittiler.
Nila ve Ayça ise yurtta kalıp Günel ablaya yardım etmeye başladılar. İlk önce geceleyin sıkış tıkış yattıkları yatakları düzenleyip yerlerine geri çektiler. Sonra hep birlikte kahvaltıya indiler sonrada yurdun rutin temizliğine yardım etmek için Günel abla ile birlikte temizlik malzemelerini alıp yurdu üsten alta varana kadar her katına paspas atmasına yardım ettiler. Sürekli her işi birlikte yapıp ayrı kalmamaya da özen gösteriyorlardı.
Nila her şeye inanmış korkuyor olsa da Ayça'nın aklında hala duyduğu olağanüstü şeylere karşı bir şüphe vardı. Ama o da korkmuyor değildi. Öğlen olmadan tüm işler bitmişti bile her kata paspas atılmış, çöpler toplanmış, hatta her odadaki boş sabunlukları bile doldurmuşlardı. Aslında hem iş yapıp hem çene çalmalarına rağmen iyi iş çıkarmışlardı. İşler bitip de oturduklarında hepsi acıktıklarını fark ettiler.
"Ben çok acıktım hadi markete bir şeyler almaya gidelim" dedi Ayça
"tamam ama meyveli yoğurtta alalım" diye ekledi Nila
Sonra hepsi yurttan çıkıp markete gittiler. Noodle, cips, meyveli yoğurt ve bol bol kremalı bisküvi aldılar. Belki kızlar okuldan dönünce aç olurlar diye fazladan almışlardı. Ellerinde poşetlerle marketten çıkıp yürümeye başladılar. Ayça yurda kadar dayanamayıp ketçaplı cipsi hemen açtı. Sağında duran Nila'ya ve solunda duran Günel ablaya da cips uzatırken bir yandan da konuşmaya başladı.
"Sizce kızlar okulda Meralgili bulmuşlar mıdır?"
"İnşallah bulmuşlardır 9 gün teoriniz doğruysa yarın 8. Gün ve çok vaktimiz kalmadı."
"Melis, Laden, Ayça ve ben aynı sınıftayız. Buse ile de Meral ve Esram aynı sınıfta birini bile bulsalar yeter zaten üçü hep birlikte takılıyor böylece diğer ikisini de bulmak kolay olur". Dedi Nila.
"Hem de başlarına ne geldiğini öğreniriz"
"Tabi başlarına bir şey gelmişse" dedi Ayça elini cips dolu pakete tekrar daldırırken.
Küçük bir sessizlikten sonra Nila üç metre uzağında miyavlayan iki tatlı kediyi sevmek için yanlarına koştu. Fakat her zaman sevdiği tatlış ve uysal kediler bu sefer ona dişlerini göstererek hırlayıp hemen ondan kaçtılar. Nila şaşırmıştı. Onun yanına doğru gelen Günel ve Ayça'ya dönüp
"Niye böyle oldu ki? Ben hep severim bu kedileri normalde onlarda beni sever."
"Aman boşver sokak kedisi işte kuduz falan olmuşlardır belki" dedi Ayça ve sonra cipsli parmaklarını yalayıp cebinden telefonunu çıkarttı.
"Hadi gelin de fotoğraf çekinelim" dedi. Telefonun ön kamerasını açıp kendine doğrulttu ama kamerada gözükmüyordu.
"Telefon kafayı yedi herhalde" deyip telefonunu kapatıp açtı ve tekrar denedi. Meraklanan Nila ve Günel de iyice ona doğru sokulmuştu. Ayça tekrar kamerayı açtı. Fakat Günel ve Nila gözükürken o hala gözükmüyordu. Telefona baktığında Günel ve Nila'nın ortasında sadece bir boşluk vardı. Ayça bir an gözlerine inanamadı kabullenmek istemedi.
"Aynı Laden'e olduğu gibi" dedi Günel.
"Hayır hayır benim telefonum da bir sorun var herhalde. Hadi Nila telefonunu çıkart senin telefonunla çekinelim" dedi panikle karışık sakin kalmaya çalışarak.
Sonra Ayça dayanamayıp Nila'nın telefonunu sabırsızca elinden alıp bu kez de onun kamerasına baktı ama hala diğer ikisi gözükürken o gözükmüyordu. Günel elini Ayça'nın omzuna koydu "Ayça sakin ol tamam mı halledeceğiz" dedi. Ama Ayça sinirden ağlamaya başlamıştı bile
"Siz haklıymışsınız belki de hepimiz ölürüz belki de ilk ben ölürüm" deyip yurda doğru koşmaya başladı. Ama daha on adım atmamıştı ki sanki bir şey onu belinden sıkıca tutuyormuş gibi çekmeye başladı. Kendisini çekeninin Nila olduğunu sanıp "bırak beni Nila" diye bağırdı ve arkasına döndü ama Nila ve Günel onları bıraktığı yerde duruyor ve sadece şok olmuş bir halde ona bakıyordu. Sonra bir anda bir şey Günel, Ayça ve Nila'yı çekip sokağın öbür tarafına fırlattı. İşin garibi her gün insanların gelip geçtiği yol bomboştu yardım isteyecek kimseleri yoktu. Her tarafları toz içinde üçü de ayağa kalktı. Savurdukları yerden birbirlerine doğru koşup el ele tutuştular ve ileri doğru gidip kaçmaya çalıştılar ama önlerinde sanki görünmez bir duvar vardı. "Hadi kızlar ha gayret" dedi. Günel tüm gücü ile yürümeye çalışırken fakat hiçbir işe yaramıyordu. Nila "işe yaramıyor Günel abla" dedi hem ağlayıp hem de korkudan titreyen sesiyle. Sonra durdular Günel arkasına dönüp ileri gidemiyorsak geriye gidebiliriz herhalde" dedi sonra gittikleri yolun tersine doğru koşmaya başladılar. O korku ile ellerinden savrulan poşetleri bile almayı düşünemediler o an hepsinin tek derdi sapasağlam yurda varabilmekti.
Sonunda ters yönden de olsa yolu uzatsalar da kendilerini yurda atabildiler. Hemen Laden'in odasına çıktılar. Yol boyunca üçü de ağlamıştı ve ağlamaya da devam ediyorlardı. Yurtta onları görüp ne olduğunu soranlara bile cevap verememişlerdi. On dakika sonra odadan içeri okuldan dönen Laden, Çalıkuşu ve Buse girdi. Kızlar Günel, Ayça ve Nila'nın ağladıklarını görür görmez o gün anormalliklerin onların başına geldiğini anladılar. Hemen yanlarına gidip ne olduğunu sordular. Yatakta yüz üstü uzanmış Ayça ağlamaktan hiçbir şey diyemedi. Günel ile pencerenin önündeki sol taraftaki yatakta oturup ağlayan Nila cevap verdi. "Ne olduğuna in.. in.. inan inanmayacaksınız" dedi hıçkırıklarını tutmaya çalışarak. Laden ve Çalıkuşu destek olmak için yanına giderek onun elini tuttu. "İnanırız çünkü bizde benzerini dün yaşadık." Dedi Çalıkuşu.
Nila gözyaşlarını tutmaya çalışarak "İlk önce ben kedi sevmek istedim ama kediler benden kaçtı sonra da Ayça fotoğraf çekilmek istedi ama kamera da gözükmedi benim telefonumu alıp onunla da denedi ama yine gözükmedi fakat bu kadar ile bitmedi birkaç saniye sonra bir şey bizi alıp sokağın diğer tarafına fırlattı ve sonra nedense ileri koşmak istesek de gidemedik. Sanki önümüzde görünmez bir duvar vardı. Sonra bizde geri geri gittik ve zar zor da olsa yurda gelmeyi başarabildik. Ama hepimiz çok korktuk hatta ben bir an öleceğimizi bile sandım." dedi.
O sıra da Ayça yataktan kalktı "benden bu kadar ben eve gidiyorum olan biteni aileme anlatacağım biz tek başımıza bu işin içinden çıkamayacağız" dedi.
Laden "Bize kimse inanmaz"
Ayça "İnanacaklar inanmak zorundalar"
Günel göz yaşlarını silip "Hepimizin bir arada kalması lazım bu işe dokuz kişi başladık dokuz kişi bitireceğiz"
"Nasıl?" dedi Nila.
"Daha ne yapmamız gerektiğini bile bilmiyoruz hem Melis, Meral ve Esram nerede?" Dedi Ayça, Çalıkuşu ve Buse'ye bakarak.
Buse "bugün de okula gelmediler" dedi.
"Başlarına ne geldiğini bile bilmiyoruz üzgünüm ama ben ölmeyi bekleyemeyeceğim gidip bize yardımı dokunabilecek birilerini bulmam lazım" dedi Ayça. Yataktan kalkıp çantasını hazırlarken "Benimle gelecek misin Nila sen de gelirsen belki bizimkilerin bana inanma ihtimali artar hem senin aileni de ararız"
Nila "Ya yolda yine başımıza birşey gelirse" dedi.
"babamı ararım şimdi o bizi gelip alır ya da taksi çağırırız"
Nila, Laden'e, Çalıkuşu'na, Buse'ye ve Günel'e bakıp "özür dilerim ama gitmem lazım çok korkuyorum ayrıca Ayça haklı bu iş bizim çözebileceğimizden çok daha büyük ve tehlikeli"
Birkaç dakika sonra da Ayça ve Nila çıkıp gitti. Bir az bekleyip düşündükten sonra Buse'de "kusura bakmayın ama bende ailemi arayacağım gelip beni alsınlar fakat merak etmeyin bir çözüm yolu falan bulursam ya da Melisgilden bir haber alırsam sizi mutlaka arayıp haberdar edeceğim."
Sonra onu gelip alması için ailesini aradı ve yarım saat sonra da o gitti. O gittikten sonra Günel, Laden ve Çalıkuşu'na dönüp "isterseniz sizde gidin beni merak etmeyin ben yıllardır yalnızım zaten yine bakarım başımın çaresine"
"Hayır seni yalnız bırakıp hiçbir yere gitmiyorum hem zaten benim senden başka kimsem yok. Evet buraya geleli iki ay oldu ama öz annem bile beni arayıp sormazken sen bana kol kanat gerdin o yüzden seni asla yalnız bırakmayacağım" dedi Laden, Günel'e sarılırken.
Çalıkuşu "Laden ben bunları bilmiyordum çok üzüldüm" dedi. Yatakta Günel'in diğer tarafında otururken, oda kollarını açıp ikisine birden sarıldı. "Artık öğrendin Çalıkuşu" dedi. Laden "İstemiyorsan anlatmak zorunda değilsin fakat anlatmak istersen her zaman buradayım, unutma" dedi.
"Sağ ol Çalıkuşu istersen sende gidebilirsin çok korkuyorsun tüm gün gizlemeye çalışsanda yaprak gibi titredin farkındayım."
"Hayır, sizi yalnız bırakmayacağım anca beraber kanca beraber."
Günel gururlu ve minnet dolu bir annenin surat ifadesi ile onlara bakıp kollarının altına aldı ikisini de "aferin benim kızlarıma işte böyle pes etmek yok savaşacağız" dedi.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |
