
Okuldan yeni dönmüştü. Apartmanın merdivenlerden yavaşça ve hiç istemeyerek çıktı. Evin kapısının önünde durdu. Kapının eskimiş ve boyası soyulmuş bakır rengindeki tokmağına baktı. İçinden hiç kapıyı çalmak ve o cehennem gibi eve girmek gelmiyordu ama başka seçeneği de yoktu. Cehennemde olsa orası onun eviydi. Başka gidecek yeri yoktu.
Laden içinden “hayat neden bu kadar zor ve yorucu olmak zorunda ki”dedi. Ne evde ne okulda ne de gittiği hiçbir yerde mutlu olamıyordu. “Sorun bende mi?” dedi, yine içinden konuşmaya devam ederek. Sonra "evet" diye cevapladı kendi kendine yönelttiği sorusunu. “Sanırım, sorun bende. Ben bu dünyaya hiç gelmemeliydim. Ben sadece gereksiz bir fazlalığım. Hiç kimse tarafından sevilmeyen, sorunlu ezik bir tipim sadece” dedi. Sonra aklındaki bu düşüncelerden kurtulmaya çalıştı zaten günün her saati onlarlaydı.
Kapıyı çaldı birkaç dakika sonra annesi kapıyı açtı. Laden'e içeriye girmesi için fırsat vermeden hemen eline iki tane kocaman çöp poşeti tutuşturdu. Laden çantasını içeri doğru fırlatırken, "Yine mi çöp bir kerede oğullarından biri atsa ne olur?" dedi, sitem ve bıkkınlıkla.
"Kes sesini de hadi at gel daha yıkanacak bulaşıklar var."
Laden daha eve gelir gelmez sinirlenmişti.
"Ben dün akşam da bu sabahta hiçbir şey yemedim. Oğullarına söylesene kendi pisliklerini kendileri temizlesinler. Bıktım onların arkasını toplamaktan" sonra abilerinin evde olmadığını ve kimsenin onu duymayacağını düşünerek kısık bir sesle "anca yiyip için hayvan gibi yatıyorlar" dedi.
Fakat çok ilginç bir şekilde salonda oturan abisi Sedat onu ve ağzından çıkan her bir kelimeyi duydu. Hâlbuki Laden bunları sadece kendi duyabileceği bir sesle söylemişti. Abisi sinirle salonda oturduğu yerden kalktı. Evin kapısının önündeki Laden'e doğru öfkeyle yürürken annesi onu tutmaya çalışsa da gücü yetmedi. Abisi annesini kenara itip kapı da ona nefret dolu gözlerle bakan Laden'in suratına sağlam bir yumruk indirdi. Laden aldığı acı verici darbenin etkisi ile yere düştü ama dediklerinden pişman da değildi. Hatta abilerinin çok daha fazlasını bile hak ettiğini düşünüyordu.
Abisi yere düşen Laden'i saçlarından tutup havaya kaldırdı. Annesi ise oğlunu tutup sakinleştirmeye çalışarak, “Tamam bırak oğlum bu kadar yeter bırak hadi kardeşini, yanlışlıkla ağzından kaçtı bir daha demeyecek öyle şeyler" desede fayda etmedi.
Sedat annesini ittirip, "Sen karışma anne." dedi.
Laden ise kanayan dudağı ve akan gözyaşlarına rağmen diklenmeye devam etti. Artık ezik gibi itilip kakılmaktan bıkmıştı. O kadar çok dayak yemişti ki artık dayak yemekten de korkmuyordu.
"Hayır, yanlışlıkla demedim. Bırak anne ne yaparsa yapsın bana. Bıktım zaten hepinizden öldürün beni, öldürün de hepinizden ve bu boktan hayattan kurtulayım artık" dedi Laden, abisinin suratına bakıp bağırarak.
Abisi Laden'in saçlarını daha sıkı kavrayıp onu daha yükseğe kaldırdı. Laden'in artık sadece parmak uçları yere değiyordu.
Abisi Sedat dişlerini sıkarak: "Bana bak lan küçük o***pu bir daha ağzından böyle bir laf çıktığını duyarsam seni gerçekten öldürürüm." dedi.
Sonra Laden’i yere fırlatıp işaret parmağını tehditkâr bir şekilde sallayarak, "Şimdilik seni sadece uyarıyorum bir dahaki sefere ise seni kemiklerini kırmadan bırakmayacağım. Şimdi git şu çöpleri at gel sonra da annem ne diyorsa onu yap ve ben evdeyken bir daha çıtının çıktığını bile duymayayım."
Abisi, başını öne eğmiş ağlayan Laden'e bakıp ona haddini bildirdiğini düşündü. Sonra salona gidip yarım bıraktığı maçının başına oturdu.
Annesi ise ancak abisi Sedat gittikten sonra Laden'in yanına gelip onu kaldırmaya çalıştı. Arada sırada annesi de ona kızardı. Fakat bu kadarı annesine de fazlaydı. Ama yine de oğullarına asla toz kondurmaz ve kızmazdı. Laden'i kolundan tutarak: "Kalk hadi tamam yok bir şey. Arada sırada olur böyle şeyler kardeşler arasında. Bir daha abini sinirlendirmezsin sende." dedi.
Laden ise hıçkıra hıçkıra ağlayarak gözyaşlarının içinde boğuluyordu. Kolunu annesinden kurtarıp "Bu canavarlar senin eserin gurur duy" diye bağırdı. Sonra çöpleri almadan ayağa kalkıp koşarak apartmandan çıktı. Uzunca bir süre arkasına bile bakmadan koşmaya devam etti. Çünkü son söylediği sözler yüzünden abisinin sinirlenip onu yakalamak için peşinden geldiğini görmekten korkuyordu.
Soluk soluğa ve uzun bir koşudan sonra evinden yaklaşık üç kilometre uzaktaki bir mezarlığa geldi. Burası harabe, terk edilmiş ve ıssız bir yerdi. Sadece geceleri içmeye gelen birkaç ayyaş hariç burada kimsecikler olmazdı. O yüzden burada çok rahattı ve burada istediği kadar ağlayabilirdi.
Her tarafı yabani otlar ve ağaçlarla dolu mezarlığın en sonuna kadar gitti. İsimsiz mezar taşının hemen yanındaki çınar ağacının altına yani her zamanki yerine oturdu ve gözleri şişip kıpkırmızı olana kadar ağlamaya devam etti. Ağlarken bir yandan da mezarlığa göz gezdiriyordu “acaba tam da şu an ölsem beni nereye gömerlerdi” diye düşünüyordu.
Bu mezarlık nedense hep hoşuna giden bir yer olmuştu. Kendini en huzurlu hissettiği yer saçma bir şekilde bu mezarlıktı. Aslında bu mezarlığı kendine benzetiyordu. Onun gibi kimsesiz, sessiz, yalnız, unutulmuş ve terk edilmiş insanların yeriydi burası. En zengini, en güzeli, en başarılısı fark etmeksizin hepsi aynı yerde sükunetle yatıyordu. Tek bir farkı vardı sadece onlardan. Onlar öldükten sonra terk edilmişti o ise ölmeden önce. Fakat mezarlıktaki ölü insanların bile yaşarken ondan daha mutlu ve huzurlu olduklarından emindi.
Birkaç saat ağladıktan sonra biraz rahatlamıştı. Dudağının kanaması da durmuştu. Eliyle yüzünün sağ tarafını yokladı. Şişlik yoktu ama canı hala çok yanıyordu. O iki metrelik canavar onun gibi küçük bir kız çocuğunun suratına yumruğunu hiç acımadan indirmişti. Ondan da diğer abisi Mehmet’ten de babasından da nefret ediyordu. Hepsi de kendisini bildi bileli ona kız olmanın, güçsüz olmanın bedelini ağır ödemişti. Laden bazen sadece bir günlüğüne erkek olmak istiyordu. Sadece tek bir günlüğüne güçlü olmak. O zaman kendisini ezen ve hor gören abilerine hak ettikleri dersi verebilirdi. Sadece bir günlüğüne kendini mutlu ve huzurlu hissedebilirdi.
Aptalcaydı. Şanslarında erkek olarak doğmak çıkanların diğerlerini seçim şansı olmadığı için, erkek olmadıkları için ezmesi ve hor görmesi aptalcaydı. Hem de çok aptalca.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |
