
Kızlar son iki gün boyunca evden hiç çıkmamışlardı. Hepsi biraz para kazanabilmek için yine örgü örmekle meşguldü. Ve henüz Laden ve Çalıkuşu'nun geçen hafta yarattığı karmaşa yüzünden çarşıya çıkıp birilerinin gözüne gözükmek istememişlerdi. Bu olayın biraz unutulmasını umarak beklemeye karar vermişlerdi. Bangam'da sürekli yanlarında onlara yardım ediyor veya ihtiyaçları olan bir şey varsa onlar yerine çarşıya çıkıp getiriyordu. Evdeki üçüncü günlerinde Bangam yine kızlara ip almak için çarşıya çıktı. Kızlar kış yaklaştığı için bebeklere örgü ceketler işlemeye karar vermişlerdi ve pembe ipleri yoktu. Bangam ipleri alıp geldikten sonra her şeyden habersiz olarak kızlara çarşıda gördüğü bir şeyi söyledi.
"Bugün çarşıda Başkomutan Yakuza'yı gördüm. Yakından bakınca daha da korkutucu duruyor. Laden'in onu ilk gördüğünde diklenmesi gerçekten cesaret isteyen bir şeymiş. Neyse sanırım birinden hoşlanıyor. Bugün onu kadın takıları alırken gördüm. Anlaşılan o iri cüssesinin altında romantik bir adam var" deyip güldü.
Onun bu lafı üzerine Esram'ın gözleri doldu ve salonda oturduğu koltuktan kalkıp yukarı odasına çıktı. Diğer kızlar da onun arkasından giderken Ayça, Bangam'a bakıp "BANGAAAM" diye söylendi. Arkasından da Buse gelip "ağzın çekilsin inşallah Bangam bu pat diye söylenir mi" dedi.
Bangam kafası karışmış bir halde "ne var ya ne dedim şimdi ben" dedi. Fakat kızların hepsi yukarı çıkarken az çok bir şeyler aklına dank edince kendi kendine "yok artık bunlar iyice kafayı yedi herhalde" dedi.
Kızların hepsi yatağına gömülmüş ağlayan Esram'ın yanına gitti ve onu teselli etmek için çırpınmaya başladılar. Fakat ne yaparlarsa yapsınlar ne derlerse desinler Esram'ın göz yaşı durmuyordu.
Sonunda Buse dayanamayıp "Yakuza'nın aşık olduğu ne belli. Belki tek taraflı bir aşktır. Ayrıca bu ilişkiyi bozamayacağımızı kim söyledi" dedi.
Çalıkuşu ona bakıp "tamam Esram'a bizde üzülüyoruz ama sende iyice saçmaladın. Sevenleri ayırmak ne demek ya biz o kadar ucuz insanlar mıyız?"
"Ben sevenleri ayıralım demiyorum. Birbirlerini ne kadar seviyorlar bir test edelim diyorum" dedi Buse ağlayan arkadaşına bakıp üzülerek, ve devam etti. "Sadece küçük bir test eğer hala birbirlerini sevmeye devam ederlerse sonsuza kadar rahat bırakırız onları."
Ayça "bilemiyorum Buse bu çok tehlikeli bir iş. Ayrıca Çalıkuşu haklı. Ya birbirini seven iki insanı ayırırsak? Biliyorsun yuva yıkanın yuvası olmaz."
"Kimseyi ayırmak falan yok dedim ya. Sadece küçük bir test. Eğer aşkları yeterince güçlüyse zaten hiçbir şey olmaz."
Laden lafa karışıp "Daha yeni bir skandal yarattık ikincisini kaldırmaya gücüm ve de yüzüm yok benim açıkçası" dedi.
Esram yorganının altından başını çıkartıp hıçkırıklarını tutmaya çalışarak "Laden haklı benim için bir şey yapmanıza gerek yok olan olmuş artık. Zaten biz kimiz ki yakın zamanda buradan gidecek kötü dünyalılarız. Aşk bizim neyimize"
Sonra Buse "Bak kendi ağzınla söyledin yakın zamanda buradan gideceğiz zaten. Yapalım bir şeyler işte ne olacak"
"Ha yani gitmeden önce zaten dünyalılara karşı ön yargılı olan insanlara kendimizi daha çok rezil edelim" dedi Laden.
"Sen kendin için hepimizi bir kez rezil ettin. Ne olur yani bir kez de arkadaşın için rezil etsen" dedi Buse ağızını tutamayıp.
Buse ona böyle meydan okuyunca Laden daha fazla dayanamayıp ayağa fırladı. "Tamam ulan yapacağım. Söyle hadi planını ama sen de bana yardım edeceksin. Rezil olursak birlikte olacağız. Anca beraber kanca beraber."
Buse de ayağa kalkıp "tamam ulan anca beraber kanca beraber" dedi. Sonra serçe parmaklarını birbirlerine kilitleyip söz verdiler.
Buse biraz düşünüp hemen bir plan kurdu ve anlatmaya başladı. "Erkek kılığına gireceğiz."
Göz yaşları dinmiş merakla onları dinleyen Esram "yok artık saçmalamayın böyle şeyler yapmanıza gerek yok. Boş verin hadi saçma bir fikir bu" dedi.
Laden "dur bir dakika" dedi Esram'a sonra Buse'ye bakıp "devam et eee" dedi.
Buse "takıları aldığına göre akşam kızla romantik bir yere gidecek olmalı ve her centilmen erkek gibi o da kızı evinden alacaktır herhalde yani umarım" dedi.
Ayça "neyle araba ile mi" dedi dalga geçerek.
Buse "ya kanka bir sus da dinle" dedi ve anlatmaya devam etti. "Artık bir yere giderken ve ya dönüşte mi olur bilmiyorum. Onları takip edip yalnız kaldıkları bir an, kıza laf atıp Yakuza'nın aslında başka birine aşık olduğunu söyleyip, kaçacağız."
Çalıkuşu "hayatımda daha önce hiç böyle çılgınca bir plan duymamıştım. Yakuza sizi yakalarsa bittiniz benden söylemesi."
Buse "yakalayamayacak çünkü Laden benim omuzlarıma binecek ve boyumuz uzun olduğu için bizi askerlerden biri sanacak. Ayrıca gece vakti ortam karanlık olduğu için yüzümüzü de göremeyecek. Sonra da kısa boylu olduğumuz için Yakuza gelmeden hemen kaçıp bir yerlere girip saklanacağız."
"Biz bittik. Bu sefer kesin her şeyi elimize yüzümüze bulaştıracağız" dedi Laden.
"Yapmayacak mısın yani?" dedi Buse meydan okumaya devam ederek.
"Yapacağım ama bu sefer yanarken yanıma seni de alacağım"
Çalıkuşu "peki ya nasıl erkek kılığına gireceksiniz?"
Buse, Ayça'ya bakıp "burada iş Bangam'a düşüyor"
Ayça "ilk önce ona her şeyi anlatmalıyız. Kabul eder mi bilemiyorum"
Laden "ona Laden'in kendini rezil edeceğini söyle bak nasıl kabul ediyor" dedi ve hepsi birden gülmeye başladı. Sonra hep beraber odadan çıktılar. Aşağıda oturup Esram'ın odasından gülerek inen kızları görünce Bangam "ağlayarak girdiniz gülerek çıktınız. O zaman her şey yolunda olmalı" dedi.
Ayça, Bangam'a bakıp "tabi sen yardım edersen"
Bangam kızların bir haltlar yiyeceğini anlayıp alçak bir sesle "eyvah" dedi.
Olan biten her şeyi aşağı iner inmez Bangam'a da anlattılar. Bangam sanılanın aksine hemen kabul edip "Laden'in Yakuza'ya yakalandıktan sonra ki yüz ifadesi çok eğlenceli olacak" dedi.
Laden kızlara bakıp "ben size dememiş miydim" dedi. Sonra Bangam'a bakıp "hani ben Mayaydım beni koruman gerekmiyor muydu senin" dedi.
"Şu an için korumama gerek yok ama belki Yakuza'a size azar çekerken aranıza girerim" dedi gülerek ve kızlara ihtiyaçları olan şeyleri almak için evden çıkıp bir daha şehir merkezinin yolunu tuttu. Hava kararmaya başlamadan önce de çarşıdan bulabildiği tüm şeyleri getirdi.
Laden, Buse'nin omuzlarında duracağı için Taru'nun kıyafetlerine benzeyen askeri erkek kıyafetlerini sadece kendisi giydi.
Bangam ona bakıp "erkek olmak yakıştı" diye dalga geçti.
Laden de Ayça'ya bakıp "rica etsem şunu susturur musun yoksa elimde kalacak" .
Sonra Çalıkuşu, Laden'e bakıp "kıyafetler tamam ama hala bir şeyler eksik"
"Ne" diye sordu Buse merakla
"bıyıklar tabii ki" dedi Çalıkuşu gülerek .
Laden "ne gerek var zaten akşam vakti yüzümü görmeyecek" dese de Çalıkuşu bir tutam saçını kesip dikkatlice Laden'in yüzüne yapıştırdı. Sonra da Laden’in kafasına askerlerin taktığı büyük şapkayı geçirip onun son halini diğerlerinin de görmesi için önünden çekildi. Laden'i bıyıklı bir şekilde gören Bangam dayanamayıp kahkahalar atmaya başladı. Laden "BANGAM SUS ULAN GÜLMEEEE" diye bağırıp eline geçen her şeyi ona fırlatsa da onun bu haline diğerleri de güldüğü için pek bir yararı olmadı. Laden alt dudağını öne çıkarıp diğerlerine baktı.
"Bugün sizin için kendimi ateşe atıyorum lütfen kıymetimi bilin ve eğer geri dönemezsem beni unutmayın" dedi.
Buse gülerek onu kapıya doğru ittirirken "tamam tamam unutmazlar bizi hadi gidelim geç kalacağız yoksa" dedi.
İkisi kapıdan çıkarken Esram, Laden'in arkasından seslenip "Bu yaptığını asla unutmayacağım. Evet, belki de bu yaptığımız çok yanlış bir şey ama sen yine de sırf benim için bunu kabul ettin teşekkürler" dedi.
Laden ona bakıp "dua edinde kötü bir şeyler yaşanmadan bu geceyi atlatabilelim. Haklısın yanlış bir şey yapıyoruz ama Buse'nin dediği gibi eğer birbirlerini gerçekten seviyorlarsa zaten bunu umursamayacaklardır" dedi.
Ve kimseye gözükmeden gidebilmek için evden çıkıp ağaçların arasına girip ormanda ilerlemeye başladılar. Buse daha önce Esram ile Yakuza'yı takip ettikleri için onun evinin nerede olduğunu biliyordu. Yakuza'nın evi de aynı Taru'nun evi gibi ıssız bir yerdeydi. Yarım saat sonra Yakuza'nın evine ulaştılar. Biraz bekledikten sonra Yakuza askeri kıyafetlerini çıkarmış gayet şık bir şekilde hazırlanmış olarak evden çıktı ve uçmaya başladı. Kızlar onu kaybetmemek için gökyüzüne bakarak ormanın içinde oradan oraya koşuşturmaya başladılar. Sonunda Yakuza şehre yakın, birkaç evin yan yana olduğu bir yere geldi. Kızlar buldukları bir duvarın arkasına saklanıp onları izlemeye başladı. Yakuza genç bir kızla kibarca ve acemice konuşmaya çalışıyordu. Her halinden bunu ilk kez yaptığı belliydi. Kız ise onu dinleyip sadece kafa sallamakla yetiniyor arada sırada da sağa sola bakıyordu.
Laden kısık bir sesle Buse'ye dönüp "bence kızın hiçte aşık gibi bir hali yok" dedi.
Buse "bence de" dedi.
Laden "acaba çıksak mı?" derken Yakuza kız ile şehir merkezine doğru uçmaya başladı. Buse tam onların arkasından gidecekti ki Laden Buse'nin kolunu tuttu.
"Nereye gidiyorsun?"
"onları takip edeceğim."
"Saçmalama şu halime bir bak ben seninle gelemem şehir merkezinde herkes görür beni" dedi.
"Ha doğru peki ne yapacağız ikisi de gittiler."
"Geri geleceklerdir romantik erkeğimiz Yakuza elbet sevdiği kadına dönüşte de eşlik edecektir. Onlar gelir gelmez elimizi çabuk tutar lafımızı edip kaçarız."
"Tamam."
Laden saklanabilecek yer aramak için etrafına bakmaya başladı. Bulundukları duvar kızın evinden sadece biraz uzaktı Yakuza uçup onları yakalamadan hemen bir yerlere girmeleri lazımdı. Ama etrafta saklanabilmek için hiçbir yer yoktu. Laden, Buse'ye bakıp "etrafta saklanabilecek hiçbir yer yok. En iyisi sanırım ağaçların oraya koşmak ve ormanda izimizi kaybettirmeye çalışmak tabi yapabilirsek" dedi.
"Allah yardımcımız olsun arkadaşım."
"amin hem de çok" dedi Laden ve ikisi beklemeye başladılar.
Nihayet tam gece yarısı Yakuza sevdiği kızla birlikte uçarak gelirken gökyüzünde gözüktü. Laden hemen Buse'nin sırtına bindi ve ayağa kalkması için işaretini beklemesini söyledi. Yakuza kızla birlikte evin önünde durup konuşmaya başlayınca Laden artık harekete geçme zamanının geldiğini fark etti. Fakat o kadar korkuyor ve heyecanlıydı ki kalbi göğsünden fırlayacakmış gibi atarken düşüp bayılmaktan korkuyordu. Ama geri dönemezdi buraya kadar gelmişti artık. Buse'ye dokunup kendini kaldırmasını söyledi. Ayağa kalkınca duvardan sadece başı ve omzunun bir kısmı gözüküyordu. Fakat hala Yakuza ve kız ona bakmıyorlardı. Laden onların dikkatini çekebilmek için "şssttt" dedi. Fakat onu duymadılar sonra daha yüksek sesle "ŞŞŞTTT" dedi. Sonunda dikkatlerini çekebilmişti ikisi de ona bakıyordu.
Boğazını temizledi ve sesini kalınlaştırıp "HANIMEFENDİ BİLİYORUM GECE ANSIZIN KARŞINIZA ÇIKTIĞIM İÇİN ŞAŞIRDINIZ LAKİN DUYGULARIMI ARTIK DAHA FAZLA SAKLAYAMACAĞIM HELE SİZ BU HÖDÜK İLEYKEN" dedi. Heyecandan diyeceklerini unutmuştu ve doğaçlama yapmaya başlamıştı.
Buse alttan dürtüp "hödük fazla oldu hödük fazla oldu" dedi.
Bunu Laden'de fark etmişti ama heyecandan ağzından çıkanları kontrol edemiyordu ve tam tersini söylüyordu. Laden konuşmaya devam edip "LÜTFEN BU YAKUZA DENEN ADAMI BIRAKIP SİZİ GERÇEKTEN SEVEN BU BEYE KULAK VERİN İNANIN PİŞMAN OLMAYACAKSINIZ BU AYI YANİ PARDON ADAM DİYECEKTİM NE ANLAR AŞKTAN" dedi.
Buse yine alttan dürtüp panikle "ayı fazla oldu ayı fazla oldu" dedi.
Laden kısık sesle aşağıya bakıp "adam diyecektim ayı ağzımdan kaçtı" dedi. Sonra arkalarını dönüp kaçmak için ormana yöneldiler. Fakat Yakuza sandıklarının aksine birkaç kanat çırpmayla değil sadece bir kanat çırpmayla resmen tepelerine ışınlanmıştı. Laden'i yakalar yakalamaz ensesinden tutup havaya kaldırdı. Laden Yakuza'nın eline geçince işinin bittiğini anladı ve korkudan öylece donup kaldı. Yakuza büyük bir sinirle Laden'in başındaki şapkayı itip yere fırlattı.
"Bende akşamdan beri beni takip eden bu fareler neyin peşindeler diyordum ama siz sandığımdan çok daha ileri gittiniz." dedi öfkeyle. Laden ortamı yumuşatmaya çalışarak "aaa siz de mi buradaydınız. Ne tesadüf, bende tam buradan geçiyordum lakin siz benim ayaklarımı yerden kestiniz" dedi.
Yakuza, Laden'in kıyafetinin astarı yüzüne dolaştığı için sağa sola çarpa çarpa tabana kuvvet kaçan Buse'yi göstererek "ayakların bak orada" dedi.
Laden kısık sesle, önünü göremeyip panikle sağa sola çarpa çarpa koşan Buse'ye bakarak "Ulan hani anca beraber kanca beraberdi yaktın beni Buse" dedi.
Yakuza kendisine bakan ve bu gece ilk randevularına çıktığı kız arkadaşına dönerek. "Merak etme çocuklar işte. Yaramazlık yapmışlar. Sen eve gir istersen. Sonra görüşürüz" dedi.
Sonra elindeki Laden'e dönüp "sayın Maya bu yaptığınız benim gibi büyük bir komutana yapılmış büyük bir saygısızlık. Sanırım sizi askeri hapishanede yaptıklarınızı düşünebilmeniz için birkaç gün misafir etmeliyim" dedi.
Laden "bu seferlik affetseniz hem zaten ben Mayayım. Bana böyle herkese davrandığınız gibi davranamazsınız" dedi.
Yakuza "ben size herkese davrandığım gibi davranmıyorum. Eğer öyle davransaydım en son cezalandırdığım askerler gibi size iki yıl boyunca en ağır işleri yaptırırdım. Fakat Maya olduğunuz ve yaşınız da daha küçük olduğu için sizi sadece birkaç gün ağırlamak ile yetineceğim, tabi şimdilik"
"Bu seferlik affetseniz"
"Hayır, askeri kurallar gereği af yoktur"
"O zaman yapacak tek bir şey kaldı"
"Anlamadım" dedi Yakuza ve anlamaasına da fırsat kalmadan Laden kaçmak için Yakuza'nın göğüs uçlarını tutup son gücü ile sıktı. Yakuza canı yanmasa da bu tuhaf hareket karşısında o kadar şaşırıp afallamıştı ki refleks olarak onu bırakıp elleri göğüs ucuna gitti. Laden de fırsattan istifade tabanları yağlayıp koşmaya başladı. Fakat Yakuza çok geçmeden uçup önünü kesti. Bu sefer de Laden diğer tarafa yönelip koşmaya devam etti. Ve istemeden şehir merkezine doğru koşmaya başlamıştı.
"Ama belki de gece vakti şehirde çok fazla insan yoktur hem izimi de kaybettiririm" diyerek koşmaya devam etti. Zaten başka bir şansı da yoktu. Sonunda yolu nihayet şehir merkezindeki sokaklardan birine çıktı. Daha önce bu sokağa hiç gelmemişti fakat şansına ortalıkta onu bu kılıkla görebilecek kimseler yoktu. Koşmaya devam etti. Fakat yine Yakuza sokağın sonunda durarak onun yolunu kesti. Artık kaçacak bir yer kalmamıştı. Tek bir seçeneği vardı. Etrafında bulunan dükkanlardan birine girmeliydi. Hiç düşünmeden koşup ışıkları yanan dükkanlardan birinin içine daldı. Fakat başını kaldırıp etrafına baktığında bunun ne kadar yanlış bir fikir olduğunu görmesi çok sürmedi.
Burası dışarıda gözükenin aksine çok büyük bir yerdi ve ağzına kadar askerle doluydu. Askerler Laden'i erkek kıyafetleri ve bıyıkları ile görünce masalara vura vura kahkahalar ata ata gülmeye başladı. Laden utanıp yüzünü kapama çalıştı ama zaten herkes onu çoktan görmüştü. Yakuza'ya yakalanmak istemediği için dışarı da çıkamıyordu. Ama zaten birkaç saniye içinde oda oraya gelecekti. Laden herkes ona bakıp gülerken bir anda onu tutup çeken bir çift eli omuzlarında hissetti. Kim o diye bakamadan, o eller onu çekip kaşla göz arasında kanatlarının altına sakladı ve onu oranın arka kapısından dışarı çıkarttı. Laden dışarı çıkar çıkmaz korku ile hemen kendisini çekip götürenin kim olduğunu bakabilmek için kanatlarının arasından çıktı ve başını kaldırıp kendisini kurtaran kişinin yüzüne baktı.
İşte o ana kadar korku ile atan kalbi artık huzur bulmuş fakat bu seferde aşkın büyüsü ile atmaya başlamıştı. Yüzü utançtan kıpkırmızıydı. Taru yanlış bir şey yapmış gibi birkaç adım geri gidip "korkuttuysam özür dilerim" dedi.
Laden birçok şey söylemek istiyordu. Ona teşekkür etmek hatta onu kurtardığı için boynuna atlayıp sarılmak istiyordu ama o kadar heyecanlı ve yakından daha da yakışıklı gördüğü Taru'ya o kadar hayran kalmıştı ki ağzından sadece "hayır" kelimesi çıkabildi.
Taru çekinerek ona biraz yaklaştı. "Kimden kaçtığını bilmiyorum ama bizi bulmadan gitsek iyi olur" dedi.
Laden, Taru'nun büyüleyici gri siyah gözlerine bakarken yutkunup zorla "tamam" diyebildi. Taru ona biraz daha yaklaşıp "uçarak gitsek daha iyi olur izin verirsen acaba" dedi yüzü biraz kızararak. "Yani seni kucağıma almam gerekecek"
Laden bu laf üzerine heyecandan ve aşktan ölmek üzereydi. İçinden "kucağına mı, beni mi?" diye geçirdi. Sonra kendine gelip "hı hı peki, haklısın, doğru tabi" dedi.
Taru daha fazla vakit kaybetmemek için güçlü kolları ile Laden'i belinden ve bacaklarından kavrayıp kendi göğsüne doğru çekti. Laden en başta ne yapacağını bilemese de sonra elleri ile Taru'nun boynunu tutabilmeyi akıl edebildi. Taru güçlü kanatları ile yerden metrelerce yükseğe uçarken Laden ona daha da sıkı sarıldı.
Taru bunu fark edip "Merak etme seni asla bırakmam" dedi.
Laden başını Taru'nun göğsüne yaslarken, göğsündeki başı ve boynundaki elleriyle onun ne kadar sıcak olduğunu hissedebiliyordu. Ama şunu inkâr edemezdi ki o da tam o anda sıcaktan ölmek üzereydi. Bu aşkın bedenleri tatlı bir şekilde yaktığı bir sıcaklıktı.
Taru ise kendini bir rüyada gibi hissediyordu. Gemideyken yanlış olduğunu bilse bile kendini tutamayıp her gün yanına gitmek istediği onu bir kez daha görebilmek için ölüp bittiği yakalandığı zamanda uğruna ceza yiyip iki yıl boyunca en ağır işleri yaptığı bu kız şimdi her şeyden habersiz bir şekilde kollarının arasında duruyordu. Ondan uzak durmak için kendine bir söz vermişti ama elinde değildi sanki ikisini birbirlerine çeken görünmez bir iple bağlıymış gibiydiler. Başka bir dünyadan gelen bu kız ile kaderleri sanki yıllar önce yazılmış gibiydi. Boynuna doladığı o küçük elleri, göğsüne yasladığı ipek gibi saçları, kiraz dudakları, al yanakları, bakışları sert olsa da onu eritip küle çeviren bu kız onu hiç bırakmasın istiyordu. Ama çoktan evine gelmişlerdi bile. Kanatları ile alçalıp onu yere indirirken
"Bugün kimden kaçıyordunuz Sayın Maya? Eğer yardıma ihtiyacınız varsa lütfen söyleyin."
Laden, Taru'nun yüzüne bakıp her bir detayını aklına kazımaya çalışırken "Yakuza'dan" dedi.
Taru "Yakuza çok çetin bir komutandır. Maya olsanız bile eğer onu sinirlendirdiyseniz peşini bırakması zor olacaktır. Ama merak etmeyin ben onunla konuşup her şeyi yoluna koymaya çalışırım."
"Laden"
Taru, Laden'in siyah iri zeytin gibi olan gözlerine baktı.
"Benim adım Laden bana adımla seslenebilirsin ve lütfen benimle resmi konuşma" dedi Laden gülümseyerek.
"Taru bende Taru sizde özür dilerim yani sende bana adımla seslenebilirsin."
"Bugün beni kurtardığın için teşekkürler Taru. Fakat Yakuza'yla olan sorunu kendim halletsem daha iyi olacak. Seni zor durumda bırakmak istemem. Zaten geçen sefer de seni yeterince zor durumda bıraktım. O gün senden kaçtığım ve elini ısırdığım için özür dilerim. Sana karşı çok mahcubum" Laden son cümleleri söylerken yaptıklarını hatırlayıp utançtan daha da kırmızı oldu.
Taru, Laden'in elini tutup Laden'in o gün ısırdığı bileğinin üstüne koydu.
"Bak çoktan iyileşti. Aslında özür dilemesi gereken benim bir anda karşına çıkıp peşinden gelince seni korkutmuş olmalıyım. Ayrıca Hun'un yani sizi yakalayan arkadaşımın o günkü davranışı çok yanlıştı. Amacımız sadece size selam vermekti ama hepimiz düşüncesizce davranıp çizgiyi aştık sanırım."
Laden, Taru'nun da kendisi kadar mahcup ve kızarmış olduğunu görünce biraz rahatladı. Hala bileğinde olan ellerine baktı. Onun tenine dokunabilmek ne kadar güzel bir histi hiç bırakmak istemiyordu. Taru'nun elini sıkıca tutup
"Eskiyi unutup sanki şimdi tam şu an tanışmışız gibi davransak"
Taru elleriyle elini tutan Laden'e baktı. Bu davranışı onunda kendisine karşı boş olmadığını gösteriyordu. Laden'in ellerini sıkıca kavrayarak
"Pekala Laden tanıştığımıza çok memnun oldum" dedi.
Laden gülümseyip "Bende" dedi.
Birkaç dakika sadece sessizce durup birbirlerinin gözlerinin içine baktılar. Sonra Laden yavaşça ellerini çekip "sanırım artık eve girmem gerek" dedi.
O esnada eve bakınca pencerenin camına yapışmış onları izleyen kızlarla göz göze geldi. Hepsi yaramaz birer çocuk gibi sırıtıyordu.
Taru'da, Laden'in ellerini bırakırken boğazını temizledi. "Ah tamam sonra görüşürüz ve Yakuza için endişelenme, iyi geceler" dedi ve kanatlarını açıp uçup gitti.
Laden kıpkırmızı olan yanaklarını tutup sallana sallana sırıtarak evden içeri girdi. Bu esnada üst kattan onlara bakan kızlar sevinç çığlıkları atarak merdivenlerden aşağı iniyordu. Salonda oturan Bangam ise o içeri girer girmez bir kahkaha patlatıp Laden'in sevincini kursağında bırakarak "Sen bu bıyıklarla mı iki saattir sevdiğine kur yapıyorsun" dedi.
Laden hemen sol tarafında duvara asılı olan aynaya baktı. Yüzündeki bıyıkları ve üstündeki erkek kıyafetlerini tamamen unutmuştu. Yüzünü buruşturup "ha si*tir ulan gene rezil oldum" diye söylenip kendini salondaki koltuğa attı ve başını yastığa gömüp sağlam bir çığlık attı.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |
