
Sena'nın sözlerini duyunca sinirle oradan uzaklaştım.
Duyduklarım adeta kulaklarımda yankı yapıyordu.Pelin'in peşimden geldiğini tahmin edebiliyordum.
Nereye gideceğimi ne yapacağımı bilmiyordum.
Bahçeye çıktığımda Pelin beni yalnız bırakmanın daha iyi olacağını düşünmüş olacak ki etrafa bakındığımda onu göremedim.
Yalnızlık yüzüme vurup gözlerim dolmaya başladığında hızla alt kata,antrenman yaptığımız yere indim.
Soyunma odasına girdim ve kapıyı kilitleyip yere çöktüm.
Ağlamayacaktım.
Hele aptalca bir çocuk için,asla.
Ama yanaklarıma akan yaşlar bunun aksini kanıtlar gibiydi.
Onları silmeye yeltendiğimde kapı tıklandı.
Homurdandım;"Pelin,git şuradan."
"Sarp ben."dedi sakin bir sesle.
Sarp mı?
Hızlıca yerden kalkıp kapıyı açtım.
"Ne arıyorsun burada?"dedim sinirle.
"Ağladın mı sen?"dedi ve yüzümü saha net görebilmek için yaklaştı.
"Ağlamadım."dedim ve yanaklarıma düşen yaşları sildim.
Ancak o çenemden tutarak yüzümü yüzüne çevirdi.
"Neden ağladın Lal?"
Yüzüm onun yüzüne çok yakındı,cevap veremedim.
Şimdi kırmızı burnumu ve yaşlı gözlerimi çok daha net gördüğüne emindim ve bu beni rahatsız etmişti.
Bir adım geri attım ve çenemi onun elinden kurtardım.
"Sana ne."dedim çocukça ve arkamı dönüp gitmeye çalıştım ancak kolumdan tutarak beni kendine çevirdi.
"Bir anda çekip gidemezsin."dedi.
Sinirlendiğini anlıyordum ama onun siniri bize sökmezdi.
"Bırak kolumu."dedim sakince.
Yaptığını yeni fark eder gibi koluma baktı.Ardından sakince bıraktı.
"Bir dahakine sevgilin varken başka kızlara yazma bence."dedim imayla.
"Sevgilim yok."dedi dişlerini sıkarak"dursaydın açıklayacaktım."
"Neyi açıklayacaktın ya!Duydum işte.Zaten kızın dibinden ayrılmıyorsun!"dedim.Farkında olmadan sesimi yükseltmiştim ancak geri durmadım.
Sonuç olarak haklı taraf bendim.
"Kimden duyduysan yanlış duymuşsun!Sena sevgilim falan değil,olamaz da."dedi.Gözleri sinirle üzerimde geziniyordu.
"O niye,kantinde oturup çikolata yiyorsunuz ama."
"Lal,"dedi sinirle ve gözlerini kapatarak yumruklarını sıktı."Sena en yakın arkadaşımın annesinin arkadaşının kızı,bu yüzden yanımda geziyor."
"Yuh,Sarp!"dedim şaşkınlıkla"Bu nasıl bahane ya?Dıdısının dıdısıymış,bırak allah aşkına!"tekrar yürümeye çalıştığımda kolumu daha sert bir şekilde tuttu ve beni göğsüne doğru çekti.
"Zorundayım çünkü!"
Gözlerim gözlerini buldu.
Aramızda çok kısa bir boy farkı vardı ancak yine de ona bakmak için kafamı kaldırmam gerekiyordu.
Gözlerime derince baktı,bir süre gözlerini ayırmadı.
"Bırak."dedim ve geri çekildim."Bir daha kolumu tutarsan hoş şeyler olmayacak."arkamı döndüm ve kapıdan çıktım.
--
Derse girdiğimden beri aklımda tek bir soru vardı.
Neden zorunda?
Sonuçta kimse biriyle yakın olmak zorunda olmazdı,hele o kız katlanılamaz derecede gıcıksa.
Pınar hoca yanıma geldi ve elini sırtıma koydu.
"İyi misin,tatlı kız?"diye mırıldandı.
"İyiyim hocam,sağolun."dedim ve silkelenerek sandalyede doğruldum.
"Dinle dersi."dedi.
Başımı salladım ancak tabii ki dersi dinlemedim.
Önümde oturan,dersin başından beri arkasını dönüp beni kontrol eden Pelin'in sırtına dokundum.
Hemen arkasını döndü ve fısıldadı;"Ne oldu?"
Elimle yazmasını istediğimde ne istediğimi anladı ve başıyla onaylayarak önüne döndü.
5 dakika sonra önümde üzerinde destan yazan bir kağıt vardı.
Okumaya başladım.
Kanka ne olduğunu anlamadım,Murat'tan duydum hemen sana anlattım.Ama sanırım bu Sena'nın annesi Sarp'ın annesiyle mi babasıyla mı arkadaşmış.Tembihliyorlarmış işte,boş işler.O Sena da boş durur mu,elindeki fırsatı değerlendiriyor işte.
Kağıdı buruşturup çantama attım.Hangisi doğruydu?Neye inanmalıydım?
Defterimin kenarında sabah yazdığım silik yazıyla göz göze geldim.
Ve başımı sallayıp derse döndüm.
---
Sarp'la konuşmamızın üzerinden iki ders geçmişti.Konferanstaydık.
Drama ve tiyatro hakkında bir eğitim veriliyordu.
Saçma sapan bir etkinlikti.Kafamı koyup uyumak istiyordum.
Ancak aklımdaki düşünceler buna izin vermiyordu.
Pelin bana bir bakış attı ve kafamı boşaltmamı ima etti.
Bunun üzerine kafamdaki sesleri susturdum ve sahnedeki sunucuyu izlemeye başladım.
"Sizinle bir etkinlik yapacağız,"dedi turuncu gömlekli,uzun saçlı bir kadın."Ancak iki gönüllüye ihtiyacım var."
Kimse elini kaldırmadı.
Kimsenin sahneye çıkıp çocuk gibi etkinlik yapmak istememesi gayet normaldi.
Ancak Pelin elimi tuttu ve zorla havaya kaldırdı.
Koskoca odada eli havada olan tek kişi ben olduğum için sunucu kadın beni anında gördü.
"Süper!Gel bakalım buraya."dedi sahte bir gülümsemeyle.
Pelin'e giyecek bir şey bulamadan kendimi sahnede buldum.
"Diğer gönüllümüz?"dedi kadın gözleriyle salonu tarayarak.
Çıt bile çıkmadı.
Çıkmazdı zaten,biliyordum.Tabii eğer ellerinl kaldırıp onları turuncu gönleklilere oyuncak eden arkadaşları yoksa.
"Hadi ama.."dedi kadın.
Ve oturduğum yerin yakınından bir kol gördüm.
Sarp Çakıroğlu.
Kolunda her zaman taktığı yeşil saat,gözlerinde saçma bir ifade.
Sarp Çakıroğlu sahneye çıkacaktı.
Çünkü ben sahnedeydim.
Sarı saçlarımı saçma bir heyecanla kulağımın arkasına attım.Uzun koridorda yavaşça yürüdü ve en sonunda sahneye çıktı.
Yanımda durduğunda gözleri bana döndü ancak ben onu umursamadım.
Sunucu bize döndü ve konuştu;"Siz ikiniz bugün karı,koca rolü yapacaksınız."dedi
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |