6. Bölüm
Vedat Türker / Maraz / Gecenin getirdikleri

Gecenin getirdikleri

Vedat Türker
yazarcizer_trk

Hacer’ in hazırız demesiyle olduğum yere çakılıp kalmıştım. Bedenim sanki bana gitmemem için uyarı üstüne uyarı sinyalleri gönderiyordu. Kalbim hızla çarpmaya başlayıp tüm vücudumu bir titreme tutmuştu . Belki de bu yaptığımız pek de doğru değildi. Hacer’ e bakıp:1

- Bbben yapamam, hayır bunu size yapamam ,olmaz başka bir yol bulmamız lazım diye geri geri adımlamaya başladığım anda Hacer beni kolumdan tutup fısıltı şeklindeki sesiyle:

- Yapamam da ne demek ben boşuna mı onca riske girdim? Bal gibi de gideceksin dedi.5

Ben bir defa daha direnmeye çalışsam da sonunda zihnimdeki sürekli susmayan sese uyup Hacer’in dediklerini yapmak zorunda kaldım . Gecenin bir yarısı, babamın konağından, üstelik dışarı çıkmam yasakken kaçmaya çalışmak, bile bile uçurumdan atlamak gibi bir şeydi . Ama normalde böyle şeyler hiç benlik değildi . Bana her ne olduysa eski benden eser bırakmamıştı . Hacer’ le yavaş ve temkinli bir şekilde merdivenlerden aşağıya inip konağın avlusuna indik . Avlu her zamanki gibi gecenin bu saatinde sessiz ve sakindi . Ama en tehlikeli alan da yine burasıydı . Konağın ortak alanı olduğu için her an birileri bizi fark edebilirdi. Ama korktuğum başıma gelmeden en tehlikeli kısım olan konaktan bahçeye çıkmayı başarmıştık . Ağır ve sessiz adımlarla ilerlerken Hacer kulağıma doğru yaklaşıp:1

- Git ahırdan Yağız’ı al , ben de demir kapıyı açacağım. Buradan dışarı çıktığın gibi arkana bile bakmadan git. Gece biri geçmeden tekrar geri dön ben burada seni bekliyor olacağım . Geldiğinde kapıyı arkadan üç defa hafif tıklat ben açarım kapıyı dedi . Hacer’ in dediği gibi yavaş ve sessiz adımlarla ahıra gidip Yağız’ ı aldım. Hacer’ in dediği gibi konaktan yavaşça dışarı çıkıp . Olabildiğine hızlı bir şekilde oradan uzaklaştım. Ben ne yapıyordum böyle? Sanki beni oraya doğru çekmeye çalışan görünmez bir ip vardı . Olağan bir şey değildi çünkü bu . Aklı başı yerinde olan bir insanın kesinlikle yapmaya cesaret edemediği bir işe kalkışmak akıl kârı değildi. Kalp atışlarım o kadar şiddetliydi ki atın üzerindeyken bile kalp atışlarımı kulağımda duyabiliyordum . Bilmediğim derin bir kuyuya atlıyormuşum gibi hissediyordum . ,Ne kadar derin olduğunu bilmediğim bir kuyu, Dibini görmeden zemine çakılmak ne kadar da mantıklı bir eylemdi . Sanki dibinde su da olsa düşüp boğulmayacakmışım gibi belli belirsiz bir eminlikle adeta yayından fırlamış bir ok gibi fırlayıp çıkmıştım konaktan. Bir anda oldu bitti her şey, yolun yarısına kadar gelmişken bir daha geri de dönemezdim .2

Atın üstünde, zihnimde yankılanan onca düşünceyle, sonunda kilisenin yıkık surlarına yaklaşmıştım. Gözlerim ileride duran bir ata takıldı; bu, o gün gördüğüm atıydı. Yanına varınca Yağız’dan inip, kilisenin yıkık duvarları arasına doğru ilerledim. Adımlarım ne kadar kararsız olsa da, bir şekilde kendimi o yönlere doğru çekerken, kilisenin derinliğinde gözümün önündeki her şey sanki biraz daha silikleşiyordu.

İçeride gördüğüm belli belirsiz bir siluet vardı .

- Kilisenin iç duvarlarından içeri doğru giren ay ışığı, tam o an, onun yüzünde parladı. O an, görünenden çok daha fazlasını hissettim. Bunu tarif edebilmek zor, ama gördüğüm en güzel manzaraydı. Bir tür büyü gibi her şey birbirine kaynaşıyor, anlık bir huzur tüm vücudumu sarhoş ediyordu. Cennetten gelmiş bir melek gibi, yüzündeki derinlik beni adeta içine çekiyordu.

Kalbim, durmaksızın atmaya başladı, adeta vücudumun her köşesinde yankılanan bu hızla, bir ritim tutturuyordu. Ellerimdeki titreme ise, zihnimdeki bu karışıklığın bir yansımasıydı. İçimden sürekli sakin ol, sakin ol diye fısıldıyordum, ama ne kadar çabalasam da bedenim bu hisleri kontrol etmeyi reddediyordu.3

Yavaş ve temkinli bir şekilde kendisine doğru ilerlerken :

- Biliyordum geleceğini biliyordum. Diye bir ses duydum. Hiç bir şey demeden yaklaşıp göz göze gelmiştik . O an hiç bir şey demese bile biz sanki gönülden birbirimizle konuşmuş gibi hissediyordum.1

Gözlerimi gözlerinden ayırmadan titreyen dudaklarımdan sadece iki kelime çakıra bilmiştim:

- Kkkimsin sen?

O da gözlerini bir an önce benden ayırmadan . O sakin ve huzurlu ses tonuyla:

- “Bilmiyorum” dedi .1

Verdiği cevap çok tuhafıma gitmiş olacak ki:

- Nasıl yani insan kim olduğunu bilmez mi ? Diye sordum .1

O da yine sakin ve huzurlu sesiyle:

“Bilmiyorum Gülnaz, kim olduğumu bilmiyorum . Seni gördüğüm ilk anda tüm benliğimi sende kaybettim”. Söyledikleri o kadar içime dokunmuştu ki bir anda bütün her şeyin önemi kayboldu , sadece ben ve o vardı sanki . Dünya durmuş, zaman durmuş bütün anlar bizde kilitli kalmış gibiydi . Tüm bunlar olurken ellerini ellerimde hissedince büyük bir duygu patlaması daha yaşarken :

- Galiba ben aşık oldum demekten de kendimi alı koyamadım . O da ellerimi daha da sıkı tutarak5

Ben de aşık oldum dedi.

Allah’ım tüm bunlar gerçek miydi , Yoksa hepsi bir rüya mıydı?2

Hâlâ olanlara inanamıyordum . Bütün bunlar galiba gerçekti . Ama bundan daha da gerçek olan bir şey varsa , o da babamdı. Yine üzerime bir karabasan gibi çökmüştü . Varlığı ayrı belayken yokluğu daha da beterdi.

Hiç istemeden yapsam da ellerimi ellerinden yavaşça çekerek :

- Gitmem gerek dedim . Çektiğim ellerimi tekrar tutarak:

- Biraz daha kalamaz mısın? dedi . Her ne kadar sonsuza kadar onunla kalmak istesem de hem Hacer’i hem de Halis amcayı zor duruma sokamazdım. Kesin bir kararla:

- Hayır olamaz konakta beni bekleyenler var dedim .

Her ne kadar gitmemi istemese de ellerimi kalbine götürüp:

-“Bundan sonra bu delice atan kalbim artık senindir ve sadece senin için atacak” . Sonra ellerini kalbime koyup “bu kalp de bundan sonra benim olabilir mi , ve sadece benim için atacağına söz verebilir misin? dedi. Söylediklerine düşmemek elde değildi . Ellerini kalbimden alıp :3

- “söz veriyorum bu kalp artık senindir ve senin için atacak” dedim. Söylediklerimi duyar duymaz beni kucağına aldığı gibi etrafında döndürmeye başladı . Hayatımın en mutlu günüydü, ama gitmem gerekiyordu . O beni hala döndürürken ben de ellerimle sert ve geniş sırtına vurarak:4

- Yeter yeter! Mirali gitmem gerek dedim .

O da söylediklerimi duyunca herhalde çok abarttığını anlayacak ki beni yavaşça yere bıraktı . Onla vedalaştıktan sonra Yağız’a bindiğim gibi son sürat eve doğru gitmeye başladım . Atın üstündeyken bile hâlâ az önce yaşananları düşünmekten alı koyamıyordum kendimi. Ben ben az önce ne yaşamıştım . İyi mi yaptım kötü mü yaptım bilmiyordum . Bildiğim bir şey varsa, biz bugün o harabede birbirimize bir söz vermiştik. Sanki kendimi bir masalın içindeymişim gibi hissediyordum . Bu duygu bambaşkaydı, daha önce tanımadığım bir duyguydu . Tüm bu belli belirsiz duygularla konağa doğru yaklaşınca yavaşlayıp Yağız’dan indim . Ağır ve sessiz adımlarla bahçe kapısına varıp etrafı iyice kontrol ettikten sonra hafif bir şekilde üç defa kapıyı tıklattım. Kısa bir müddet sonra Hacer kapıyı yavaşça açınca . İçeri girdik. Yağız’ı son derece sessiz bir şekilde yerine yerleştirdikten sonra konağın avlusuna sessizce girdik . Şimdiye kadar planımız tıkır tıkır işliyordu. Avluda Hacer’ den ayıldıktan sonra merdivenlerden yukarı doğru yavaşça çıkmaya başladım . Odamın kapısına varınca içeri yavaşça süzüldüm. Tam içeri girip rahat bir nefes alacağım sırada içerde birisinin varlığını hissettim. Büyük bir panikle arkamı dönüp arkamdakini görünce büyük bir şok geçirdim . Çünkü arkamda elinde bir kağıt parçasıyla Sakine duruyordu.4

 

Yazardan not :

Kitabımı beğenerek okuyup yorum yapan herkese çok çok teşekkür ederim efendim 😊 beğenip yorum yapmayı unutmayın

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bölüm : 07.02.2025 23:32 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...