Onun eve gelmesini istemediğim için kendimi sokağa attım. Sahile doğru sürdüm kendi arabamı, ardından ona konum attım ki buraya gelsin. Arabadan inip soğuk rüzgarın suratıma çarpmasına izin verdim. Çarpsın ki aklım başıma gelsin istiyordum. Ne düşünmem gerektiğini ne yapmam gerektiğini bilmemek canımı sıkıyordu. Oradaki banka oturup sadece denizi izledim. Beş dakika sonra yanıma birisinin oturduğunu hissettim. Kafamı çevirip baksam tekrar ağlayacaktım. Kokusundan tanımıştım zaten. Anlamıştım kim olduğunu.
-İyi misin Süreyya’m, neyin var?
Derin bir nefes daha aldım boğazımdaki yumru gitsin diye ama gitmedi. Ağzımı açıp konuşmaya çalışsam yeniden ağlayacaktım. Zorlayarak konuşmaya çalıştım.
Oysa anlamaya çalışıyordu ne olduğunu.
-Kim benim düşmanım Süreyya? Ne oldu bir şey mi yaptılar yine benim yüzümden size. İyi misin, Gökçe iyi mi?
Dayanamadım yine ağlamaya başladım. Beni ağlarken görmesini istemiyordum ama ona ihtiyacım da vardı. Banktan kalkıp bir iki adım attım. Arkamdan o da kalktı. Beni sırtımdan tutup kendine çevirdi.
-Yanındayım Süreyya. Hep yanındayım. Anlat yeter ki, izin ver sana yardım etmeme…
Onun gözlerini gördüğüm an kendimi onun kollarına bırakıp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Bacaklarım artık beni taşıyamıyordu dizlerimin üzerine çöktüm. O da benimle beraber eğildi, betona oturmamam için hemen kabanını çıkardı ve yere attı bende anında düştüm yere.
-Süreyya’m korkutuyorsun beni? Sana, Gökçe’ye bir şey mi oldu, söyle Allah aşkına!
-Çok yoruldum artık Çelebi. Çok yoruldum sürekli kandırılmaktan. Güvendiğim her kapının arkasından duvar çıkmasından çok yoruldum, aptal yerine konmaktan çok sıkıldım.
-Her şeyi halledebiliriz Süreyya’m. Anlat yeter ki.
Konuşmak için arada derin nefesler almam gerekiyordu. Ayrıca burnum ve makyajım da akıyordu. Bir yandan burnumu silip bir yandan hıçkırıp konuşmaya çalışıyordum.
-Senin düşmanın olan adamın adı neydi?
-Süreyya, benim bir sürü düşmanım var. Hangisinden bahsediyorsun?
-Değil işte. Değilmiş yani. Çağatay’ın babası Köz’müş.
-Nasıl yani, senin eski sevgilin olan Çağatay mı?
-O benim eski sevgilim falan değil. Senden kurtulmak için yalan söyledim. Ama evet o Çağatay.
-Benden kurtulmak için mi? erkek arkadaşın değil mi? Süreyya, sevinsem mi üzülsem mi bilemedim. Doğru düzgün anlatsana şunu nolur.
Oturduğumuz yerde hem Nevra’yı hem Çağatay’ı hem Trabzon’a gidip gelmemizi hem de Çağatay’ın evinde olanları anlattım.
Çelebi sessizce beni dinledi, sonra benim ağlamam kesilince beni yavaşça yerden kaldırdı, yerden kabanını aldı beni kucağına alıp arabasına götürdü. Benimse hem yorgunluktan hem de katarsisten sesim çıkmadığından ona uydum. Önce beni ön koltuğa oturttu sonra kendisi de şoför koltuğuna bindi. Arabayı çalıştırıp klimayı sıcağa çevirdi ve ben o an buz gibi olduğumu anca hissetmiştim. Eğer biraz daha yerde otursaydım kesinlikle zatürre olurdum.
-Bu kadar üşüdüğümü hissetmemiştim. Sen nasıl anladın üşüdüğümü?
-Seni tanıyorum Süreyya. Biraz daha iyi misin?
Kafamı olumlu anlamda salladım. Sonrasında ise aklıma aniden makyajımın aktığı geldi. Anında kafamı çevirdim. Çelebi şaşırmıştı.
-Çelebi kafanı çevirsene iki dakika bakma bana.
Çelebi eliyle yüzünü kapatır gibi yaptı. Bende hemen o ara koltuğun üstündeki aynayı açıp yüzüme baktım. Maskaram yanaklarıma yol olacak şekilde akmıştı. Silmeye çalışsam da rüzgar gözyaşlarımı kurutmuştu. O sırada Çelebi’nin elinden yüzünü çekip beni sırıtarak izlediğini fark ettim.
-Ne sırıtıyorsun ya? Hem bakma demedim mi ben sana?
-Ben başım belada diyorum sen sırıtıyorsun Çelebi.
Sinirlendirmişti beni, hafifçe iki üç kere ittirir gibi yaptım. Sonuncusunda elimi yakaladı ve kendine yaklaştırdı. Artık gülümsemesi kesilmişti.
-Ben senin yanındaysam başın asla belada olmaz güzelim. Hallederiz. Ayrıca makyajın akmışken bile çok güzelsin be Süreyya’m.
Ben şok olmuşken o cümlesini bitirip yanağımdan öpmüştü. Öpüp geri çekildikten sonra yanaklarım kızarmıştı. Ama onun görmesini istemiyordum. Oysa gözlerime bakmaya çalışıyordu inatla.
-Seni ilk kez bu kadar ağlarken gördüm. Hastanede bile böyle ağlamamıştın.
Birisinin beni ağlarken görmesinden nefret ediyordum, çünkü güçsüz olduğumu düşünmelerini istemiyordum.
-Katarsis yaşadık herhalde. Olabiliyor bu durumda öyle şeyler.
-Dışa vurulmayıp içe atılan duyguların sonucundaki patlama yani. Durup dururken ağlamam ben.
Gözlerime o kadar masum bakıyordu ki her an tekrar ağlayabilirdim ama tuttum kendimi.
-Ağla Süreyya’m, benim yanımda gül, yanımda ağla. Her anını yaşamak istiyorum senin.
-Bana bak Çelebi, şuan burada olmam seni affettiğim anlamına gelmiyor tamam mı? ben sadece nereye gideceğimi bilemediğim için seni aradım.
-Ben, beni affetmen gerekecek ne yaptığımı bilmiyorum ama?
-Öğrendim ben tamam mı, Nevra anlattı her şeyi. Gözlerimle gördüm o adamı şey yaptığını.
-Gördüm diyorum Çelebi, o Tarık denen adamı vurduğunu izledim.
-Süreyya, Tarık ölmedi. Bizim evlerden birinde şuan. İstersen görüntülü arayayım da gör.
-Hayır Süreyya, çok ciddiyim. Bekle biraz.
Çelebi telefonundan Necati’yi arayıp sordu,
-Alo, Necati. Tarık oralarda mı?
-Görüntülüye çevir yengen görmek istiyor.
Konuşma görüntülü hale geldiğinde Tarık hoca gerçekten de perişan bir halde camları siliyordu. Ben şaşkınlıkla konuşmaya başladım. Oysa benim sesimi duyunca korkup özür dilemeye başladı.
-Aa, Tarık hocam, napıyorsunuz?
-Süreyya hocam, çok özür dilerim sizden. Yalvarırım affedin beni. Yalvarırım nolur!
Çelebi telefonu benden çekip hemen kapattı.
-Sen gidip kontrol edecekmişsin arada.
-Ha etmesem öldürecektin yani?
-Süreyya, ben seninle resmen tanıştığımdan beri kimseyi öldürmedim. Canını bile yakmadım. Seninle sevmeyi öğrendim, öğrencilerine edebiyatı öğrettiğin gibi bana da sevmeyi öğrettin.
-Allah razı olsun ya, kimseyi öldürmediğin için çok teşekkür ederim.
-Süreyya, dalga geçmesene. Ciddi ciddi konuşuyoruz şurada.
-Ciddi konuşamam canım. Peki benim izlediğim video neydi?
-Büyük ihtimalle yapay zeka tarafından yapılmıştı.
Bu olabilir bir ihtimaldi çünkü videoyu bir kez izlemiştim ve o an hem şaşkın hem de korkmuş haldeydim.
-Olabilir, düşünmem lazım. Neyse gidiyorum ben, Gökçe evde yalnız.
-Gökçe üç yaşında değil. Biraz daha kalabilirsin.
-Yok, Çağatay, Nevra falan gelir eve. Yalnız kalmasın.
-O Çağatay nasıl gelebiliyor senin evine ya? Daha ben bir kere gelmişim.
-Hayırdır sen Çağatay’ı mı kıskanıyorsun?
-Çağatay’ın nesini kıskanacağım? Ben seni kıskanıyorum.
Kapıyı açtığımda o da arabasından indi. Arabanın önünde buluştuk tekrar. Dışarısı gerçekten soğukmuş.
-Süreyya, Çağatay’ı ben halledeceğim ama biraz zaman lazım. Bu beni ne kadar sinirlendirse de sen hızlı bir şekilde bitirme konuşmayı. Her şey yolunda gibi davran. Nevra’ya da aynı şekilde.
-Emin misin Çelebi? Sonunda ölmeyelim hepimiz.
-Ben varken sizin kılınıza zarar gelmez. Korkma, sen sadece dediğimi yap. Bir de bana haber ver. Her şeyi.
Tam kendi arabama gidecekken aklıma başka bir şey geldi bana bakan Çelebi’nin yanına tekrar gittim.
Çelebi bunu duyunca tekrar üzüldü.
-Çok kötü. Sana kendini kötü hissettirmek istemiyorum ama sen gittiğinden beri iyi değil.
-Yemek yemiyor, sürekli sinirli. Evde sürekli bir şeyleri kırıyor. Gece dışarı çıkıp ta sabah geliyor. Öyle zamanları arkasına birisini takıyorum da aklım anca öyle rahat ediyor. Eskiden seninle, Gökçe’yle, Selin’le falan konuşuyordu. Ama şimdi sen okulda yoksun diye o da gitmiyor. Gökçe, sen yoksun diye yok. Selin’i de kendisi eve almıyor. Kız kaç kere kapıdan döndü.
-Şuan Onur’a üzülmesem Onur üç yaşında değil bu kadar üzülme derdim ama kabul ben de üzülüyorum.
Çelebi gülmeye başladı, o gülünce ben de güldüm.
-Süreyya, hiçbir lafın altında kalmıyorsun.
-Kalmam canım, taşın altında kalırım lafın altında kalmam. Neyse bak ne diyeceğim, ben bir gün size gelsem de Onur’la konuşsam olur mu?
-Süreyya bu ne biçim bir soru? Sen gel, hep gel hatta.
Ona baktığımda gerçekten gözlerinin içi gülüyordu. Ona hızla sarıldım ve ayrılırken ona bakmadan arabama koştum. Dikiz aynasından ona baktığımda ellerini cebine koymuş sırıtarak bana baktığını gördüm. Arabayı çalıştırırken bu adamın nasıl hiç üşümediğini düşünmeye başladım, radyodan bir şarkı açıp arabayı eve sürmeye başladım. Özlem Tekin’den Sen Anla çalıyordu. Hem söyleyip hem dinleyerek evin yolunu tuttum.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
![]() | @silinen91009 6a önce |
![]() | @silinen91009 6a önce |