Bir saat sonra Selin Onurların evine gelmişti. Üçümüzde Onur’un odasında halının üzerinde oturuyorduk. Onur mahcup, Selin tavırlı bense artık konuşsunlar diye heyecanlıydım. Birbirlerine kaçamak bakışlar atıyorlardı ama konuşmuyorlardı. Artık dayanamadım ve olaya müdahale ettim.
-Arkadaşlar bakışlarla konuşuyorsanız ben çıkayım mı?
Onur cevap verecekken Selin hızlı davranıp konuştu.
-Aman Gökçe sakin ol bak Onur’u sinirlendirme şimdi kapı dışarı eder bizi!
-Aaa olur mu öyle şey, Onur öyle bir insan mı Selin’cim?
-Evet Selin ya, ben öyle bir insan mıyım?
-Kusura bakmayın valla ben kaç haftadır suratıma kapanan kapılardan dolayı canımdan bezdiğim için önyargılıyım biraz!
-Selin iyi değildim sadece. Seni isteyerek kovmadım buradan.
-İsteyerek veya istemeyerek, sen beni kovdun. İlk tökezlediğin anda tek başına yürümeye karar verdin.
Onur azıcık sinir azıcık da savunma yapmak için ayağa kalktı.
-Mutsuzdum, mutsuz. Burada olsan, yanımda olsan seni de üzerdim, sen de mutsuz olurdun.
Onur ayağa kalkınca Selin de ayağa kalktı.
-Belki ben seninle üzülmek, seninle mutsuz olmak istiyordum Onur! Bu hiç aklına gelmiyor mu?
Selin’in bu lafı üzerine Onur’dan cevap gelmeyince ben de ayağa kalktım ve olayı devralmaya çalıştım.
-Arkadaşlar böyle olmaz bu iş. Bakın sakin olalım öncelikle. Oturalım bir müzik açalım bir şeyler yiyip içelim ondan sonra sakince konuşuruz.
-Ben açayım size bir müzik, dinleyin güzelce.
Telefondan Bengü ve Mustafa Ceceli’den Kervan şarkısını açtı
Dedi ve eşyalarını alıp önce odadan sonra da evden çıktı. Bizse arkadaki hoparlörden gelen müzik sesiyle Selin’in arkasından bakakaldık.
-Arabesk oldu ortam bi anda ya.
-Arabesk seviyor ya, tam benim tipim.
Bir süre sonra biz otururken ablamdan mesaj geldi.
“Canım biz dönüyoruz. Sen ne durumdasın?”
“Ben de çıkacağım birazdan ablacım.”
-Ee, ne yapmayı düşünüyorsun Selin hakkında?
-Var aklımda bir şeyler ama yardımın lazım.
-Hallederiz cano. Anlatırsın bir ara. Şimdi Behlül kaçar.
-Nereye gidiyorsun ya, daha yeni geldin.
-Ne yenisi oğlum, saate baksana… Hadi görüşürüz, sıkma canını.
Evden çıkıp arabaya bindim ve kendi evimize geldim. Ben eve geldiğim de ablamlar çoktan gelmişti ama harap haldelerdi.
-Gökçe, Gökçe görmen lazımdı. Bak hiç abartmıyorum Çağatay’ın siyah dediğine Deniz inatlaşmak için beyaz dedi, Çağatay’sa hiç inatlaşmayıp tamam beyaz olsun dedi. Böyle diye diye iğrenç bir konseptle iki haftaya düğünümüz var.
-Aslında ha bu uşak düşman olmayacaktı var ya ne güzel her şeye he diyor.
-Bilmiyorum ki Gökçe, ilk kez ne yapmam gerektiğini bilmiyorum. Neyse yatalım bari de sabah olsun. Sabah ola hayrola.
Deniz ve Gökçe odalarına gittiklerinde telefonum çaldı. Çelebi arıyordu. Gülümseyerek açtım telefonu.
-Süreyya, nasılsın nasıl geçti günün?
Sabahtan söylediğim yalana devam etmem gerekiyordu.
-İyi geçti Çelebi, işte dediğim gibi Deniz’leydik bütün gün.
-Evet biliyorum Deniz’leydin ama yanında Çağatay da vardı.
Şaşkınlıktan ve korkudan cevap verememiştim. Korumaların sadece evi gözetlediklerini sanıyordum.
-Aşağı in Süreyya konuşacağız.
Telefon kapandıktan sonra salondan kızların odasına doğru resmen bağırarak depar attım. Onlarda telaşla odalarından çıktılar.
-Kız bağırıyor ayol! Noldu Süreyya?
-Çelebi ona yalan söylediğimi anlamış. Konuşmaya çağırıyor şimdi aşağıya!
-Ee git hadi tamam korkunun ecele faydası yok.
-Tamam gidiyorum. Hoşçakalın, sizi tanımak güzeldi.
-Drama kraliçesi geldi. Hadi abla ya. Neden yalan söylediğini anlatısın Çelebi abi anlar.
-Anlar di mi ya! Anlar tabi ya, Çelebi tabi ki anlar.
Kabanımı giyip pijamalarımla evden çıktım. Karşıda Çelebi’nin arabasını görünce hemen bindim. Çelebi’ye baktığımda biraz sinirli görünüyordu o yüzden şebeklik kartını kullanmaya karar verdim.
-Çelebi? Hayatım? Arım? Balım? Peteğim? Bir yanlış anlaşılma olmuş sanırım.
Bunları birbiri ardına sıralarken kafam da aynı oranda sağ tarafa doğru yatıyordu. Arabayı çalıştırırken bana baktı,
-İki haftaya düğünün varmış hayırlı olsun!
Araba çalıştığı için kemerimi taktım ve Çelebi’ye dönük bir şekilde oturdum. Şebeklik kartı işe yaramadığı için ciddiyet kartına geçtim.
-Eğer sinirlenmeyeceğine dair söz verirsen anlatırım.
Cevap vermeyip suratıma bakmakla yetindi.
Karanlık ve bilmediğim yollarda ilerlerken bugün olanları anlattım. Hiç tepki vermeden dinledi. En son arabayı ormanlık bir yerde durdurdu.
-Böyle işte, keyfimden yalan söylemedim yani, sen üzülüp sinirlenme diye söyledim.
-Ne edeceksun, öldürecek misun ha sen benu?
Çelebi uzun araba yolculuğunda ilk kez tepki verip gülmüştü.
-Süreyya, aşık olduğum kadını diye öldüreyim Allah aşkına. İn hadi arabadan, gel benimle.
Arabadan indim ormanlık yer olduğu için normalden serindi. Kabanıma daha sıkı sarıldım. Bir iki adım sonra ışıklarla donatılmış kocaman bir ev bizi karşıladı. Hemen Çelebi’ye döndüm. Elimden tuttu, birlikte içeriye girdik.
-Süreyya’m. Artık aramızda saklı gizli olsun istemiyorum. Bana yalan söylersen seni nasıl koruyabilirim? Seni kaybetmek, sensiz bir hayat yaşamak istemiyorum. Seninle uyuyup seninle uyanmak istiyorum. Beraber kitaplar okuyup üzerine tartışalım istiyorum. Her günüm seninle geçsin istiyorum. Seni çok seviyorum Süreyya’m.
-Çelebi, ağlatacaksın beni. Ben de seni çok seviyorum. Söz veriyorum senden artık hiçbir şey saklamayacağım.
Çelebi ceketinin cebinden kadife kırmızı bir kutu çıkardı. Kutuyu görür görmez şok olduğum için elim ağzıma gitti. Boşta kalan elimi tutup önümde diz çöktü.
-Sadece zeybek oynarken diz çöken bana diz çöktürttün Süreyya’m, benimle evlenir misin?1
Gözümden yaşlar akıyordu, heyecandan konuşamıyordum. Başımla onaylayıp kısık sesle “evet” diyebildim. Kutudan pırlanta yüzüğü çıkartıp parmağıma taktı. Ellerim titriyordu.
-Sana basit bir evlenme teklifi etmeyeceğimi söylemiştim. Hazır mısın?
-Birazdan nikah memuru gelecek.1
-Baya… birazdan nikahımız kıyılacak ve resmi olarak karı koca olacağız.
-Hayır hayatım niye şaka yapayım?
-Halime baksana, pijamalarımla çıktım sokağa, saçım, başım, makyajım. Hem kimsemiz yok. Ben böyle hayal etmedim ki hiç.
-Hayatım. Sen müstakbel kocana güvenmiyor musun hiç? Tüm konuklarımız şuanda yoldalar ve buraya geliyorlar. O yüzden hazırlanmaya bir an önce başlamalısın. Hemen yukarı çıkıyorsun ve yukarıdaki arkadaşlar sana yardım ediyor. Ben de seni burada bekliyorum.
-Nesin sen süper kahraman falan mı?2
Hemen Çelebi’nin yanağından öptüm ve yukarıya doğru hazırlanmaya koştum. Nasıl yani birazdan Çelebi’yle evlenecek miydik?
Okur Yorumları | Yorum Ekle |