
3. Kişi ağzından;
" SAVAŞ! AMBULANS ÇAĞIRIN ÇABUK!" diyerek emirler yağdırdı Zehra
Emre elinde acele ile telefonu alıp ambulansı arıyordu.
Zehra ise Savaşın odasında Savaş ile birlikte yerdeydi ve Savaşın kafası onun dizindeydi.
Ona bir şey olsun istemiyordu ona bir şey olursa ne yapabilirdi bilmiyordu.
Babasının evine dönmek miydi korkusu ?! Hayır! Korkusu Savaşa bişey olma korkusu idi. Ona bişey olursa Zehra diye biri de kalmaz hemen ardından o da giderdi..
..
Emre ambulansı aramış ve tek yapılacak şey ambulansı beklemekti.
Bir süre sonra ambulans gelmiş ve alelacele bi şekilde ambulansa binmişlerdi.
Zehra Savaş ile birlikte giderken Emre de arkalarında ki bi ton koruma ile birlikte arabada geliyordu.
En sonunda ise hastaneye varmışlardı.
Sedyede götürürlerken
"Allah'ım lütfen yaşasın nolur " diyerek içinden dua etti Zehra.
"Hanımefendi siz giremezsiniz" diyerek Savaşı ameliyata aldılar.
Ameliyata alma sebepleri ise midesini zehir vb gıdalardan arındırmak idi.
Bekliyorlardı sadece bekliyorlardı.
Emre Zehra'nın yanına gitti ve elini omzuna atıp destek oldu.
"Zehra hadi biraz dinlen bak korumalar burda zaten" diyerek arkadaşının biraz da olsa dinlenmesini istedi. Kendini harab ediyordu ve bu da onu üzüyordu.
"Zaten korumalar var diye benim aşık olduğum adam içerde ölü gibi yatıyor ya Emre .. onlar onu korumayı becerebilseydi Savaş şu an orda değil benimle birlikte evde olurdu ya da karargâhta." Dedi ve sinirle ayrıldı ordan hepsine ayrı kinliydi kimin yaptığını bulması gerekiyordu ve aklına da tek bir kişi geliyordu.
İSHAK DENİZ!
• İshak Deniz •
Ben salonda oturmuş keyifle kahvemi yudumluyordum. Çünkü az evvel telefonuma bir arama düşmüş ve bu aramada ise
"Savaş Kralhan 'ın işi bitti. " Deniliyordu ve bu da benim keyfimi yerine getirmişti.
Ancak keyfimi kaçırabilecek bir şey daha vardı.
Abim ! İsmail Deniz...
"Oo benim küçük kardeşim de buradaymış. " Diyerek kinayeli bi ses ile konuştu.
Onu çok da takmak istemedim.
"Ne oldu sevgili kardeşim yoksa bana küs müsün?" Diyerek espri ile yaklaşmaya çalıştı.
"Birincisi ben küçük değilim sevgili abicim aramızda sadece 1 yıl var ikincisi seni küsebilecek kadar da önemsemiyorum." Dedim suratı az buçuk bozuldu bunu gördüm ancak saliselik bir şeydi ki hemen kendine geldi.
"Merak etme sevgili kardeşim bende seni pek önemsemiyorum ancak ağabeylik işte ne yaparsın.. buraya neden geldiğimi biliyorsun.. yaptığın her şeyden haberim var Savaş Kralhan 'a ne yaptığından bile ve sevgili yeğenime yardımcı olacağım elbette bir amca olarak onu babasından daha çok düşündüğüm için buradayım ya zaten. " Dedi ve şeytani bi gülümseme ile evden ayrıldı.
"Allah kahretsin!" Diye bağırdım ve yanıma sevgili karım Ahu geldi.
"Noldu kocacığım." Diyerek alaylı bi sesle konuştu birbirimizin her haltını biliyorduk. O benim başka kadınlar ile olduğumu ben de onun başka erkekler ile olduğunu biliyordum.
Aslında önceden seviyordum Ahu'yu ancak yeni evliyken bana yaptığı en büyük suç ve ihanet ile birlikte ona olan sevgim de gitti.
Ona karşı ne saygım kaldı ne de sevgim. .
"Bu adam her şeyi berbat edecek!" Diye sinirle soluyarak konuştum.
"İsmail mi? Hah o çoktan varmıştır. İşte şimdi yandın sevgili kocacım.. Zehra'nın Savaş'a olan düşkünlüğü herkesin malumu bu onunla olan iş ilişkisinde de belliydi. Neyse ben gidip de kızımı göreyim malum anne olarak destek olmam gerek" dedi ve gitti arkasından da
"Anneymiş ?! Sen hangi gün kızına anne oldun da şimdi olasın geldi." Diye sinirle konuştum o da kapının önünde geri dönüp bana baktı ve
"Sen hangi gün kızına baba oldun da beni sorguluyorsun !?" Dedi ve ayrıldı evden
Kendi sinirim ile baş başa kalmıştım ve derhal bi çözüm bulmalıydım. Yoksa Ahu'nunda dediği gibi Zehra Savaştan aldığı güç ile beni yerle bir eder her şeyi de eline alırdı ve Savaş'a ayrı düşkündü onun için herşeyi yapabilirdi. Ki Savaş da öyle...
Hadi bakalım İshak ne yapabiliriz bi bulalım.
Diye kendi kendime konuştum..
"Firuze ilk önce onu saklamam gerekiyor. " Diyerek telefonumu alıp Firuzeyi aradım ve
"Alo İshak bey?" Diyerek endişe ile telefonu açtı Firuze
"Ne oluyor orda ?" Diye konuştum
"Çok karıştı ortalık Zehra hanım her yerde beni arıyor. Bende kaçtım çok tuhaf izbe bi yerdeyim. " Diye korkakça konuştu.
"Sakin ol seni alması için adamlarımdan birini yollayacağım seni de bilinmeyen bir yere götürüp orda saklanacaksın eğer ki bulunursan veyahut ötersen ikimiz de biteriz. " Dedim ve bişey demesini beklemeden telefonu kapattım..
• Zehra Kralhan•
Sinirle bir oraya bir buraya doğru dönüp duruyordum. Ancak hala bişey yoktu. Hayır bu kadar uzun sürmemesi gerekirdi.
"Emre burda kal ve neden burada uzun süre kaldığını öğren! " Dedim ve yandaki korumaya bakıp
"Sende arabayı getir Karargâha gidiyoruz. " Diye emir verdim ve Emre'ye bakıp gittim..
Arkamda dört adet koruma ile birlikte siyah bi Mercedes gördüm ki oraya doğru yöneldim.
Koruma kapıyı açtı ve benim binmemi bekledi.
Akif'i aramaya koyuldum - çünkü kendisi karargâhı kontrol ediyor ve her yerde Firuzeyi arıyordu -
Telefonum iki saniye sonra açıldı ve karşı taraftan yani Akiften gelen
"Alo" sesi ile kendime geldim
"Ne yaptınız?" Diye sordum direk
"Bulamadık ancak arıyoruz.." diyerek açıkladı Akif
"Tamam. Karargaha geliyorum." Dedim ve kapattım.
Karargaha varmış ve Akif'in herkesi büyük alana toplamasını bekliyordum ki Büyük Patron 'un karısı olarak kim olduğumu ve neler yapabileceğimi bilsinler.
"Tamamdır " diyen Akif ile Savaş'ın oturduğu masaya bi göz attım en son buradaydı ellerimin arasında teni bembeyaz olmuştu nerdeyse beni bırakacak zannetmiştim.
Gözümün önüne tekrar geliyordu o anlar gözlerimi sıkıca yumdum ve açtım kendime gelmiştim ve Akife dönüp
"Gidelim. Gidelim ki Savaş Kralhan'a bunu yapmak ne demekmiş herkes öğrensin" dedim ve hızlı ve sert adımlar ile büyük alana doğru ilerledim.
Büyük alandaki küçük masa ve mikrofona doğru ilerledim.
"Hepiniz Savaş'a neler olduğunun farkındasınız değil mi?" Diye konuştum.
"Sizlerden ricam şu patronunuz için Büyük Patronunuz için herkesin elini taşın altına koyması çünkü bunu yapan zalimler belli ve bu karargahın kurulma amacı da belli ... Zalimleri yok etmek adaletsiz sisteme adalet getirmek. Ne yapın ne edin Savaş'a bunu yapan o kadını bulun. " Dedim ve ordan ayrıldım Akif ile birlikte arabaya doğru ilerledik.
Arabaya yavaşça bindim arabayı Akif sürüyordu.
Telefonum çalmış ve arayan ise sevgili amcam İsmail Deniz idi.
"Alo amca " diye açtım telefonu ağlamaklı sesim ile
"Tatlım sakin ol olanları biliyorum. Hastaneye geliyorum. Sana anlatmam gereken şeyler var. " Dedi bende
"Tamam amca Hastaneye doğru gidiyoruz zaten bizde " dedim ve kapattım
Yol çok sessiz geçiyordu. Gözümü dışardan yüzüğüme yani Savaş'ın bana Özel yaptırdığı o kocaman büyük ve görkemli yüzüğe baktım ve elimle oynamaya başladım.
Akif'in sesini kulaklarımda işittim ve
"Merak etme yenge abim iyileşecek ve aramıza dönecek " dedi destek verircesine
"İyileşecek tabi o beni sizi bırakmaz" dedim ve hızla hastaneye doğru gittik.
Ben hala yüzüğe bakıyordum. Onunla olan anılar aklıma geldi.
İlk Karargâha gelişim, bana ilk eğitim verişi , ilk görevim vs vs en son ise evlendiğimiz ve ilk birlikte olduğumuz an
GEÇMİŞE DÖNÜŞ;
Sabah üstümde Savaş'a ait olan bir tişört ile uyandım. Ki aynı zamanda Savaş'ın kollarında da uyanmış oluyordum.
Dün geceden sabaha kadar birlikte olmuştuk. Hatırladıkça utanmaya başlıyordum.
O anlar yanaklarımın ve dahi yüzümün kızarmasına sebebiyet veriyordu.
Çok uzatmadan telefonumu elime alıp saate baktım saat 9.30' du kahvaltı için birazdan Deniz Hanım bizi uyandırmaya gelirdi. O yüzden ben çok geçmeden kalktım ve banyoyu kaptım ilk olarak hafif bi duş aldım üzerimi değiştirdim ve içeri girdim ki hala Savaş uyuyordu tekrar saate baktım ki saat 9.45 artık kalkmamız gerekti çok gecikmeden Savaş'ı uyandırmaya koyuldum.
"Savaş! Savaş! Savaş! Kalk hadi bak birazdan Deniz Hanım gelir kahvaltı için uyandırmaya hadi kalk banyoya hadi" diye kaldırmaya çalıştım.
Uyanmayı geçtim kıpırdamıyordu bile geceki gibi çırılçıplak durmuş uyuyordu hayır nasıl üşümüyordu anlamış değilim ben kırk kat ederdim kendimi.
Bir kere daha kaldırmayı denedim
"Savaş! Of Savaş of! Hadi kalksana!" Dedim ancak bu sefer hiç beklemediğim bi anda kolumdan tutulup çekildim.
Ve hiç bişey yapamadan kendimi Savaş'ın altında buldum
"Kızım iki saattir burda öpmeni bekliyorum sen burda vır vır Savaş Savaş diyorsun ya" dedi şikayet ederek
"Sen uyanık mıydın? " Dedim gözlerimi kısıp bakarak
"Iı evet.. " dedi Savaş
"Yani ben boşuna uğraştım öyle mi?!" Dedim hiddetle
"Yani sayılır ama öpseydin kolayca hallederdin" dedi rahatça
Durdum bekledim o da bekledi.
En sonunda ise iki yanağından tutup dudaklarına yapıştım ve hızla öpüşmeye başladık bu işin sonu hayır değildi o yüzden bıraktım.
"Hadi kalk " dedim ve mayışmış bakışları ile onu arkamda bırakıp yataktan kalktım o da kalktı ilk önce duşa girdi ve çıkıp üzerine koyu lacivert bi takım giydi kabanı da omuzlarına aldı ve en sonda ise gece masaya bıraktığım maskesini alıp taktı.
Ardından da onu süzen beni fark ederek güldü
"Ooo bakıyorum da hiç de utanmıyoruz" dedi dalga geçerek
"Niye utanayım ki gecesinde gördüm şimdi niye utanayım" dedim bende cevabını vererek
Güldü ve tam çıkacakken beni durdurdu.
"Bekle " dedi ve arkasını dönüp kendi yattığı tarafta ki çekmeceyi açtı ve içinden kadife bi yüzük kutusu çıkardı bizim parmaklarımızda ise sadece alyanslar vardı ki bu da zaten evliliğin bi simgesiydi.
Kutuyu getirdi ben ise donmuş bi şekilde bakıyordum
"Güzelim" dedi sakince beni kendime getirmek amaçlı
Ardından da ben gülümseyerek bi ona bi de kutuya odaklandım yavaşça içini açtı ve içinden büyük baget şeklinde bi yüzük duruyordu.
Şok olmuştum çünkü hayatım boyunca böyle güzel bi hediye beklemiyordum.
"Savaş olmaz ben kabul edemem bak zaten alyanslar var bi de bu yüzük -" derken sağ işaret parmağını dudaklarıma koydu susmam için
"Ben ki Büyük Patron 'um alemin en zengin en güçlü ve en korktuğu insanım böyle yüzükle falan benim zenginliğim , gücüm batmaz aksine daha çok yükselir özellikle senin içinse özellikle konu sen isen .. benim sana gece dediğimi hatırlıyor musun? " Dedi ve sonda o soruyu sordu
Benim gücüm, kudretim sensin!
Demişti
"Hatırlıyorum" demiştim
"İşte bu yüzük de bu aşkın bu gücün bu kudretin simgesi hem ben karımın sadece alyansla gezmesine izin vermem ;)" dedi ve sonda ise göz kırptı kalbimi eritmişti zaten bu sözlerle bide üstüne yüzüğü kutusundan çıkarıp sağ yüzük parmağıma taktı sol yüzük parmağımda ise alyans vardı.
Bir yüzüğe baktım bir de Savaş'a öyle bi şekil bakıyordum ki anlatmaya kelimeler yetmezdi ancak görülmesi ve hissedilmesi gerekti.
Hemen kollarımı açıp boynuna doladım ve sarıldım içime sokarcasına sarılıyordum öyle ki her bir uzvunu hissediyor biliyordum.
"Teşekkür ederim" dedim fısıldayarak
Gülümsedi öyle ki gülme sesi gelmişti
"Rica ederim" dedi o da benim gibi fısıldayarak
ŞİMDİ
Ah be Savaş çabuk dön yanıma...
Özledim seni. Hem de çok!
...
Hızla hastaneye giriş yapmıştık ve benimle birlikte amcamın arabası da hastaneye girmişti.
"Amca" diyerek ona sarıldım.
Bana babamdan daha çok babalık yapıyordu.
"Güzel kızım benim sakin ol. Savaş çok güçlüdür o nice savaşlar atlattı bunu mu atlatamayacak sen kendine gel sen Büyük Patroniçe 'sin artık dik dur bakayım" diyerek bana moral ve motivasyon verdi.
Göz yaşlarımı elimin tersi ile sildim amcam elimde ki Savaş'ın aldığı yüzüğü gördü ve sağ elimi eline aldı.
"Damat pek zevkliymiş." Dedi gülerek
"Öyledir benim kocam. Bir kaç hafta önce benim için özel olarak yaptırmıştı. Yani tek ürünlük." Dedim sevinçle
"Senin gibi nadide ve eşsiz benzersiz bi taş gibi yani" diyerek beni övdü amcam
"Neyse amca sen bana ne diyecektin?" Diye sordum
"Önce içeri geçelim. " Dedi ve birlikte içeri geçtik kantine girdik.
"Otur bakalım" diyerek bir masaya geçtik ve oturduk.
"Şimdi Savaş'a bunu yapan aslında... " Dedi ancak devam edemedi.
"Yoksa babam mı? Yine o yaptı dimi !" Dedim sinirle
Ağır ağır başını salladı.
"Ben onu öldüreceğim !" Diye sinirle kantinden ayrıldım tam köşeyi dönüp gidecektim ki karşıma sevgili annem çıktı.
"Kızım" diye yaklaştı ve sarılmaya çalıştı.
Ancak izin vermedim
"Ne o bunca zaman bi kızın olduğu aklına gelmedi de yeni mi geldi!?" Diye öfke ile konuştum
"Ze-" diyerek konuştuğun da araya girdim.
"Babam da sende bana zarardan başka hiç bir şey vermiyorsunuz!" Diye sinirle konuşmaya devam ettim.
Tam arkamda amcamı görmüş olmalı ki ona doğru yöneldi ve
"Ne o herşeyi döküldün değil mi?!" Diye konuştu annem
Sonra bana dönüp
" Ah be kızım şimdiye erkek doğursaydın ya da kız buraların hepsi senindi. " Diye yine gözü para , dolar olmuştu bile
"Çocuk doğurmama gerek yok hatırlarsan ben Büyük Patronun karısıyım yani Büyük Patroniçe'yim. Çocuk doğurmama gerek yok yani bunlar zaten benim!" Diye sinirle konuştum
"Ah ah şimdiden benim gibi gözün güç için açık olsaydı-" dedi ancak devam edemedi - devam ettirmedim-
"Anne beni sakın kendinle bir tutma ! Ben Savaş 'a ebedi bi aşk ve sadakatle bağlıyım. Ölse de ölmese de benim için tek bir Büyük Patron var oda Savaş Kralhan.. değil bi başkası kendi evladım dahi olsa öyle olamaz ! Cesedimi çiğnemeden Savaş 'ın koltuğuna oturamaz!" Diye sertçe konuştum
"Şimdi defol git anne ve bir daha sakın buraya gelme!" Diye bağırdım ardından da yukarı çıktım Emre'nin ve Savaş'ın yanına.
Koridorda dönüp duruyor ve anneme olan sinirimi kusuyordum.
"Zehra tatlım sakin ol" dedi Emre
"Zenginlikmiş paraymış! Senin aklın kendine yetmiyor gelmiş bana akıl veriyorsun!" Dedim ve aynı anda da parmağımdaki yüzük ile oynamaya başladım.
"Zehra hanım, Emre bey.." diyen doktor ile kendimize geldik.
"Noldu doktor Savaşı-" dememe kalmadan
"O çok daha iyi Zehra hanım normal odaya alınacak... Ancak daha uyanmadı ve uyanması zaman alabilir. " Dedi ellerimi yukarı kaldırıp dua ettim
"Allah'ım şükür yarabbim" diyerek şükrettim yaradana
Savaş'ı normal odaya almışlardı ben de başında bekliyordum.
En sonunda ise Emre'ye dönüp
"Sen burda kal ben Karargâha gideceğim " dedim
"Tamam bende bilgisayarımı getirdim belki Firuze ile ilgili bişey bulabiliriz." Dedi başımı salladım ve oradan ayrıldım Akif kapının önündeydi ve bana kapıyı açtı
"Zehra hanım " dedi dönüp baktım
"Savaş bey o nasıl?" Diye sordu
Gülümsedim ve
"Evet daha iyi normal odaya alındı uyuyor şimdi uyanmasını bekliyoruz " dedim derin bi nefes verdi o da benim gibi
"Karargaha gidelim." Dedim ve arabaya binip yola çıktık.
....
Karargaha vardığımızda önden ben arkadan da Akif geliyordu.
Odaya girip kapıyı kapatıp içeri girdim ve kendi masama oturdum oraya oturamazdım.
"Neden oraya oturmadınız ?" Diye sordu Akif
"Ben bunu en başından anneme de dedim ... Ben Savaş'a ebedi bi aşk ve sadakatle bağlıyım. Ölse de ölmese de o koltuğun yegane sahibi Savaş Kralhan'dır. Kendi evladım dahi olsa cesedimi çiğnemeden o koltuğa oturamaz. Buna izin vermem anca ben ölünce oraya oturabilirler." Dedim
O da gülerek bana baktı
"Savaş bey çok şanslı" dedi
"Neden " diye sordum
"Çünkü onu bu denli seven siz varsınız" dedi sesi üzgün çıkıyordu
"Seni seven bi ailen var ama Akif" dedim
"Benim ailem yok Zehra hanım sırf Savaş bey ileyim diye beni reddettiler. Savaş bey bana sahip çıktı." Dedi üzgünce
"E bundan sonra biz senin aileniz " dedim gülerek
O da güldü ve tamamlanması gereken dosyaları tamamladım.
...
Telefonum çalmıştı arayan Emre idi.
" Emre!" Diye bağırdım
"Bana buldum de buldum de ki ben de bu kızı ölmek için yalvartayım" dedim.
" Buldum adresi atıyorum " dedi kısa kestik ve kapattık.
Adresi attığı an gülerek Akife baktım ve
"Gidiyoruz. Savaş Kralhan için" dedim ve önden çıktım ...
...
3. Kişi ağzından;
"Ah! Zehra hanım yapmayın ben bişey yapmadım" diye inledi Firuze
"ÇOK GEÇ EN BAŞ SENİ ÖLDÜRECEKTİM EN BAŞ! AMA HATA BENDE !" diyerek Firuzeyi saçından tutup yerde sürükledi..
Zehra Firuzeyi otelde bulmuş ve şu anda bütün otel çalışanlarının önünde kızın saçından tutup yerde sürükledi...
Ardından da Firuzeye
"Bunun bedelini ödeyeceksin sen kimsin sen ne hakla benim kocama bunu yaparsın ha senin haddin mi!" Diye öfke ile konuştu
Firuze korku dolu gözlerle Zehra'ya bakıyordu.
"Bu burda bitmedi!" Dedi ve Akif'in ayırması ile gittiler.
• Zehra Kralhan •
Hastaneye doğru hızla gidiyorduk.
"Hadsiz köpek!" Diye sinirle soluyarak konuştum
"Zehra hanım sakin olmalısınız Savaş bey böyle görmemeli sizi" dedi haklıydı sakin olmalı ve her daim dik durmalıydım.
Bir kadına da bu yakışır... :)
Hastaneden içeri girdik ve Savaş'ın odasına doğru ilerledim o sırada tanıdık adamlar ile yüzüm tuhaf bi hal almaya başladı.
"Baba.." dedim fısıldayarak
"Kızım " dedi sinsi bi bakışla
"Benimle gel" dedim ve onu bi köşeye çektim
"Ne oldu?" Diye sordu babam
"Biliyorum. Firuze 'yi biliyorum " dedim net bi ifade ile
"Bildiğini ben de biliyorum " dedi sinsilik dolu sesi ile
"Senin dolarların vardı değil mi depoda " dedim kurnaz sesimle
"Ne?" Diye sordu anlamazca
Telefonum dan kamerayı açtım ve depoda başında olan adamları ve ellerinde çakmakla benim emrimi beklediklerini gösterdim
"Ne istiyorsun?" Dedi sinirle
"Yarına kadar Firuze ya gidecek ya ölecek" dedim tam konuşacaktı ki susturdum ve
"Ve bunu sen yapacaksın.." dedim
"Ama-" dedi devamını getirtmedim
"Ben ne diyorsam o! Yarına kadar ya Firuze 'nin ölüsü bana gelecek ya da en değerli şeyini paralarını kaybedersin " dedim
"Peki tamam. " Dedi vazgeçmişti sanırım ancak pek güvenmiyordum onun görmediği adamlardan iki tane peşine takacaktım ve bunu o bilmeyecekti.
Onu eve gönderdim ve koridora çıktım Emre kapının önünde idi
"Doktorlar içerde durumuna bakıyorlar. " Dedi kafamı salladım.
"Zehra hanım... Savaş bey" dedi ama sanki yüzünde sahte bi üzüntü vardı.
"Savaş bey uyandı... Sizi görmek istiyor..." Dedi
Sadece bu üç kelime zihnimdeydi
SAVAŞ
BEY
UYANDI...
GELECEK BÖLÜMDEN;
"Savaş" diyerek sevinçle odaya daldı Zehra
"Karım" diyerek kollarını açtı Savaş
...
"Kim yaptı öğrene bildiniz mi?" Diye sordu yorgun sesi ile Savaş
Emre ile birbirine baktılar Zehra ...
"Babam... " Diyebildi sadece
Gelecek bölümden fragman bitti...
SON
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 1.14k Okunma |
119 Oy |
0 Takip |
40 Bölümlü Kitap |