
• Zehra Kralhan•
Sabah güzel bir güne uyandım. Ardından da biraz telefonumu alıp bir tur sosyal medyada takıldım ve artık kalkmam gerektiğine karar verip kalktım Savaş ise zaten kalkmıştı kesin.
Ama beni neden uyandırmadı ?
Bunu çok ta önemsemedim ve direk banyoya girdim. İlk olarak ihtiyacımı giderip elimi yüzümü yıkadım ardından da kurutup çıktım.
Sonra da odaya geçip gece giydiğim pijamalarımı çıkartıp üstüme daha uygun bir şeyler giydim ve makyaj masama geçip ilk olarak saçlarımı tarayıp yukarıda at kuyruğu yaptım ve el ve yüz kremi sürüp hafif bir rimel çekip biraz da hafif bir ruj sürüp işimi bitirmiştim.
Çok da uzatmayıp hem acıktığım için hem de kocamı daha fazla bekletmemek adına aşağı indim.
Sağa sola bakındım ve onu salondaki koltuğun üzerinde oturup çalışırken gördüm.
Bazı e-mailleri vardı ve onu kontrol ediyordu anlaşılan...
Kendisini çağırmaya karar verdim
" Savaş! Hadi gel kahvaltı hazırmış gidelim." Deyip onu çağırdım
"Geldim " dedi ardından
"Günaydın karıcığım" diyerek sempatik yakışıklı ve sert sesiyle bana günaydın dedi.
Ve ardından çok uzatmadan sofraya geçtik ve oturup kahvaltı yapmaya başladık..
• Emre Yıldırım •
Sabah gelen arama ile uyandım.
Gelen arama bizim karargahtandı çok geçmeden aramayı yanıtladım
"Alo?" Dedim ilk önce
"Alo Emre Bey siz misiniz?" Diyen sesle içimden bi la havle çektim daha doğrusu sabır çektim.
"Evet benim" dedim çok uzatmayarak
"Bilgisayarınıza bir email attım bakabilir misiniz çok acil çünkü?" Dedi karşı taraftaki ses
"Bakarım bakarım da nasıl bir aciliyeti var?" Dedim merakla
"Bir çocuk cinayeti ile alakalı" demesi ile yerimden sıçramam biri olmuştu bunun derhal ilk önce benim tarafımdan incelenmesi ve Büyük Patrona yani Savaş bey'e ulaştırılması lazımdı.
"Tamam tamam hadi kapat çabuk ilgilenmem lazım" dedim ve kendisine kapatmasına izin vermeden ben kapattım.
Ardından da bilgisayarımı bıraktığım çalışma masama doğru hızla geçtim ve ilk işimde gelen e-mailleri kontrol etmekti beni arayan kişinin dediği gibi bir e-mail gelmişti ve tıpkı dediği gibi bir çocuk cinayeti ile alakalı idi.
Hemencecik mail'i kontrol edip olanları kısaca dosyaladım Savaş Bey ise birazdan burada olurdu. Diyerek düşündüm.
Mailleri dosyaladığım dosya ile birlikte bilgisayarımı da alıp ilk önce üstümü değiştirmeye gittim tabii baktığımda ise ilk önce bir duş almam gerekiyordu.
Çok da uzatmayıp kısa bir duş aldım aradan da çıkıp saçlarımı kuruttum üstümü giyindim ve bilgisayarım ve dosyamı alıp çıktım aşağı katlara doğru inip kendi çalışma masama oturdum ve dosyayı güvence altına aldım.
• Savaş Kralhan •
Kahvaltımız bittikten hemen sonra karım ile birlikte sofradan kalkıp Deniz Hanım 'a
" Ellerinize sağlık Deniz Hanım çok lezzetli idi. " Dedim Zehra ise ardımdan
"Aynen öyle Deniz Hanım çok leziz idi. Ellerinize sağlık... " Diyerek beni destekledi ve o da ellerinize sağlık diledi.
"Afiyet olsun Savaş bey , Zehra Hanım" dedi ve sofrayı toplamaya başladı.
Ben ve Zehra ise kabanları birbirimize giydirip çıktık.
Kapıda bizi bekleyen Akif' e doğru bakıp
"Hadi bakalım Akif bas gaza da gidelim Karargâha " dedim ve önce karımın elini tutup bindirdim ardından da ben binip Akif beyin kapıyı kapatmasını izledim.
Yol boyunca Zehra ile ful sohbet ettik sohbetlere Akif de dahil oldu ve iş esprili ve güzel bi hal almaya başladı.
"Yahu o öyle miydi?" Diye yavaştan sinirlenmeye başlıyordu Zehra
Konu ise şuydu;
Ben Zehra'nın yeni olduğu zamanlarda uğraştığı görev de ne kadar şapşal olduğundan bahsediyordum o ise inkar ediyordu ve Akif'i de kendi tarafına çekmeye çalışıyordu.
....
"Aynen öyleydi Zehra hanım kusura bakmayın" diyerek kinaye yaptım çok geçmeden Akif'in
"Efendim. Geldik buyrun" diyerek arabayı durdurup kapıyı açtı.
Önden ben indim tabi ki bütün çalışanlar ekiplerin gözü ben ve karımın üzerindeydi.
Neyse ilk olarak ben indim ve elimi karıma uzatıp onun da inmesine yardımcı oldum. Akif ise buradaydı bizimle beraber...
Ben ve Zehra ( Karım benim karım!) birlikte içeri girdik. Not düşelim; el ele girdik ...
Biz girer girmez zaten herkese baş selamı verdik.
-ki onlar da baş selamı verdi-
Yukarıya odamızın olduğu yere çıktık.
Ve hemen ardımızdan Emre'nin gelmesi bir olmuştu ve alelacele geliyordu ki nefes nefese idi.
"Ne oldu Emre iyi misin?" Diye sordu Zehra endişe ile
"Harbiden Emre ne oluyor?" Diye sordum bende merakla
"Patron size bi haber getirdim haberin aslını astarını araştırdım ancak sizin de okumanız gerek" diyerek alelacele konuştu.
"Tamam dosyayı ver bi bakalım. " Dedim ve bana uzattığı dosyayı aldım.
Okuyup işin aslını astarını da öğrendim ve sanırım bi karar vermem gerekiyordu.
Ya İshak Deniz ya da Adalet!
Adalet duygum daha ağır basıyordu...
Adaleti sağlarsam İshak Deniz ' i de boğardım.
Çok uzatmadan dosyayı Emre'ye geri uzattım.
"Demek öyle Emre" dedim
"Aynen öyle Patron" dedi Emre
"Savaş bişey yapmamız gerek ... Bu çocuk bu çocuklar, insanlar , hayvanlar, kadınlar öldürüldükçe haykırıyor insanlar ancak kimse duymuyor... O adaleti devlet sağlamıyorsa biz sağlayalım... " Dedi Zehra haklıydı yapmalıydık.
"Haklısın keza benim de planım bu yönde.. Emre hazırlanın Karım Adaleti sağlamak için uğraşmaya başlamamız gerek diyor." Dedim ve gereken emri verdim.
"Gel buraya" dedim ve zehra'yı yanıma çağırdım.
Sol bacağımın üstüne oturmuş bi kolu ise belimi sarmıştı.
Saçlarını okşamaya başladım ve
"Merak etme.. herşeyi düzene sokacağız! O Adaleti biz sağlayacağız" dedim karıma
"Söz ver bana eğer ki bana bişey olursa sen devam edeceksin ve bu işte bu Adaleti sağlamaya devam edeceksin" diyerek benden söz istedi.
Kafamı salladım ve
"O vakit sen de bana söz ver eğer ki bana bişey olursa benim yerime bu amaca sen devam edceksin!" Dedim
O da aynı şekilde kafasını salladı ve aynı anda
"Söz!" Dedik.
O sırada ise Emre kapıyı çalmış ve ben gel diyince de içeri girdi.
"Patron adamlar hazır" dedi ve Zehra ile birlikte kabanları alıp çıktık.
Arabaya binip merhumun annesinin evine doğru yola çıktık.
....
Yol baya uzun geçmişti. Ben ve Zehra arabadan inmiş ve kapıya korumaları bırakmıştık.
Gitmemiz gereken katı bulup bastım ve evin olduğu kata çıktık.
Ardından da kapıya gelip zile bastık kapıyı ise bi kadın açmıştı parmağımı uzatıp
"Siz?" Dedim
"Ben Yasemin de siz kimsiniz?" Diye sordu ki haklıydı ben olsam bende sorardım.
"İzninizle önce içeri geçelim herşeyi anlatacağız " dedi Zehra
Kadın ise bizi içeri aldı. Ayakkabılarımızı çıkarıp içeri girdik ve bize verilen terlikleri giydik.
"Buyrun ne için gelmiştiniz?" Diye sordu Yasemin hanım
"Yasemin hanım ben Savaş Kralhan sizin oğlunuz için geldim daha doğrusu geldik ... Yani nasıl desem oğlunuzun katilleri için en iyi cezayı almalarını sağlayabilirim hukuken ama derseniz ki daha başka şekil... O vakit Büyük Patron yöntemleri ile onlara kim olduğumuzu gösteririz " dedim sakince
"Yani bende nasıl desem bilemedim. Hukuken elbette ceza almalarını istiyorum ancak böyle bi durumda mümkün değil. Zaten geçen gün yine mahkememiz vardı. Ve gereken ceza verilmedi. Bu yüzden bana biraz müsaade edin biz bi ailecek düşünelim öyle " dedi ve bizde kalktık çıkmadan kapının önünde Zehra Yasemin hanıma doğru
"Yasemin hanım lütfen iyi düşünün ve kararınızı verin. Bakın bizim amacımız devletin yapamadığını görüp ona göre hareket edip yapmak " dedi ve sarıldı Yasemin hanıma ve çıktık.
.....
1 Hafta sonra; Karargah/ Savaş Kralhan
Sabah uyanmış ve Zehra ile birlikte günlük rutinleri yapıp kahvaltıya inmiştik.
Kahvaltı da benim diğer iş telefonum çalınmış ve diğer bi hizmetlimiz Ayşe hanım telefonu getirmişti.
"Buyrun efendim" dedi ve telefonu verdi.
"Alo?" Diye seslendim karşı tarafa çünkü kim olduğunu bilmiyordum
"Alo? Savaş bey mi? Ben Yasemin ... Yasemin Minguzzi" dedi
"Hm buyrun Yasemin hanım dinliyorum. " Dedim merakla telefonu hoparlöre aldım Zehra da kulağını vermiş dinliyordu.
"Ben kararımı verdim daha doğrusu ailecek verdik. Biz yani kardeşim,kocam ve ben üçümüz katillerin cezasını bulmasını istiyoruz" dedi devamını bekliyordum.
"Ve bunun sizin tarafınızdan sizin adaletinize güvenerek yapmak istiyoruz. " Dedi ...
....
Kapının önünde ki korumalarla birlikte katili bulmuş onları kaçırtmıştık.
Zehra ise Yasemin hanıma gitmiş onlarla ilgileniyordu.
Depoya girmiş ve onlara doğru sertçe bakmıştım.
"Noluyor lan?!" Diyerek başında ki çarşaf açıldı birinin ve bunu dedi.
"Aha bu oluyor!" Diyerek koşup yumruk attım ona ardından da diğerine dönüp
"Ulan hiç utanmadınız demi küçücük çocuğu öldürürken utanmaz arlanmaz köpekler sizi!" Diye hiddetle bağırdım
Sonra da arkamı dönüp sabır çektim ve
"Abi vallaha ne oldu bilmiyorum" diye yalvardı biri
"Lan bilmiyorum ne a** koyayım! Bizzat videonuz falan var ne demek bilmiyorum açık net çocuğu siz öldürdünüz!" Dedim ve
"Ama merak etmeyin ben de Büyük Patron isem bunu sizin gibilerin yanına bırakmam" dedim
Sonra geri dönüp
"Orospu çocukları sizi!" Diye bağırıp birine yumruğu çaktım ve öbürüne de sertçe tekmek attım. Ancak bu iş yanlarına kalmayacaktı!
İlk önce elimde ki sert ateşli demire baktım ve aldım ardından da hepsinin o demir ile delik deşik edene kadar durmadım ama daha vardı daha vardı....
GÜLDEN CONİ
• Zehra Kralhan •
Sabah gayet de normal bi güne uyandım zannederken ilk önce Savaş'ın benden önce gittiğini öğrendim.
Ardından da hizmetlilerimiz Ayşe ve Deniz hanımın dedikodusunu duydum.
"Kız duydun mu ?! Bi tane 14 yaşında çocuk aynı yaşta ki kızı ekmek bıçağı ile okulun ortasında bıçaklamış " dedi
Ben donmuştum. Bu neydi böyle
"Ne dediniz ?!" Diye hiddetle daldım
"Zehra hanım!" Diye aynı anda birden konuştular ve elleri önünde başları hafif eğik duruyordular.
"Ne oldu dedim size ?! Bu olay da neyin nesi?" Diye sordum
"Ne duyduysanız o efendim. Bi çocuk tarafından kız okul ortasında ekmek bıçağı ile bıçaklandı üstelik ikisi de 14 yaşında daha süt kokuyorlar bunlar Zehra hanım bişey yapın bu kızın hakkını arayın katilin cezasını verin" dedi ben de
"Zaten öyle yapacağım " dedim ve kıyafetlerimi daha uygun giyip hemen kabanımı giyip çıktım ve diğer bi şoföre bakıp
"Karargaha!" Dedim ve çok geçmeden arkaya bindim ve karargaha doğru yola çıktık.
Çok geçmeden karargaha vardım ve direk geçmeden indim ve içeri girdikten sonra insanların selamını bile umursamadan direk yukarı Savaş'ın odasına doğru yola çıktım.
"Savaş!" Dedim ve içeri daldım içeride Emre ve ondan başka kimse yoktu
Hemen telefonumu açıp olayları açtım ve ona uzattım.
"Bak şuna daha 14 yaşında masum bi kız bi cani üstelik onun yaşında kızı ekmek bıçağı ile okulda herkesin ortasında kızı bıçakladı. Ve üstelik sevgili devlet babamız hiç bi halt yapmıyor!" Dedim sertçe
Savaş kalktı ve yanıma gelip ağlamama karşın sarıldı.
Sadece sarıldı bende sarıldım daha geçen gün Ahmet şimdi de bu kız abi ne yaşıyoruz ya!
"Sakin ol." Dedi nazikçe
"Emre . Derhal git ve ailesini bul bu işi en alası ile öğrenelim. " Dedi Savaş
"Sonra da katilleri ve yerini öğren depoya götürün ben ve Zehra ise depoya geçeceğiz." Dedi ardından...
...
Her şey tamamdı biz de gidip bir tek gerekeni yapacaktık.
Çocuk sadece tutukluydu. Biz ise onu çıkartıp kendimiz yok edecektik ve hiç bir şey olmamış gibi intikamı alıp rahatça devam edecektik.
"Bakın Komiser bey ben -" diyemeden komiser Rojhat bey gelmişti
"Ne oluyor?!" Dedi
"Hah işte geldi ... Rojhat bey yardımınıza ihtiyacımız var " dedi Savaş ben sessizdim doğru anı bekliyordum.
"Özel olarak.. " demesine kalmadan Rojhat bey gelmesini istedi onlar konuşmaya giderken bende düşünüyordum...
Kendimi aşık zannediyordum. Ona ancak değildim... Sonra Savaş çıktı karşıma gerçekleri çıkardı benim içimde ki o Zehra'yı çıkardı ve ben asıl o vakit aşık oldum.
Ama şimdikileri görüyorum da sırf aşık olduğu için ayrılmak istediği için kaç kadın katletildi.
Kaç çocuk hiç suçu yok iken öldürüldü bazıları öz ailesi tarafından bazıları ise hiç tanımadığı etmediği aptal kişiler yüzünden bu yüzden biz bunlar için kurulduk.
O sırada Savaş ve Rojhat gelmişti ve biz içeri girmiş bu çocuğu ise çıkartmışlardı bizimle daha doğrusu bizden önce depoya gidiyordu ve bende sabırsızlıkla o anı bekliyordum.
"Sağolun Rojhat bey işimizin devamını dilerim" dediler ve el sıkıştılar.
Biz de hemen ardından hızla yola çıkarak peşlerinden gittik onlar çoktan varmışlardır kesin.
Birlikte depoya gittik ve içeri girdik ardından da Savaş
"Açın!" Diye emir verdi.
Çocuğun başında ki çarşafı çıkardılar.
"Lan seni ben-!" Dedim ve yumruğu çaktım.
Üstüne düşüp enerjim bitene kadar vurmaya devam ettim.
Ardından da yoruldum ve bıraktım.
"Savaş sen " dedim ama devamını getiremedim çünkü elini kaldırıp durdurdu beni.
"Ben ne yapacağımı biliyorum. Akif! Zehra'yı eve götür" diyerek emir verdi bende yorulduğum için sıramı kocama devrettim.
• Savaş Kralhan •
" Şimdi gel gelelim fasulyenin faydalarına ..." Dedim kinaye yaparak
Ardından da çeşitli kesici ve delici aletlere baktım ve en kesicisini alıp yaklaştım
"Yapma yapma!" Diye bağırıp yardım istiyordu
"Burada kimse seni duyamaz!" Dedim ve ilk olarak elimde ki ile elini kestim.
Ardından da bir başkasını alıp kolların da bacaklarında izler bıraktım...
...
Artık dayanamıyordu galiba ki öldü galiba
" Çabuk bıraktı bide erkek olacak!" Dedim ve iğrenir gibi baktım.
"Silahımı ver!" Dedim ve silahım ile kızın yaşı kadar her yerine sıktım.
Ve çocuğu ailesinin evine doğru gönderdim.
Ki bunu Ahmet'in katillerine de yapmıştım... Ailesi hala yapanı arıyordu kadından uzak durmuşlardı.
Neyse ki tamamen ölmüştü.
...
Evde rahatça yemeğimizi yiyorduk ben ve karım
Akif kapıyı çalarak içeri girmişti ve olanları bahsediyordu.
"Efendim. Her iki ailede vazgeçti sizin adınızı duyunca yurtdışı biletleri de verildi ve hepsi şu anda ülkeyi terk etti. " Dedi bende karıma baktım ve akife dönüp teşekkür anlamında başımı salladım.
"Hepsi sayende" dedi Zehra
"Hepsi sayende.. " dedim bende
Bu iş burda bitmezdi! Ki bitmeyecekti!
SON
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 1.14k Okunma |
119 Oy |
0 Takip |
40 Bölümlü Kitap |