43. Bölüm

43. Bölüm Gölde ki Ada

Beyza Soykun
yazarlik_hayali.06

Sare

Kızlarla beraber her zamanki gibi göldeydik. Her zaman ki gibi tek eksiğim Kerem'di. Onu fazlasıyla özlemiştim. Her gün çabucak akşam olması için can atıyordum.

"Tatlım şu Kerem'i düşünmeyi bırak artık."
Eda'ya döndüm. "Gölde mi? Hayatta olmaz. Burada ilk kez açılmıştı. İlk kez burada öpmü... " Hafif sinirli bir şekilde baktım. "Sanane ya. Kocam değil mi?"

"Off tamam. Hadi yüzelim."

"Hadi gidelim."

Kalkıp bir kaç adımda göle girdik. Su yavaş yavaş köpürmeye başladığında kumsala çıktık. Kimse bir şey anlamamıştı. Buna bende dahildim.

"Tatlım ne oluyor ya?"

"Bende anlamadım Eda."

Önümüzde dört elementin ve iki gücün üst muhafızları belirdi. Koruyucusu olduğum gücün muhafızı öne çıktı. Şeffaf maviye çalan bedenin arkasında göl gözüküyordu. "Koruyucular size daha önce verilmemiş bir hediye vereceğiz."

Gölün tam ortasında büyük bir girdap oluştu. Görülüyordu ve hissediyordum. Oldukça büyüktü. Bir kaç saniye sonra girdabın yerini hortum aldı. Ama bu bilinen hortumlardan değildi. Ateşten yapılmıştı. Hepimizin şaşkınlığımızı atamamışken Eren'in sesi duyuldu. "Alper bu kez yaktım seni."

Hâlâ daha karşımızdaki ateşten hortuma bakarken Alper önümüzden geçip yanımdaki Lena'nın arkasına geçti. "Oğlum şaka yaptım ya. Bu kadar sinirlenecek ne var?"

"Lan şaka dediğin şey tüm hayatıma mâl oluyordu."

"Ne var Lena'nın ve Serena'nın bedenini değiştirdiysem?"

"Beni delirtmeyemi çalışıyorsun Alper? Tüm hayatımı mahvediyordun. Lena çekil o arkandakini mahvedeceğim."

"Sakın Lena biterim."

En sonunda hepimizin bakışları Eren'i buldu. Hiç birimiz ne olduğunu anlamamıştık.

"Eren sakinleş ne oldu?" Mert hepizin aklındaki soruyu sormuştu.

"Bu aptal bu sabah Lena ve Serena'nın bedenini değiştirmiş. Az kalsın Lena'yla aramı bozuyordu."

"Eğlenmek istemiştim sadece." Alper bir adım geri gitti. Eren ise öne atıldı ama Lena tam önünde olduğu için ilerleyemedi. "Lena çekil." Sakin kalsada sesinde öfke hakimdi. Sol eli ise hafifçe titriyordu. Bu kontrol altında tuttuğu öfkesinin işaretiydi. Lena kanatlarını açıp açıp Alper'i gizlerken kollarını Eren'in boynuna doladı. "Hadi deli çocuk. Ormana girelim."

"Lena."

"Evet söyle."

"Yapma şunu."

"Neyi yapmayayım?"

"Öfkemi dindirme."

"Hadi sakinleş biraz. Ormana girelim. Yoksa küle döneceğim."

"Hadi girelim."

Lena yine yapmıştı bir kez daha sakinleştirmişti. Yada biz öyle düşünmüştük. Ormana ilerledikleri sırada Eren bir ışık topu yapıp Alper'e attı.

Alper'de ki karanlık güç ışığın ona zarar vermesini engelledi. O an göldeki hortumu unutmuştuk. Göle döndüğümde tam ortasında iki dakika önce orada olmayan bir ada vardı. Şaşkınlığımı gizleyememiştim. "Vay" diyebildim sadece.

Diğerleri de fark etmiş olacak ki hep bir ağızdan aynı şey dediler. "Vay."

"Tatlım bu ne ya?"

"Bende bilmiyorum" dedim tekrar.

Muhafız açıklama gereği duymuş olacak ki "tarih boyu yaşanan ilk ve son olay. Size vermiş olduğumuz güçlerden sonra size bir de ada vermek istedik."

Hepimiz yavaş yavaş ilerlemeye başladık. Suya temas ettiğim anda anda buza döndü.

Hepimiz ağır adımlarla buzun üzerinde ilerlemeye başladık. Beş dakika sonra adadaydık.

Büyük palmiye ağaçları adayı tamamen gölgede bırakıyordu. Adanın hemen hemen her yeri çiçeklerle kaplıydı. Gölün altından sonra gördüğüm en güzel ve büyüleyici yerdi.

"Burası cennet gibi." Özge çiçeklere ilerledi.

"Keşke Kerem'de burada olsaydı" drdim kendimi sararak. "Onu çok özledim."

Ateş "bende özledim yenge. Hâlâ alışamadım" diyerek önüme geçerek gülümsedi. Bana gülümsemediği açıktı.

Omzuma konan küçük yarasanın Olivia olduğunu fark ettiğimde neye gülümsediğini anlamam uzun sürmedi. Ona aşıktı ve açıkça belli ediyordu.

"Lena nerede? " diye sordu Olivia.

"On dakika önce Eren'le gittiler. Nerede olduklarını bilmiyoruz" diye yanıtladım.

Olivia yere inip form değiştirdi. "Ben insan sevmem Sare. Ama seni sevdim kızım. Birde." Gözlerini Ateş'e dikti. Ardından bana baktı. "Benim Lena'yı bulmam gerekiyor. Tekrar görüşeceğiz." Olivia hızla ayrılarak ormana girdi. Ateş hayranlıkla arkasından baktı.

Eda'nın yanına gidip omzuna dokundum. "Ne düşünüyorsun?"

"Ebru'yu" dedi anında. "Arda onu korumak için önüne atladı."

"Ama şuan gayet iyi. Kalede ve dinleniyor."

"Onun yerinde olmak istemezdim. Babamda böyle bir şey yapmaz zaten."

"Emin ol bende istemem. Olamamda zaten."

Gözlerimin dolduğunu hissettiğimde, kapattım gözlerimi. Aklıma o gün abimin anlattıkları geldi. Koruması olmasaydı babam onu vuracaktı. Ve ben elimden geleni yapıp kurtaracaktım. Ya da Demir ameliyata girmeme engel olacaktı.

"Şekerim kendine gel. Üzmek istemedim."

"Sorun yok iyiyim. Aklıma babamın öldüğü gün geldi. Orada abimi öldürecekti."

"Ama şuan çok iyi değil mi?"

Başımı salladığımda gözlerimi açtım. Eda dolan gözlerimi gördüğünde "tatlım" diyerek gözlerini devirdi. "Yapma lütfen. Sana neyin iyi geleceğini biliyorum."

"Neymiş o?"

"Tabi ki yüzmek. Hadi, çöz gölü."

Gülümseyip kıyıya ilerledim. Bakışlarım gökyüzüne kaydı. Aklıma beni büyüten babam geldi. İçten şekilde gülümsedim. Başımı eğip buza dokundum.

Suya dönüştüğü anda Eda yapacağını yapıp beni suya itti. Yüzeye çıktığımda şaşkınlıkla Eda'ya baktım.

Gülmeye başladığında bacağından tutup yanıma çektim. Bu kez gülme sırası bendeydi. Çıkıp "su buz gibi Ecem" dedi. Ben ise hâlâ gülüyordum. Suyun soğukluğu beni etkilemiyordu.

Diğerleride bize katıldığında yüzmeye başladık. Saatlerce yüzmenin ardından karaya çıktık. Mert kumda büyük bir ateş yaktı. Her gece yaptığımız gibi Lena gidene kadar ateşin başında oturup konuşacak Lena gidince ise ateşi söndürüp uyuyacaktık.

Eren ve Lena'da bize katıldığında koruyucular toplanmıştı. Bir tek Kerem yoktu. Bir tek o eksikti.

Boynumda hissettiğim sıcak nefesle beraber Kerem'in sesini duydum. "Sizi çok özledim güzelim."

Başımı çevirdiğimde göz göze geldik. Mavi gözleri parlıyordu. Alnımdan öpüp yanıma oturdu. İşte şimdi Element Koruyucuları tamdı.

Tek eliyle omzumdan sarılırken tek elini karnıma koydu. "Sizi çok özledim."

"Bende seni özledim" diyerek başımı omzuna yasladım. Anında saçlarımı okşamaya başladı. Saatlerce ateşin başında oturduk. Ara ara saçıma öpücük kondurdu. Lena ayrıldığında ateşi söndürüp kumların üzerinde uyuduk.

*
Sabahın ilk ışıklarıyla kalktığımda gördüğüm rüya aklımdaydı. Beş yaşlarında bir erkek çocuğu vardı. İki tanede bebek vardı.

Doğrulduğumda Eda'yı gölü izlerken gördüm. Yüzüme bir su çarpıp kalkıp yanına gittim. Düşünceli gibiydi.

"Neyin var Eda?" Yanına oturdum.

"Gördüğüm rüyayı düşünüyorum" diye cevapladı.

"Anlatsana ne gördün?"

"Anneni gördüm. Kardeşimi almamı ve yanına gitmemi söyledi." Bana döndü. "Kardeşim yurt dışında, gelemez."

"Bende bir rüya gördüm aslında. Beş yada altı yaşında bir çocuk vardı. İki tane de bebek vardı. Bence annemin yanına gidelim."

"Bence de şekerim. Hadi."

Diğeriyle vedalaşıp ormana girdik.

Bölüm : 06.02.2025 01:40 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Hikayeyi Paylaş
Loading...