
YAYIMLANMA TARİHİ; 2 Şubat 2025...
Bölüme oy vermeyi ve yorum yapmayı ihmal etmeyin lütfen. Onlar bana bir motivasyon.
13. BÖLÜM; Makyaj?
“Su.” Dediğimde herkes bana bakmıştı.
“Ömer, su.”
Ömer başını çevirip bana baktığında şirin olduğunu düşündüğüm bir şekilde sırıttım.
“Al o zaman Aysu.”
“Kölem değil misin? Senden istiyorum. Su.” Dediğimde oflayarak ayağa kalktı.
“Dur parasını vereyim.” Söylediğim şeyle bana sinirle yan yan bakıp homurdanarak ilerlemeye başladı.
“Ne dedim şimdi ben?” Bizimkilere bakarak konuştuğumda Özlem güldü.
“Kanka paranın hele de bir su parasının aramızda lafı mı olur? Biz senden su istesek ve parasını vereyim desek kızmaz mısın?” Dediğinde başımı salladım onaylar manada.
“Kızarım tabii. Ne demek parasını vereyim?”
“İşte o yüzden kızdı Ömer de.” Özlem sinirli söylenmem komiğine gitmiş gibi güldüğünde diğerleri de hafiften kıkırdamıştı.
Her zamanki gibi herkese ortak uzaklıkta olan parkta hepimiz buluşmuştuk. İnci de dahildi. Pek sesi çıkmıyordu ama o da buradaydı. Sesinin çıkmıyor oluşu da ayrı bir garipti. Bugün onda bir şey vardı.
“Al.” Ömer suyu kucağıma atarken yanımdaki sandalyeye oturduğunda gözlerimi kıstım.
“Çok ayıp. Biraz nazik olsan ölür müsün?” Dediğimde beni duymamazlıktan gelmesi gözümü kısarak ona bakmaya devam etmeme sebep olmuştu.
“Ne oldu Aysu?” Ömer bakışlarımın iğnelerinden canı yanmış olmalı ki başını bana çevirdiğinde bir şey diyemedim çünkü telefonum çalmaya başladı.
Hakan’ın görüntülü aradığını görünce büyük bir sırıtışla telefonu açtım.
“Oo hanımefendi yüzünüz parlıyor bakıyorum da. Uzun zaman sonra bu sırıtışın sebebi nedir acaba?” Hakan oyunbozan bir sesle konuştuğunda kıkırdadım, göz ucuyla Ömer’e baktığımda çatık kaşlar ile telefonuma bakıyordu.
“Dün voleybol oynadık iddiayla. Ömer şu an benim kölem de ondan.” Dediğimde kahkahayı bastı.
“Çocukların yanında mısın?” Kahkahasını kesip sorduğu soruyla hızla başımı salladım.
“Evet, aksi mümkün değil.” Derken arkamı masaya dönmüş ve herkesi göstermeye çalışırken aynı zamanda onların da Hakan’ı görmesini sağlamaya çalıştım.
“Ömer sen de gözük gel bir arkanı dön masaya.” Ömer’i tişörtünden tutup kendime doğru çekerken konuştuğumda derin bir nefes alıp dediğimi yaptı ama kamerada gözükmek için yaklaştığında dolayı kolu koluma değmişti.
Şimdi ben naneyi yemedim mi?
“Lan Hakan ne olmuş oğlum sana. Sen gözlüklü sivilceli bir velettin.” Savaş gülerek konuştuğunda Hakan da güldü.
“Eyvallah. Sen Savaş’sın değil mi?” Dediğinde gözlerim parladı.
“Ah-a. Evet herkesi tahmin et bakayım sen.” Savaş cevap vermeden ortaya atladığımda Hakan gülerken gözlerini devirdi ama beni kırmadan herkesi sayarak doğru bildiğinde güldüm.
“Kimse değişmemiş herhalde.” Özlem gülerek konuştuğunda Hakan cıkladı.
“Hayır değişmişsiniz sadece Aysu o kadar sizi seviyor ki bilgisayarda var olan daha bir 5-6 sene önceki fotoğraflarınızı sürekli sürekli gösterip özlediği hakkında söyleniyordu. Oradan tanımam kolay.” Dediğinde gözlerim kocaman oldu.
“Hain.” Fısıldadığımda bana göz kırptı, Ömer’in ise bana değen kolu kasılmıştı.
“Ne kardeşim? Burada bana çektirdiklerin yetti be! Sıra bende.” Diyerek güldüğünde homurdandım.
“Ne yaptı ki?” Özlem kolunu uzatıp telefonu elimden çekerken neye uğradığımı şaşırdım.
Telefonumun elimden çekilmesinden nefret ediyorum!
“Özlem.” Diyip onlara dönemeden Ömer kolunu belime sarmış ve dönmemi engellemişti. O da meraklı gözlerle telefonum arkasına bakıyor Hakan’ı dinliyordu.
“Sevgilim ile çıkmaya başlamadan önce ve sonra bize yapmadığını bırakmadı.” Dediğinde Ömer sırıtmıştı.
“Ne yaptı?” Savaş adi bir şekilde sırıtarak bana bakarken sorduğu soruyla gözlerim kocaman oldu.
“Hakan, bak sakın. Anlatırsan aranızı bozarım oğlum.” Dediğimde Ömer’in nefesini kulağımda hissettim.
“Duyulmamasını isteyecek kadar fena neler yaptın sen?”
Ömer’in söylediği şeyden değil de yakınlığından dolayı yutkundum. Telefonuma o kadar odaklanmıştım ki Ömer’in belimi arkadan kavrayıp sırtımı göğsüne yaslattığının farkına bile anca varmıştım.
“Ömer sen bugün benim kölemsin beni bırak ve Özlem’den telefonumu al!” Dediğimde Ömer gülerek beni bıraktı ve Özlem’den telefonu aldı.
“Kusura bakma Özlem emir eriyim ben.” Gülerken konuştuğunda Ömer’in elindeki telefonumu hızla elime aldım.
“Ulan Hakan. Adi insan. Kötü adam Hakan. Ulan ben seni Ceyda ile sevgili yapmak için kırk milyon taklalar atayım sen hâlâ benle uğraş Hakan. Sınavlardan zaman bulup bir konuşamadık sınavların bitti konuşur konuşmaz sinirlerimi bozdun Hakan!” Söylenirken arkadan Ceyda’nın kıkırtısını işittim.
“Aaa Ceyda da mı yanında?” Dediğimde Hakan başını çevirip arkasına doğru baktı.
“Hoş geldin, güzelim.” Ceyda’ya hitaben konuştuğun derin bir nefes alıp gülümsedim.
“Sinirlerimi bozuyorsunuz.” Çakma bir memnuniyetsizlikle konuştuğumda Mustafa alayla güldü.
“Aynen o yüzden az önce kıskanan bakışlarla iç çektin.” Dediğinde kaşlarımı çattım.
Kıskançlık değildi o bir kere, olsa olsa imrenme olurdu. Ne kıskanması yahu? Kıskançlık bir kere kötü bir duygu. İnsanın içini sıkan, üzen ve kendini kötü hissetmesine sebebiyet veren bir duygu hem ben arkadaşlarımın mutluluğunu kıskanmam asla. Ben arkadaşlarıma imrenirim. Arkadaşlarının mutluluğunu kıskanma olayı yok bende.
“İmrenmeydi bakışlarındaki. Kıskançlık değil. Aysu asla sevdiği arkadaşlarının mutluluğunu kıskanmaz, sadece kendisi de öyle mutlu olmak için imrenir o kadar.” Ömer yanımdan doğru Mustafa’ya bakarak konuştuğunda Hakan’ın da benim gibi kaşı havalanmıştı. İnci ve Mustafa dışındakiler kafalarını sallarken Hakan ve Gökçen de sözlü olarak katılmışlardı Ömer’e.
“Doğru söylüyor. Ben hiçbir zaman arkadaşlarının mutluluğunu kıskanan biri olmadım Mustafa. Demek ki sen bunları bilecek kadar bana yakın değilsin.” Dediğimde hafif kaşları çatıldı.
“Şakasına demiştim.” Gülerek kendini aklamaya çalıştığında bir şey demeden başımı telefonuma çevirdim.
“Ne zaman bitti sınavların?” Hakan’a hitaben konuştuğumda ekranda Ceyda da gözükmeye başladı. Ceyda’ya gülümseyerek el salladığımda o da aynı hevesle bana el salladı.
“Yarım saat önce son sınavımdan çıktım.”
“E hadi hayırlı olsun.” Güldüğümde onlar da gülmüştü.
“Neyse kızdım sizlere o yüzden sizi daha fazla konuşturmayacağım. Ceyda da geldi zaten onunla da doğru düzgün konuşmamışsındır. Zaman geçirin sonra konuşuruz.” Diyerek sözlerime devam ettiğimde Hakan da başını sallayarak beni onayladı. El salladığında ben el sallarken Ömer’de el salladığı için kameraya onu da aldım. Telefonu kapattığımda kollarımı göğsümün altında bağlayıp masadakilere baktım.
“Çevremde çok hain biriktirmişim.” Bir Ömer’e bir Özlem’e bakarak konuştuğumda güldüler.
“Ha ha, çok komik.” Derken göz devirdim.
“Neyse Ömer, meyve suyu istiyorum.” Ömer’e döndüğümde tek kaşını kaldırdı.
“İntikam diyorsun, ha?” Dediğinde başımı onaylar manada salladım.
Ellerini masaya koyup kalkarken biraz bana yaklaşmıştı.
“Ben de bunların intikamını alacağım diyorum.” Sadece benim duyacağım şekilde konuştuğunda Gökçen’e baktım. Bıyık altından gülümseyerek bana bakıyordu.
Cidden çevrem hain dolu!
☀️🌊🏡🌳
“Hayır, Aysu!” Ömer sinirle söylendiğinde Gökçen kıkırdayarak bizi videoya çekiyordu.
Ne mi oluyordu? Ömer’e makyaj yapmayı istediğimi söylemiştim ve onu ikna etmeye çalışıyorduk.
“Evet, Ömer. Sen benim bugün kölemsin. Ne istersem yapmak zorundasın.” Dediğimde bileklerimden tutup sinirle beni kendine çektiğinde çenem göğsüne çarptı.
“Başka bir şey iste. Makyaj hayır!” Gözlerime bakarak konuştuğunda gözlerimi devirdim.
“Niye? Karizman mı çizilir?” Kaşlarını çattığında gülümsedim.
“Korkma korkma karizman çizilmez ama biraz yüzün çizilecek.” Diye devam ettiğimde kaşlarını iyice çattı.
“Hayır dedim Aysu.”
“Ya Ömer. Mızıkçılık yapma. Hayır yani sen oyunbozan bir insan da değildin ki ! Ne oldu sana büyüdükçe değiştin mi?” Bileklerimi bıraktığında birkaç adım geriledim.
“İyi tamam, kabul.” Derken yaptığı gülüş kaşlarımı çatmama sebep olmuştu.
Aklında bir plan vardı. Bir şey yapacaktı kesin çünkü hem bu kadar diretmesine rağmen kabul etmesi saçmaydı hem o gülüşü. O gülüşü bir şeyler yapacağının garantisiydi.
“Niye çattın kaşlarını? Kabul ettim. Senin kölenim sonuçta, değil mi?” Dediğinde ayaklandım.
“İyi odama çıkalım o zaman.” Yürümeye başladığımda Gökçen ile Ömer de beni takip etmeye başladılar.
Odama çıktığımızda Ömer otursun diye makyaj masamın önündeki sandalyeyi masayla arasında duracağım kadar uzaklaştırdım ve sandalyeyi gösterdim.
“Oturabilirsin.”
Gelip sandalyeyi birazcık daha uzaklaştırıp oturduğunda yüzünü inceledim biraz daha sonra elime far paletini aldım.
“Rengi sen seç bari.” Far paletini gösterdiğimde renklere baktı.
“Takıl kafana göre.” Homurdanarak konuştuğunda ben de güldüm.
“Emin misin?” Kıkır kıkır gülerken sorduğum soruyla hafif bir şekilde gülümsedi.
“Eminim hadi çabuk yap bitsin bu işkence.” Dediğinde gülerek far paletini elime aldım.
O zaman Ömer’i bambaşka birine çevirmeye hazır mıyız? Senin bütün karizmanı yerle bir edeceğim Ömer hazır ol!
Far paletinden açık kahverengi farı fırçayla aldıktan sonra göz kapağının dış tarafına doğru sürmek için hareketlendiğimde fırçaya tehlikeli bir maddeye bakar gibi bakıyordu.
“Boya kitabı değilim. Sulu boya fırçası kullanman lazım mı gerçekten de?” Dediğinde gülesim gelmişti. Ne kadar kendimi sıksam da dayanamamış gülmeye başlamıştım.
“Gökçen de kullanıyor bunları tamam da. O kullanırken de anlamıyorum. Bir şeyler boyamak istiyorsanız ben size boya kitabı alırım.”
Gökçen Ömer’in dediği şeylerle homurdandığında ona baktım. Yatağıma oturmuş bizi videoya çekiyordu.
“Boya kitabı istemiyorum , seni istiyorum Ömer.” Dediğimde kaşları havalandı.
“Gözlerini kapat, göz kapağını boyayacağım.” Ömer bir şey demeden sözlerime devam ettiğimde dudakları kıvrılmış ve ses çıkarmadan dediğimi yapmıştı.
Gözlerini kapadığında hızla siyah farı uygulamaya başladım. Acaba yeşil far ile gözlerini daha çok mu ortaya çıkartsaydım? Yok olmaz kırmızı ruj ile iyice palyaçoya döner şimdi.
Evet, kırmızı ruj süreceğim!
İki gözüne de farı sürdükten sonra göz kapaklarının içinde hafif sarımsı ama içinde parıltılar olan farı parmağıma alıp sürdüm ve karıştırma fırçam ile ikisini karıştırdım. Farla işim bittikten sonra eyeliner aldım ve iki gözüne de ince bir eyeliner çizdim.
“Aç bakayım gözlerini.”
Gözlerini açtığında yeşilleri daha bir belirginleşmişti.
Onu gıcık edeyim derken şu an biraz daha kendimi tutmazsam gözlerinde kaybolabilirdim.
Gözlerimi kaçırıp elime siyah göz kalemini aldım.
“Korkma.” Dediğimde kaşları çatıldı.
“Niye korkayım?” Sorduğu soruyla gülüp gözünün altını çekip kapağını açtığım kalemi gözüne yaklaştırdığımda elimi tuttu.
“Ne yapıyorsun?”
“Gözünü deşeceğim. Yüzün yetmedi gözünün beyazını da boyamak istedim Ömer. Ya Ömer ne yapıyor olabilirim? Sen hiç kardeşin makyaj yaparken izlemedi mi? Göz kalemi gözün alt ve üst kapağının beyaz kısmına sürülebilir. Korkma üste sürmeyeceğim alta süreceğim. Yapacağın tek şey tavana doğru bakmak.” Dediğimde ofladı ve son dediğimi yaptığında gözüne kalemi sürmeye başladım ama kendisi ikide bir gözlerini kırptığı için gerçekten de kalemi gözüne saplamama az kalmıştı.
Neyse amaç Ömer’i sinir etmek kızım Aysu. Sakin ol.
Zar zor göz kalemini de sürdükten sonra kirpiklerine baktım.
“Kirpiklerin çok güzel.” Kirpiklerine bakarken farkında olmadan ağzımdan çıkan sözler ile kendime geldiğimde hemen gözlerine baktım. Söylediklerimin ardından bana göz kırptı.
“Teşekkürler güzelim.” Dediğinde boğazımı temizledim.
Güzelim? Allah’ım sen Ömer’in güzelim demesi sonucu kalpten gitmekten koru beni Rabbim.
“Çok da teşekkür etme bence çünkü sıra maskarada.” Derken elime maskaramı aldığımda gülen yüzü solup tekrar ofladı ve bu gülmeme sebep oldu.
“Gül sen gül. Son gülen iyi güler.” Dediğinde gözlerimi kıstım.
“Devam etmeyeyim diye beni korkutmaya çalışıyorsan eğer yanılıyorsun ama dediğin gibi son gülen iyi güler ve ben son gülen olacağım.” Dedikten sonra yanağından makas aldım ve maskaramı açtım.
“Şimdi hazır ol. Gözlerini kırpma, sertçe kapatma yoksa siler en baştan bu sefer gider farını sarı kırmızı renkler ile yaparım.” Dediğimde gözleri kocaman oldu.
Bir fenerliye yaptığım tehdide bakar mısınız? Bu tehdit işinde bir harikayım ben ama ya.
“Tamam kırpmıyorum işini çabuk bitir.”
Elimi kafasının üstüne koyduktan sonra parmağımı da kaşına koyup kaşını biraz yukarı kaldırdım.
“Aşağıya bak bu sefer.” Dediğimi yapmasının ardından kirpiğine maskarayı sürmeye başladığımda gerçekten de gözünü kırpmamak için binbir çaba veriyordu. Halinden anlamıştım.
Ulan şeytan diyor ki inadına gözüne yaklaştır korksun gözünü kırpsın sarı kırmızı far süreyim, allığa abanayım, kırmızı ruju da sürüp Ömer’in makyajını aşırı rezalet yapayım ama biliyorsunuz ben bir şeytan değilim ve kafamdaki minik şeytanları asla dinlemiyorum.
İki kirpiğini de hallettikten sonra geri çekilmeden bu sefer alt kirpiklerine yöneldim.
“Orası da mı?!” İsyan eder gibi konuştuğunda güldüm.
“Yukarı bak yine.” Derken bu sefer elimi yanağına koymuş parmağımı da gözünün altına koymuştum.
Amacım sadece ne alt ne de üst göz kapağının hareket etmemesi. Lütfen başka bir şey asla değil tabii ki de.
Geri çekildiğimde tuttuğu nefesini verdi.
“Gözlerin bitti.” Dediğimde bir şeyler mırıldandı.
“Ne diyorsun?”
“Sana demiyorum. Gözüm çıkmadan bitirdiğin için Allah’a şükrediyorum.” Dediği şeyle dudaklarımı birbirine bastırıp gülmemi engellemeye çalıştım.
“Bu bir şey değil ki ben kirpiklerini kıvırmadım bile senin. O kirpik kıvırıcıyı işin içine soksaydım var ya... Ama hem kirpiklerin kıvrık hem de göz açısından daha çok seni zorlamamak için yapmadım.”
“Allah razı olsun ya.” Diye homurdandığında güldüm.
“Şimdi sıra geldi ten makyajına.” Elime allığı aldım. Fondöten demek çok isterdim ama cildi cillop gibiydi ve asla ihtiyacı yoktu.
Allığı fırçaya alıp yanaklarına yaydım. Biraz da burnuna sürdükten sonra geri çekilip yeterliliğini kontrol ettim.
Tamam yeterli. Az allık hiç allık diyip da yanaklarını elma yapmayalım hem dudakları yeterince elma olacak zaten.
“Yüzüne çok bir şey yapmayacağım. Sen bakım yapıyor musun?” Dediğimde güldü.
“Yüzümü her gün sabunla yıkıyorum. Sayılıyor mu?”
Homurdandığımda tekrar güldü.
“Erkeklerin şu özelliğine sinir oluyorum.” Kendi kendime homurdanırken elime dudak kalemimi aldım.
“Gözlerini kapat. Son iki adım kaldı.” Dediğimde bir şey demeden gözlerini kapadı. Kırmızı dudak kalemim ile çerçeve yaptıktan sonra kırmızı ruju aldım.
Tam kırmızıydı ama baya kırmızı. Kan kırmızısı.
“Dudaklarını arala.” Dudaklarını hafif araladıktan sonra ruju sürdüm ve kapağını kapatıp kenara koydum.
Telefonumun kamerasını açıp ön kameraya aldıktan sonra Ömer ile kendimi kadraja aldım.
“Gözlerini açabilirsin.” Dedikten sonra gözlerini açar açmaz birkaç fotoğrafımızı çekerken anlık bir anlamasa da kamerada kendini görünce dehşete düşmüş gibi bir yüz ifadesiyle kameraya bakakalmıştı.
Ayaklandığında hemen telefonumun ekranını kapatıp elimi arkaya attığımda üzerime gelmeye başladı.
“Sil o fotoğrafları Aysu.” Dediğinde gülerek başımı olumsuz manada salladım.
Üzerime doğru gelip iki elini belimin yanından arkadaki ellerime uzattığında bir nevi bana sarılmış gibi olmuştu.
“Sen bugün benim kölemsin Ömer. Ben ne dersem o.” Dediğimde bileklerimi iki eliyle canımı acıtmadan sıkıca tutup başını bana eğdiği zaman ben de başımı kaldırıp yüzüne bakmıştım.
“Kölenim ve sen ne dersen o he? Ama biraz da eğlence lazım benim için de.” Dediğinde kaşlarımı çattım.
“Ne?”
“Öpeceğim seni.” Söylediği şeyle gözlerim kocaman oldu.
“Asla!”
Hemen öpebilirsin tabii ki de, hemen.
“Son gülen iyi güler dedim sana. Demek bana makyaj yapıp bir de kırmızı ruj sürersin? Öpeceğim Aysun.”
Aysun demesine şaşırmam ile bir an duraksadığımda yüzüme eğilmişti ama yüzüme eğilmesi ile kendime geldiğimde başımı sallamaya başladım öpmesin diye fakat hesaplamadığım bir şey vardı. Yüzü bana çok yaklaşmıştı ve ben başımı sallamaya başlayınca o ne kadar yanağımı öpmek için eğilmiş olsa da dudağımın kenarını da öpmüştü.
Ömer, az önce benim dudağımın kenarını öpmüştü. Dudağını az da olsa dudağımın kenarında hissetmiştim!
O anlık şokla ikimiz de kala kaldığımızda Gökçen’in dudaklarından kaçan şaşkınlık nidası bizi kendimize getirmişti ve ikimiz de birbirimizden ateşe değmişiz gibi kaçmıştık.
“Ben-“ Ömer başladığı sözü devam edemediğinde yutkunmuştum.
“Gökçen şu makyajı çıkartmama yardım et.” Ömer arkasını dönüp odamdan çıkarken konuştuğunda eli hâlâ ağzında olan Gökçen bana baktıktan sonra elini çekip koşarak abisinin peşinden gitti. Ben de makyaj masamdaki aynadaki aksime baktım. Ömer’in dudağımın kenarından yanağıma doğru uzanan dudaklarının izine.
BÖLÜM SONU…
AY NOLUYO NOLUYO?
Öküz Ömer sşdknfşksdnfş
Yaaaa arkadaşlar sdşkfnkşdsjfkşsdnfjsdb ilk öpücüğün çeyreği gitti (görüp göreceğimiz bu diyip sizi sinir krizlerine sokarsam beni döver misiniz?)
Bence sdknflknd beklemeye değdi sdfknksdlnflsdjnf
Aysun Ömer’e ne yapsın , ne yaptırsın diye düşün düşün bir türlü bulamadım. Aslında o yüzden bu kadar geç geldi. Hakan ile kısmı yazdıktan sonra arkadaşım (Nisa) ile konuşurken dedi ki makyaj yaptır. O an aklıma bölümün sonu geldi sdşkfnskşd o yüzden bana ilham olan Nisa’ya çooook teşekkürler sdşknfksşd
Bölüm nasıldı?
Beğendiniz mi?
En sevdiğiniz kısım hangisi?
Bir dahaki bölümde görüşmek üzere benim minik tatlı eriklerimmmmm.
Allah’a emanet oluuuuuun.
Kendinize dikkat edin.
Okuyanlar için de ikinci döneminiz hayırlı olsun inşallah dersleriniz çok keyif verici ve notlarınız istediğiniz gibi oluuur.
İnşallah bana da çok çok bölüm yazma aşkı ve ilhamı gelir sdşknfşksd
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 964 Okunma |
159 Oy |
0 Takip |
14 Bölümlü Kitap |