
YAYIMLANMA TARİHİ; 23 Şubat 2025...
Bölüme oy vermeyi ve yorum yapmayı ihmal etmeyin lütfen. Onlar bana bir motivasyon.
14. BÖLÜM; İHTİMAL?
Ömer Övünç’ten;
“Abi, az önce ne oldu öyle abi!?” Gökçen’in sesinden bariz duyduğum heyecandan dolayı ofladığımda yanımda bitmişti.
“Anam, kıpkırmızı olmuşsun abi.” Kahkaha attığında hemen banyoya girdim ve aynadan aksime baktım. Kızarık olan kulaklarım ile boynumu görünce ofladım ama asıl dikkatimi çeken şey yüzüm oldu.
“Gökçen , bu ne!?” Şokla aynada kendime bakarken tam kapıyı kapatmadığım için boşluktan beni videoya çeken Gökçen kahkaha attı.
“Makyaj.” Kahkahaları arasında zar zor söylediği kelime kaşlarımı çatmama sebep oldu.
Elime su döktükten sonra sabun sıkıp hızla yüzümü sabunla yıkamaya başladım. Yüzümü durulayıp başımı kaldırdığımda kırmızı rujun dağıldığını ama çıkmadığını görünce homurdandım. Tekrar elimi sabuna götürmüştüm ki Gökçen beni durdurdu.
“Öyle yapmaya çalışırsan yüzünü falan çıkartacaksın. Bununla yıka.” Elime bir şişe tutuşturduğunda içindeki jel tarzı şeyi avucuma döktüm.
“Ne bu?”
“Kezzap abi. Tövbe estağfurullah. Makyaj temizleme jeli.” Homurdandığında güldüm.
Hızla yüzümü yıkayıp başımı kaldırdığımda sonunda temizlenen yüzümle rahat bir nefes aldım.
Gökçen’e döner dönmez yanaklarımı sıkmaya başladığında kaşlarımı çattım.
“Bak yüzünü temizledin pamuk gibi oldun , pamuk. Bence sana sürekli bakım yapalım belki mizacın da pamuklaşır.” Dediğinde gözlerimi devirip ellerini ittim.
“Ya Gökçen, defalarca kez söylüyorum sana. Ben fazla temas sevmiyorum. Yapma şöyle şeyler!”
“Ya abi, defalarca kez değil ilk kez söylüyorum ama Aysu sana yaklaşmadan bile senin ona yaklaşman, belini olsun elini olsun tutman bana artık teması sevdiğini düşündürdü. Sonuçta kardeşine bile gelince temas sevmezken neden Aysu’ya bu kadar kolay temas edebiliyor olasın ki?” Yarım ağız gülerek söylediği şeylerle kaşlarımı çattım.
Bir şey söylemek için ağzımı açmama rağmen söyleyecek bir şey bulamayınca sinirle Gökçen’i tek elle kaldırıp kirli sepetine yaklaştığımda çırpınmaya başladı.
“Ya abi, ya!” Bağırışlarına aldırmadan boştaki elimle kirli sepetini açtım ve içi boş olan sepete Gökçen’i bıraktığımda çıkmak için yeltense de elimi kafasının tepesine koydum.
“Abi, ne yapıyorsun? Saçmalama ya! Ne oldu diyecek cevap bulamadın değil mi? Abi!!” Konuşmaya başladığında başından bastırıp iyice sepete girmesini sağlayıp üzerine kapağı örttüğümde çığlık atmıştı.
“Ne oluyor burada?” Annem kapı eşiğinden tuvalete bakarak sorduğu soru ile ona döndüm fakat elimi sepetten çekmedim.
“Bir şey olduğu yok anne. Abi kardeş oyun (!) oynuyoruz sadece. Abi kardeş zamanı işte.” Dediğimde oflayarak yanıma gelip beni kirli sepetinden uzaklaştırdığında Gökçen sepetin kapağını fırlatmıştı.
“Kızıma eziyet edip durma Ömer. Anne dayağı yersin bak.” Gülmemeye çalışarak konuştuğunda Gökçen annemize sarıldı.
“Anne, yeter artık çektiğim eziyet. Döv onu.” Son kelimeleri söylerken parmağıyla beni göstermişti.
“Annemin en sevdiği evladı benim kızım. Bu ne özgüven?” Dediğimde Gökçen annemin göğsünden doğru bana kötü kötü baktığında annem başını arkaya atıp kahkaha atmıştı.
“Anne ya, bir şey de şu oğluna.” Gökçen ağlanır gibi konuştuğunda güldüm.
“Kızımla arama girme Ömer. İkinizi de çok seviyorum.”
“Ama beni daha uzun zamandır seviyorsun.” Dediğimde güldü.
“Bir şeye sinirlenmişsin ya da şu an bir şeyi düşünmekten kaçınıyorsun. Ne oldu?” Annemin gülümsemesi düşerken endişeyle sorduğu şey benim kaşlarımı çatmama sebep olmuştu.
“Bir şey olduğu yok anne ,nereden çıkardın?”
“Bu konuşmayı uzattın, sen bu kadar uzatmazsın iki güleriz geçer fakat bir şeyden kaçmak için olayı uzatıyorsun. Bir şey olmuş. Çocuğumu tanırım ben. Ne oldu?” Ciddi bir şekilde konuştuğunda çaktırmamak için kaşlarımı düzeltip gülümsedim.
“Gerçekten bir şey yok annem. Sebepsiz yere uzadı. Gökçen’le uğraşasım geldi.” Dediğimde Gökçen araya girdi.
“Anne ya bırak şu oğlunu. Ben sana bir şey göstermek istiyorum.” Dedi ve annemin elini tutup sürükler gibi çıkarttığında kaşlarımı çatsam da kurcalamadım ama nedense içimde kurcalamamı isteyen bir his vardı.
Tuvaletten çıkıp odama girdiğimde odanın sıcaklığıyla istemsiz kaşlarım çatıldı ve pencereye doğru ilerledim. Pencereyi açtığımda ilk gördüğüm şeyin annesi ile konuşan Aysu olmasını beklemiyor olmam aklıma bir süre önce olan olayı getirdi.
Birkaç gün önce;
Esneyerek yataktan kalkmamın ardından cama doğru ilerledim. Odam bir hayli sıcaktı.
Perdemi açtığımda annesiyle konuşan Aysu’yu görünce tebessüm ettim. Hararetli bir şekilde annesine bir şeyler söylüyordu. Camı açıp gülümseyerek onlara bakarken Burcu abla dolaptan bir şey alıp uzattığında Aysu’nun yüz ifadesini görememiştim. Burcu abla odadan çıktığında Aysu ellerini tişörtünün altına götürünce üstünü çıkartacağını anladığım için hemen güneşlikle birlikte perdeyi çektim.
“Ah şu kız, perdesini kapatmadan üstünü çıkartmamayı öğrenmesi lazım.” Dedikten sonra iç çektim ve odamdaki banyoya ilerledim.
“Abi hadi, gitmemiz lazım.” Gökçen kapının dışından bana seslendiğinde üstümü giyinmiş bir halde çıktım.
“Tamam gidelim.” Derken kolumu omzuna attım.
“Yanına bir şey almayacak mısın?”
“Çantana havlumu koysan çok iyi olur güzelim.” Yanağından makas alarak konuştuğumda homurdanarak havlu alıp çantasına koydu.
Evden çıkıp Aysu’yu beklemeye başladığımızda kısa süre sonra evden çıkıp yanımıza geldi.
"Çok mu geç kaldım?" Hafif bir mahcubiyet ile sorduğu soruya içimden tebessüm ettim.
"Sorun yok arabayla gideriz." Dedikten sonra anahtarla arabayı açıp arabaya ilerlerken Gökçen ile Aysu da peşimden gelmişti.
"Ay heyecanlandım." Arabaya bindiğimiz zaman Gökçen yerinde kıpırdanarak konuştuğunda Aysu’nun o güzel gülüşünü dikiz aynasından görmüştüm.
"Sen de Gökçen. Her gelişimizde gidiyoruz ve her seferinde heyecanlanıyorsun."
"Ama abi bu sefer farklı." Dedikten sonra yaptığı gülüş kaşlarımı havalandırmıştı.
"Nasıl bir fark Gökçen?"
"Hepimiz büyüdük, hepimiz birlikteyiz. Yazlık, kum, güneş, deniz, yeni insanlar, büyümüş biz. Aramızda sevgilisi olmayan bekarlar var. Sevgili adayları doludur plajda falan." Dediğinde ne yapmaya çalıştığını anlamamış olduğumdan dolayı kaşlarımı çattım.
Ne saçmalıyordu bu kız?
"Sen aklını öyle saçma sapan şeylerle doldurup boş yere heveslenip heyecanlanma kardeşim." Hafif tehditkâr sesim arabayı doldurduğunda dikiz aynasına bakmıştım ki Aysu ile göz göze geldim.
Aysu’nun gözleri her zaman böyle güzel miydi?
"Bizden kimsenin başına öyle bir şey gelmez diğer senelerde olduğu gibi." Diyerek sözlerime devam ettiğimde bakışlarımı yola çevirdim.
"Ne olacağını bilemezsin abi. Ne yani bu sene sen de Aysu da diğerleri de bir sevgili bulsa sizin için daha eğlenceli geçmez miydi?" Gökçen inatla konuyu devam ettirdiğinde dikiz aynasından Gökçen'e attığım sinirli bakış oturduğu koltukta kaymasını sağlamıştı.
"Tamam bir şey demiyorum." Mırıl mırıl konuştuktan sonra bir anda dikeldi ve "Hem niye öyle bakıyorsun? Ne dedim ki!?" Diyerek sesini yükselttiğinde hiçbir şey demeden sadece kısa bir bakış atmakla yetinmiştim çünkü plaja gelmiştik. Arabayı park ettiğimde hepimiz arabadan indik. Gökçen benden kaçarak bizimkilerin yanına koştuğunda ardından Aysu’yla biz de yürümeye başladık.
Aklıma sabahki olay geldiğinde yalnız kaldığımız ve bugün daha yalnız kalamayacağımızı düşündüğüm için ikaz etmenin tam zamanı olduğunu düşündüm.
"Üstünü giyinirken perdeni kapatmayı unutma." Dediğimde dediğime pişman olacağım o şeyler oldu.
Aysu durdu ve şoktan büyümüş gözlerle bana bakarken aynı zamanda o gözlerde şok dışında korku ve tedirginlik de hakimdi, hatta hayal kırıklığı bile.
"Ne? Sen beni mi izledin?" Dediğinde kaşlarımı çattım.
Beni ne sanıyordu?
"Oradan sapık gibi mi duruyorum Aysun? Tabii ki de izlemedim. Camımı açmak için cama gitmiştim ki tam o sırada tişörtünü çıkartmaya başladığını gördüm ve hemen uzaklaştım, bakmadım , izlemedim asla da izlemem ben öyle. Sapık mıyım ben? Ya da dur daha doğrusu senin gözünde sapık mıyım ben?" Sinir, şok ve hayal kırıklığı karışık bir şekilde konuştuğumda omuzları düştü.
Gözlerinde sapık bir şerefsiz olacağımı hiç düşünmemiştim, düşünmezdim bile.
"Özür dilerim ben bir anda. Of, özür dilerim Ömer. Hayır asla seni bir sapık olarak görmüyorum. Sen aksine benim kahramanım değil misin?" Sorusunu gülerek sorduğunda gözlerimin içine bakmıştı. Gülüşü içimdeki o kırılgan hisleri sararken derin bir nefes aldım.
"Senin için her zaman kahraman olabilirim Aysun ama sapık olma ihtimali bile can sıkıcı." Dediğimde kolumu tuttu ve ben bana dokunuşunda asla rahatsız olmadım.
"Gerçekten o an şaşkınlıktan farkında olmadan dedim, özür dilerim." Sesinden belli olan samimiyet ile başımı salladığımda bizimkiler ikimize sesleniyorlardı.
"Artık yanlarına gidelim." Dediğimde başını salladı.
"Tamam ama affettin mi?" Kirpiklerinin ardından yüzüme baktığında kısa bir nefes alıp gülümsedim.
"Affettim." Dedikten hafif iç çekerken ‘zaten sana nasıl kırgın kalabilirim ki’ diye kendimin bile duyacağı bir sesle kendi kendime konuştum.
Şimdiki zaman;
Aklıma gelen anıda fark ettiğim bir detay kaşlarımı çatmama sebep oldu. O an bizimkilerin yanına gittik falan derken düşünememiştim ama Aysun’un gerçekten neden ilk aklına gelen şey onu izlememdi? Yoksa biri ona böyle bir şey mi yaşatmıştı? Gözündeki o korku ve tedirginliği hatırladığımda bu düşüncem kendini daha baskın hissettirmişti ki Burcu abla odadan çıktığı için cama dönen Aysu ile düşüncelerim bir anda yok olmuştu.
Bu kızın her hareketi bu sene geldiğimizden beri neden benim bu kadar kafamı karıştırıp bende bu denli bir etki bırakıyordu?
Aysu kızarmış yanakları ile cama yaklaşıp perdeyi çektiğinde hafifçe gülümsedim.
Benden mi utanıp kaçınmıştı o az önce?
“Ömer, Gökçen hadi yemeğe. Bahçede yiyoruz bu akşam.” Annemin sesini duyduğumda sırıtarak baktığım perdeden gözlerimi ayırıp kaşlarımı çattım.
Ne yapıyordum ben?
Bahçeye çıktığımda herkesin oturmuş olduğunu gördüm. Hızla yanlarına gidip ben de oturduğum zaman annemin imalı bakışlarıyla karşılaştığımda kaşlarım havalandı.
“Bugün Aysun senin iyice canına okumuş duyduğuma göre.” Annemin dalga geçer gibi çıkan sözleri bakışlarındaki imayı anlamamı sağlamıştı.
İnşallah videoyu göstermemişsindir Gökçen…
“Canıma okumadı anne.” Kısıkça konuştuğumda annem gülmüştü ama o gülüş hiç de masum bir gülüş değildi.
Kesinlikle videoyu izlemişti ve Gökçen videoda nereye kadar çekmişti hiçbir fikrim yoktu.
Karnımızı doyurduktan sonra kalkıp odama çıktım ve kısa bir duş aldıktan sonra kendimi yatağıma bıraktım. Yorucu ama bir o kadar da güzel bir gündü.
Telefonumu elime alıp instagrama girecektim ki Gökçen’den gelen mesajla whatsappa girdim. Bir video atmıştı. Video yüklendiğinde gördüğüm şeyle yutkundum. Gökçen’in bugün Aysu bana makyaj yaparken çektiği videoydu bu.
Videoyu başlattığımda farkında olmadan nefesimi tutuyordum.
Videonun sonuna doğru ayağa kalktığımda Gökçen de ayaklanmıştı. Aysu’yu öptüğüm anı Gökçen öyle bir açı ile çekmişti ki ikimiz de gözüküyorduk daha doğrusu kamera benim yüzümü çekiyor ama aynı zamanda aynaya hafif çapraz kaldığımız için aynadan Aysun’un yüzü de bariz gözüküyordu ve ben onu öptüğüm an ikimizin de gözleri kapanmıştı. Gökçen Aysu’yu da tam göstermek amaçlı dönüp bu sefer Aysu’yu kameraya aldığında Gökçen’in şaşkınlık nidası çıkmış ve ikimiz ateşe değmiş gibi geri çekilmiştik aynı zamanda da video kapanmıştı.
Aysu’yu öptüğüm anı geriye alıp alıp izlediğimi fark ettiğimde yutkunup telefonun ekranını kapattım.
Ne oluyordu bana böyle?
Aklıma bir ihtimal geliyordu ama…
İşte her şeyin olduğu gibi bunun da bir aması vardı.
Ve ben zaman geçtikçe o ihtimali iliklerime kadar yaşayacağımdan ve amaların önemsiz kalacağından habersiz bir şekilde uykuya dalmıştım.
BÖLÜM SONU…
Aaaa o ihtimal ne acabaaa?
Aşk olabilir mi, aşk ya da sevgi?
Ömer’in ağzından yazdığım ilk bölüm nasıldı? Beğendiniz mi?
Ömer hayal ettiğiniz gibi miymiş yani iç dünyası falan dskfndlkf
Bölümü beğendiniz mi?
Bir dahaki bölümde görüşmek üzereee.
Kendinize iyi bakınnn.
Allah’a emanet oluuuuun benim minik tatlı eriklerimmmmmmmm.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 964 Okunma |
159 Oy |
0 Takip |
14 Bölümlü Kitap |