
YAYIMLANMA TARİHİ; 9 ARALIK 2024...
Bölüme oy vermeyi ve yorum yapmayı ihmal etmeyin lütfen. Onlar bana bir motivasyon.
EA-9. BÖLÜM: HADİ DENİZE GİDELİM!
"Gökçen." Dediğimde bana doğru geldi.
"Sevgili misiniz?" Dediğinde gözlerim kocaman oldu.
"Hayır, nereden çıktı bu? Saçmalama." Hararetle konuştuğumda sinirle soludu.
"Abimin davranışları hiç öyle demiyor ama!" Dediğinde yutkundum.
"Gökçe-"
"Sevgili olsanıza. Olun ,olun. Ay çok tatlı olursunuz. Yengem ol benim evet." Hevesle konuştuğunda şaşkın gözlerler yüzüne bakakaldım. Konuşamadığımda bana baktı ve şaşkın bakışlarımı görmüş olmalı ki başını sağa sola salladı.
"Ne oldu niye öyle bakıyorsun?" Dediğinde elini tutup odasına çıkarttım.
"Sen bana İnci olmaz aynı masada yemek yedik falan dedin. Ben, ben hiç kimse olmaz diyorsun sandım. Biz de aynı masada yemek yedik." Kapıyı kapatır kapatmaz konuştuğumda kahkahayı bastı.
"Salak kız. Ben İnci'yi sevmediğim , gıcık olduğum için olmaz diyordum ama seni biliyorum ve isterim daha ne olsun." Gülerken konuştuğunda koluna vurdum.
"Olmaz zaten öyle bir şey çok da uçma." Dediğimde kaşları havalandı.
"Görmüyor musun? Beni kardeşi gibi görüyor. Nasıl sen bugün şu nikaha alma muhabbetini yaptığında hemen sinirlendi. Görmedin mi?" Söylediğim şey ile kahkaha attı.
"Ay sen aslında çok zeki bir kızsın ama nedense iş bu olaylara gelince aptalın önde gideni oluyorsun Aysu. Orada abim tamamen senin pancara dönmüş yanaklarından dolayı uyardı beni. Abimin uyarı ya da sinir ses tonunu bırak da bileyim. O an tamamen bana uyarıydı ve bunu senin yanaklarına bakarak yaptı. Seni utandırdığım için bir uyarıydı. Ayrıca adımın Gökçen olduğu kadar eminim bu sene abimin sana karşı davranışları bir kardeşe karşı davranış gibi değil. Tamam bundan önceki senelerde öyleydi ama bu sene değil." Dediğinde bulunduğum yerde ayakta çakılı kaldım.
"Dalga geçme benimle."
"Dalga geçmiyorum seninle mal. Normalde annem ne zaman abime sevgili îmâsı yapsa abim kızar ama nedense bu akşam masada çıtı bile çıkmadı. Seni kucakladı, ayağına cam batmasın diye kendi uğraştı, seni köşeye sıkıştırdı ki o sahne tam dizi sahnesi gibiydi keşke videoya alsaydım başa sarar sarar izlerdim be. Neyse başka heh bir de şey yaptı saklambaç oynarken seni görmüyormuş gibi yaptı ve ben kendi gözlerimle gördüm seni gördüğünü. İnci'ye temas etmekten hoşlanmıyorum dedi ama her fırsatta sana temas edip duruyor. Ay ay ay ay ay gerçekten de kuşkulanmakta haklıymışım." Dedikten sonra bir duraksadı.
"Yoksa benim sana anlatacağım asıl utanması gereken benim olduğum bir konu var dediğin konu bu muydu? Mal. Neden utanacaksın. İnci ile ilgili söylediklerimden dolayı da bana söylemekten vazgeçtin değil mi? Aptal. Ay o kadar zekiyim ki hemen çözdüm." Konuşması bitince dans etmeye başladığında bu hâline güldüm.
Çenesi de düşmüştü heyecandan. Ben bu kadar heyecanlanacağını bilseydim daha önce söylerdim. Hoş ben söylemedim o anladı zaten daha doğrusu yakaladı.
"Allah'ım hep yenge açısından korkmuştum. Çok teşekkür ederim." Ellerini açmış başını havaya kaldırarak konuştuğunda omzuna vurup yatağa oturdum ve bir tane cips attım ağzıma.
"Bu kadar havaya girme. Ben bile girmiyorum." Dediğimde eliyle kafamı itip karşıma oturdu.
"Sen malsın da ondan. Eee sende nasıl başladı onu anlat. Bu zamana kadar hiç de fark etmedim he. Bu sene bir işgillendim sadece. Hangi ara oldu?" Konuyu bir anda değiştirince ağzıma kurabiye götürdüğüm elim yarı yolda kalakaldı.
"Ya aslında" derken kurabiyeyi tabağa bıraktım "ben küçüklükten beri seviyorum Ömer'i. Hani bizimkiler hep Ömer'in beni havuzdan kurtardığını anlatıp anlatıp duruyorlardı ya. İkimiz de erik ağacını seviyormuşuz da o yüzden de kesilip çit çekilmemiş falan. Bunlar hep etki yarattı bende. Ben bir bakmışım seviyorum ama o beni sevmiyor. Öyle. Aman neyse kapatalım ya konuyu." Bakışlarımı tabaklara çevirdiğimde derin bir nefes aldı.
"Hallederiz ya. Hallederiz. Sen güven bana. Güven." Dediğinde başımı kaldırıp yüzüne baktığımda tam olarak yüzünde sırıtan mor şeytan emojisi belirmiştir. Tam olarak öyle bakıyordu.
"Gökçe-"
"Ya sus hayır inkar etme, itiraz da etme evet ve kabul ediyorum dışında hiçbir söylemini kabul etmiyorum. Sinirlerimi bozma benim döverim seni pata küte bak. Ya beni onayla ya da susarak bana boyun eğ."
Alt dudağımı sarkıtarak sustuğumda cık cıklayarak başını olumsuz manada salladı.
"Bana katılmanı beklerdim çok büyük ayıp ettin. Neyse sorun yok. Benim dediğime gel de göreyim ben seni. Karşına geçip bol sesli bir kapak çekmezsem ne olayım." Hararetli hararetli konuştuğunda kendimi tutamayıp tebessüm ettim.
Bu şapşal olmasa ben ne yapardım acaba.
İkimizin de telefonuna bildirim geldiğinde telefonumu elime aldım. Özlem bir grup kurmuş orada da yarın için denize gitmeyi teklif ediyordu. Başımı kaldırıp Gökçen'e baktığımda hevesle başını salladı.
"Gidelim. Uzun zamandır denize gitmemiştik zaten." Dediğinde ben de başımı onaylar manada sallayıp gruba döndüm. Herkes onayladığında biz de onayladığımızı belli etmiştik ve yarın öğleden sonra 5'de plajın girişinde buluşmak için sözleştik.
"Eee başka ne var ne yok anlat?" Gökçen tabakların bulunduğu siniyi yere koyarken ben de yatağa uzandım.
"Ne anlatayım? Genel bir özet geçtim işte." Dediğimde o da benim gibi yatağa uzandığında ikimiz de tek kolumuzu başımızın altına koyup birbirimize döndük.
"Hakan ile nasıl karşılaştınız?"
"Dediğim gibi ilk sosyal medyadan yani instagramdan yazdı bana. Adımı soyadımı yazmış bulmuş beni. Öyle havadan sudan konuşurken üniversite başvuru sonuçları açıklandı. Aynı üniversite farklı bölümlerdeydik. Besyo kazanmış o." Esnemem konuşmamı bölse de anlatmaya devam ettim.
"İşte okulda ortak aralarımızda sürekli bir aradaydık konuştuk işte. Tek tanıdığım o olunca üniversiteden. Öyle öyle yakın arkadaş olduk. Sevgilisi var ki aralarını ben yaptım. Çok tatlı bir kız çok da yakışıyorlar. Kısa sürede en yakın erkek kankam daha doğrusu kardeşim oldu. Öyle yani." Sustuğumda başını onaylar manada salladı.
"Hakan'ın o konuda sana nasıl yardımı oldu?" Dediğinde derin bir nefes aldım.
"Onu anlatmam için olayları en baştan anlatmam lazım. Olayları anlattığım zaman söylerim onu, olur mu? Psikolojik açıdan o anları hatırlamaya kendimi hazırlamam lazım ve şu an o hazır oluşu hissetmiyorum." Sakince söylediğim cümleler derin bir nefes aldırmıştı ikimize de. Başını sallayarak beni anlayışla karşıladığında ben de ona küçük bir tebessüm yolladım.
"Asıl sen anlat. Nasıl bir his sevilmek? Sevdiğin adam tarafından sevilmek, sevgili olmaz?"
"Kanka, güzel. Gerçekten güzel. Hani hissettiriyor dedim ya sevdiğini , değer verdiğini. İşte onları hissedebiliyor olmak çok güzel. Nasıl anlatayım bilmiyorum. Güzel işte." Sonlara doğru yanakları kızardığında güldüm.
"Utandın mı kız sen? Utanıklı kız seni. Yerim kız yanaklarını. Şuna bak. Tam tek lokmalık." Derken yanaklarını sıktığımda o da bu hâlime güldü.
"Aysun, hadi gidiyoruz." Gülüşmemizi dışardan duyduğum babamın sesi kestiğinde yataktan kalktım.
"Beraber kalma gecesini diğer kızlarla beraber bir gün yapalım. Bugün yorulduk ikimiz de yarın deniz var zaten. Dinlenelim. O yüzden gideyim ben." Yataktan kalktığımda Gökçen alt dudağını sarkıtmış bana bakıyordu. O hâline gülümseyip sarıldığımda o da bana sarıldı ve daha sonra beraber odasından çıkıp aşağıya indik. Herkesle vedalaştıktan sonra eve geçtiğimizde hemen üzerimi değiştirip kendimi yatağıma attım ve yorgunluktan bugün olanları düşünemeden uykuya daldım.
☀️🌊🏡🌳
"Ya anne benim mayom nerede?" Dolabımı karıştırırken anneme seslendikten kısa bir süre sonra annem odama girdi.
"Nereye koyduysan oradadır Aysun."
Klasik anne sözü işte.
Yanıma gelip dolaba baktıktan sonra üst raftan bir şey çekip çıkarttı. Eline gelen mayom ile gözlerim kocaman oldu.
"Büyücüsün sen. Büyücü. Baktım ama ben oraya göremedim." Dediğimde güldü.
"Bakar kör kızım benim. Anne eli değdi ya ondandır." Elindeki mayomu uzattığında hemen aldım.
"Geç kalacağım." Derken hemen üzerimi çıkartmaya başladım. Hızla mayomu üzerine geçirdikten sonra onun üzerine şort ve Sefa'dan otlandığım beyaz bol tişörtü giydim.
Erkek kardeşin yararlarından bir tanesi de kıyafetlerinden otlanabilmek.
Plaj çantamı da hazırladıktan sonra koluma astım ve koşarak evden çıktığımda beni kapıda bekleyen Ömer ve Gökçen'in yanına hız kaybetmeden koştum.
"Çok mu geç kaldım?"
"Sorun yok arabayla gideriz." Ömer arabanın anahtarına basıp arabaya ilerlediğinde biz de Gökçen ile peşinden gittik.
"Ay heyecanlandım." Arabaya bindiğimiz zaman Gökçen yerinde kıpırdanarak konuştuğunda güldüm.
"Sen de Gökçen. Her gelişimizde gidiyoruz ve her seferinde heyecanlanıyorsun."
"Ama abi bu sefer farklı." Yine mor şeytan emojisi gibi güldüğünde amacını anlamıştım.
"Nasıl bir fark Gökçen?"
"Hepimiz büyüdük, hepimiz birlikteyiz. Yazlık, kum, güneş, deniz, yeni insanlar, büyümüş biz. Aramızda sevgilisi olmayan bekarlar var. Sevgili adayları doludur plajda falan." Dediğinde yapmaya çalıştığı amacı doğru tahmin ettiğimi fark ettim. Tanıyordum ben bu kızı ya.
"Sen aklını öyle saçma sağan şeylerle doldurup boş yere heveslenip heyecanlanma kardeşim." Ömer'in hafif tehditkâr sesi arabayı doldurduğunda dikiz aynasından ona baktığımda göz göze geldik.
"Bizden kimsenin başına öyle bir şey gelmez diğer senelerde olduğu gibi." Diyerek sözlerine devam ettiğinde Gökçen hâlâ gülümsemesini devam ettiriyordu.
"Ne olacağını bilemezsin abi. Ne yani bu sene sen de Aysu da diğerleri de bir sevgili bulsa sizin için daha eğlenceli geçmez miydi?" Gökçen inatla konuyu devam ettirdiğinde Ömer dikiz aynasından Gökçen'e öyle bir bakış attı ki Gökçen oturduğu koltukta kaydı.
"Tamam bir şey demiyorum." Mırıl mırıl konuştuktan sonra bir anda dikeldi ve "Hem niye öyle bakıyorsun? Ne dedim ki!?" Diyerek sesini yükselttiğinde Ömer hiçbir şey demeden sadece kısa bir bakış atmakla yetinmişti ki zaten bir şey diyemeden plaja gelmiştik. Arabayı park ettiğinde hepimiz arabadan indiğimizde Gökçen abisinden kaçarak bizimkilerin yanına koştu ve ardından Ömer'le biz de yürümeye başladık.
"Üstünü giyinirken perdeni kapatmayı unutma." Ömer'in bir anda dediği şeyle durup aniden yüzüne baktığımda gözlerim söylediği cümleden dolayı kocaman olmuştu.
"Ne? Sen beni mi izledin?" Dediğimde kaşlarını çattı.
"Oradan sapık gibi mi duruyorum Aysun? Tabii ki de izlemedim. Camımı açmak için cama gitmiştim ki tam o sırada tişörtünü çıkartmaya başladığını gördüm ve hemen uzaklaştım, bakmadım , izlemedim asla da izlemem ben öyle. Sapık mıyım ben? Ya da dur daha doğrusu senin gözünde sapık mıyım ben?" Sinirle ve sanki ihanete uğramış gibi çıkan bir sesle konuştuğunda omuzlarım düştü.
Hayır ondan değil sadece zamanında izlendiğim için korkuyorum. Tramvalarım var, diyemedim...
"Özür dilerim ben bir anda. Of, özür dilerim Ömer. Hayır asla seni bir sapık olarak görmüyorum. Sen aksine benim kahramanım değil misin?" Sorumu gülerek sorduğumda gözlerinin içine bakmıştım. Gözlerinde bakış yumuşadığında derin bir nefes aldı.
"Senin için her zaman kahraman olabilirim Aysun ama sapık olma ihtimali bile can sıkıcı." Dediğinde kolunu tuttum.
"Gerçekten o an şaşkınlıktan farkında olmadan dedim, özür dilerim." Sesimden belli olan içtenliğim ile başını salladığında bizimkiler ikimize sesleniyorlardı.
"Artık yanlarına gidelim." Dediğinde başımı salladım.
"Tamam ama affettin mi?" Kirpiklerimin ardından yüzüne baktığımda gülümsedi.
"Affettim." Dedikten sonra bir şey mırıldandı. İlk defa dudak okuma özelliğimi kullanarak dudaklarını okuduğumda 'zaten sana nasıl kızgın kalabilirim ki?' Dediğini gördüm.
Ne? Ne? Ne? Ne? Ne?
Doğru okuduğuma eminim. Ne dedi o? Kızgın kalamam mı dedi?
Desenize bu yaz Gökçen'in de dediği gibi daha farklı ve eğlenceli geçecek gibi?
BÖLÜM SONU...
Sizde kitap nasıl ilerliyor? Hızlı mı, yavaş mı yoksa normal mi?
Bölüm nasıldı?
En beğendiğiniz sahne hangisiydi?
Bir dahaki bölümde görüşmek üzereee kendinize iyi bakın Allah'a emanet olun benim minik tatlı erikleriiiiim.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 964 Okunma |
159 Oy |
0 Takip |
14 Bölümlü Kitap |