31. Bölüm

31. Bölüm

Esma Nur
yazarnunur

YAYIMLANMA TARİHİ; 18 Ekim 2024..

31. BÖLÜM;

 

"Sabah yola çıkacağız. Bu kadar intikam yeter. Temizlenin ve yatın." Son cümlesini Kuzey abimle bana bakarak söylediğinde elimdeki maske ve bıçağı Kuzey abimin kollarına bıraktım ve odaya doğru koşmaya başladım.

 

"Odadaki banyo benimdir. Sakın odaya girme bozuşuruz." Dedikten sonra pat diye kapıyı kapattığımda koridordaki herkes güldü.

 

Şakayı iyi güzel yapmıştık ama şimdiki sorun ise ben şu lensleri nasıl çıkaracağım ulan?

 

Bir gün sonra;

 

"Defne kalk, Defne kalk, Defne kalk, kalk, kalk, kalk, kalk." Emir başımda kuş gibi öterken hemen başımın yanındaki kafasına elimin tersiyle şap diye yapıştırdım bir tane.

 

"Ulan gelmiş kafamda ötüyorsun gak gak diye. Evet sen kargası o yüzden gak gak diye ötüyorsun. Ulan hem ne oluyoruz? Defne falan. Hayırdır? Ablaya ne oldu?" Tek gözümü açarak burnunu tutan Emir'e baktım.

 

"Ya abla uyan diye yaptım. Sen de burnumu kırdın." Dediğinde dizimi yatağa yaslayıp bedenimi hafif yukarı kaldırdım ve Emir'in elini burnundan çekip burnunu tuttum , hafif sıktığımda bana anlamayan gözlerle baktı.

 

"Peh burnun kırılmışmışmış. Yalancı." Dedikten sonra burnunu sertçe sıktığımda bağırdı. Elimi çektiğimde hızla ayağa kalktı.

 

"Al işte. Al birini vur ötekine. Kuzey abimin küçük ve kız hâli." Dediğinde güldüm ve dil çıkardım.

 

Lodos abim odaya girip bize baktığında ben de Lodos abime tatlı tatlı baktım.

 

"Abicim zaten dün akşam geldik eve. Bak benim çok çok ama çoooook uykum var. Ben bugün gitmeyeyim okula. Hı? Lütfeeeeen." Dediğimda kollarını göğsünde doladı ve omzunu kapı pervazına yasladı.

 

Bak canım abiciğim şu takım elbiseyle şunları yapma. Olmuyor bak böyle. Sürekli sana düşmemem lazım.

 

"Olmaz Defne. Hem biz eve gece gelmedik dediğin gibi akşam geldik ve sen yolda yarım bıraktığın dizini bitirip başka bir diziye başladığın için meraktan onu izlemen sonucu gece bilmem kaçta yattın. O yüzden hiç ihtimalin yok okula gitmeme konusunda.'"

 

Başını olumsuz manada sallayarak konuştuğunda homurdanıp üzerimdeki yorganı attım ve ayağa kalktım.

 

"İyi o zaman çekilin gidin odamdan. Görmek istemiyorum siz."

 

Emir Lodos abimin yanına gidip bana trip atar gibi gittiğinde arkasından şaşkınca baktım.

 

"Hah! Trip mi attı o velet?" Lodos abime bakarak konuştuğumda güldü ve başını salladı.

 

"Hadi güzelim sen de giyin de yemek odasına in." Dediğinde başımı salladım ve abimi onayladığımda odadan çıktı.

 

Yine az önce başını aşağıya yukarıya sallaya sallaya müzik dinleyen insanlar gibi olduk ama neyse.

 

Banyoya gittim ve işlerimi hallettikten sonra giyinme odasına gittim.

 

"Ne giysem? Ne giysem? Ne giysem? Heh şunları giyeyim."

 

Kendi kendime konuşurken gördüğüm şeyleri hemen elime aldım ve üzerime geçirdim.

 

 

 

"Çok cool oldum be. Mükemmelim yine." Derken elimle saçımı geriye attım.

 

Takılarımın olduğu yere gidip sadece saatimi taktım ve odadan çıktım.

 

Merdivenlerden hoplaya zıplaya yemek odasına gittiğimde bizimkiler bana sırıtarak bakıyordu.

 

Kuzey homurdanıp beni baştan aşağıya süzdüğünde kaşlarım çatıldı.

 

Bu niye homurdandı şimdi?

 

"Ne oldu ya?" Üzerime bakarak konuştuğumda yanıma geldi ellerini omuzlarıma koyup beni kapıya doğru çevirdi.

 

"Sen çok güzel olmuşsun. Git başka bir şey giy." Dedikten sonra beni kapıya doğru ittirdiğinde güldüm.

 

"Bana bak Kuzey. "Dedikten sonra durdum ve ekledim.

 

"Abi. Ne giyersem giyeyim çok güzel olacağıma göre üstümü değiştirmeye uğraşamam."

 

Saçımı Kuzey abimin yüzüne doğru savurduktan sonra sofrada oturmuş bizi bekleyen babamın yanına gittim ve arkadan boynuna sarılıp yanağına kocam bir öpücük kondurdum. Aynı işlemi anneme de yaptıktan sonra sofrada yerime oturduğumda abilerim ve Erim boğazını temizledi. Bu hareketlerine gülüp duymamış gibi yaptım ve bana odaya girdiğimden beri bakmayan Emir'e dik dik bakmaya başladım.

 

Cidden trip yiyorum şu an. Oha.

 

Görmemiş gibi yapıp kahvaltımı yapmaya başladım.

 

Uyku önemli abi hem beni uykumdan kötü kötü uyandırıyor hem uyandırırken abla demiyor hem de trip atıyor. Paşama bakar mısınız? Yanında tatlı da olsun mu?

 

Kahvaltımı yaptıktan sonra ayağa kalktım.

 

"Size afiyet olsun canlarım ben hemen çantamı alıp geliyorum." Dedikten sonra kimsenin bir şey demesini beklemeden ayağa kalktım ve odama gidip çantamı aldım.

 

"Ayy hadi ama ne kadar yavaşsınız biraz hızlı olsanıza. Doymadınız mı daha?" Söylene söylene aşağıya indiğimde Emir ve Erim masadan kalktı.

 

"İyi be kalktık hemen cingar çıkarma." Erim konuştuğunda güldüm ve kapıya ilerleyip kapıyı açtığımda karşımda Arda'yı görünce gözlerimi devirdim ve omzumu koluma çarpıp yanından geçtim.

 

"Defne, yapma böyle konuşalım. Kedimi sana açıklayayım. Adar'la bile konuştun dinledin onu. Beni de dinle." Dediğinde adımlarımı durdurdum ve ona döndüm.

 

"Tamam konuş. Dinliyorum."

 

Hızla önüme geçtiğinde ona baktım.

 

"Ben tamam ilk başta gerçekten Adar'a senin hakkında bilgi vermek için arkadaşlık kurdum. Evet bu doğru ama sonra cidden değişti. Seni kardeşim olarak gördüm ki hâlâ öylesin benim için. İlk başta amacım oydu ama sonra işte ne zaman seni kardeşim olarak görmeye başladım yemin ederim sonra Adar'a hiçbir şey anlatmadım senin hayatın hakkında. İyi olduğunu falan filan söyledim. Bak haklısın kızmakta, kandırılmış gibi hissetmekte. Özür dilerim. Köpek gibi pişman oldum. Cidden çok özür dilerim. Affedemez misin beni? Ufacık bir ihtimal bile mi yok?" Son cümlesini işaret ve baş parmağını birbirine yaklaştırıp iki parmağı arasında kalan minicik boşluğu işaret ederek söylemişti.

 

Derin bir nefes aldım.

 

"Kızgınım sana evet. Şule ve Atakan'a da kızgınım ama sana kızgın olduğum kadar değil. Çünkü sen anlatıyormuşsun her şeyi onlar sadece senin arkadaşın diye katılmışlar sana. Kızgın olduğum kadarıyla kırgınım da sana. Ben size güvenip özelimi, acımı, kanayan yaralarımı anlatırken senin onu üçüncü bir kişiye anlatmış olman gerçeği yaralıyor beni. Ve en çok da yaralayan bunu yapmak için benimle arkadaş olman. Kırıldım işte. Kızdım da. Ama ama en çok kırıldım. İlk kez gerçekten bir kardeşimin olduğunu hissettiğim zamanlarda aslında kardeşlerimin de başkasının ajanı olduğu gerçeği kırdı beni. Salak mı dersin? Kerizsin mi dersin bilemiyorum ama. Affettim seni Arda. Samimiyetine inanıyorum. Güveniyorum sana." Dediğimde kocaman sırıtarak kollarını belime dolayıp beni kendine çekip sıkıca sarıldı.

 

Özlemiştim ve artık barışmamız gerekiyordu ki zaten samimiyetine güveniyordum. Hâl ve hareketlerinde, bakışlarında o pişmanlığı hissetmiştim. Bence bu kadarcık eziyet yeterdi.

 

Evet eziyet. Sizin yaptığınız bir hata yüzünden sevdiğiniz bir kişiyle bırak konuşamamayı göz göze bile gelmiyor gelemiyorsanız bu aslında size büyük bir ceza ve ezitettir. Göz göze gelememenizin, konuşamamanızın sebebi sizsiznizdir çünkü.

 

"Teşekkür ederim." Diye mırıldandığında güldüm ve ben de kollarımı onun boynuna dolayıp sıkıca sarıldım.

 

"Eh, tamam lan yeter barıştınız işte. Uza artık." Kuzey abim Arda'yı ensesinden kedi gibi tutarak benden uzaklaştırırken konuştuğunda başımı onaylamaz manada salladım.

 

Bunlar çok kıskançtı abi. Olay çıkar ilerde bizim evde bu yüzden. Defne dedi , dersiniz.

 

"Hadi. Geç kalacaksınız okula bırakıcam sizi." Arda'nın ensesini bıraktıktan sonra konuştu ve arabasına doğru ilerledi.

 

Arabanın önüne gelince bize döndü ve Arda'ya gözlerini kısarak bakmaya başladı.

 

"Kardeşimden uzak dur ve o kuzenin olacak kardeşime meraklı herifede de o da uzak dursun." Dedikten sonra arabaya bindiğinde Arda kendi kendine kısık bir şekilde konuştu.

 

"Hadi ben uzak durdum diyelim de kuzenim olacak kardeşine meraklı herif olan Adar biraz zor uzak durur."

 

👨‍👨‍👦‍👦👨‍👩‍👧‍👦

 

"Ders kimya. Boş zaten. Bence bu ders okul çıkışında bir şeyler yapalım ve onu planlayalım." Aras arkasını dönerek konuştuğunda yüzüne baktım.

 

"Olabilir aslında." Başımla onu onaylarken sözlerimle de tasdik ettiğimde sırıttı.

 

"O zaman şöyle yapalım." Ares konuştuğunda başımı ona çevirdim. Bana bakarak konuştuğunu da o an bakışlarımız kesiştiğinde fark ettim.

 

"Ne yapalım?" Erim sorusunu yönelttiğinde ona bakmadan Ares'e bakmaya devam ettim.

 

Gözlerimi alamıyorum desem neyse öhöm. Bir şey demedim ben.

 

"Ben geçende bir yer keşfettim. İşte gidip eski dönem yani Osmanlı dönemi kıyafetleri denenilen bir mekan. Taht falan da var hatta. Oraya gidebiliriz. Size de uyarsa." Bana bakarak konuştuğunda dayanamayıp bakışlarımı kaçırdım.

 

E küçükken gözlerine utanmadan bakmak daha kolaydı. Şimdi niye bu kadar zor ki?

 

O küçükken bana bu kadar dikkatli bakmazdı. Niye şimdi bu kadar dikkatli bakıyor ki?

 

"Bana uyar. Güzel olur." Erim onayladığında Aras da başını sallayarak onayladı.

 

Ben de baş parmağımı kaldırıp beğendiğimi gösterdiğim sırada pat diye sınıfım kapısı açıldı.

 

"Gençler yeni kimya hocası gelmiş. Ders boş değil ya."

 

Sınıfın öğrencilerinden biri isyan eder gibi konuşarak daha çok bağırırken kendi sırasına yöneldi.

 

"Desenize plan yapmayacağız bu ders." Gülerek konuştuğumda Aras somurttu. Bu haline kıkırdadım.

 

Kapı açılıp içeriye elinde kimya kitabıyla beraber bir kadın girdiğinde kaşlarım havalandı.

 

Üzerinde öğretmen önlüğü olduğuna göre yeni kimya öğretmeni bu kadın olmalıydı.

 

Pırıltı.

 

Yine çok zekiyim.

 

Kadını baştan aşağıya süzdüğümde kaşlarım havalandı. Güzel kadındı ha.

 

Bir dakika. Gözleri gri mi onun? Hadi canım. Şaka?

 

Oha cidden gözleri gri.

 

Gözlerinin rengine düştüm. Tutmayın beni.

 

"Merhaba gençler. Ben yeni kimya öğretmeniniz Zeynep Ilgaz." Dediğinde ses tonu tebessüm etmeme sebep oldu.

 

E kimya hocasının ses tonu ninni gibi. Derste uyurum ben.

 

"Bu ders ders işlemeyeceğim. İsimlerinizi ve ne olmak istediğinizi öğrenmek istiyorum. Hedefleriniz neler? Nasılsınız?" Dediğinde kaşlarım havalandı.

 

Vay be ananız babanız ne iş yapıyor sorularını soran bir hoca değil. Sevdim seni pikkkkaçuuu.

 

Hiç pikaçu izlemedim. Sadece bunu demeyi seviyorum.

 

"Evet başlayalım." Dedikten sonra bugün geç kaldığı için tek boş yer olan öğretmen masasının hemen önünde oturan Asaf'a döndüğünde gülmemek için dudağımı yaladım.

 

"Adım Asaf. Doktor olmak istiyorum hocam. Kalp atışı dizisinden gaza gelerek bu karar varmadım. Çocukluk hayalim doktor olmak. Bu kadar." Dediğinde Zeynep hoca gülümsedi ve başını salladı.

 

"Doktorluk. Çok güzel bir meslek. İnşaallah doktor olup mesleğini hakkıyla yapabilirsin."

 

Asaf'dan sonra herkes sırayla kendini tanıtıp hedeflerini söylediğinde sıra Erim'e geldi.

 

"Adım Erim. Ne olmak istediğimi bilmiyorum. Bir hedefim yok hocam. Sınavda aldığım puana göre karar vereceğim." Dediğinde hocanın kaşları havalandı.

 

"Bir hedefin olmadığı sürece sınava çalışamazsın ki."

 

Hoca kaşları havalanmış bir şekilde konuştuğunda Erim bir şey demedi. Hoca bakışlarını Aras'a çevirdiğinde bu sefer sıra Aras'a geçti.

 

"Adım Aras. Hedefim hakim olmak." Dediğinde kaşlarım havalandı. Aklıma gelen anı yüzünden olamazdı değil mi?

 

"Hakimlik güzel bir meslek. İnşallah olursun. Yeni koyduğun bir hedef mi?" Hoca soru sorduğunda Aras başını olumsuz manada salladı.

 

"Yok hocam. Çocukluktan gelen bir hedef. İlk arkadaşımın önerdiği bir meslek." Dediğinde tebessüm ettim. Gerçekten de o yüzdenmiş.

 

Aklıma ne mi geldi? Eda teyzem beni yaralı bir halde bulup yanına aldığı zaman Aras gizlice yanıma girdiğinde konuşmuştuk onunla. Bana "Sen benim ilk arkadaşımsın. Herkes beni dışladı ama sen öyle yapmadın. Benim ilk arkadaşımsın ve ilk arkadaşımı üzen kişilerin canını yakacağım. Büyüyünce mafya olup onların canını çok yakacağım." demişti. Hiç unutmak o yüz ifadesini, ses tonunu ve cümlelerini.

 

Kızmıştım öyle diyince ona.

 

"Hayır. Sen kötüyü üzen kötü olma. Sen kötüyü üzen iyi ol. Mesela. Mesela hakim ol. Hem bak böyle söylerken bile heybetli. Hakim ol onları böyle hapis cezası ver. Kötüye ceza veren iyi olmuş ol. Mafya olma."

 

Bunları söylediğimde bana kocaman sırıtarak başını sallamıştı.

 

Başını hafifçe bana çevirerek bakan Aras'a kocaman sırıtarak baktım. Gülüp göz kırptığında sırıtışım tebessüme döndü.

 

Farkında değilmişim ama bu zamana kadar aslında ben gerçekten de sevilmişim. Görmemiş miyim görmek mi istememişim bilmiyorum ama gerçekten de sevilmişim.

 

Hoca bana baktığında ben devam ettim.

 

"Adım Defne. Mimar olmak istiyorum hocam. Çizim yapmayı sevdiğim için bu hedefi koydum kendime." Dediğimde hoca başını sallayarak beni onayladı.

 

"Güzel meslek. Bahtım gülerse çok güzel yerlere gelebilirsin." Hoca tebessüm ederek konuştuğunda başımı sallayarak hocayı onayladım.

 

Hoca bu sefer bakışlarını Ares'e çevirdiğinde Ares oturduğu yerde dikeldi.

 

"Adım Adal. Ben de mimar olmak istiyorum." Dediğinde hoca başını salladı.

 

Ares de ben de ikinci adımızı söylememiştik. Sanki birbirimizin dışında kimsenin bize ikinci ismimizle hitap etmesini istemiyormuşuz gibi.

 

Allah'ım Yarabbim. Mükemmeliz birbirimizi mükemmel tamamlıyoruz yaaa.

 

Hoca hiçbir şey demeden diğer kişilerin de neler yapmak istediğini dinlemeye devam ettiğinde Ares'e döndüm ve kısık sesle konuştum.

 

"Sen avukat olmak istemiyor muydun? Neden değiştirdin?" Dediğimde bana yaklaştı.

 

"Küçükken avukat olmayı isteme sebebim seni onlardan kurtarmaktı şimdi ise mimar olmayı istememin sebebi ilerde kendi evimizi benim çizmek istemem." Söylediği şeyle nefesimi tutup yüzüne baktım.

 

Bak ama yapma böyle eriyorum burada.

 

Şimdi bana basbaya bütün hayallerim ve hedeflerinin merkezinde sen varsın mı demek istedi?

 

Lütfen öyle demek istedi diyin. Kendim uydurmuş olmak istemiyorum.

 

Hoca bütün sınıfın hedeflerini dinledikten sonra ellerini birbirine çarptı.

 

"Hepinizin hedefleri çok güzel. Erim dilerim ki sınava girmeden en az 6 ay önce bir hedef bulabilirsin kendine. Hedefi olan insan daha çok çalışır bence. İnşallah istediğiniz yerlere gelebilirsiniz gençler. Bir dahaki ders, ders işleyeceğim. Şimdiden bir dahaki derste görüşmek üzere." Dedikten sonra sustuğunda zil çaldı.

 

Kadındaki dakikliğe bakar mısınız? Müthiş.

 

Zeynep hoca arkasını dönüp sınıftan çıktığında kaşlarımı çattım. Sapık değilim ama hoca arkasını dönünce sanki birine benzettim.

 

Ben Zeynep hocayı bir yerde de görmüştüm sanki? Nerede gördüm ki acaba?

 

👨‍👩‍👧‍👦👨‍👨‍👦‍👦

 

"Eeee gençler nasıl gidiyoruz?" Aras konuştuğunda sırıttım.

 

"Otobüsle." Dediğimde kaşları havalandı.

 

"Otobüs kartımız yok." Erim konuştuğunda daha çok sırıttım.

 

Aslında benim var ama yanımda değil. Neyse bunu bilmelerine gerek yok.

 

"Ama otobüse binenlerin otobüs kartı var." Dediğimde güldüler.

 

"He millet de zaten bir takım gençler otobüse binsin de onların yerine biz kart basalım diyorlardı ya." Emir dalga geçer gibi konuştuğunda kafasına yapıştırdım bir tane.

 

Bakın ben bunu döverim hem trip atıyor hem de bana laf sokuyor.

 

"Sus lan kardeş kusuru." Dediğimde gözlerini devirdi.

 

"Bende kart var." Asaf konuştuğunda ona baktık.

 

"Niye önceden söylemiyorsun oğlum." Atakan Asaf'a bakarak konuştuğunda Asaf omuz silkti.

 

"O zaman Ares bildiği için orayı o götürsün bizi." Dediğimde beni başlarını sallayarak onayladıklarında Ares önde ben yanında Arda, Aras, Asaf, Atakan, Şule, Erim ve Emir arkada ilerlemeye başladık.

 

Durağa geldiğimizde gelen otobüse bindik. Boş olduğu için sırıtıp koşarak koltuklara gittim. Hemen arkada olan koltuklardan biride oturduğumda yanımdaki boşluğa Ares kuruldu. Karşımızdaki ikili koltuğa Erim ile Emir, yanımızdaki ikili koltuğa Asafla Aras ,onların arkasındaki koltuğa Atakanla Şule , onların karşısındaki koltuğa da Arda oturdu.

 

Hepimiz yerimize oturduğumuzda camdan dışarıya bakmaya başladım.

 

Ah ulan be. Şu otobüslerde ne anılarım oldu. Ne hayallerim başlayıp ne hayallerim söndü.

 

Neyse kötüyü düşünmeyelim. Kötüyü çağırmayalım.

 

Camın yansımasından Ares'in bana baktığını gördüğümde tebessüm edip başımı ona çevirdim.

 

Gözlerini yavaşça kapatıp açtığında ben de aynısını ona yaptım.

 

Erim Ares'in bacağına ayağıyla vurduğunda Ares derin bir nefes alıp yavaşça Erim'e baktı.

 

"Bak kardeşim döveceğim seni."

 

"Uzak dur ulan kardeşimden. Kuzey abim de dedi uzak dur diye. Arda'ya dedi hatta. Bugün dedi. Uzak dur yoksa abime söylerim seni." Erim hızlı hızlı konuştuğunda güldüm.

 

"İlkokul kavgası. Mükemmel. Ares sen de abine söyle. Abilerniz kapışsın." Dedikten sonra kıkırdağımda Erim gözlerini devirirken Ares güldü.

 

"Bak beni deli etme seni almam yanımıza kalırsın otobüste." Ares gülerek Erim'i tehdit ettiğinde Erim alayla güldü.

 

"Bak beni deli etme almam seni eve bize geldiğinde kalırsın kapının önünde." Dediğinde güldüm.

 

"Oooo bu iyiydi. Bu iyiydi. Erim önüne geçti Ares. Güzel tehditti bu."

 

Ares somurtarak dışarıya bakmaya başladığında kıkırdayarak yüzüne baktım.

 

Bir süre sonra bana bakıp göz kırptı ve kulağıma eğildi.

 

"Yüzümü bu kadar beğendiğini önceden söyleseydin ya güzelim bana bakmam için arada sırada sana bakmazdım." Dedikten sonra geri çekilip benim bir şey dememi beklemeden ayağa kalktı ve duracak düğmesine bastı.

 

"Geldik."

 

Otobüsten indikten sonra mağazaya gelip girdiğimizde sırıttım.

 

"Çok iyi ya burası." Dedikten sonra kıyafetlere doğru gidip hoşuma giden bir tanesini alıp kabine girdim ve üzerimi değiştirdim.

 

"Ben dış görünüşte mahidevran sultana benzeyen zekada da Hürrem sultana benzeyen sultan Defne İlda sultanım." Ellerimi karnımın üzerinde tutup dik bir şekilde aynı sultanlar gibi yürüyerek kabinden çıktığımda hepsi bu halime güldü.

 

Yan kabinden Ares çıkıp bana ilerledi ve elini bana uzattı.

 

"Sultanım ben ki bu cihana hükmeden ama tek bir lafınızla yok olabilecek bu aciz Kanuni Sultan Ares ile oradaki tahtımda bir fotoğraf çektirmek ister misiniz?" Gülerek konuştuğunda ben de gülerek elimi tuttum ve başımı salladım.

 

"Sultanım yeter ki siz isteyin." Dediğimde gülerek tahta gittik ve birkaç fotoğraf çekindikten sonra üzerine giyinen Erim aramıza pat diye oturdu.

 

"Ben Pargalı Erim. Sultanım bu Mihrimah ve Hürrem Sultan'ın yan çarı Defne sultandan uzak durun. Ben sizin emriniz altında bir vezirinizim." Dediğinde başımı geriye atıp kahkaha attım.

 

"Ya tamam kalkın. Bizde sıra."

 

Şule ve Atakan konuştuğunda gülerek ayağa kalktığımda osmanlı kıyafetleri satılan yerde son feci bisikletin bu kız şarkısı çalmaya başladı.

 

"Sanırım son feci bisiklet Osmanlı döneminde de fenomen bir grupmuş." Aras konuştuğunda güldüm.

 

"Bu kız beni sever. Bu kız beni öldürür. Bu kız bana güzel hayaller gördürür."

 

Ares ben Aras'a gülerken bir anda kulağıma eğilip şarkı mırıldandığında yutkundum. Aklıma gelen anıyla başımı ona çevirdiğimde yüzünü kulağımdan uzaklaştırmıştı.

 

15 Ocak 2018

 

Saat 23.58

 

"Doğum günün yaklaştı. Ne hissediyorsun?" Ares'e bakarken konuştuktan sonra tebessüm ettiğimde bana sırıtarak karşılık verdi.

 

"Hımmm. Çok iyi hissediyorum. Sevdiğim yanımda olacak bu yaş günümde." Dedikten sonra göz kırptığında istemsizce sırıttım.

 

"Benimle şarkı söylemeye var mısın?" Gülerek konuştuğumda o da güldü ve ayağa kalkıp elini bana uzattığında elini tuttum. Hızla beni ayağa kaldırıp boştaki elini belime koyup beni kendine çektiğinde ben de boştaki elimi omzuma koydum.

 

Dudaklarını kulağıma yaklaştırıp kısık bir sesle şarkıyı söylemeye başladığında aynı zamanda bulunduğumuz yerde küçük adımlarla dans etmeye başlamıştık.

 

" Bu kız beni sever

Bu kız beni öldürür

Bu kız bana güzel hayaller gördürür

Bu kız beni tutar

Ve kendine çeker

Bu kızla bana bir oda, bir yatak, bir kütüphane yeter"

 

Sustuğunda ben devam ettim.

 

"Belli ki bir sır vardı onun sesinde

Her düşündüğümde onu beyaz elbisesinde

Bela bulur beni

Ve uyku kaybolur gibi

Bu kız beni görünce gülümser"

 

Ben de kısık bir sesle söylediğimde ikimizin sesine denizin dalgalarının sesi karışıyordu.

 

" Bu kız beni sever

Bu kız beni öldürür

Bu kız bana güzel hayaller gördürür

Bu kız bana güzel

Yalanlar söyletir

Bu kız bana yeni bir takım şeyler öğretir"

 

İkimiz aynı anda söylediğimizde güldüm. Sustuğumda Ares devam etti.

 

"Her gece

Yalpalayaraktan giderim kapısına

Biliyorum saat çok geç ama

Yine de beni suçlama bebek

Sevişmek ne demek

Çizgi filmler mi izlesek

Hiçbir yere de gitmesek

Hiç kimseleri görmesek

Ama açlıktan da ölmesek iyi"

 

Derin bir nefes alıp bir süre durduğumuzda kulağımız sadece denizin dalga sesini değil de son feci bisikletin bu kız şarkısının melodisini de duyuyor gibiydi.

 

"Belli ki bir sır vardı onun sesinde

Her düşündüğümde onu beyaz elbisesinde

Bela bulur beni

Ve uyku kaybolur gibi." Dediğimde devam etmeme izin vermeden biraz da sesine ima katarak şarkıyı sonlandırmak için son kısmı söyledi.

 

"Bu kız

Bu kız

Bu kız."

 

Derin bir nefes alıp elimi elinden çektim ve kollarımı boynuna dolayıp ona sıkıca sarıldığımda saatime baktım.

 

16 Ocak olmuştu.

 

"İyi ki doğdun." Kulağına kısık bir ses tonuyla fısıldadığımda derin bir nefes alıp bana sarıldı.

 

"Doğduğum için şükür sebebim." Fısıldadığında tebessüm edip başımı boynu ile kollarımın arasına gömdüm.

 

GÜNÜMÜZ.

 

"Heyo. Kendinize gelin." Erim elini yüzlerimizin arasına sokup salladığında geçmişin anısının üzerimde bıraktığı histen kurtulmak için gözlerimi kırpıştırdım.

 

"Ne oldu?" Erim'e bakarak konuştuğumda göz kırptı.

 

"Asıl sana ne oldu?" Dediğinde başımı olumsuz manada salladım.

 

"Bir şey olmadı."

 

"Tamam ya sıkıldım. Yeter." Aras yanımıza homurdanarak geldiğinde güldüm.

 

"Niye sıkıldın?" Dediğimde gözlerini devirdi.

 

"Sen sevdiceğinle, Şule sevdiğiyle zaman geçirip fotoğraf çekti. Bizim gibi saplar ise durup sizi izledi. İşte giyindik baktık kendimize şimdi kendi kıyafetlerimizi giyip gidelim." Derken yanımızdan ayrılık kabine girdi.

 

"Kıskandım demiyor da." Peşinden Aras'a laf yetiştirirken güldüğümde Ares bugün bilmem kaçıncı kez kulağıma fısıldadı.

 

"Aras'ın dediğine karşı çıkmadığına göre sevdiceğin olarak kendimden bahsedebilirim." Dedikten sonra yanımdan geçip kabine ilerledi.

 

👨‍👨‍👦‍👦👨‍👩‍👧‍👦

 

"Hımmmm bir şeftali olsa da yesek mi ne?"

 

"Abla yapma." Emir yüzünü buruştururken konuştuğunda sırıttım.

 

Ne mi yapıyorum? Emir'in şeftaliye tiki varmış da onunla oynuyorum.

 

Çok eğlenceli.

 

"Şe-"

 

"Ya yapma ya yapma abla Allah rızası için yapma. Bugün sana trip attığım için çok çoook ve çok özür dilerim yeter ki yapma." Bir anda üzerime atlayıp ağzımı kapatırken konuştuğunda güldüm ve Emir'i gıdıklamaya başladım.

 

"Nasıl da anladı. Köfteye bak sen. Zeki bir şeysin sen ha." Dedikten sonra gıdıklamayı bırakıp yanaklarını şap şup öpmeye başladığımda Kuzey ve Güney abim öksürüp ikisi de Emir'in bir kolunu tuttu ve Emir'i yanımdan uzaklaştırdılar.

 

"Yeter. Çok fazla öpme." Erim söylendiğinde kahkaha attım.

 

Paylaşılamıyorum resmen. Mükemmel bir şey ya.

 

Annemle babam bize tebessüm ederek bakarken babama baktım.

 

"Lodos abim nerede kaldı baba?" Dediğimde zil çaldı.

 

"Heh gelmiştir. Ben bakarım."

 

Çalan zille bir anda ayağa fırladım ve yürürken konuştuğumda bu halime güldüler.

 

Sırıtarak kapıyı açtığımda karşımda gördüğüm kişiyle gözlerim kocaman oldu ve dudaklarımdan ismi döküldü.

 

"İrem?"

 

Bugün çok da eğlenmiştik ha. Belliydi bir bokluk olacağı.

 

BÖLÜM SONU...

 

Küfür etmeyin bana dmdmdm.

 

Bölüm nasıldı?

 

Beğendiniz mi?

 

Oy atmayı ve yorum yapmayı ihmal etmeyin lütfen.

 

Kendinize dikkat edin.

 

Allah'a emanet olun.

 

Bir dahaki bölümde görüşmek üzereeeee.

Bölüm : 18.10.2024 17:11 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...