22. Bölüm

BÖLÜM 22

Özge Karail
yazarozgekarail

Alesta, bütün vücudu titreyerek geri adım attı. İçinde hissettiği güç, henüz tamamen kontrol edilebilecek gibi değildi. Ateş ve karanlık, birbirine zıt olan bu iki element, ruhunda iç içe geçmişti. Ne yapacağını bilemeden, gözlerini Ateş Kralı’na çevirdi.

Ateş Kralı, Alesta’nın kararsız bakışlarını fark etti. Bir an için gözlerinde bir yumuşama vardı ama sonra yine o eski, soğukkanlı hâline döndü.

“Korkmana gerek yok, Alesta,” dedi, sesi yumuşak ama kararlıydı. “Bu gücü kontrol etmek, seni bizden ayıracak bir şey değil. Aksine, seni daha da güçlendirecek.” Alesta’nın aklındaki sorular bir anda artmıştı. “Gerçekten böyle mi?” diye mırıldandı, “Ya bu gücü kontrol edemezsem?” Ateş Kralı, ona yaklaşarak “Kimse başladığı noktada güçlü değildir. Ama bu gücün içindeki karanlıkla barış yapabilmelisin. Güç, kontrol edebildiği kadar değerli olur.” Dedi. Alesta hala kararsızdı ama sözlerinde bir gerçeklik vardı. Alesta, derin bir nefes aldı ve etrafındaki cadılara, daha önce gördüğü ve hissettiği o korkutucu güçleri bir arada kullanmanın yeni bir yolunu keşfetmeye karar verdi. Gözlerini kapattı, ateşin sıcaklığını ruhunda hissetti, ama bu sefer o sıcaklık, kendisini yakmıyordu. Bir anda kendi gücüne hâkim olduğunu hissetti. İki güç, artık onu yok etmiyor, onun bir parçası oluyordu. Karanlık ve ışık, aynı vücutta dans etmeye başlamıştı. Her iki gücü de dengede tutmayı öğrenmek zor olacaktı, ama Alesta artık hazır hissediyordu.

Ateş Kralı, Alesta’nın gelişimini izlerken gururla gülümsedi. O, gizli bir bilgelik ve uzun yılların deneyimiyle bu anın, Alesta’nın gerçek dönüşümünü işaret ettiğini biliyordu. “Bunu sen yapabileceksin.” Ancak bu süreç, Alesta için kolay olmayacaktı. Zihninde sürekli yankılanan o sesler… Karanlık varlık hala onun içinde yaşamaya devam ediyordu. Gölge, her an yeniden ortaya çıkabilirdi. Bir an için içindeki karanlık gücün yeniden üstünü kapattığını hissetti. Bunun korkutucu bir şey olmadığını hatırlamaya çalıştı. Kendi içindeki karanlıkla yüzleşmek, ona gerçekten ne olduğunu öğretebilirdi. Ama Luna, bu durumu kabul etmekte zorlanıyordu. “Sen... hala onlara mı hizmet edeceksin?” diye bağırdı Luna. “Karanlık taraf her zaman kötüye gidecek! Buna inanma!” Alesta başını çevirdi, gözlerinde bir belirti vardı. Luna’ya, karanlıkla barış yapmanın, yalnızca ona hizmet etmek değil, kontrol etmek olduğunu anlaması gerektiğini düşündü. Fakat Luna, hızla geriye çekildi. Alesta, sakin bir şekilde bir adım atarak, “Luna, seni kaybetmek istemiyorum,” dedi. “Ama bazen, kendi yolumuzu bulmak zorundayız. Bu savaş sadece güçle değil, gerçekle kazanılır.” Ateş Kralı Alesta’nın sözlerine başını sallayarak dikkatle baktı. “Bu dünyada, bir cadı asla yalnız değildir,” dedi. “Her zaman bir yol vardır. Ve sen, o yolu açmaya hazırsın.”

Alesta bir an gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. O an fark etti ki, artık sadece bir cadı değildi. İçindeki ateş, hem geçmişini hem de geleceğini şekillendiriyordu. Kehanetin kızı, gücünü ve sorumluluğunu taşıyabilirdi. “O zaman, her şeyi öğrenmeliyim,” dedi Alesta, “Kehaneti, geleceğimi… ve karanlığın gerçekten ne olduğunu.” Ateş Kralı, Alesta’ya doğru bir adım attı. “Unutma, Alesta,” dedi, “Gölgeyi kontrol etmek, sadece ışıkla değil, gerçek yüzünü kabul etmekle mümkündür.” Alesta, elini uzattı ve ateşiyle karanlığı kontrol etmeye başladı. O anda gözleri titriyordu ama aynı zamanda içindeki gücü hissetmek, ona güç veriyordu. “Artık hazırım,” dedi Alesta, “Ve bu dünyayı yeniden şekillendirebilirim.” Ateş Kralı, Alesta’nın gözlerine baktı. “O zaman, bu yeni gücünle… seni test etmeye başlayalım.” Ve o anda, Alesta’nın yeni gücüyle bu dünyayı değiştirecek yolculuğu başlamıştı. Ateş Kralı’nın sözleri Alesta’nın içinde yankılanırken, gökyüzü hafifçe kızardı.

Cadılar, onun etrafında toplanmış, ne olacağını bekliyorlardı. Luna, hâlâ şüpheli bakışlarla Alesta’ya bakıyordu ama diğer cadılar artık onun kehanetteki kişi olduğuna inanıyordu. “Son sınav...” diye fısıldadı Ateş Kralı, “Gerçek gücünü kanıtlamak için son bir adım atmalısın.” Alesta’nın yüreği hızla çarpmaya başladı. Artık geri dönüş yoktu. Yerin altı titredi. Aniden, devasa alev sütunları yükseldi ve etrafında hareket eden bir labirent oluştu. Bu labirent, ateşin içindeki iradeyi sınayan bir yerdi. “Bu sınavı geçmek için sadece güç yeterli olmayacak,” dedi Ateş Kralı. “Aklını ve ruhunu kullanmalısın.” Alesta başını salladı ve derin bir nefes alarak labirentin içine adım attı. Labirentin içinde ilerlerken, her adımında yankılanan fısıltılar duymaya başladı. Bu sesler, onun en büyük korkularını dile getiriyordu. “Sen asla yeterince güçlü olmayacaksın.” “Karanlık seni ele geçirecek.” “Sevdiklerin seni terk edecek.” Alesta bir an duraksadı. Ama sonra gözlerini kapattı ve içindeki ateşi hissetti.

“Bunlar sadece düşünceler,” diye fısıldadı. “Beni ben yapan şey, bunlardan daha güçlü.” O an, fısıltılar kesildi ve yol açıldı. Labirentin ilerleyen bölümlerinde, devasa bir ateş duvarı yolunu kapattı. Bu duvar, yalnızca gerçek ateşin iradesine sahip olan biri tarafından aşılabilirdi. Alesta elini uzattı ama alevler onu yakmaya çalıştı. “Kendi iradenle bunu aşmalısın,” dedi bir ses. Alesta gözlerini kapattı, ateşi kendi içindeki bir parça olarak kabul etti. O an, alevler geri çekildi ve yol açıldı. Labirentin en derin noktasında, iki kapı belirdi. Biri ateşten, diğeri gölgeden oluşuyordu. Ateş Kralı’nın sesi yankılandı: “Gerçek yolunu seç. Geleceğin bu kararla şekillenecek.” Alesta bir an derin düşüncelere daldı. Eğer ateşi seçerse, tüm gücüyle cadılar dünyasının bir parçası olacaktı. Eğer gölgeyi seçerse, karanlığın ona sunduğu sırları öğrenebilecekti.Ama sonra fark etti... O, ikisinden de vazgeçemezdi. Ve o an, üçüncü bir yol belirdi: Ateş ve gölgenin birleştiği bir kapı. Alesta tereddütsüz o kapıya adım attı. Ve dünya, onun bu seçimiyle sarsıldı.

Ateş Krallığı’ndaki büyük sınav devam ederken, uzak bir noktada, Alesta’nın ailesi onunla ilgili haber bekliyordu. Büyük bir odanın içinde, Ella, eşinin yatağının başucunda oturuyordu. Drake’in yüzü hâlâ solgundu ama gözleri eski gücünü kazanmaya başlamıştı. “Ne kadar oldu hâlâ haber gelmedi. Alesta iyi mi ?” diye sordu Drake, yatağında doğrulmaya çalışarak. Ella, onun elini tuttu. “Önemli değil,” dedi, gözlerindeki yaşları silerek. “Önemli olan, senin iyileşmen. Mutlaka haber gelecektir. ” Tam o anda, kapı açıldı ve içeri uzun boylu, ciddi görünümlü ile Bay Simon girdi. “Drake, Ella,” diye başladı, sesi her zamanki gibi otoriterdi ama içinde belli belirsiz bir sıcaklık da vardı. “Size Alesta hakkında bilgi vermeye geldim.” Ella ve Drake, aynı anda heyecanla ona döndüler. “O iyi mi?” diye sordu Ella, sesi titriyordu. “Sınav nasıl gidiyor?” Bay Simon, gözlerini kıstı. “Kızınız… beklenenden çok daha fazlasını yapıyor.” Drake derin bir nefes aldı. “O güçlüdür,” diye mırıldandı. “Ama yalnız bırakılmamalı.” Bay Simon başını salladı. “O yalnız değil. Ama yolunun zorlu olduğu kesin. Çünkü kader, ona sıradan bir cadı olmaktan çok daha fazlasını yazmış.” Ella’nın gözleri endişeyle büyüdü. “Ne demek istiyorsunuz?” Bay Simon, bir an sustu, sonra ağır ağır konuştu. “Alesta, kehanetteki kız. Doğru tahmin etmişiz. Kararları hepimizi etkileyecek.” Odadaki hava bir anda buz gibi oldu. Alesta, ateş ve gölgenin birleştiği kapıdan geçtiğinde, kendini tamamen farklı bir yerde buldu. Burası, ne tamamen karanlıktı ne de tamamen aydınlık. Etrafındaki dünya, iki gücün birleştiği bir alem gibiydi. “Son sınav burada,” dedi Ateş Kralı’nın sesi yankılanarak. “Gerçek kimliğini burada keşfedeceksin.” Alesta derin bir nefes aldı. Tam o anda, önünde bir figür belirdi.

Bu figür, ona tıpatıp benziyordu. Ama bir fark vardı… Gözleri tamamen siyahtı. “Ben kimim?” diye sordu Alesta’nın karanlık yansıması. Alesta geri çekildi. “Bu da ne böyle?” diye fısıldadı. “Senin içindeki şüphe ve korkularım,” dedi yansıma, sesi derin ve yankılıydı. “Beni reddedersen, seni yok ederim.” Alesta kendini hazırladı. Ama sonra anladı... Bu bir savaş değil, bir kabullenişti. Derin bir nefes aldı ve elini uzattı. “Ben seni reddetmiyorum,” dedi. “Ben seni kabul ediyorum.” O anda, gölgesi sarsıldı ve yavaş yavaş kayboldu. Ve Alesta, ilk kez gerçekten tamamlanmış hissetti. Ateş Kralı, Alesta’nın kararıyla gülümsedi. “Şimdi gerçek güç sende,” dedi. “Artık sadece bir cadı değilsin. Sen, bu dünyanın dengesini değiştirecek kişisin.” Alesta, başını kaldırdı. Bunu biliyordu. Ve artık korkmuyordu.

Ateş Krallığı’nda büyük sınavın tamamlanmasıyla birlikte her şey bir an için duruldu. Yanardağların zirvesinde yankılanan güçlü bir ses, tüm cadıları sükûnete çağırdı. Ateş Kralı, tahtının önünde, her zamankinden daha ihtişamlı duruyordu. “Sınav sona erdi!” diye duyurdu, sesi alevlerin içinde yankılanarak. Bütün cadılar, gergin bir sessizlik içinde bekledi. Kimin kazandığını açıklayacağını herkes merak ediyordu. Hepsi kimin kazandığını tahmin etse de sonuçta kurallara uyulmamıştı. Ateş Kralı gözlerini Alesta’ya dikti. Ve dudaklarından beklenen sözler döküldü: “Bu sınavın galibi… Alesta!” Bir an için hiç kimse konuşmadı. Sonra cadılar arasında fısıltılar yükselmeye başladı. Bazıları şaşkın, bazıları ise çoktan beklediği bir sonuca ulaşmanın rahatlığıyla başını sallıyordu. Luna dişlerini sıkarak öne çıktı. “Bu imkânsız!” diye bağırdı. “O sınavın kurallarını değiştirdi! Bu haksızlık!”

Ama Ateş Kralı, ona bir bakış attığında, Luna geri çekilmek zorunda kaldı. “Alesta, sadece sınavın kurallarına uymadı,” dedi Ateş Kralı. “O, sınavın sınırlarını aşarak gerçek gücünü kanıtladı.” Tarihte her zaman, sınavı kazanan kişi Ateş Kralı’nın yanına gelir ve tüm güçlerini ona devrederdi. Çünkü kral, cadıların gücünü tek bir noktada toplamak ve yönetmek için oradaydı. Ama bu sefer farklıydı. Alesta, başını dik tutarak, tahta doğru ilerledi. Cadılar nefeslerini tutmuş, onun ne yapacağını bekliyordu. Ve tam o anda, Ateş Kralı elini kaldırdı. “Hayır,” dedi, sesi güçlü ama sakindi. “Senin gücünü almayacağım.”

Bütün cadılar bir anda donup kaldı. “Ne?” diye fısıldadı içlerinden biri. “Ama… kazananın gücünü almanız gerekir!” dedi bir başkası. Ama Ateş Kralı, gözlerini Alesta’nınkilerle buluşturdu. “Bu güç sadece senin,” dedi. “Başkasının onu kullanmasına izin vermez. Ve ben de senden bunu istemeyeceğim.” Alesta’nın içi, bir anlığına şüpheyle doldu. “Peki ya şimdi ne olacak?” diye sordu, sesi titremeden. Ateş Kralı, başını hafifçe eğdi. “Sana bir teklifim var,” dedi. “Bu krallığı benimle birlikte yönet.” Cadılar şok içinde fısıldaşmaya başladı. Ateş Kralı, hiç kimseye böyle bir teklif yapmamıştı! Alesta nefesini tuttu. Bu bir sınavın sonucu değildi… Bu kaderin bir kararıydı. Ve artık kaçamayacağını biliyordu. Alesta, kendi içindeki gücü hissetti. Şimdiye kadar sadece bir sınavı kazanmayı düşünmüştü. Ama artık bu sınavın onu bir noktaya götürmek için tasarlandığını biliyordu. Bu onun yoluydu. Ve bu yolu kendi iradesiyle seçmeliydi. Ateş Kralı’nın gözlerine baktı. Ve tek bir kelime söyledi: “Kabul ediyorum.” Ve o an, Ateş Krallığı’nda yeni bir dönem başladı.

 

 

Bölüm : 11.03.2025 20:42 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...