30. Bölüm

BÖLÜM 30

Özge Karail
yazarozgekarail

Ateş Kralı ve Alesta, sarayın büyük salonuna adım attıklarında savaşın bıraktığı izler hâlâ her yerdeydi. Hava, kara büyünün keskin kokusuyla doluydu ve duvarlardaki çatlaklar, Gölge Efendisi’nin ne kadar ileri gidebileceğinin bir hatırası gibiydi. Ancak, gerçek tehdit henüz ortadan kalkmamıştı. Ateş Kralı ağır adımlarla tahtına yönelirken, Alesta da onun peşinden gitti. Luna ve Bay Simon ise sessizce onları izliyordu. Herkes, az önce yaşananların ağırlığı altındaydı. “Bu iş burada bitmedi,” dedi Ateş Kralı, sesinde hem öfke hem de kaygı vardı. “Gölge Efendisi geri çekildi, ama bu bir yenilgi değildi. Sadece yeni bir hamle yapmaya hazırlanıyorlar.” Alesta, zihninde hâlâ kehanetin yankısını duyuyordu: “En sevdiğin kişi seni yok edecek.” Bu sözler, kalbine ağır bir taş gibi oturmuştu. Ama bu kişi kimdi? Luna olmadığı ortaya çıkmıştı—peki ya diğerleri? Ateş Kralı, bir süre sessiz kaldıktan sonra gözlerini Alesta’ ya çevirdi. “Onları durdurmak için daha fazla bekleyemeyiz. Artık sadece savunma yapmak yeterli değil. Gölge Efendisi’ni kaynağında durdurmalıyız.” Alesta başını kaldırdı, gözlerindeki ateş yeniden yanmaya başlamıştı. “Nereye gitmemiz gerektiğini biliyor musunuz?” Ateş Kralı başını salladı. “Gölgelerin Kaynağı... Gölge Efendisi’nin gücünü aldığı eski bir geçit. Ama oraya girmek tehlikeli ve geri dönmek neredeyse imkânsız.” Alesta tereddüt etmeden cevapladı: “Gitmek zorundayım. Bu kehanet benim kaderimse, onunla yüzleşeceğim.” Bu sırada Luna öne çıktı. Yüzünde bir huzursuzluk vardı. “Alesta, bu kadar hızlı hareket etmek tehlikeli olabilir. Kehanetteki kişi hâlâ ortaya çıkmadı. Ya yanlış kişiye güveniyorsak?” Alesta derin bir nefes aldı. Luna’ nın uyarısı haklıydı ama daha fazla beklemek de bir seçenek değildi. “Bu savaşı biz başlatmadık ama bitiren biz olacağız,” dedi kararlılıkla. Bay Simon ise dikkatlice konuşmaya başladı: “Bir şey daha var, majesteleri. Cadılar arasında huzursuzluk büyüyor. Kimliğimizi açığa çıkarmak isteyenler daha da güçlendi. Eğer bu çatışma büyürse, sırlarımız insan dünyasına sızacak.” Ateş Kralı, bu sözleri duyunca öfkeyle ayağa kalktı. “Bu krallığı binlerce yıl boyunca sakladık. Gölge Efendisi’nin oyunu, halkımızı parçalamak. Buna izin veremem.” Ancak, asıl tehlike hâlâ gölgelerde saklıydı. Gölge Efendisi ve yandaşları, Alesta’nın ailesine ulaşmanın başka yollarını arıyordu. Ateş Krallığı’nın savunması güçlense de, Alesta’nın ailesi hâlâ tehlikedeydi. Bir anda kapıdan aceleyle giren bir haberci, nefes nefese konuştu: “Majesteleri! Alesta’nın anne ve babası—onlara bir şey oldu. Gölge’ nin ajanları onların etrafında görüldü!” Bu haberle birlikte Alesta’nın kalbi yerinden fırlayacak gibi oldu. “Onlara bir şey olmasına izin veremem!” dedi. “Hemen gitmeliyim.” Ateş Kralı sertçe karşı çıktı: “Bu bir tuzak olabilir, Alesta! Seni çekmek için bunu yapıyorlar. Eğer oraya gidersen, Gölge Efendisi’nin eline düşersin.” Ancak Alesta geri adım atmadı. “Ailemi yalnız bırakamam. Onlar benim her şeyim.” O an Ateş Kralı’nın gözlerinde bir şey değişti. Onun cesareti ve sevgisi, kendi içinde gömülü bir duyguyu uyandırmıştı. “Tamam,” dedi sonunda. “Ama yalnız gitmeyeceksin. Beraber gideceğiz.” Alesta, Ateş Kralı ve Luna hızla yola koyuldular. Ailesine yaklaşan tehdidi durdurmak ve Gölge Efendisi’ni bir kez daha geri püskürtmek için güçlerini birleştirmişlerdi. Yolculuk sırasında Ateş Kralı sessizce Alesta’ ya döndü. “Bu savaş, sadece gücün savaşı değil, kalplerin savaşı. İçindeki karanlığa karşı güçlü olmalısın, Alesta.” Alesta başını salladı, içindeki korkuya rağmen gözlerinde inanç vardı. “Bu savaşı kazanacağız. Ne olursa olsun.” Ama gölgelerin ardında hâlâ büyük bir sır saklıydı ve bu sır ortaya çıktığında hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. Ve savaşın en karanlık perdesi henüz açılmamıştı… Alesta, Ateş Kralı ve Luna, karanlık ormanın içinden hızla ilerliyordu. Havanın keskinliği ve etraflarını saran gölgeler, Gölge Efendisi’nin gücünün arttığının işaretiydi. Alesta’nın kalbi hızla çarpıyordu; ailesine ne olduğunu bilmiyor, ama içindeki hisler iyi bir şey olmadığını fısıldıyordu. Ateş Kralı sessizce yanından yürürken gözlerini çevreye dikmişti. “Burada bir şeyler ters gidiyor,” diye mırıldandı. “Normalde bu kadar yoğun gölge enerjisi olmazdı.” Luna, bir büyü fısıldayarak etraflarını incelemeye başladı. “Bu sadece bir uyarı. Asıl tehlike hâlâ ileride,” dedi kaygıyla. Alesta dişlerini sıkarak yürümeye devam etti. “Ne olursa olsun, ailemi kurtaracağım.” Yol boyunca hava giderek soğuyordu. Alesta, ellerini ısıtmaya çalışırken başını kaldırdı ve önlerinde yükselen devasa, siyah bir geçit gördü. Gölge Efendisi’nin karargâhına açılan bu geçit, Ateş Krallığı’ndaki sıcak ve parlak enerjiden tamamen farklıydı—sanki umudu bile içine çekip yok eden bir girdap gibiydi. Ateş Kralı gözlerini kısmış, geçidin gücünü ölçüyordu. “Bu geçidi açmak için bir tür kurban gerek. Kendi gücümüzle giremeyiz, ama belki birlikte…” Alesta başını kaldırıp Ateş Kralı’na baktı. “Beraber yapabiliriz. Gücümüzü birleştirirsek, bu kapıyı açarız.” Ateş Kralı hafifçe gülümsedi. “Cesaretin etkileyici, ama bu sadece başlangıç. Hazır mısın?” Alesta derin bir nefes aldı. “Hazırım.” İkisi birlikte asalarını kaldırdı ve güçlerini birleştirerek geçidi açtılar. Kara dumanlar etrafa yayılırken geçit titredi ve içeriye doğru bir yol belirdi. Luna gözlerini kısmış, dikkatle etrafı inceliyordu. İçeri girdiklerinde soğuk ve sessiz bir dünya ile karşılaştılar. Bu yer, karanlık büyünün kalbi gibiydi. Alesta, etrafındaki yoğun kara enerjiye rağmen ilerlemeye devam etti. Ama daha birkaç adım atmışlardı ki aniden gölgeler kıpırdamaya başladı. Bir figür belirdi—uzun, koyu pelerinli ve gözleri kırmızı parlayan bir kadın. “Hoş geldiniz, Ateş Krallığı’nın liderleri,” diye tısladı kadın. “Bizi durduracağınızı mı sandınız?” Alesta kılıcını çekti, ama Ateş Kralı elini kaldırarak durdurdu. “Sen de kimsin?” diye sordu sertçe. Kadın hafifçe eğildi. “Ben Gölge Efendisi’nin elçisiyim. Adım Selina. Ve sizi burada durdurmam emredildi.” Selina bir büyü fısıldarken etrafındaki gölgeler canlandı ve üzerlerine saldırmaya başladı. Ateş Kralı hemen bir kalkan büyüsü yaparak Alesta’ yı korudu.“ Alesta, arkanda dur!” diye emretti. Ama Alesta geri çekilmek yerine ileri atıldı. “Ailemi istiyorum! Onlara ne yaptınız?” Selina alaycı bir kahkaha attı. “Onlar artık bizim misafirimiz. Ama çok uzun süre hayatta kalacaklarını sanmam.” Bu sözler Alesta’ yı öfkelendirdi. Elleri ateşle parladı ve gölgeleri yakarak Selina’ ya doğru ilerledi. Ateş Kralı ve Alesta birlikte Selina’ yı geri püskürttü, ama kadın bir sis bulutu gibi kayboldu. “Onları burada tutmuyorlar,” dedi Luna. “Enerjilerini hissediyorum, ama daha derinlerde.” Ateş Kralı başını salladı. “Bu bir oyalama taktiğiydi. Çabuk olmalıyız.” Alesta, içindeki endişeyi bastırmaya çalışarak daha hızlı yürüdü. Annesi ve babası için her şeyi yapardı. Onları kaybetmeyi göze alamazdı. İlerlerken zihninde kehanet yankılanıyordu: “En sevdiğin kişi seni yok edecek.” Ama bu kişi kimdi? Ateş Kralı yanına yaklaştı. “Düşüncelerine kapılma, Alesta. Biz buradayız. Seni yalnız bırakmayacağım.” Bu sözler Alesta’nın içini ısıtsa da, aklındaki sorular dinmiyordu. Eğer Luna kehanetteki kişi değilse… ya Ateş Kralı’nın kendisi olma ihtimali varsa? Ama bu düşünceleri bir kenara itti. Önceliği ailesini kurtarmaktı. Gölge Krallığı’nın en derin noktasına ulaştıklarında büyük, siyah bir kapıyla karşılaştılar. Kapıdan yayılan enerji Alesta’ yı ürpertiyordu. Ateş Kralı elini kapıya koydu ve gözlerini kapadı. “Burada tutuluyorlar. Ama bu kapıyı açmak için daha fazla güç gerek.” Alesta tereddüt etmeden ellerini kapıya koydu ve gücünü Ateş Kralı’nınkine kattı. Luna ise arkalarında, savunma büyüsü yaparak tetikte bekliyordu. Büyük bir patlama sesiyle kapı açıldığında, içeride zincire vurulmuş annesi ve babasını gördü. “Anne! Baba!” diye haykırdı ve hızla içeri koştu. Ama tam onlara ulaşmak üzereyken, gölgeler yeniden canlanmaya başladı. Ve bu kez Gölge Efendisi’nin kendisi, karanlığın içinden çıkıp karşılarında belirdi. Ateş Kralı gözlerini kısmış, büyüye hazır bekliyordu. “Bu defa seni durduracağım,” diye fısıldadı. Alesta ise ailesini kurtarmak için her şeyi göze almaya hazırdı. Ama bu savaş, sadece güçle kazanılmayacaktı. Kehanetin gölgesi, adım adım yaklaşan bir tehlike gibi üzerlerinde dolaşıyordu. Ve Alesta, yakında en zor kararını vermek zorunda kalacaktı…

Bölüm : 07.05.2025 02:19 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...