38. Bölüm

BÖLÜM 38 (FİNAL)

Özge Karail
yazarozgekarail

Sarayın avlusu, ışıkların ve büyülerin dans ettiği bir rüya âlemine dönüşmüştü. Kristal avizelerden süzülen altın rengi ışıklar, taş sütunlara işlenmiş eski sembolleri aydınlatıyordu. Ateş Krallığı’nın en önemli düğünü için hazırlıklar tamamlanmıştı. Misafirler heyecanla yerlerini alırken, dünyanın dört bir yanından gelen cadılar ve krallık mensupları bu anın şahitleri olmak için sabırsızlanıyordu. Alesta, büyük aynanın karşısında durup kendini izledi. Beyaz ve altın işlemeli gelinliği, büyülü alevlerin içinde şekillenmiş gibi parlıyordu. Uzun, dalgalı saçları omzuna dökülürken, alnında Ateş Krallığı’nın sembolü olan kırmızı taşlı taç yerini almıştı. Kalbi hızla atıyordu. Savaşlar, acılar ve kayıplardan sonra sonunda huzuru bulabilecek miydi? Kapı aralandığında, içeri giren Ella, gözleri dolu dolu bir şekilde kızına baktı. “Çok güzelsin, Alesta,” diye fısıldadı. Alesta, annesinin ellerini tuttu. “Keşke babam da burada olsaydı.” Ella başını sallayarak gülümsedi. “O seni her zaman izliyor. Ve inan bana, şu an seninle gurur duyuyor.” Tam o sırada kapının eşiğinde Bay Simon belirdi. “Vakit geldi.” Alesta derin bir nefes aldı ve annesinin elini sıkarak kapıya yöneldi. Büyük taş kapılar açıldığında, herkes ayağa kalktı. Ateş Kralı Valen, salonun en uç noktasında, siyah ve altın işlemeli cüppesiyle onu bekliyordu. Gözleri, Alesta’nın her adımında parlıyordu. Tören, eski geleneklere uygun şekilde başladı. Kadim büyüler eşliğinde, Alesta ve Valen birbirlerine bağlanacakları yeminlerini etmeye hazırlanırken, dışarıdan bir gök gürültüsü duyuldu. Salonun mumları bir anlığına titredi. Alesta irkildi. Gözlerini kısa bir an için kapattığında, bir görüntü zihnine doldu—siyah bir gölge, ağaçların arasında gizlenmiş bir şekilde ona bakıyordu. Fısıltılar duydu. “Seçimini yap, Alesta. Karanlığı mı, aydınlığı mı seçeceksin?” Bir an için olduğu yere mıhlanmış gibi hissetti. İçinde tarif edemediği bir huzursuzluk vardı ama şimdilik bunun ne anlama geldiğini bilmiyordu. Ateş Kralı, nazikçe elini tuttu. “Alesta?” Alesta gözlerini açtı ve Valen’in güven veren bakışlarına odaklandı. Evet, kaderin ona sunduğu karanlık seçimleri bilecekti ama bugün, sadece bugünü yaşayacaktı. Derin bir nefes aldı ve yeminini etti: “Sana, ateşin ve büyünün gücüyle bağlıyım. Kaderimiz ne getirirse getirsin, yanında olacağım.” Valen de aynı şekilde yeminini ettikten sonra, salonu büyülü ışıklar sardı. Misafirler alkışlarla ve büyülerin havada çiçek gibi açılmasıyla kutlamalara başladılar. Düğün boyunca müzikler, danslar ve neşeli kahkahalar yankılandı. Ama Alesta’nın içindeki o garip his bir türlü kaybolmadı. Gecenin ilerleyen saatlerinde, Alesta sarayın terasına çıktı. Gecenin sessizliğinde, beyaz ağaca baktı. Ağaç iyileşmişti ama sanki ona bir şey anlatmak istiyordu. Tam o sırada, ince bir rüzgâr esti ve bir fısıltı duyuldu. “Alesta… kehanet daha yeni başlıyor.” Gözleri büyüdü. Nefesi kesildi. Arkasını döndüğünde kimse yoktu ama bir şey açıktı. Bu daha her şeyin başlangıcıydı. Gece yarısından sonra tüm misafirler yavaş yavaş gitmeye başlamıştı. Alesta içindeki duyguları kimseye söyleyemiyordu. Herkes gidip baş başa kaldıklarında Ateş Kralı nazikçe Alesta’ ya yaklaştı ve ellerini saçına uzattı. Ateş kızılı saçlarını okşadı ve “ Ben bu evliliği sadece seni kabul etmeleri için yapmadım. Ben sana gerçekten aşık oldum.” Alesta gülümsedi bunu biliyordu ama onun ağzından duymak hoşuna gitmişti. “ Ben de.” Diyerek Ateş Kralı’na sarıldı. Bir müddet öyle kaldıktan sonra Ateş Kralı “ Çok yorulduk istersen artık yatalım?” Diye sorunca Alesta bir an panik yaptı. Onun bu halini gören Ateş Kralı “ Her şey olması gerektiği zamanda olur Alesta. Panik yapma. Gerçekten sadece uyumak istiyorum.” Diyerek gülümsedi. Alesta hangi odanın onlar için hazırlandığını bilmiyordu. Ateş Kralı onun elinden tutarak odalarına götürdü. Oda direkt beyaz ağaca bakıyordu ve kocaman balkonu vardı. Alesta üzerini değiştirmek için müsaade istediğinde Ateş Kralı gülümseyerek balkona çıktı. Alesta uzun çimen yeşili geceliğini giydiğinde peri kızlarına benzemişti. Ateş Kralı’nın yanına geldiğinde kendisine hayranlıkla bakan o gözler içini ısıttı. Yatağa geçtiklerinde Alesta bir yanı mutlu bir yanı huzursuzdu. Çok geçmeden uykuya daldı ve bütün bu olanları yaşamadan önce gördüğü rüyasını tekrar gördü. Kendini bir ormanda görüyordu Alesta. Etrafında şarkı sesi duyuyordu. Sanki ses ağaçlardan, topraktan, tamamıyla doğadan geliyor gibiydi. Kalbi deli gibi atıyordu. Etrafta uçuşan kuşlardan başka hiçbir ses yoktu. Karşısındaki kocaman ve beyaz yapraklı ağacın arkasında biri olduğunu gördü. Seslendi. “ Hey, sen kimsin ? Neresi burası ben neredeyim?” Karşısındaki cevap vermedi ağacın arkasında saklanıyordu. Alesta onun ayakkabılarını görebiliyordu. Kahverengi deriden ucu sivri bir ayakkabıydı. İçinden bunu kim giyer diye düşünürken ona doğru bir kaç adım attı. Adım attığında fark etti elbisesi yanıyordu. Eteğinde alevler vardı. Gözü karnına kaydı. Karnı kocamandı. Sanırım hamileyim diye düşündü ama kendine bakmaya çalışırken ağacın arkasındaki gülerek ortaya çıktı. Yine üzerinde kahverengi deriden bir pantolon ve üzerinde kahverengi ve yeşil ağaç yaprakları ile donanmış bir kıyafet vardı. “ Çok komiksiniz. Beni saklandığım yerden çıkarttınız majesteleri. Oysaki ben sizin gezinti saatinizde dikkatiniz bozulmasın diye saklanıyordum. Bugün pek kendinizde değilsiniz herhalde?” Alesta şaşkın bakışlarla bakıyordu. Onun bu halini gören adam paniklemiş gibi göründü.“ Özür dilerim ben komiksiniz demek istemezdim. Ben şey... Efendimizin bunu duymaması için ne isterseniz yaparım. Ne olur beni affedin.” Alesta adamın gözlerinin dolduğunu başını kaldırdığı zaman anladı. Alesta sakin kalmaya çalışarak “ Bir dakika bir dakika sakin ol. Prenses mi ne prensesi ? Efendiniz kim ? Burası neresi ve sen kimsin? Benim bu halim ne ? ” Karşısındaki adam şaşkınlıkla cevap verdi. “ Ben bu ağacın koruyucularından Tom. Siz bizim prensesimizsiniz Ateşin Prensesi. Efendimiz ise...” Alesta yine aynı yerde uyandı. İlk dünyasındaki gibi ailesini aramıyor ve korkmuyordu. Çünkü nerede olduğunu ve kim olduğunu artık biliyordu. O zaman gördüğü rüyanın geleceğinden bir parça olduğunu bilmiyordu ama artık bunu biliyordu. Ve anne olmak nasıl bir duygu? Nasıl bir çocuğum olacak ? Düşünceleri ile belki rüyanın devamını görürüm umuduyla tekrar uyumaya çalıştı. SON ( İKİNCİ KİTAPTA DEVAM EDECEK)

Bölüm : 07.05.2025 02:28 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...