
Herkes gittikten sonra Alesta ve ailesi salona geçerek sessizce oturdular. Alesta söze ilk kimin başlayacağını bilmeyerek sakin kalmaya çalışıyordu. Annesi her zamanki gibi konuşmaya başladı.
" Gerçekten ben anlamıyorum, anlayamıyorum. Biz kızımızı kurtarmaya çalışırken kendimizi tam ortasında bulduk. Senin cadı soyundan geldiğini bile anlayamadım.''
Alesta annesinin nasıl gerildiğini ve babasının kendini suçlu hissettigini gorebiliyordu. Babasinin aklindan geçen " cadı oldugumu bilseydim böyle olmazdi." Kelimeleri sanki kalbine saplanmisti. Onlari sakinleştirmeye çalışmak için gülümseyerek söze atlayıp onların bakışlarını üzerine çekti.
" Nasıl bilebilirdiniz ki ? Gucleriniz yoktu sonuçta. Ve Bay Simon her şeyin farklı olacağını söyledi acaba ne demek istedi?"
Annesi elini alnına koyarak oflamaya başladı. Babası yaşadığı şoku atlatamamış gibiydi.
" Babacığım sen hiç şüphelenmiş miydin peki cadı olduğundan? "
Babası hayır anlamında başını salladı. Yaşadıkları duyguları dile getiremiyorlardı. En çokta korku kaplıyordu içlerini. Bay simon'un neden kendisine bu kadar güvendiğini anlayamıyordu. Dayısının söyledikleri aklına gelince bay simon'a sormamış olduğundan kendine kızıyordu. Gece yarısı olmak üzereydi. alesta'nın üzerine bir ağırlık çökmüştü. Uykusu yok gibiydi ama bir anda vücudunu hareket ettiremeyecek kadar halsizleşmişti. Oturduğu koltukta dizlerini karnına doğru çekerek başını kırlente koydu ve gözlerini kapattı. Ailesinde neler konuştuğunu duyabiliyordu, tepki veremiyordu. Babası biraz da olsa kendine gelmişti. "Belki de suyu bu yüzden bu kadar çok seviyorum." Düşünceli ses tonuyla konuşurken Ella bir şeyler hatırlamış gibi konuşuyordu. "Evet haklısın. Nasıl ki benim ateşle aram iyi sen de suyla bu kadar iyisin." Drake bir anda " Bize de güçlerimizin verileceği söylendi. Sende bir dönemde olsa güçlerini kullanabiliyordun ama ben hiçbir şey bilmiyorum. Ben bu kadar korkuyorsam kim bilir Alesta ne hissediyordur?" Ella ve Drake aynı anda Alesta'ya doğru baktı. Alesta'nın uyumuş olduğunu gördüklerinde birbirlerine gülümseyerek baktılar. Drake yavaşça alesta'yı kucağına alarak odasına çıkarttı. Yatağına koyarken alesta gözlerini araladı. Gülümseyerek önce babasının alnına sonra gözlerine baktı. " Sen de dönüşüyorsun. Sembolün iyice belirginleşmiş. Yarın bizi büyük bir gün bekliyor siz de dinlenmelisiniz." Drake nasıl bu kadar emin olduğunu bilmese de kızına öpücük kondurup odadan çıktı. Ella salonda bıraktığı yerde duruyordu. Uykuları yoktu ama dinlenme ihtiyacı duyuyorlardı. Odalarına gittiklerinde ikisine de anlam veremedikleri bir ağırlık çöktü. Yatağa yatmaları ile uykuya dalmaları bir oldu. Israrla çalan telefon sesini uyandıklarında gün doğmak üzereydi. Drake merakla telefona cevap verdi. Ella da meraklanmıştı. Drake kısa kısa cevaplar veriyordu. Daha da meraklanan Ella Drake'in dikkatini çekerek sessizce " Kim o?" diye soruyordu. Cevap alamamanın verdiği gerginlikle odada birkaç tur attıktan sonra pencereyi açtı. Gökyüzünün kızıllığını ve yüzüne vuran serin rüzgar'ı hissedince biraz da olsa sakinleşmişti. Drake'in telefonu kapattığını anlayınca pencereyi kapattı ve kollarını bağlayarak Drake'in karşısına geçmişti. Drake sakince yatağa oturdu. Ela'nın da oturması için elini birkaç kez yatağa vurdu. Duygularının karmaşıklığını tüm benliğinde hissediyordu. Ella daha fazla dayanamayarak söylenmeye başladı. " Ne olduğunu söyleyecek misin artık? Kimdi o? Ne dedi?" Drake hafif bir gülümseme ile anlatmaya başladı.
" Kızımıza gurur duyuyorum ama bir yandan da korkmalı mıyız bilmiyorum. Arayan Bay Simon'du. Alesta'nın katrina'nın sembolünde fark ettiği değişiklik belki de birçok kişinin hayatını değiştirecek. Katrina'dan bir itiraf alamamışlar ama ondaki sembol sizlerin kadim kitaplarına göre kötülüğün çoğalması ile ilgilenen bir tarikata aitmiş. Tabii yıllar önce o tarikatı kapatmışlar ama onlara üye olan aileler çocuklarını onu aşılayarak büyütmüş ve kendilerini geliştirdikleri için sembollerini saklamayı öğrenmişler." Ella gözleri dolmuş bir şekilde dinlerken sormaya çalıştı. " Peki şimdi ne olacak? Alesta nasıl görebildi bunu?" Drake kolunu ella'nın omuzundan dolayarak kendine yaklaştırdı. " O çok güçlü Ella. Bay Simon gücünün bir an önce kontrol altına alınması gerektiğini söylüyor. Henüz büyü yapmayı denemedi ama denerse - ki başarılı olacağına eminiz- nelere yol açacağını bilmiyoruz. Nasıl bu kadar güçlü olduğunu araştırıyorlarmış. Bir iki saat içerisinde de öğretmeni gelecekmiş. Senin tecrüben olduğu için sizinle aynı kişi ilgilenecekmiş ama ağırlık alesta'da olacakmış. Benim içimde konseyle görüşüp benim soyumdan birini ayarlayacaklarmış. " Ella dolan gözlerinden akan gözyaşlarını silerek drake'e sarıldı. " Çok korkuyorum Drake, onu kaybetmek istemiyorum." Sarılmasına sıkıca karşılık veren Drake tam konuşacakken kabul etmek bir melodi gibi tıklandıktan sonra aralandı. " Kim kimi kaybediyormuş bakalım ? " Alesta'nın neşeli sesi anne ve babasını güldürmüştü. Annesi ve babası aynı anda ellerini uzatarak alesta'yı yanlarına çağırdı. Aralarına giren alesta ikisine birden sarıldı gülüşmeler eşliğinde mutfağa indiler.
Kahvaltıyı hazırlarken anne ve babası alesta'yı dikkatle izliyordu. İlk başlarda alesta fark etmese de ocağa yaklaştığı zamanlarda özellikle annesinin bakışlarını hissediyordu. Belli etmemeye çalışsa da kendini kötü hissediyordu. Kahvaltı masasına oturduklarında içlerindeki tedirginliği maskeleyerek mutlu bir şekilde kahvaltılarını bitirdiler. Sofrayı topladıklarında tekrar drake'in telefonu çaldı. Yabancı bir numara arıyordu. Alesta için gelecek olan kişi aklına gelmişti. Telefona uzandığı sırada içinden bir ses açmaması gerektiğini söylüyordu. Telefonla bakıştığı sırada alesta telefona yaklaştı ve yine başına bir sancı girdi. Gözlerini kapattığı sırada dayısı gözünün önüne geldi. Kapalı bir yerdeydi ve etrafı karanlıktı ama çevresinde birileri olduğu kesindi. Dayısı çok tedirgin görünüyordu. Babası ısrarla çalan telefonu daha fazla kayıtsız kalamadı tam elini uzatmışken alesta kendine gelerek babasının elini kavradı. " Baba sakın açma." Ella ve Drake şaşkınlıkla bakıyordu. " Yalnız değil de bulunduğu ortam hiç hoş değil." Drake telefon sustuğu an telefonunu titreşime aldı. Salona geçtiklerinde alesta camın önündeki koltuğa oturarak dışarısını izlemeye başladı. Ella ne gördüğünü öğrenmek istiyordu. Biraz geçtikten sonra alesta kendi kendine anlatmaya başladı.
" Etrafı çok karanlıktı ama hissedebiliyordum. Çok tedirgin görünüyordu. Sanki bir şeylerden korkuyor gibiydi. Ama içinden açmamanı diliyordu buna adım gibi eminim. " Anne ve babası cevap vermiyordu. Alesta tekrar cama yöneldi ve "Geliyor." Diyerek ayağa kalktı. Kapıyı açtığında yine kızıl saçlı bir kadın vardı karşılarında. Gülümseme ile kendini tanıttı. İsmi Sandra'ydı, Onu Bay Simon'un yolladığını söyledi. Ve içeri davet edilmesi ile salona geçtiler. Sandra etrafa bir göz attıktan sonra Alesta'ya dönerek " En çok kullandığın şahsi eşyalarını getirir misin? Bu evde çok fazla casus var. Önce onları temizlemeliyiz." Dediğinde Alesta biliyordum bakışı atarak eşyalarını getirmeye odasına çıktı. Bu arada Sandra evde ellerini öne uzatmış bir şekilde eşyaların üzerinde gezdiriyordu. Salon kapısının önünde durdu ve tepede asılı olan rüzgar çanını işaret ederek " onu alabilir miyim?" Diye sordu. Boyu biraz kısa olduğu için Drake yardım etti. Uzanırken aklından " Neden sihirle almıyor? Madem cadı boyunu uzatamaz mı?" Diye düşünürken Sandra gülmeye başladı. " Özür dilerim istemsizce kulak misafiri oldum. Her ortamda sihir yapmıyoruz. Nedenini birazdan göstereceğim. Bir de doğamız nasılsa onu bozmuyoruz. Uzunsak uzunuz kısaysak kısayız. Doğamızı bozamayız." Ella o zaman anlamıştı Drake'in aklından bir şeyler geçirdiğini. Utanan Drake bir şey diyemedi. O sırada Alesta koşarak merdivenlerden indi. Kucağında bir kutu vardı. Drake " en çok kullandıklarını demişti galiba gerçekten bunların hepsini kullanıyor musun?" Diye şaşkınlıkla kutuya bakıyordu. Alesta " getirmem gerektiğini hissettim." Dediğinde Ella kutuya bir göz attı ve çoğu eşyanın luna'nın alesta'ya hediye ettiği şeyler olduğunu gördü. Kısa bir an için bakıştılar o sırada Sandra Ella'dan büyük bir kap istedi. Ella dediğini yaparak genişçe bir kap getirdi. Sandra ilk önce kaba Rüzgar çanını koydu.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 4.86k Okunma |
385 Oy |
0 Takip |
38 Bölümlü Kitap |